AYM 2019/4919 Başvuru Numaralı MEHMET ALİ YALÇINKAYA VE RECEP ÖZDEMİR Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2019/4919
Karar No: 2019/4919
Karar Tarihi: 8/9/2021

AYM 2019/4919 Başvuru Numaralı MEHMET ALİ YALÇINKAYA VE RECEP ÖZDEMİR Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET ALİ YALÇINKAYA VE RECEP ÖZDEMİR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/4919)

 

Karar Tarihi: 8/9/2021

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Ayhan KILIÇ

Başvurucular

:

1. Mehmet Ali YALÇINKAYA

 

 

2. Recep ÖZDEMİR

Başvurucular Vekili

:

Av. Fatma Gül GÜVEN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, imar uygulamasına tabi tutulan taşınmazdan kanuni hadden fazla düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 7/2/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucular Mehmet Ali Yalçınkaya ve Recep Özdemir sırasıyla 1940 ve 1955 doğumlu olup Gaziantep"te ikamet etmektedir.

A. Başvuru Konusu Olayın Arka Planı

8. Başvurucular, maliki oldukları ve Gaziantep ili Nizip ilçesi Fevzipaşa Mahallesi"nde kâin 45 pafta 612 ada 103 parsel numaralı taşınmazın parselasyon planının yapılması için Nizip Belediyesine (Belediye) müracaat etmiştir. Taşınmaz 20.437 m² büyüklüğünde ve zeytinlik vasfındadır. Belediye Encümeninin 4/3/1994 tarihli kararıyla parselasyon planı kabul edilmiştir. Başvurucuların iddiasına göre yaklaşık %50 oranında (10.057 m²) düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmıştır. Encümen kararında 29 numaralı parselin park alanı olarak Belediye adına tesciline karar verildiği görülmektedir.

9. Parselasyon işlemi sonrasında 29 numaralı parsel 492 numarasını almıştır.

10. Belediye 1996 yılında imar planı değişikliği yaparak 492 numaralı parseli ifraz etmiştir. İfraz işlemi sonrası 524 ve 525 numarasını alan arsa vasıflı iki adet parsel oluşmuştur. 524 numaralı parselin büyüklüğü 2000,22 m², 525 numaralı parselin büyüklüğü ise 1.542,98 m² olmuştur. Belediye 524 numaralı parseli -başvurucunun beyanına göre- 2013 yılında Türk Telekom Anonim Şirketine satmıştır.

B. Tazminat Davasına İlişkin Süreç

11. Başvurucular 30/1/2013 tarihinde Nizip (1.) Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) Belediye aleyhine tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde 4/3/1994 tarihindeki parselasyon işlemi sırasında yasal sınır olan %35 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılması gerekirken Belediyenin %50 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi yaptığı ve bunun kanuni dayanağının bulunmadığı ileri sürülmüştür. Dava dilekçesinde, düzenleme ortaklık payı kesintisinin %15"lik kısmının kamulaştırmasız el atma hükmünde olduğu belirtilmiş; bunun rayiç bedelinin tazminat olarak ödenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucular ayrıca oyun alanı olarak ayrılan 29 (492) numaralı parselin geçen 19 yıl boyunca amacı doğrultusunda kullanılması için hiçbir çalışma yapılmadığını, üstelik parselin ifrazla ikiye bölünmesi sonucu oluşan parsellerden birinin (524 numaralı parselin) Türk Telekom Anonim Şirketine satıldığını vurgulamıştır. Başvurucular netice olarak ifraz sonucu oluşan her iki parselin rayiç bedelinin tazminat olarak ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Başvurucular fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000 TL tazminat ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

12. Davalı Belediye; parselasyon planının ve kesintinin başvurucuların talebi ve rızasıyla yapıldığını, kamulaştırmasız el atmanın söz konusu olmadığını savunmuştur.

13. Mahkemece 29/11/2013 tarihinde taşınmaz mahallinde keşif yapılmıştır. Keşif sonrası bilirkişi heyetince hazırlanan 17/12/2013 havale tarihli raporda her iki parsel için toplam 1.718.452 TL rayiç bedel hesaplanmıştır.

14. Mahkeme 11/4/2014 tarihinde davayı kabul etmiş, bilirkişi heyeti tarafından belirlenen 1.718.452 TL"yi el atma tutarı olarak tespit etmekle birlikte talebe bağlı kalarak başvurucular lehine 1.000 TL tazminata hükmetmiş, ayrıca başvurucuların fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar vermiştir.

15. Davalı Belediye bu karara karşı temyiz yoluna başvurmuştur. Temyiz dilekçesinde Belediye, parselasyonun 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 18. maddesine göre değil 15. ve 16. maddelerine göre yapıldığını belirtmiştir. Belediye parselasyonun başvurucuların muvafakatiyle yapıldığını, kamulaştırmasız el atmanın söz konusu olmadığını ileri sürmüştür. Belediye son olarak 524 numaralı parselin Türk Telekom Anonim Şirketinin kamuya ait olduğu bir dönemde anılan Şirkete devredildiğini vurgulamıştır.

16. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi (Daire) 9/3/2017 tarihli kararıyla Mahkeme kararını oyçokluğuyla bozmuştur. Kararın gerekçesinde, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 35. maddesi uyarınca malikinin muvafakatiyle kamu hizmet ve tesisleri için ayrılan yerlere ilişkin olarak eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamayacağı ve karşılığının da istenemeyeceği belirtilmiştir. Kararda, davalı idarenin kamu hizmetleri için ayrılan bölümü sonraki imar planı değişikliği ile imara açıp üçüncü şahıslara satmasının eski malikine mülkiyet iddiasında bulunma hususunda yeni bir imkân vermeyeceği ifade edilmiştir. Karara muhalif kalan üye ise oyun alanı olarak bağışlanan taşınmazın arsaya dönüştürülüp üçüncü kişilere satılmasından doğan artı değerin başvuruculara verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Karşıoyda imar değişikliğinin kamu yararının gerekleri ile kişisel hakların korunması arasında kurulması gereken adil dengeyi bozacak nitelikte olduğu ifade edilmiştir. Karşıoyda son olarak taşınmazın bağışlama şartının dışında kullanılması sebebiyle bedelinin başvuruculara ödenmesi gerektiği vurgulanmıştır.

17. Mahkeme, bozma kararına uyarak 6/12/2017 tarihinde davayı reddetmiştir. Başvurucuların temyiz talebi Dairenin 29/11/2018 tarihli kararıyla reddedilerek Mahkeme kararı onanmıştır. Nihai karar 14/1/2019 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucular 7/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

19. 3194 sayılı Kanun’un 13. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;

a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,

...

ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir."

20. 2942 sayılı Kanun"un 35. maddesi şöyledir:

""İmar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerle, özel parselasyon sonunda malikinin muvafakatı ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez.""

V. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Mahkemenin 8/9/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

22. Başvurucular 4/3/1994 tarihindeki parselasyon işleminde yasal sınır olan %35 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılması gerekirken Belediyenin %50 oranında düzenleme ortaklık kesintisi yaptığını ve bunun kanuni dayanağının bulunmadığını ileri sürmüştür. Başvurucular düzenleme ortaklık payı kesintisinin %15"lik kısmının (3.648 m²) kamulaştırmasız el atma hükmünde olduğunu belirtmiş, bunun rayiç bedelinin tazminat olarak ödenmesi gerektiğini ifade etmiştir. Başvurucular ayrıca oyun alanı olarak ayrılan 29 (492) numaralı parselin Türk Telekom Anonim Şirketine satıldığını ve 2013 yılına kadar amacı doğrultusunda kullanılmadığını vurgulamıştır. Başvurucular sonuç olarak düzenleme ortaklık payı kesintisinin %15"nin kanuni dayanağının bulunmadığını iddia ederek mülkiyet hakkının, eşitlik ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği şikâyetinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

23. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

 “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”

24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların şikâyetinin özü, taşınmazın 3.648 m²"lik kısmının kamuya terk edilmesinin kanuni dayanağının bulunmadığı yolundadır. Bu nedenle başvurucuların tüm şikâyetlerinin mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir.

25. Öte yandan başvurucular olay ve olguları anlatırken 29 numaralı parselin güncel hâli olan 524 ve 525 numaralı parsellerin fiilen kamu hizmetinde kullanılmadığını vurgulamış iseler de bununla ilgili olarak bir şikâyette bulunmamışlardır. Başvurucular derece mahkemelerinde taşınmazın kamu hizmetinde kullanılmamasından da yakınmış iseler de bireysel başvuru formunun ihlal iddialarının açıklandığı bölümünde dile getirdikleri tek şikâyet taşınmazın 3.648 m²"lik kısmının kamuya terk edilmesinin kanuni dayanağının bulunmadığı ve bunun kamulaştırmasız el atma hükmünde olduğudur.

26. Somut olayda başvurucuların talebi üzerine, maliki oldukları ve zeytinlik vasfında olan taşınmazın parselasyon planı Belediye tarafından 4/3/1994 tarihinde onanmıştır. Toplam 20.437 m² büyüklüğündeki taşınmazın 10.057 m²"si kamuya terk edilmiştir. Belediye Encümeninin parselasyon planının onaylanmasına ilişkin kararı incelendiğinde kamuya terk edilen kısmın düzenleme ortaklık payı karşılığında olup olmadığına ilişkin olarak bir açıklamanın bulunmadığı görülmektedir. Bununla birlikte 29 numaralı parselin oyun alanı olarak Belediye adına tesciline karar verildiği Encümen kararından anlaşılmaktadır.

27. Başvurucular 29 numaralı parselin düzenleme ortaklık payı olarak kesildiğini iddia etmekte iken Belediye ise bunun başvurucular tarafından rızaen Belediyeye terk edildiğini savunmaktadır. Dairenin bozma kararında, ihtilaf konusu taşınmazın rızaen kamuya terk edildiği kabul edilerek değerlendirme yapılmıştır. Başvurucu tarafından ibraz edilen Encümen kararında 29 numaralı parselin düzenleme ortaklık payı olarak Belediye adına tescil edildiğine ilişkin bir kayıt bulunmadığından Dairenin söz konusu taşınmazın rızaen Belediyeye terk edildiği kabulünün keyfî ve temelsiz olmadığı değerlendirilmiştir. Bu durumda başvurucuların 29 numaralı parselin Belediye adına tescilinin kamulaştırmasız olarak el atma hükmünde olduğuna ilişkin iddiasının temelinin bulunmadığı anlaşılmıştır.

28. Anayasa"nın 35. maddesi bireylerin taşınmazlarını kısmen veya tamamen kamu kurumlarına bağışlamasını engelleyen herhangi bir hüküm içermemektedir. Öte yandan kanunlarda da bunu yasaklayan bir hüküm bulunmamaktadır. Bireyler taşınmazlarını borçlar hukuku hükümleri çerçevesinde diledikleri kişilere şartlı veya şartsız olarak bağışlama yetkisine sahiptir. Dolayısıyla taşınmazın 3.648 m²"lik kısmının bağışlama suretiyle Belediyeye rızaen terk edilmesinin kanuni dayanaktan yoksun olduğunun söylenmesi için hiçbir neden bulunmamaktadır.

29. Diğer taraftan başvurucuların ihtilaf konusu taşınmazı kamu hizmetinde kullanma şartıyla Belediyeye terk ettiklerini iddia etmedikleri gibi bunu ortaya koyan bir belge de ibraz etmediklerinin vurgulanması gerekir.

30. Anayasa Mahkemesi Süleyman Oktay Uras ve Sevtap Uras (B. No: 2014/11994, 9/3/2017) kararında şartlı bağışlarda bağışlananın haklı bir sebep olmaksızın şartın gereğini yerine getirmemesi durumunda bağışlayanın hibe edilen şeyi geri isteyebileceğine ilişkin borçlar hukuku kuralını (22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu"nun 244. maddesinin birinci fıkrası hükmünü) dikkate alarak bağışlanan taşınmazların bağışlama şartı dışındaki bir amaçla kullanılması durumunda bağışlayanın iade hakkının doğacağını kabul etmiştir (Süleyman Oktay Uras ve Sevtap Uras, § 50). Süleyman Oktay Uras ve Sevtap Uras kararında yol olarak kullanılmak şartıyla kamuya terk edilen taşınmazın konut alanına dönüştürülerek özel kişiye satılmasının mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahale teşkil ettiğine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi anılan kararında yol şartıyla bağışlanan taşınmazın konut alanına dönüştürülerek bundan elde edilecek ekonomik menfaatin Belediyeye ait olmasının devlete güven ilkesini zedeleyici sonuçlar doğurduğunu ve konut alanına dönüştürülen taşınmazın eski malikine iade edilmeyerek belediyenin özel mülkü hâline getirilmesinin amme menfaatlerinin gözetilmesindeki kamusal yarar ile bireyin mülkiyet hakkının korunmasındaki bireysel yarar arasında kurulması gereken makul dengenin malik aleyhine orantısız bir biçimde zedelenmesine yol açtığını ifade etmiştir (Süleyman Oktay Uras ve Sevtap Uras, §§ 79-81).

31. Buna karşılık Anayasa Mahkemesi şarta bağlı bağışlamanın söz konusu olmadığı Şahin Tosun (B. No: 2014/10857, 11/1/2017) ve Buket Baran ve diğerleri (B. No: 2017/14999, 3/12/2020) kararlarında farklı sonuca ulaşmıştır. Şahin Tosun kararında kamu hizmetine tahsis edilmesi şartı koşulmaksızın bağışlanan taşınmazların belediye tarafından üçüncü kişilere devredilmesinin önünde herhangi bir kanuni engelin bulunmadığı vurgulanmıştır. Anayasa Mahkemesi kamu hizmetine tahsis şartı bulunmaksızın bağışlanan ve belediyece üçüncü kişiye devredilen taşınmaz hissesinin başvurucuya iade edilmemesinin -bu bağışla elde etmeyi amaçladığı tüm yararlara kavuştuğu da dikkate alındığında- başvurucuya olağan dışı, aşırı ve ölçüsüz bir külfet yüklemediği sonucuna ulaşmıştır (Şahin Tosun, §§ 49, 50). Buket Baran ve diğerleri kararına konu olayda ise başvurucuların murisi imar planında yeşil alan vasfıyla yer alan taşınmaza ilişkin olarak belediye ile yapmış olduğu anlaşma uyarınca taşınmazının bir kısmını bedelsiz olarak kamuya terk etmiştir. Belediye söz konusu taşınmazı bir vakfa devretmiştir. Anayasa Mahkemesi taşınmazın şartlı olarak bağışlandığının ortaya konulamadığını vurgulayarak mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiayı açıkça dayanaktan yoksun bulmuştur (Buket Baran ve diğerleri, §§ 47, 48).

32. Gerçekten maliklerin borçlar hukuku hükümlerine göre belediye lehine yaptıkları bir bağıştan caymalarına ilişkin olarak borçlar hukukundakinden farklı kuralların uygulanmasını beklemelerinin hiçbir temeli bulunmamaktadır. Bağıştan caymaya ilişkin olarak kamu kurumları lehine yapılan bağışlar ile özel kişiler lehine yapılan bağışlar arasında ayrım yapılmasını mecburi kılan bir anayasal ilke bulunmamaktadır. Kuşkusuz başvurucuların bağışlama iradesinin serbestçe oluşmadığını, olayda -Belediyenin zorlaması veya tehdidi gibi- iradeyi sakatlayan hususların bulunduğunu ileri sürerek bağışlamanın geçersizliği temeline dayalı olarak dava açmalarının önünde bir engel bulunmamaktadır. Ancak somut olayda başvurucular bağışlama işleminde iradelerini sakatlayan bir olgunun varlığını iddia etmemiştir.

33. Bu koşullarda başvurucuların taşınmazlarının kamu hizmetinde kullanılma şartıyla Belediyeye terk ettiklerini ortaya koyamadıkları dikkate alındığında Şahin Tosun ve Buket Baran ve diğerleri kararlarında ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmamaktadır.

34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda bir ihlal bulunmadığı açık olan başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 8/9/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara