Esas No: 2021/3088
Karar No: 2022/2171
Karar Tarihi: 18.04.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3088 Esas 2022/2171 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/3088 E. , 2022/2171 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı iflas idare memurları vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin müflis şirkette şoför olarak çalıştığını, fazla mesai alacağı dışındaki diğer alacakları kabul edilerek sıra cetveline kaydedildiğini, 109.650,87 TL fazla mesai alacağı bulunduğunu ileri sürerek, fazla mesaisinin alacağının hesaplanarak iflas tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte kayıt kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı iflas idaresi vekili, alacakların zamanaşımına uğradığını, red kararının hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının iflas tarihi itibari ile 46.216,19 TL alacaklı olduğu ve 1. sırada kayıt ve kabul edilmesinin uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı iflas idaresi vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir. İİK'nın 206/4. maddesi birinci sıraya; "İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,..” alacaklarının kayıt edileceği hükmünü içerir. Bu nedenle dava konusu işçilik alacağının imtiyazlı olarak iflas sıra cetveline kaydedilebilmesi için, iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde doğması gerekmektedir.
Somut olayda mahkemece, davaya konu fazla mesai alacaklarının iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde doğan alacak yönünden birinci sıraya, kalan fazla mesai alacağının ise 4. sıraya yazılacak şekilde tespiti ile buna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2-İşçinin fazla mesai alacaklarından indirim yapılması konusunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtayca son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Bu indirim, dosyadaki delillerin durumu ve niteliğine göre yapılması gerekli uygun bir indirimdir. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline, işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma ücreti miktarına göre takdir edilmelidir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla mesai alacağının tanık beyanlarına göre hesaplandığı açıkça belirtilmesine rağmen hakkaniyet indirimi yapılmaksızın hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3-İİK'nın 195/1. maddesi "Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur." hükmünü içermektedir. Anılan madde uyarınca ancak iflas tarihine kadar doğan iflas alacağı ve fer'ileri ile takip masraflarının kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekir. İİK'nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp belirlenmesi gerekir. İİK'nın 196/3. maddesi uyarınca asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Bu nedenle iflas tarihinden sonra faiz işletilmesine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
4-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 147. maddesinde ücret gibi dönemsel nitelikte ödenen alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olacağını belirtmiştir. Davalı tarafça yasal süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunduğu anlaşılmakla mahkemece zamanaşımı hususunun dikkate alınmaması beş yıldan önceki dönemleri kapsayacak şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1,2,3,4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.