Esas No: 2021/1443
Karar No: 2022/2255
Karar Tarihi: 19.04.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1443 Esas 2022/2255 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/1443 E. , 2022/2255 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hüküm taraflar vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan temlik edilen alacağın kısmen ödenmemesi nedeniyle yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı idare ile dava dışı ... Ticaret Limited Şirketi arasında Turizm Fakültesi Eğitim Bloğu Yapım işi konulu sözleşme imzalandığını, dava dışı yüklenicinin söz konusu işten kaynaklanan 1.180.000,00 TL bedelli alacağını Eskişehir .... Noterliğinin 16.12.2015 tarihli alacağın temliki sözleşmesi ile müvekkiline devrettiğini, temlik sözleşmesinin davalı idareye tebliğ edildiğini, davalı idarenin 25.12.2015 tarihinde 480.259,70 TL ödeme yaptığını, ilk ödemeden sonra yapılan hakedişlerin davacı müvekkiline ödenmesi gerekirken dava dışı yükleniciye ödendiğini, bunun üzerinde davalı idareye gönderilen ihtarnameye karşı davalının herhangi bir hakediş düzenlemesi gerçekleştirildiğinde ihbarnamenin değerlendirmeye alınarak gereğinin yapılacağı cevabı verildiğini, ancak müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, bakiye 619.000,00 TL alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, mahkemenin görevsiz olduğunu, icra takibinde borçlu olarak ... Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığının gösterildiğini, Daire Başkanlığının hükmi şahsiyeti olmadığından davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini, dava dışı yüklenici ile müvekkili arasındaki sözleşmede temlik yasağı bulunduğunu ve temlik öncesi müvekkilinin yazılı izninin alınması gerektiğini, geçerli bir temlikname bulunmadığından alacağın bulunmadığını, davacıya yapılan ödemenin sehven yapıldığını, temliknamenin muvazaalı olarak düzenlendiğini, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline, alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi ve dosyada bilirkişi raporları aldırılmış olması sebebiyle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Yerel mahkeme kararı taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının reddine dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifade ile, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile dava dışı yüklenici arasında düzenlenen Eskişehir .... Noterliğin’nin 16.12.2015 tarihli 28731 yevmiye nolu temlik sözleşmesinin davalı işsahibi idareye tebliğ edildiği, davalı işsahibi idarenin temlik sözleşmesine uygun olarak 25.12.2015 tarihinde Akbank ... Şubesi aracılığıyla davacı ...'e 480.259,70 TL ‘’... ....’’ açıklaması ile bir kısım ödeme yapıtğı, icra takibinin ise temlik sözleşmesine konu 1.180.000,00 TL alacaktan, davalının yapmış olduğu 480.259,70 TL’nin mahsubu ile bakiye bedel üzerinden başlatıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda; icra takibine konu alacak miktarının belirli ve borçlu davalı idarece belirlenebilir nitelikte olmasına rağmen alacağın yargılamayı gerektirdiği ve likit olmadığı kabul edilerek icra inkar tazminatının reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin 2. bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin temyiz itirazlarının 2. bent kapsamında açıklanan nedenlerle kabulüne, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/13 Esas, 2021/177 Karar sayılı kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtaydaki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 19.04.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.