AYM 2018/33056 Başvuru Numaralı İSA GÖRMEZ VE DİĞERLERİ Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2018/33056
Karar No: 2018/33056
Karar Tarihi: 15/9/2021

AYM 2018/33056 Başvuru Numaralı İSA GÖRMEZ VE DİĞERLERİ Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İSA GÖRMEZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/33056)

 

Karar Tarihi: 15/9/2021

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Mahmut ALTIN

Başvurucular

:

1. İsa GÖRMEZ

 

 

2. Mustafa GÖRMEZ

 

 

3. Muzaffer GÖRMEZ

 

 

4. Şahin GÖRMEZ

Başvurucular Vekili

:

Av. Hakan Ahmet BİCE

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tapu kaydı bulunan taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle Hazine adına tescil edilmesi üzerine açılan tapu iptali ve tescil davasının reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular 7/11/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Başvurucuların Dayandıkları Tapu Kayıtları ve Uyuşmazlığın Arka Planı

8. Başvurucuların başvuru konusu taşınmazı satın aldıkları O.E. tarafından, Maliye Hazinesi ve Çamlık Köyü Muhtarlığı aleyhine Tokat Asliye Hukuk Mahkemesinde 6/12/1986 tarihinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tescil davası açılmıştır.

9. T.C. Orman ve Köy İşleri Bakanlığı 22/1/1988 tarihli müzekkere cevabında, dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmayıp dere yatağı olduğunu bildirmiştir.

10. Tokat Asliye Hukuk Mahkemesi 28/12/1988 tarihinde davanın kabulüne ve doğusu; yol ve Pastırma Deresi, cebel, batısı; cebel ve eski değirmen arsası, kuzeyi; Yalınca Çayı ve ötesi cebel, güneyi; cebel ile çevrili 18.750 m² yüz ölçümündeki taşınmazın davacı O.E. adına tesciline karar vermiştir. Anılan karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 1989 yılında onanarak kesinleşmiş ve neticede O.E. adına tapu kaydı oluşturulmuştur.

11. Ardından söz konusu taşınmaz 4/8/1997 tarihinde tapu maliki O.E. tarafından başvuruculara tapuda resmi senet ile satılmıştır.

12. Başvuru konusu taşınmazın bulunduğu köyde 2013 yılında başlayan kadastro çalışmalarında söz konusu 18.750 m² yüz ölçümündeki taşınmazın bir kısmı başvurucular adına tespit edilmesine rağmen 14.834,38 m²lik kısmı orman vasfı ile 102 ada 1 parsel içinde Hazine adına tespit edilmiş ve kadastro tespit tutanakları, itiraz edilmemesi üzerine 23/1/2013 tarihinde kesinleşmiştir.

B. Başvuru Konusu Tapu İptali ve Tescil Davası Süreci

13. Başvurucular tarafından 22/10/2015 tarihinde Maliye Hazinesi ve Orman Genel Müdürlüğü aleyhine Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) açılan tapu iptali ve tescil davasıyla orman vasfıyla Hazine adına tespit gören 14.834,38 m²lik taşınmazın adlarına tescili talep edilmiştir.

14. Mahkemece alınan 8/11/2017 tarihli orman bilirkişi raporunda, kadastro çalışmalarında orman vasfıyla tespit gören taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmiştir. 1/11/2017 havale tarihli harita bilirkişisi raporunda ise 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 361.1918,11 m² yüz ölçümünde olduğu ve başvurucuların dava konusu yaptığı alanın bu parsel içinde 14.834,38 m²lik alana tekabül ettiği tespit edilmiştir.

15. Mahkemece 19/2/2018 tarihinde davanın kabulüyle kadastro tespitinin iptaline ve başvuru konusu 14.834,38 m² yüz ölçümündeki taşınmazın tarla vasfıyla başvurucular adına tesciline karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesinde, Tokat Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 28/12/1988 tarihli karar ile başvuru konusu alanı da kapsayan 18.750 m²lik taşınmazın O.E. adına tesciline dair kararın temyiz incelemesinden geçerek onandığı ve başvuru konusu dava açısından kesin hüküm teşkil ettiği vurgulanmıştır. Öte yandan başvurucuların iyi niyetli olarak tapu siciline güvenerek O.E.den taşınmazı satın aldıkları ifade edilmiştir. Buna göre sonuç olarak başvurucuların iyi niyetli olmaları ve kesin hüküm niteliğindeki 28/12/1988 tarihli karar nedeniyle orman bilirkişisi raporuna itibar edilmediği belirtilmiştir.

16. Davalı idarelerin istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi (Daire) tarafından 14/9/2018 tarihinde Mahkeme kararı kaldırılarak davanın kesin olarak reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, Mahkemece başvurucuların dayandığı tapu kaydının oluşumuna esas tescil ilamının taraflar arasında kesin hüküm niteliğinde olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da söz konusu davada orman idaresinin taraf olmaması nedeniyle anılan kararın orman idaresini bağlamayacağı ve taşınmazın öncesinde orman sayılan yerlerden olduğunun tespit edildiği ifade edilmiştir.

17. Nihai karar, başvurucular vekiline 8/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucular 7/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

19. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 1007. maddesi şöyledir:

"Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.

Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.

Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür."

20. 4721 sayılı Kanun"un 1023. maddesi şöyledir:

""Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.""

21. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 22/4/2021 tarihli ve E.2020/8215, K.2021/6138 sayılı kararı şöyledir:

""Dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak hüküm kurulmuş, karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, Alanlı Köyü 2014 parsel sayılı, 2680 m2 yüzölçümlü, taşınmazın 1975 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında davacıların murisi [Y.K.] adına tespiti üzerine, dava dışı şahıslarca açılan tespite itiraz davasının reddedilmesi sonucunda taşınmazın hükmen davacıların murisi [Y.K.] adına tescil edildiği, Hazine tarafından açılan davanın kabulü ile Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/220 esas, 2012/554 karar sayılı ilamı ile taşınmazın 161,84 m2 ve 46,35 m2 olmak üzere toplam 208,19 m2"lik bölümünün tapusunun iptaline ve orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın 31/10/2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 30/06/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçeye göre, arsa niteliğindeki Atakum İlçesi, Alanlı Mahallesi, 2014 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve gerçek bedelinin TMK"nın 1007. maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA""

V. İNCELENME VE GEREKÇE

22. Mahkemenin 15/9/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

23. Başvurucular, başvuru konusu taşınmazın kesinleşmiş mahkeme kararına dayanılarak oluşturulan tapu siciline güvenilerek iyi niyetli olarak satın alındığını vurgulamıştır. Buna rağmen tapulu taşınmazlarının orman vasfıyla Hazine adına tescil edildiğini ve açtıkları davanın hatalı değerlendirmeyle reddedildiğini açıklayarak mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

B. Değerlendirme

24. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir.

25. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

26. Başvuru yollarının tüketilmesi gereğinden söz edilebilmesi için öncelikle hukuk sisteminde, hakkının ihlal edildiğini iddia eden kişinin başvurabileceği idari veya yargısal bir hukuki yolun öngörülmüş olması gerekmektedir. Ayrıca bu hukuki yolun iddia edilen ihlalin sonuçlarını giderici, etkili ve başvurucu açısından makul bir çabayla ulaşılabilir nitelikte olması ve sadece kâğıt üzerinde kalmayıp fiilen de işlerliğe sahip bulunması gerekmektedir. Olmayan bir hukuki yolun tüketilmesi başvurucudan beklenemeyeceği gibi hukuken veya fiilen etkili bulunmayan, ihlalin sonuçlarını düzeltici bir vasıf taşımayan veya aşırı ve olağan olmayan birtakım şeklî koşulların öngörülmesi nedeniyle fiilen erişilebilir ve kullanılabilir olmaktan uzaklaşan başvuru yollarının tüketilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır (Fatma Yıldırım, B. No: 2014/6577, 16/2/2017, § 39).

27. Orman vasfı taşıdığı anlaşılan tapulu taşınmazın Hazine adına tescil edilmesi suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahale, kanuna uygun ve meşru bir amaç taşımakta ise de taşınmazın bedelinin ödenmemesi mülk sahibine ağır ve katlanılamaz bir külfet yüklemektedir. Ormanların korunmasındaki kamu yararı amacı ile mülkiyet hakkı arasında kurulması gereken adil denge, mülk sahibine tazminat ödenmesi veya zararın başka yollarla telafi edilmesi suretiyle sağlanabilir (Hüseyin Akbulut ve Yusuf Akbulut, B. No: 2014/7643, 6/4/2017, § 32).

28. 4721 sayılı Kanun"un 1023. maddesinde ""tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunacağı"" belirtilmiştir. Aynı Kanun"un 1007. maddesinde de ""tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı"" hüküm altına alınmıştır. Anayasa Mahkemesi, daha önceki kararlarında Yargıtay içtihadına dayanarak 4721 sayılı Kanun"un 1007. maddesinde öngörülen tazminat yolunun kadastro tespiti aşamalarındaki işlemlerden doğan zararların telafisi yönünden de etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır (Nazmiye Akman, B. No: 2013/1012, 16/4/2013, § 25; Ahmet Hilmi Serter, B. No: 2014/10954, 17/11/2016, §§ 41-42; Hatice Avcı ve diğerleri, B. No: 2014/9788, 22/9/2016, §§ 74-76). Buna göre tapu ve kadastro işlemleri nedeniyle zarar görenler, 4721 sayılı Kanun"un 1007. maddesi gereğince zararlarının tazmini için 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun 146. maddesi gereğince on yıllık zamanaşımı süresinde Hazine aleyhine adli yargıda dava açabilirler (Nazmiye Akman, § 27).

29. Bu bağlamda 4721 sayılı Kanun"un 1007. maddesine dayalı olarak Hazine hasım gösterilerek açılabilecek tazminat davasının etkili ve erişilebilir olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Bununla birlikte somut olayda başvurucuların 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesine dayanarak tazminat davası açtığına dair herhangi bir bilgi veya belgeyi bireysel başvuru dosyasına sunmadıkları görülmektedir.

30. Sonuç olarak mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında uğranılan zararların giderilmesi şikâyetleri yönünden başvuru yollarının usulünce tüketildiği söylenemez. Dolayısıyla etkin ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan bu hukuk yoluna başvurulmaksızın yapılan başvurunun incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği ilkesi gereği mümkün değildir.

31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 15/9/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara