Esas No: 2021/2179
Karar No: 2022/2226
Karar Tarihi: 19.04.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2179 Esas 2022/2226 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/2179 E. , 2022/2226 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
İLK DRC. MHK. : Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki taraflar vekilince istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava hizmet sözleşmesinden kaynaklanmakta olup; davacı vekili taraflar arasında düzenlenen 08.10.1997 tarihli protokole göre kamulaştırma işlemlerinin müvekkili şirketçe yürütüleceği, kamulaştırma bedellerinin ise DSİ tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı halde, dava dışı ... ve arkadaşlarına ödenen kamulaştırmasız el atma bedelinin taraflarınca ödendiğini belirterek, 144.187,92 TL’nin ödeme tarihi olan 12.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, protokolün imzalanmasından sonra toplu olarak kamulaştırma bedeli ödediğini, sonraki bedelden sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından yapılan ödemenin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karar taraf vekillerince istinaf edilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesince tarafların başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava rücuen alacak davası olup, davacı tacirdir. TTK’nın 19/2 maddesinde düzenlenen “Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü uyarınca davacının ticari faiz isteme hakkına sahip olduğu, bununla birlikte davacı dava dilekçesinde tahsil talebinde bulunurken talep ettiği üzere talebiyle bağlı kalınarak avans faiz oranından daha az oranda olan reeskont oranında faiz istemekte haklı olduğuna göre, mahkemece kabul edilen alacağa ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanması gerekirken, yasal faiz uygulanması isabetli olmamıştır. Bu nedenlerle kararın bozulması gerekirse de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi kararının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün faiz türüne yönelik olarak değiştirilmek suretiyle HMK’nın 370/2 maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 2018/1251 Esas, 2020/650 Karar sayılı "İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince davacı ve davalının istinaf kanun yolu başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE“ yönelik kararının kaldırılması ile yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1. bendindeki“ yasal" kelimesinin çıkarılıp, yerine "reeskont'' ibaresinin eklenmesine, hükmün değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 19.04.2022 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
- MUHALEFET ŞERHİ -
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/75 Esas sayılı dosyasında müvekkili kurum aleyhine açılan kamulaştırmasız el atma davasında belirlenen ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 28.09.2015 gün ve 2015/ 3722 Esas ve 2015/15206 Karar sayılı ilamı ile onanan kesinleşmiş karar hükmü gereğince dosya davacılarına Bakırköy 7. İcra Müdürlüğünün 2015/14883 Esas sayılı dosyasında borcun tamamını 144.187,92 TL olarak 12.11.2015 tarihinde ödediğini, DSİ ile yapılan protokol gereği kamulaştırma işlemlerinin müvekkili şirketçe yürütülecek olup, kamulaştırma bedellerinin DSİ tarafından ödeneceği halde meblağın ödenmediğini ve belirlenen meblağı müvekkilinin ödediğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 144.187,92 TL’nin ödeme tarihi olan 12.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, Büyük İstanbul İçme Suyu projesi kapsamında DSİ tarafından inşa edilen Sazlıdere Barajının enerji nakil hattı güzergâhında kalan taşınmazların kamulaştırma işlemlerinin ve söz konusu ENH inşaatının ... ile TEDAŞ arasında 29.09.1997 tarihinde yapılan protokole göre TEDAŞ'ın bağlı ortaklığının BEDAŞ’a devredildiğini, projenin tamamı için kamulaştırma ve irtifak bedeli tesisi olarak 14.11.1997 tarihinde 5.748.094,00 TL bankaya yatırıldığını, dava konusu Şamlar Köyü 922 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 782,63 m2'lik irtifak kamulaştırması davacı BEDAŞ tarafından yapıldığını, davacı tarafa kamulaştırma işlemleri ve bedeli olarak 1997 tarihinde ödeme yapıldığını, protokol hükümlerine göre davacı tarafın DSİ’den alacak talebinde bulunmasının hukuken mümkün olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, ‘’Taraflar arasında düzenlenen 08.10.1997 tarihli protokole göre yapılacak enerji nakil hattı ile ilgili olarak taşınmaz malikleri tarafından açılacak kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminatlar sebebiyle sorumluluğun davalı idareye ait olduğunun kararlaştırıldığı, protokol hükümleri gereğince davacı kurum tarafından ödenen kamulaştırmasız el atma tazminatı sebebiyle davalı idareye rücu etmekte haklı olduğu’’ gerekçesiyle davanın kabulü ile 144.187,92 TL'nin 12.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Anılan karar, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, ‘’İlk Derece Mahkemesince, davacının kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat sebebiyle davalıya rücu etmekte haklı olduğu tespit edilerek davanın kabulüne dair verilen kararda dosyadaki belgelere, taraflar arasındaki sözleşmeye, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu’’ gerekçesiyle davacının ve davalının yerinde bulunmayan istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK' nun 353/1 - b. 1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğu, ‘’Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle, dava rücuan alacak davası olduğu, davacının tacir olduğu, TTK’ nın 19/2. maddesinde düzenlenen “Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü uyarınca davacının ticari faiz isteme hakkına sahip olduğu, bununla birlikte davacı dava dilekçesinde tahsil talebinde bulunurken talep ettiği üzere talebiyle bağlı kalınarak avans faiz oranından daha az oranda olan reeskont oranında faiz istemekte haklı olduğu, mahkemece kabul edilen alacağa ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanması gerekirken, yasal faiz uygulanmasının isabetli olmadığı’’ gerekçesiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi kararının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün faiz türüne yönelik olarak değiştirilmek suretiyle HMK’ nın 370/2 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunun bu kararına aşağıda açıklanan nedenlerden ötürü katılmıyorum.
Dava, Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/75 esas ve 2014/600 karar sayılı kesinleşmiş kararına binaen başlatılan Bakırköy 7. İcra Müdürlüğünün 2015/14883 esas sayılı icra takip dosyasına ödenen kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminatın rücuan tahsili talebine ilişkindir.
Uyuşmazlık, rücuan alacak davasında faizin ödeme tarihinden itibaren mi, yoksa temerrüt oluşmadığından dava tarihinden itibaren mi yürütüleceği noktasında toplanmaktadır.
Borçlunun temerrüdünün koşulları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 117. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre,
‘’Madde 117 - Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.
Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır’’.
İlk Derece Mahkemesince, 144.187,92 TL alacağa ödeme tarihi olan 12.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. TBK’ nın 117. (Mülga 818 sayılı BK m 101) maddesi gereğince, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur.
Somut olayda davacı taraf mahkemece kararlaştırılan bedeli 12.11.2015 tarihinde icraya ödemiştir. Bu tarihten sonra davacının, bu bedeli rücu ettiğine ve kendisine ödenmesini talep ettiğine dair davalıya TBK’ nın 117/ilk fıkrası gereğince usulüne uygun bir temerrüt ihtarnamesi bulunmamaktadır. Asıl dosyada davalının ihbar edilmesi onun temerrüde düştüğünün kabulüne yeterli değildir. Bir alacağın muaccel olması kavramıyla, borçlunun temerrüde düşmesi kavramı ayrı kavramlardır. Alacağın muaccel olması demek, borçlunun temerrüde düşmesi demek değildir. Davalı, davacının üçüncü kişiye olan borcunu elden veya icra dairesine ödeyip ödemediğini bilmediğinden davalı için temerrüt dava tarihi itibarıyla oluşmuştur. Açıklanan bu nedenlerle, rücuan alacağa dava tarihinden itibaren taleple bağlı kalarak reeskont faizi yürütülmesi gerekirken, Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunca, ilk derece mahkemesi kararının sadece faizin türü yönünden düzeltilmesi yönündeki kararına katılmıyorum.