Esas No: 2022/759
Karar No: 2022/2303
Karar Tarihi: 20.04.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/759 Esas 2022/2303 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2022/759 E. , 2022/2303 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de miktar itibariyle kesinlik sınırının altında kaldığından duruşma istemi reddedilerek incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Mahkemece Dairemizin bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında “Davalının 30.05.2001 tarihli ihtarı ile sözleşmenin feshedilip makineler, inşaat direkleri, kereste ve diğer malzemelerin alınıp inşaat alanının boşaltılmasını davacıdan isteyerek sözleşme ve fesih tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 90. maddesi gereğince alacaklı temerrüdü gerçekleşmiş ise de 91. madde hükmünce tevdi mahalli tayin ettirmediği ve söz konusu malzemeler ticari eşyadan olup aynı maddenin son cümlesi uyarınca ardiyeye tevdi ettirmediği, ayrıca 92. madde hükmünce de hakim izniyle sattırarak bedelini tevdi etmediğinden, yüklenicinin bu makine ve malzemelerin çürümesi ve bozulması nedeniyle uğradığı zarardan sorumlu olacağından, bu miktarın hesaplattırılarak hüküm altına alınması gerektiği “belirtilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve yapılan araştırma ile alınan bilirkişi raporuna istinaden davacının zarar miktarı tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilâmına uyulmakla, bozmada belirtilen hususlar lehine olan taraf için usuli kazanılmış hak oluşturur. Somut olayda bozma ilamı uyarınca inceleme yapmak ve karar vermek gerekmesine rağmen zarar miktarının hesaplanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi nedeniyle bozma gereği yerine getirilmemiştir. TMK'nin 4. maddesinde, “Kanunun takdir yetkisi tanığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir”. TBK'nin 50. maddesinde ise; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler”. Aynı Kanunun 51. maddesinde ise; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler” düzenlemeleri mevcuttur.
Bu düzenlemeler ışığında mahkemece; TBK m.50 gereğince, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarının hakkaniyete göre belirlenmesi gerekirken, maddi tazminat davasının sübut bulmaması nedeni ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin temyiz isteminin kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.