Esas No: 2017/16500
Karar No: 2017/16500
Karar Tarihi: 6/10/2021
AYM 2017/16500 Başvuru Numaralı E.A. Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
E.A. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2017/16500) |
|
Karar Tarihi: 6/10/2021 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Muammer TOPAL |
|
|
Recai AKYEL |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
Raportör |
: |
Hilal YAZICI |
Başvurucu |
: |
E.A. |
Vekili |
: |
Av. Bünyamin TAPAR |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; iki ayda bir yaptırılması gereken açık görüşün yaptırılmaması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının, ailesi tarafından gönderilen bazı İngilizce yayınların tarafına teslim edilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/2/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
A. Açık Görüşün Yaptırılmaması İddiasına İlişkin Süreç
9. Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) örgüt üyeliğine ilişkin soruşturma kapsamında Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/7/2016 tarihli kararıyla tutuklanmış ve Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) konulmuştur. Başvurucu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 24/8/2016 tarihli kararıyla hâkimlik mesleğinden çıkarılmıştır.
10. Başvurucunun tutuklu bulunduğu İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 28/7/2016 tarihinde aldığı karara göre ziyaretlerin 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından 21/7/2016 tarihinden itibaren ilan edilen olağanüstü hâl (OHAL) çerçevesinde çıkarılan 22/7/2016 ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik (Ziyaret Yönetmeliği) kapsamında yaptırılacağı, Kurumda FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu olarak bulundurulanların ziyaret gün ve saatlerini gösterir çizelge ve haftalık telefonla görüşme gün ve saatleri gösterir çizelgeye göre açık ve kapalı görüşlerde aynı anda dört yetişkin, iki -on yaş altında bulunan- çocuk ziyaretçi olmak üzere aynı anda en fazla altı ziyaretçinin görüş yapmasının sağlanmasına karar vermiştir.
11. Başvurucu, İnfaz Kurumuna getirildiği 22/7/2016 tarihinden başvuru tarihine kadar geçen sürede ulusal bayram ve resmî tatiller dışında iki ayda bir yaptırılması gereken açık görüşünün yaptırılmadığını ve bu yöndeki taleplerine sözlü olarak verilen cevapların, olağan görüş yaptırılmadığı şeklinde olduğunu belirterek 1/12/2016 tarihinde Ankara Batı İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) başvurmuş, iki ayda bir yaptırılması gereken olağan açık görüşünün yaptırılmasına karar verilmesi yönünde talepte bulunmuştur.
12. İnfaz Hâkimliği, İnfaz Kurumunun konuya ilişkin almış olduğu kararı gözönünde bulundurarak uygulamanın hukuka uygun olduğunu değerlendirmiş, 2/12/2016 tarihinde başvurucunun talebini reddetmiştir.
13. Başvurucunun Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesine yaptığı itiraz, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile 29/12/2016 tarihinde reddedilmiştir.
14. Nihai karar başvurucuya 6/1/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
15. Anayasa Mahkemesinin 17/3/2020 tarihli yazısı ile İnfaz Kurumundan başvurucunun yaptığı açık görüşlere ve diğer tüm görüşlere ilişkin bilgi ve belge istenmiştir. İnfaz Kurumundan gelen 18/3/2020 tarihli yazı ve belgelere göre başvurucunun infaz kurumuna getirildiği tarih olan 22/7/2016 tarihinden sonra ailesi ile olan ilk açık görüşünü 17/9/2016 tarihinde Kurban Bayramı, ikinci açık görüşünü de 24/10/2016 tarihinde Cumhuriyet Bayramı kapsamında yaptığı, üçüncü açık görüşünü ise 29/12/2016 tarihinde yılbaşı açık görüşü olarak yaptığı ve 7/2/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu görülmektedir. Başvuruya konu tarih aralığında başvurucunun üç kez ailesi ile kapalı görüş yaptığı ve on iki kez de telefon görüşü yaptığı görülmektedir. Bireysel başvuru tarihinden sonra başvurucu ailesi ile 11/4/2017 tarihinde olağan açık görüşünü yapmış ve bu tarihten sonra düzenli olarak ayda bir olacak şekilde ailesi ile açık görüş hakkını kullanmıştır. Başvurucu 10/8/2017 tarihinde İnfaz Kurumundan tahliye edilmiştir.
B. Ailesi Tarafından Gönderilen Kitapların Teslim Edilmemesine İlişkin Süreç
16. Başvurucu ailesi tarafından gönderilen iki adet yabancı dil sınavı hazırlık kitabı ile bir adet yabancı dil sözlüğünün kendisine teslim edilmemesi üzerine İnfaz Hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği, İnfaz Kurumunun konuya ilişkin olarak almış olduğu karar doğrultusunda kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanabilmesi gerekçesine dayanarak ve devam eden OHAL koşullarının gözetilmesi gerektiğini değerlendirerek, 5/12/2016 tarihinde başvurucunun talebini reddetmiştir. İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 13/10/2016 tarihli kararı şöyledir;
"Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu Başkanlığının 17/08/2016 tarih ve 2016/92 sayılı kararına istinaden, Kurumumuzda bulunan hükümlü ve tutukluların kurum kütüphanesinde bulunan kitaplara erişim esasları, ziyaretçilerinin ve hükümlü tutukluların beraberlerinde kuruma getirdikleri kitapların kuruma kabulü ile ilgili olarak; aşağıdaki genel çalışma ve ilke kararları alınmıştır.
1-) Kuruma Bağış, hibe ve satın alma yolu ile gelen her türlü kitap, yayınlanmış eser, süreli ve süresiz yayınların kuruma alınmasında ve koğuşlara verilmesinde sakınca olup olmadığına dair inceleme ve değerlendirme yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre eğitim kurulunca yapılacaktır.
2-) Ceza İnfaz Kurumu güvenliğini tehlikeye sokmamak, sayısal olarak fazla olan Tutuklu mevcudunun kendilerine verilen kitapları yangın çıkarma, koğuş yakma eylemlerinde kullanabileceği ve böylece kitap ve yayınların amacı dışında tutuklu/hükümlülerin kendisine, koğuş arkadaşlarına ve kurumda bulunan diğer tutuklu/hükümlülere yakarak, yangın çıkararak zarar verme ihtimalleri bulunduğundan,Dini kitaplar, Anayasa Kanunlara ilişkin kitaplarda dahil olmak üzere yakınları tarafından getirilen kitapların teslim alınması veya kargo yolu ile gönderilen kitapların tutuklulara verilmesi durdurulmuştur. Bu nedenle daha önceden aileleri tarafından getirilip tutuklu ve hükümlülere teslim edilmeyen kitaplar, eğitim birimi tarafından adı geçenlerin yakınlarına teslim edilecektir.
3-) Tüm Ders Kitapları ve Sınavlara Hazırlık Kitapları Tutuklu ve Hükümlülerin okul kaydı -sınav başvurusu eğitim birimince tespit edildikten sonra hükümlü ve tutukluların aileleri tarafından temin edilen ilgili ders ve sınav hazırlık kitaplarının hükümlü ve tutuklulara teslimi Eğitim birimi tarafından sağlanır.
4-) Ceza İnfaz Kurumumuzda tutuklu ve hükümlülere yaptırılacak olan sportif faaliyetlerin, Olağanüstü hal kapsamında Darbe Teşebbüsü nedeniyle tutuklanarak cezaevimize gönderilen mahkum sayısının Ceza İnfaz Kurumumuzun Fiziki Kapasitesinin çok üzerinde olması, Personel Mevcudunun Sportif faaliyetleri yürütmede yetersiz durumda bulunması ve bu durumun kurumda güvenlik zaafiyetine neden olacağı göz önüne bulundurularak sportif faaliyet proğramı durdurulmasına...".
17. Başvurucunun İnfaz Kurumunun bu uygulamasına yönelik itirazı İnfaz Hâkimliğince karara bağlanmadan önce Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü (Genel Müdürlük) 16/11/2016 tarihli ve 3196/131111 esas sayılı yazısında, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 62. maddesi uyarınca ceza infaz kurumlarında terör suçundan tutuklu ve hükümlü olarak bulunanlara, öğretimine devam edenlere gelen ders kitapları hariç kargo yoluyla ya da yakınları aracılığıyla gelen hiçbir dokümanın teslim edilmemesi gerektiğini belirtmiştir. Söz konusu yazıda, talep edilen hukuki mevzuatın ve kurum kütüphanesinde bulunmayan yayınların ise -ücretleri tutuklu ve hükümlülerin emanet para hesabından karşılanması koşuluyla- ceza infaz kurumu aracılığıyla temin edilebileceği ifade edilmiştir.
18. İnfaz Hâkimliğinin 5/12/2016 tarihli kararıyla, İnfaz Kurumu uygulamasının hukuka uygun olduğu değerlendirilerek başvurucunun talebi reddedilmiştir.
19. Başvurucunun Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesine yaptığı itiraz, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile 10/1/2017 tarihinde reddedilmiştir.
20. Nihai karar başvurucuya 24/1/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 7/2/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
21. Başvurucunun bireysel başvuru dosyasına sunduğu ek beyanlarından görüldüğü üzere, silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davada 23/1/2019 tarihinde başvurucu hakkında beraat kararı verilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
22. Anayasa Mahkemesi önceki içtihatlarında açık görüş hakkının sınırlandırılmasına dayanak oluşturan ulusal ve uluslararası mevzuat ve konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına Halil Berk, B. No: 2017/8758, 21/3/2018, §§ 18-37 ve B.K., B. No: 2017/6432, 10/12/2019, §§ 23-44 kararlarında, ailesi tarafından gönderilen kitapların teslim edilmemesi ile ilgili ulusal hukuk kaynaklarına Mehmet Ali Eneze, B. No: 2017/35352, 23/5/2018, §§ 14-20; İbrahim Kaptan (2), B. No: 2017/30723, 12/9/2018, §§ 15-19; Halil Özhan Koral, B. No: 2017/18895, 9/1/2019, §§ 13-14 kararlarında yer vermiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Anayasa Mahkemesinin 6/10/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
24. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılayacak geliri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde bulunmuştur.
25. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
26. Başvurucu, Ziyaret Yönetmeliği"nde tanınan iki ayda bir açık görüş hakkının kullandırılmamış olması nedeniyle özel hayat ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu; mesleki, ailevi ve sosyal nedenlerden ötürü isminin kamuya açık belgelerde gizlenmesi talebinde bulunmuştur.
27. Bakanlık görüşünde, konuya ilişkin AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına yer verilmiş; OHAL koşulları, İnfaz Kurumunun kapasitesi, güvenlik ve düzeninin sağlanmasına ilişkin gereklilikler gözetilerek müdahalenin meşru amaçlarla ve orantılılık ilkesi gözetilerek gerçekleştirildiği, başvurucunun Kurumda bulunduğu sürede ailesi ve yakınları ile yeterli derecede açık ve kapalı görüşler yapabildiği, müdahalenin OHAL koşulları içerisinde geçici bir tedbir olarak uygulandığı, bu çerçevede söz konusu şikâyetin Anayasa"nın 15. maddesi kapsamda incelenmesi gerektiği ifade edilmiştir.
28. Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvurucu, konuyla ilgisi olduğunu düşündüğü Anayasa Mahkemesi kararlarına atıfla açık görüş hakkının kullandırılmamış olduğunu ve bu nedenle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasını yinelemiştir.
2. Değerlendirme
29. Anayasa"nın 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes ... aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. ... aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."
30. Anayasa’nın 41. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Aile, Türk toplumunun temelidir ...
Devlet, ailenin huzur ve refahı ... için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Her çocuk, ... yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir..."
31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyeti olağan açık görüş ile bayram ve özel günlere mahsus açık görüşün birleştirilerek kullandırılmasına ilişkindir. Bu bağlamda başvurucunun iddialarının aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (B.K., §§ 51, 56).
32. Anayasa Mahkemesi aynı konudaki şikâyeti incelediği B.K. kararında sınırlamanın OHAL ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğunu, bu nedenle incelemenin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 197-191, 193-195, 242; kararında belirlenen yöntemle yapılacağını değerlendirmiştir (B.K., § 55).
33. Anayasa"nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatının sınırlanması, hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucu olmakla birlikte, özel hayat ve aile hayatına saygı hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır. Koşulların oluşması ve gerekli görülmesi hâlinde ziyaretlere kısıtlamalar konulabilir ancak bu tür kısıtlamaların kabul edilebilir asgari bir iletişime imkân tanıyacak nitelikte olması gerekir. Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal sonuçlarının olduğunun kabul edilmesi gerekir. Ceza infaz kurumunun konuya ilişkin takdir yetkisi, kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi ile özel hayat ve aile hayatına saygı hakkı arasında adil bir denge kurma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz (ayrıntılı değerlendirmeler için bkz. B.K, §§ 56-58).
34. Başvurucunun şikâyeti ailesi ile açık görüş hakkının tümüyle engellenmesi değil belli bir süre içerisinde bayram ve özel günlere ilişkin açık görüş dışında olağan açık görüşün yaptırılmaması nedeniyle ailesini beklediği ölçüde görememiş olmasına ilişkindir. Belirli suçlardan hükümlü ve tutuklular için açık görüş hakkının İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla sınırlandırılması aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturmaktadır.
35. Müdahalenin, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halil Berk, § 49; B.K., § 61).
36. Anayasa Mahkemesi B.K. kararında uygulanan mevzuatın kanunilik ilkesini sağladığı sonucuna varmıştır (B.K., § 62). Mevcut başvuruda da müdahalenin dayanağını oluşturan yasal çerçevenin anılan mevzuat hükümleri olduğu, somut olayda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir husus olmadığı değerlendirilmiştir.
37. Anayasa Mahkemesi anılan kararda, devam eden OHAL koşulları, İnfaz Kurumunun mevcudu ile personel sayısı dikkate alındığında kamu düzeni ve İnfaz Kurumu güvenliğini sağlama amacıyla bir kısım suçtan tutuklu olanlar için açık görüş hakkının sınırlandırılmasının meşru amaç taşıma koşulunu karşıladığını değerlendirmiştir (B.K., § 63). Benzer koşullara sahip mevcut başvuruda da müdahalenin meşru amacının olduğu anlaşılmaktadır.
38. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma iddiasıyla tutuklanarak konulduğu İnfaz Kurumunda şikâyetçi olduğu süre içerisinde, 6749 sayılı Kanun ile onaylanan 667 sayılı KHK"nın 6. maddesinde tahdidi olarak sayılan aile fertleri ile mevzuatta açıkça öngörülen koşullarda açık ve kapalı görüşler yapabilmiştir. Bu görüşmelerin sıklığı ve nasıl yapılacağı ise anılan mevzuat çerçevesinde İdare ve Gözlem Kurulunca önceden belirlenmiştir.
39. Ziyaret Yönetmeliği"nin "Temel ilkeler" kenar başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine göre, kurum idaresinin uygun göreceği bir hafta açık görüş, ayın diğer haftaları kapalı görüş olmak üzere, hükümlü ve tutukluların bu Yönetmelik"te belirtilen yakınları ile haftada bir kez olacak şekilde görüşme yapabileceği düzenlenmiştir. Ziyaret Yönetmeliği"nin "Ziyaret gün ve saatleri" kenar başlıklı 10. maddesi, ziyaret günleri ve saatleri ile bir hükümlü ve tutuklunun görüşebileceği ziyaretçi sayısının kurumun fiziki yapısı ve kapasitesi dikkate alınarak kurum tarafından belirlenebileceğini, "Bayramlarda ve özel günlerde açık görüş" kenar başlıklı 15. maddesi ise hükümlü ve tutukluların Bakanlıkça uygun görülen dinî ve millî bayramlar ile özel günlere mahsus olmak üzere, belirlenen tarihlerde, anne, baba, eş, çocuk, torun, büyükanne, büyükbaba ve kardeşleriyle açık görüş yapabileceğini ve bu ziyaretin, aynı haftada yapılacak kapalı görüş ile çakışması hâlinde açık görüş yaptırılacağını hüküm altına almıştır.
40. Başvurucunun infaz kurumuna getirildiği tarih olan 22/7/2016 tarihinden sonra aile ile olan ilk açık görüşünü getirilişinden yaklaşık iki ay sonra 17/9/2016 tarihinde Kurban Bayramı, ailesi ile olan ikinci açık görüşünü de bir ay sonra 24/10/2016 tarihinde Cumhuriyet Bayramı kapsamında yaptığı, yine ailesi ile olan üçüncü açık görüşünü ise yaklaşık iki ay sonra 29/12/2016 tarihinde yılbaşı açık görüşü olarak yaptığı ve 7/2/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu görülmektedir. Başvurucu bu süre içerisinde ailesi ile üç kez kapalı görüş ve on iki kez de telefon görüşü yapmıştır. İncelenen belgelerden başvurucunun altı buçuk ayı kapsayan şikâyet dönemi içerisinde üç açık görüş, üç kapalı görüş ve on iki telefon görüşü yaptığı anlaşılmaktadır. Bireysel başvuru tarihinden sonra başvurucunun ailesi ile 11/4/2017 tarihinde olağan açık görüşünü yaptığı ve bu tarihten sonra düzenli olarak ayda bir olacak şekilde ailesi ile açık görüş hakkını kullandığı görülmektedir (bkz. § 15).
41. Söz konusu sınırlandırmanın suç temelinde yapıldığı, sınırlamadaki amacın İnfaz Kurumunun disiplini ve güvenliği olduğu, darbe teşebbüsü sonrası terör örgütüyle ilgili soruşturma ve kovuşturmalar nedeniyle artan tutuklu sayısına rağmen personel sayısının azalması dikkate alındığında, infaz kurumlarında ziyaretçilere yönelik alınan tedbirlerin ve geçici sınırlandırmaların olağanüstü koşulardan doğan acil bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Geçici tedbir niteliğindeki açık görüş hakkının sınırlandırıldığı bir dönemde başvurucunun eşi, annesi ve babası, kardeşi, eşinin anne ve babası ile görüşebildiği; dolayısıyla aile fertleriyle doğrudan temasını sürdürme imkânından yararlandığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan tutuklanan başvurucuya iki ayda bir açık görüş hakkı tanınması ve bu iki aylık dönemler ile bayram ve özel günlere mahsus açık görüşün birleştirilerek kullandırılmasının, görüş hakkını ortadan kaldırmayan geçici bir tedbir olduğu ve yakınlarıyla temasını sürdürebilecek şekilde uygulandığı hususları gözetildiğinde makul olduğu değerlendirilmiştir (benzer yönde bkz. B.K., §§ 67, 68).
42. Tüm bu hususlar gözönüne alındığında OHAL koşullarının gerektirdiği kamu düzeninin korunması ihtiyacı ile İnfaz Kurumu güvenliğini sağlama amaçları doğrultusunda -isnat edilen suçun ağırlığı da dikkate alınarak- başvurucunun aile fertleriyle olan ilişkisinin sürdürülmesini engellemeyen açık görüş hakkının sınırlandırılması şeklindeki söz konusu müdahalede, kamu makamları tarafından güdülen meşru amaç ile başvurucunun bireysel yararı arasında adil bir dengenin kurulduğu, demokratik toplumda gerekli olan müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır (B.K., § 69).
43. Açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkı yönünden bir ihlalin bulunmadığı değerlendirilen başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
44. Buna göre başvurucunun aile hayatına saygı hakkı kapsamında yapılan müdahalenin Anayasa"da bu hakka ilişkin 13. ve 20. maddelerde yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa"nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır (B.K., § 71).
C. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
45. Başvurucu, ailesi tarafından gönderilen iki adet yabancı dil hazırlık kitabı ile bir adet sözlüğün kendisine teslim edilmemesi nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
46. Bakanlık görüşünde, başvurucunun 15/11/2016-18/07/2017 tarihleri arasında kurum kütüphanesinden on beş farklı eser alarak okuma imkânı elde ettiğini belirtmiştir. Bakanlık ayrıca başvurucunun öğrenci olduğunu ve herhangi bir sınava başvurduğunu dile getirip belgelendirmediğinin altını çizerek, AİHM ve Anayasa Mahkemesinin ilgili kararlarına yer vermiş, idare ve yargı mercilerinin makul denge gözeterek karar verdiğini, ayrıca müdahalenin OHAL koşulları içerisinde gerçekleştiğini ve bireysel başvuru incelemesinin Anayasa"nın 15. maddesi kapsamında yapılması gerektiğini ifade etmiştir.
47. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanında, eğitim hakkının ihlal edildiğini ifade ederek bireysel başvuru dilekçesine atfen şikâyetlerini tekrarladığını belirtmiştir.
2. Değerlendirme
48. Başvuru konusu kargo yoluyla gönderilen yayınların teslim edilmemesi şeklindeki müdahalenin OHAL döneminde yapılmış olmakla birlikte, Anayasa"nın 15. maddesi kapsamında müdahalenin OHAL"i doğuran sebeplerin bertaraf edilmesi amacıyla yapılan düzenlemelere dayanmadığı, gerek Disiplin Kurulu kararında gerekse İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılamalarda şikâyetin reddine ilişkin kararlar gerekçelendirilirken OHAL dönemine ilişkin düzenlemelerin dayanak gösterilmediği görülmektedir. Bu çerçevede, başvurucuya ailesi tarafından gönderilen yayınların teslim edilmemesi şeklindeki müdahalenin OHAL kapsamında yapılan düzenlemelerden birine dayandırılmadığı anlaşıldığından şikâyetin Anayasa"nın 15. maddesi kapsamında incelenmesine gerek olmadığı değerlendirilmiştir (İrfan Kaplan, B. No: 2017/34518, 23/6/2020, § 56; ayrıca bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191).
49. Anayasa Mahkemesi, tutuklu ve hükümlüler tarafından belli yayınların kendilerine teslim edilmediğine ya da ceza infaz kurumunda genel olarak bilgiye ulaşma özgürlüğüyle ilgili uygulamalara ilişkin şikâyetler içeren başvuruları Anayasa"nın 26. maddesinde öngörülen ifade özgürlüğü kapsamında incelemektedir (Halil Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017, § 23; Diyadin Akdemir, B. No: 2015/9562, 4/4/2018, § 15; İbrahim Kaptan (2), § 23; Halil Özhan Koral, § 25). Somut olayda başvurucu, ailesi tarafından gönderilen yayınların kendisine teslim edilmemesinden şikâyetçidir. Başvurucu, devam eden bir eğitiminden veya başvuruda bulunduğu ya da bulunacağı somut bir yabancı dil sınavından bahsetmemiştir. Halil Özhan Koral kararında ALES, YDS gibi hazırlık kaynak kitaplarının da 5275 sayılı Kanun"un 62. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde öngörülen ders kitabı kapsamında kalmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda başvurucunun şikâyetinin bilgiye ulaşma özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır (Halil Özhan Koral, § 28).
50. Anayasa Mahkemesi, 5275 sayılı Kanun"un 62. maddesi doğrultusunda Genel Müdürlüğün yukarıda yer verilen yazısı uyarınca (bkz. § 17) terör suçundan tutuklu ve hükümlü olarak bulunanlara, öğrenimine devam edenlere gelen ders kitapları hariç olmak üzere kargo yoluyla ya da yakınları aracılığıyla gelen hiçbir dokümanın teslim edilmemesi şeklinde belirlenen uygulamanın mahpusların ifade özgürlüğünü ihlal etmediğine karar vermiştir (İbrahim Kaptan (2), § 37; Halil Özhan Koral, § 27) .
51. Anayasa Mahkemesi, ceza infaz kurumlarına posta yoluyla gönderilen ya da aileleri tarafından getirilen tüm yayınların ceza infaz kurumunun düzeni ve güvenliği açısından sakıncası olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılarak mahpuslara verilmesini istemenin ceza infaz kurumu idareleri üzerinde kurum düzeni ve güvenliği ile suç işlenmesinin önlenmesi görevlerini layıkıyla yerine getirmelerine engel olacak derecede ağır bir iş yüküne yol açabileceğini ifade etmiştir. Anayasa Mahkemesi ayrıca, söz konusu uygulama nedeniyle mahpusların bilgiye ulaşma ve dolayısıyla ifade özgürlüklerinin adil olmayan bir şekilde kısıtlandığından da bahsedilemeyeceğini, nitekim hükümlü ve tutukluların emanet hesabına ücretinin yatırılması hâlinde kurum idaresi aracılığıyla süreli ve süresiz yayın talep etme hakları olduğu gibi kurum kütüphanesinden yararlanma haklarının da bulunduğunu belirtmiştir (İbrahim Kaptan (2), §§ 33, 34; Halil Özhan Koral, § 27).
52. Başvurucunun açık ifadesi de gözönünde bulundurularak, yabancı dil sınavına hazırlık kaynak kitabı olduğu anlaşılan yayınların ders kitabı kapsamında kalmadığı, başvurucunun öğrenci olduğuna ilişkin herhangi bir beyanının olmadığı, öte yandan başvurucunun emanet hesabına ücretinin yatırılması hâlinde istediği kitabı kurum idaresi aracılığıyla talep etme hakkının olduğu, dolayısıyla ders kitabı niteliği bulunmadığı tespit edilen ve ailesi tarafından getirilen başvuru konusu kitapların, İnfaz Kurumunun düzeni ve güvenliğinin sağlanabilmesi için kendisine teslim edilmemesi nedeniyle başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğinin açık olduğu sonucuna varılmıştır.
53. Açıklanan gerekçelerle başvuru konusu olayda ifade özgürlüğünün ihlal edilmediği açık olduğundan başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
C. Aile hayatına saygı hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 6/10/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.