AYM 2016/73196 Başvuru Numaralı ABDULVAHAP AYDEMİR VE DİĞERLERİ Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2016/73196
Karar No: 2016/73196
Karar Tarihi: 7/10/2021

AYM 2016/73196 Başvuru Numaralı ABDULVAHAP AYDEMİR VE DİĞERLERİ Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ABDULVAHAP AYDEMİR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/73196)

 

Karar Tarihi: 7/10/2021

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Fatma Burcu NACAR YÜCE

Başvurucular

:

Abdulvahap AYDEMİR ve diğerleri (bkz. ekli tablonun (C) sütunu)

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, infaz hâkimliğine yaptıkları şikâyetlerde başvurucuların duruşmada hazır edilmeksizin ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmanın yapılması nedeniyle duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular muhtelif tarihlerde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Konularının aynı olması nedeniyle ekli tablonun (B) sütununda numaraları belirtilen başvuru dosyalarının aynı tablonun (1) numaralı satırında yer alan 2016/73196 numaralı başvuru ile birleştirilmesine, incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

8. Başvuruculardan Abdulvahap Aydemir ve Gökhan Gündüz Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

10. Ceza infaz kurumlarında çeşitli suçlar kapsamında tutuklu/hükümlü olan başvurucular hakkında ceza infaz kurumlarındaki bazı eylem, söz ve olaylardan dolayı ceza infaz kurumu disiplin kurullarınca disiplin soruşturması yapılmıştır. Başvuruculara disiplin süreci sonucunda çeşitli disiplin cezaları verilmiştir.

11. Başvurucular, anılan kararlara karşı ilgili infaz hâkimliklerine şikâyet başvurularında bulunmuşlardır. İnfaz hâkimliklerince farklı esas sayılı dosyalara kaydedilen başvuruların tensip incelemeleri sonucunda duruşmaların Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile yapılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda infaz hâkimlikleri tarafından infaz kurumlarına yazılan müzekkere ile başvurucuların muhtelif tarihlerde yapılması öngörülen duruşmalara katılımlarının sağlanması için anılan tarihlerde infaz kurumlarının SEGBİS odalarında hazır bulundurulmaları istenmiştir.

12. Duruşmaların SEGBİS aracılığı ile yapılacağı hususunda ceza infaz kurumlarınca bilgilendirilen başvurucular, farklı tarihlerde infaz hâkimliklerine gönderdikleri dilekçelerinde "SEGBİS aracılığı ile savunma yapmayı kabul etmediklerini, duruşmada bizzat hazır bulunmayı talep ettiklerini" ifade etmişlerdir.

13. Başvurucuların duruşma salonunda hazır bulunma talepleri SEGBİS aracılığı ile ifade alınmasının mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle infaz hâkimliklerince reddedilmiştir.

14. Başvurucuların ilgili disiplin kurulları kararlarına karşı yaptıkları şikâyetler ilgili infaz hâkimlikleri ve ağır ceza mahkemelerince; ceza infaz kurumu görevlilerince düzenlenen tutanaklar, şikâyet dilekçeleri, dosyalarda bulunan ifadeler, disiplin soruşturma raporları ve tüm dosya kapsamına atıfta bulunularak başvuruculara uygulanan disiplin cezalarının hukuka uygun olduğu ifade edilerek reddedilmiştir.

15. Başvurucular muhtelif tarihlerde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

16. İlgili hukuk için bkz. Emrah Yayla [GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020, §§ 28-42.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Anayasa Mahkemesinin 7/10/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

18. Başvurucular bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeyemeyecek durumda olduklarını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

19. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Duruşmada Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

20. Başvurucular; duruşma salonunda bizzat hazır bulunarak savunma yapmak istedikleri hâlde SEGBİS ile duruşmaya katılmaya zorlandıklarını, duruşma salonunda bizzat savunma yapma haklarının kullandırılmadığını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.

21. Bakanlık görüşünde, başvurucuların şikâyetini inceleyen infaz hâkimliklerindeki yargılamaların medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlığın veya bir suç isnadının esasının karara bağlanmasına ilişkin olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek bu durumun kabul edilebilirlik bakımından dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Esas yönünden ise SEGBİS ile ifadesi alınanların duruşma salonundakileri görebilme ve söylenenleri duyabilme imkânının olduğu, yargılama makamının ve duruşmada hazır bulunan diğer kişilerin de aynı şekilde ifade alma, beyanda bulunma ve soru yöneltme gibi yargısal işlemleri karşılıklı olarak gerçekleştirebilme imkânına sahip oldukları, başka bir ifadeyle SEGBİS"in içerdiği bu özellikler sayesinde yargılamanın unsurlarından biri olan yüz yüzelik ilkesinin gerçekleştiği belirtilmiştir.

22. Başvurucular Abdulvahap Aydemir ve Gökhan Gündüz Bakanlık görüşüne karşı verdiği cevap dilekçesinde bireysel başvuru dilekçesindeki iddialarını tekrarlamıştır.

2. Değerlendirme

23. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı yönünden incelenmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

25. Başvuruya benzer olaylarda kabul edilebilirlik kriterleri kapsamında uygulanacak ilkeler, Anayasa Mahkemesinin Emrah Yayla (aynı kararda bkz. §§ 53-56) kararında ortaya konmuştur. Somut olayda da başvurucular hakkında uygulanan disiplin cezaları nedeniyle yapılan şikâyetlerin infaz hâkimliği tarafından incelenmesinin medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığı ve dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinin uygulanmasının mümkün olduğu kabul edilmiştir.

26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

27. Somut olaylarda başvurucular infaz hâkimliklerinden, yapmış oldukları şikâyetlerin duruşmada hazır edilerek değerlendirilmesini talep etmişlerdir. İnfaz hâkimlikleri başvurucuların bu yöndeki taleplerini reddederek bazı başvurucuların SEGBİS yöntemiyle savunmalarını almış, bazı başvurucuların ise beyanlarınıalmadan şikâyet incelemelerini tamamlamıştır.

28. 4675 sayılı Kanun"a göre kural olarak disiplin cezalarına karşı şikâyet incelemesinin duruşmalı yapılması zorunlu değilse de başvuru konusu olaylarda infaz hâkimliklerinin şikâyet incelemelerinin duruşmalı yapılmasına karar verdikleri anlaşılmaktadır. Dolayısıyla somut başvuruya konu ihlal iddialarının duruşmalı yargılanma hakkına ilişkin ilkeler çerçevesinde ele alınması gerekmektedir.

29. Anayasa Mahkemesi aynı mahiyetteki şikâyetleri Emrah Yayla kararında incelemiş olup anılan karardaki ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi anılan kararda medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklarda tarafların SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılımlarının sağlanmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale oluşturduğunu tespit ederek bu müdahalenin ihlal oluşturup oluşturmadığına ilişkin değerlendirmenin ise kanunilik, meşru amaca dayalı olma ve ölçülülük ilkeleri yönünden yapılacak inceleme sonucunda belirlenebileceğini ifade etmiştir. Buna göre medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklarda tarafların SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılımlarının sağlanması şeklindeki müdahalenin Anayasa"ya uygun olabilmesi için kanuni bir temelinin bulunması, meşru bir amaca dayalı ve ölçülü olması gerekmektedir (Emrah Yayla, §§ 62-67).

30. Anayasa Mahkemesi, Emrah Yayla kararında söz konusu müdahalenin ölçülü bir müdahale olarak kabul edilebilmesi için gerekli olan genel ilkeleri de ortaya koymuştur (Emrah Yayla, §§ 68-75). Bu genel ilkelere göre medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklarda duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin ölçülü bir müdahale olup olmadığı ölçülülük ilkesinin alt ilkeleri olan elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkeleri yönünden yapılacak değerlendirmenin sonucuna göre belirlenebilecektir. Buna göre duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması, ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olduğunun gösterilmesi ve orantılılık yönünden bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede özellikle gereklilik ilkesi uyarınca uyuşmazlığın tarafının duruşmada hazır bulunmasını zorunlu kılan bir olgunun yokluğu derece mahkemelerince somut ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır. Bu gerekliliğin ortaya konulması bağlamında, kişilerin duruşmada bizzat hazır bulunmayı talep etmelerine rağmen SEGBİS yoluyla katılımlarının neden yeterli görüldüğünün ve duruşmada bizzat hazır bulunmayı imkânsız hâle getiren veya büyük ölçüde zorlaştıran koşulların neler olduğunun ifade edilmesi gerekir (Emrah Yayla, § 73).

31. Somut olayda, ceza infaz kurumlarında hükümlü olarak bulunan başvurucuların infaz hâkimliğince açılan duruşmada bizzat hazır bulunma taleplerinin reddedilmesi 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu"nun 6. maddesinin yollamasıyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 196. maddesinin (4) numaralı fıkrasına dayandığından anılan müdahale kanunilik ölçütünü karşılamaktadır. Ayrıca hükümlülerin ceza infaz kurumundan duruşma salonuna transferleri nedeniyle oluşan gecikmelerin azaltılması ve yargılamaların hızlandırılması için duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin usul ekonomisinin gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı anlaşılmaktadır.

32. Bununla birlikte başvurucuların davranışları sebebiyle uygulanan bir disiplin cezasının şikâyet konusu edildiği uyuşmazlık kapsamındaki duruşmada hazır bulunmanın gerekli görülmemesinin sebepleri somut olarak açıklanmamıştır. Hâkimliklerin "SEGBİS yönteminin mevzuata uygun olduğu" yönündeki gerekçesi aslında başvurucuların duruşmada bulunma taleplerinin somut yargılamayla bağlantılı olmayan genel bir sebeple ve kategorik olarak reddedildiğini göstermektedir. Anılan gerekçede, her durumda duruşmada bulunma talebinin reddedilmesi gerektiği belirtilmektedir. Somut olayda başvurucuların duruşmaya katılmaları yönünde hiçbir çaba içine girilmemiş, aynı şehir merkezinde bulunan bir ceza infaz kurumundan duruşmaya katılamamalarının niçin gerekli görüldüğü açıklanmamıştır. Bu çerçevede hâkimliklerce hiçbir alternatif değerlendirilmeden ve olaya özgü somut gerekçeler de sunulmadan -genel ve kategorik bir yaklaşımla- başvurucuların duruşmada hazır bulunma talepleri reddedilmiştir. Uyuşmazlığın bizzat duruşmada bulunmayı gerektiren bir nitelik taşıyıp taşımadığı hususunda hâkimliklerce herhangi bir değerlendirme yapılmadan genel ve kategorik bir sebeple başvurucuların yokluğunda duruşma yapılması ve duruşmada hazır bulunma hakkına müdahale için en uygun aracın seçilmemesi müdahalenin gerekli olmadığı sonucuna yol açmıştır.

33. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları

34. Başvurucuların duruşmada hazır bulunma haklarının ihlal edildiğine karar verildiğinden yargılamanın sonucunun adil olmadığı yönündeki diğer şikâyetler hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

D. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden

35. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını oradan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.""

36. Başvurucular, ihlalin tespit edilmesi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.

37. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).

38. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).

39. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun"un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir kararın kendisine ulaştığı mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).

40. İncelenen başvuruda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkemelerin kararlarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

41. Bu durumda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun"un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş, yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili infaz hâkimliklerine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

42. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

B. Duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Tazminata ilişkin talebin REDDİNE,

E. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ekli listenin (D) sütununda numaraları belirtilen ilgili infaz hâkimliklerine GÖNDERİLMESİNE,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/10/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara