AYM 2018/3171 Başvuru Numaralı BELGİN GÖKALİ VE DİĞERLERİ Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2018/3171
Karar No: 2018/3171
Karar Tarihi: 7/10/2021

AYM 2018/3171 Başvuru Numaralı BELGİN GÖKALİ VE DİĞERLERİ Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BELGİN GÖKALİ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/3171)

 

Karar Tarihi: 7/10/2021

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Murat İlter DEVECİ

Başvurucular

:

1. Belgin GÖKALİ

 

 

2. Melisa GÖKALİ

 

 

3. Müslim GÖKALİ

Başvurucular Vekili

:

Av. Yüksel SİPAHİ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, Cumhuriyet savcısının haklarında soruşturma izni verilmeyen kamu görevlileri hakkında verdiği inceleme yapılmasına yer olmadığına dair karara itiraz edilememesi ve suç duyurusunun yapıldığı tarih ile anılan kararın verildiği tarih arasındaki sürenin uzunluğu nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 19/1/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Başvuru, kabul edilebilirlik konusunda oybirliği sağlanamadığı için Komisyonca Bölüme sevk edilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucular Belgin Gökali ve Müslim Gökali evli olup başvurucu Melisa Gökali"nin ebeveynidir. Bu bölümde kolaylık adına başvurucu Belgin Gökali için anne, başvurucu Müslim Gökali için ise baba ifadesi kullanılacaktır.

10. Anne 2013 yılı Mart ayında gebe olduğunu öğrenmiş ve gebeliğinin takibi için aynı yılın nisan ayından itibaren Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinden (Hastane) sağlık hizmeti almaya başlamıştır.

11. 2013 yılı Haziran ayında yapılan bir test sonucunda anne ve bababebeklerinin down sendromlu olduğu konusunda bilgilendirilmiş ancak testin yeniden yapılan değerlendirilmesi neticesinde anne ve babayaönceki test sonucunun tersi söylenmiştir. Daha sonraki süreçte anneye yapılan bir testte saptanan artmış de novo (yeni, yeniden oluşmuş)translokasyon (bir kromozomdan diğerine bir kromozom segmentinin taşınmasından kaynaklanan kromozomik sapma) nedeniyle ve Hastanenin Perinatoloji Konseyince (Perinatoloji, doğrum sonrasında ve doğumdan hemen sonraki dönemde meydana gelebilecek tıbbi sorunların ve hastalıkların incelenmesidir.) verilen bir karar uyarınca anne ile babaya terminasyon (gebeliğin sonlandırılması) seçeneği sunulmuş, anne ve baba da bu seçeneği kabul etmiştir. Gebeliğin sonlandırılmasına yönelik işlemlere rağmen cenin, gebeliğin 24. haftasında canlı olarak doğmuştur. Doğumdan ileri bir tarihte Hastane tarafından düzenlenen engelli sağlık kurulu raporuna göre anne ile babanın M.Ö.G. ismini verdiği bebekte bilateral sensorinöral işitme kaybı, bilişsel gelişimde orta düzeyde gecikme, hidrosefali, ağır motor gerilik ve epilepsi bulunmaktadır ve bebek %93 oranında engellidir. Bu nedenle M.Ö.G. bazı ameliyatlar geçirmiştir.

12. Anne ve baba; annenin gebeliği sürecindeki tıbbi teşhis ve uygulama hatalarından bahsedip gebeliğin sonlandırılamadığını, verilen bazı ilaçlara güvenilerek gebeliğin sonlandırılmasına yönelik işlem öncesinde ceninin canlı olup olmadığı konusunda herhangi bir kontrol yapılmadığını, anılan işlem sırasındaki hatalar nedeniyle M.Ö.G.nin daha da zarar görmüş olabileceğini, bebeğin canlı doğacağını öngörmedikleri için sağlık görevlilerinin işlem sırasında bebeğin sağlığına zarar verebilecek bazı uygulamalarda (anneye narkoz verilmesi gibi) da bulunduklarını, M.Ö.G.nin maluliyet hâlinin doğumdan itibaren sürdüğünü, ceninde kromozom bozukluğu olduğu yönündeki tespitin de hatalı olabileceğini ve Ege Üniversitesinin Beyin Cerrahi Bölümünde virüs kapan M.Ö.G.nin sağlık durumunun gittikçe kötüleştiğini belirterek Hastanenin Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümünden sorumlusağlıkgörevlileri ile Ege Üniversitesinin Beyin Cerrahi Bölümünden sorumlu sağlık görevlileri hakkında 24/3/2014 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) suç duyurusunda bulunmuşlardır.

13. Ege Üniversitesi Hastanesi Beyin Cerrahi Bölümünde görev yapan sağlık görevlileri hakkındaki soruşturmayı 13/4/2015 tarihinde mevcut soruşturmadan ayıran Başsavcılık, aynı tarihteKonak Kaymakamından Hastanenin Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümünden sorumlusağlıkgörevlileri hakkında soruşturma izni istemiştir.

14. Yaptırdığı ön inceleme sonunda Konak Kaymakamı; gebeliğin istendiği şekilde sonlandırılamadığı ve işlemin tamamlanamayıp eksik bırakıldığı gerekçesiyle Prof. Dr. M.Ö., Uz. Dr. A.Y.,Uz. Dr. F.A., Uz. Dr. M.T.Y., Uz. Dr. Y.B.K., Eğitim Görevlisi N.A., Başasistan E.T., Asistan Dr. M.K. ve Asistan Dr. E.H. hakkında soruşturma yapılmasına izin vermiş ancak tedavi sürecinde görev almadıkları gerekçesiyle A.A.Y., C.E.T., D.Ö. ve E.M.M. hakkında soruşturma izni vermemiştir. Ön inceleme aşamasında kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile tıbbi genetik uzmanından görüş alındığı, görüşüne başvurulan her iki uzmanın da olayda herhangi bir ihmal ve kusur bulunmadığı yönünde görüş bildirdiği görülmüştür.

15. Haklarında soruşturma izni verilen sekiz kişinin Konak Kaymakamınca verilen karara yönelik itirazı İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurulunca reddedilmiştir.

16. 15/3/2016 tarihinde Hastanenin Çocuk Yoğun Bakım Servisine yatırılan M.Ö.G. 18/3/2016 tarihinde vefat etmiştir.

17. Anneyle M.Ö.G.nin hasta takip dosyalarını Hastaneden celbeden Başsavcılık; haklarında soruşturma izni verilen kişilere yüklenebilecek herhangi bir kusur ve ihmalinin bulunup bulunmadığı, meydana gelen sonucun tıbbi bir komplikasyon olarak kabul edilip edilemeyeceği ya da sonucun meslekte özensizlik, dikkatsizlik, yetersizlik ya da yanlış bir uygulamadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususlarında Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulundan (İhtisas Kurulu) görüş almıştır.

18. Soruşturma dosyasında bulunan tıbbi teşhis ve tedaviye ilişkin belgeler ile haklarında soruşturma izni istenen kişiler hakkında yürütülen ön incelemeye ilişkin belgeleri inceleyen İhtisas Kurulunca hazırlanan 17/11/2017 tarihli görüşte;

- Kendisinde kromozomal (kromozomla ilgili) anomali bulunan ve erkendoğan (prematüre doğumla dünyaya gelen) M.Ö.G.nin ölümünün prematürite doğum ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu,

- Gebenin takibinde ve gebelik haftasına uygun yapılan tetkiklerde, fetüste kromozalbozukluk saptanması üzerine gebeliğin sonlandırılması kararı önerisinde bulunanan Perinatoloji Konseyinde görev alan hekimler ile M.Ö.G.nin doğumunda ve doğum sonrası takip ve tedavilerinde görev alan hekimlere kusur atfedilemeyeceği belirtilmiştir.

19. 15/12/2017 tarihinde Başsavcılık;

- Haklarında soruşturma izni verilmeyen kişiler yönünden inceleme yapılmasına yer olmadığına,

-Haklarında soruşturma izni verilen kişiler yönünden ise İhtisas Kurulunca verilen görüşe işaret ederek kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

20. Başsavcılıkça verilen karara göre niteliği gereği inceleme yapılmasına yer olmadığına dair karara karşı itiraz yoluna başvurulması mümkün değildir ve kararın ilgililere tebliğ edilmesine gerek bulunmamaktadır.

21. Anne ve baba özetle tıbbi uygulamaların amacının gebeliğin sonlandırılması olduğunu ancakölü doğması gereken bebeklerinin canlı doğduğunu,süreçteki hatalı tedavi sonucu M.Ö.G.nin 18/3/2016 tarihinde öldüğünü, İhtisas Kurulunun görüşünde gebeliğin sonlandırılması işleminin neden beklenen şekilde sonuçlanmadığına değinilmediğini, söz konusu görüşte varılan sonuçların akli olmadığını, hekim dayanışması çerçevesinde görüşler verildiğini ve verilen ilaç M.Ö.G.nin yaşadığı birçok sağlık problemine de etki ettiği için hekimlerin hiçbir kusurlarının bulunmadığı yönünde karar verilmesinin vicdanı yaraladığını belirterek Başsavcılıkça verilen karara itiraz edip soruşturma kapsamında şu sorulara cevap verilmesi gerektiğini öne sürmüştür:

-Tıbbi uygulamaların amacı ve ölü doğması gereken bebeğin canlı doğduğu dikkate alındığında anne neden ızdırap çekmiştir?

- Ölü doğması gereken bebek verilen ilaçlara rağmen nasıl canlı doğmuştur? Buna işlemin gereği gibi yapılmaması mı neden olmuştur?

- İşlemi yapan hekimler ile Perinatoloji Konseyinde görevli hekimlerin hiçbir sorumluluğu yok mudur?

22. Anne ve babanın anılan karara yönelik itirazı; delillerin yeterli ölçüde toplanmış olduğu, delillerin takdirinde isabetsizlik bulunmadığı ve Başsavcılığın gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle İzmir 2. Sulh Ceza Hâkimliğince 14/3/2018 tarihinde reddedilmiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Anayasa Mahkemesinin 7/10/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

24. Başvurucular adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Bu iddiaları kapsamında başvurucular; Başsavcılığın bazı sağlık çalışanları hakkında verdiği inceleme yapılmasına yer olmadığına dair karar aleyhine itiraz yoluna başvuramamalarının hak arama özgürlüğünü engellediğini oysa buna gerekçe oluşturabilecek herhangi bir norm olmadığını, yaptıkları suç duyuruları ile inceleme yapılmasına yer olmadığına dair karar arasında yaklaşık 2 yıl 8 aylık bir sürenin geçtiğini ve hakkında inceleme yapılmasına yer olmadığına dair karar verilen kişiler yönünden henüz kesin olarak verilmiş bir kovuşturmaya yer olmadığına dair karar bulunmadığını öne sürüp inceleme yapılmasına yer olmadığına dair kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

25. Bakanlık görüşünde özetle başvuru dosyasında bazı sağlık çalışanları yönünden Konak Kaymakamınca verilen soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara başvurucuların itiraz ettiğine dair bilgi ve belge bulunmadığı, başvurucuların başvuruya konu edilen olay nedeniyle açtıkları tam yargı davasının İzmir 3. İdare Mahkemesince reddedildiği ancak istinaf istemini inceleyen İzmir Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesinin sürecin şüphe, endişe ve üzüntüye yol açtığı gerekçesiyle başvurucular lehine 125.000 TL manevi tazminata hükmettiği, dava dosyasının temyiz incelemesi için Danıştayda olduğu ve başvurucular tıbbi ihmal iddiaları ile ilgili olarak tam yargı davası sonuçlanmadan bireysel başvuru yaptıkları için ceza soruşturması dışında diğer yargısal yolların tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olup olmadığı hususunun kabul edilebilirlik incelemesinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bakanlık görüşünde ayrıca başvurucuların inceleme yapılmamasına ilişkin karara karşı sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilecekleri ileri sürülmüştür. Bakanlık görüşünde son olarak Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin tıbbi ihmal iddialarıyla ilgili temel yaklaşımlarını ortaya koyan bazı kararlarına dikkat çekilerek incelemenin sözü edilen kararlar çerçevesinde yapılması gerektiği ifade edilmiştir.

B. Değerlendirme

26. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bununla birlikte bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi, kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa"ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurunun esasının ve bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığının Anayasa Mahkemesince incelenebilmesi için başvurucuların öncelikle ihlal iddialarını gerekçelendirmeleri, buna ilişkin olay ve olguları açıklamaları ve delillerini sunmaları zorunludur (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 24).

27. Başvuruya konu edilen ceza soruşturması tıbbi ihmal iddiasına dayansa da başvurucular, söz konusu hatayla ilgili olarak Anayasa Mahkemesine hiçbir şikâyet sunmamış, tıbbi teşhis ve uygulamaların başvurucu Belgin Gökali"nin ve/veya M.Ö.G.nin maddi ve manevi varlığı üzerinde etkide bulunduğuna ya da M.Ö.G.nin ölümüne tesir ettiğine ilişkin bir iddiada da bulunmamıştır. Bu nedenle başvuru, başvurucuların yaptığı vasıflandırmaya uygun olarak adil yargılanma hakkı çerçevesinde değerlendirilmiştir.

28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme"ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalanhak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).

29. Sözleşme’nin 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Bahsedilen hâller dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular, Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz. Dolayısıyla bir ceza davasında, haklarında suç isnadı bulunmayan mağdur, suçtan zarar gören, şikâyetçi veya katılan sıfatını haiz kişiler Sözleşme’nin 6. maddesinin koruma alanı dışında kalmaktadır (Onurhan Solmaz, §§ 23, 24).

30. Somut olayda, suç isnadına ilişkin olmayan ve üçüncü kişinin cezalandırılmasına yönelik ihlal iddialarının adil yargılanma hakkının kapsamına girmediği anlaşılmıştır.

31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 7/10/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara