AYM 2017/26659 Başvuru Numaralı MUHAMMED SEAİD KHUEYTLİ Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2017/26659
Karar No: 2017/26659
Karar Tarihi: 7/10/2021

AYM 2017/26659 Başvuru Numaralı MUHAMMED SEAİD KHUEYTLİ Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUHAMMED SEAİD KHUEYTLİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/26659)

 

Karar Tarihi: 7/10/2021

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Sinan ARMAĞAN

Başvurucu

:

Muhammed Seaid KHUEYTLİ

Vekili

:

Av. Bilal NEŞELİLER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır dışı edilme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının, hukuka aykırı olarak idari gözetim altında tutma nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/6/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) 73. maddesi uyarınca sınır dışı işleminin yürütmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

4. Komisyonca yaşamının ya da maddi veya manevi bütünlüğünün ciddi bir tehlike altında olduğunun anlaşılamadığı değerlendirilerek başvurucunun tedbir talebi incelenmek üzere Bölüme gönderilmemiştir.

5. Komisyon başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve ilgili kurumlardan temin edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu 1972 doğumlu olup Irak Cumhuriyeti vatandaşıdır.

8. Başvurucu 2016 yılı sonlarında Türkiye"ye yasal olmayan yollardan giriş yapmıştır. Başvurucu, DAEŞ terör örgütüne üye olma suçlamasıyla bir süre tutuklu kalmış; sonrasında adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır.

9. Başvurucu hakkında Kilis Valiliğinin 10/3/2017 tarihli kararıyla 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (d) bentleri uyarınca sınır dışı etme ve idari gözetim altına alma kararları tesis edilmiştir.

10. Sınır dışı etme kararı, başvurucuya 10/3/2017 tarihinde hem Türkçe hem de kendi dilinde (Arapça) tebliğ edilmiştir. Başvurucunun imzasını taşıyan söz konusu evrakta sınır dışı etme kararına ilişkin itiraz süresi, yolları ve hukuki yardım imkânı açıklanmıştır. Bunun yanında Türkçe tebliğ belgesinde bir tercümanın da imzası yer almaktadır.

11. Sınır dışı etme kararının iptali için 11/4/2017 tarihinde Gaziantep 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açılmıştır.

12. Başvurucu dava dilekçesinde özetle sınır dışı etme kararına ilişkin tebliğ işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu, okuma yazma bilmediğini bu nedenle 20/3/2017 tarihinde yapılmak istenen tebligata imza atmayarak imtina ettiğini, yakınlarının haber vermesi üzerine sınır dışı kararından 4/4/2017 tarihinde haberdar olduğunu, ayrıca ülkesine geri gönderildiği takdirde DAEŞ"in hedefi hâline geleceği için hayatının tehlikede olacağını belirtmiştir.

13. Davalı idare 26/5/2017 tarihinde başvurucuya yapılan 10/3/2017 tarihli tebligatın bir örneğini (bkz. § 10) İdare Mahkemesine sunmuştur.

14. İdare Mahkemesinin 1/6/2017 tarihli kararıyla başvurucunun açtığı dava kesin olarak reddedilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"... davacı hakkında alınan dava konusu sınır dışı etme kararına karşı, kararın tebliğ edildiği 10.03.2017 tarihinden itibaren en geç 15 (onbeş) gün içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 11.04.2017 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 14/3-e ve 15/1-b maddeleri uyarınca davanın süre aşımı nedeniyle reddine..."

15. İdare Mahkemesinin kararı başvurucuya 21/6/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

16. Başvurucu 14/6/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

17. Başvurucu, idari gözetim altında tutulduğu geri gönderme merkezinden 2017 Kasım"ında serbest bırakıldığını beyan etmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

18. İlgili hukuk için bkz. Yusuf Ahmed Abdelazim Elsayad, B. No: 2016/5604, 24/5/2018, §§ 37, 38.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Anayasa Mahkemesinin 7/10/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

20. Başvurucu; ülkesine geri gönderildiği taktirde hayatının tehlikede olacağını ayrıca İdare Mahkemesinin kararının hatalı olduğunu, sınır dışı etme kararına ilişkin tebligatın geçersiz sayılması gerektiğini zira okur yazar olmadığından imza atmaktan imtina ettiğini, kaldı ki evrakın kendi dilinde hazırlanmadığını, yasal itiraz yolları ve süresine ilişkin bilgiler içermediğini, ayrıca tercüman vasıtasıyla bu konularda bilgilendirildiğine ilişkin bir şerhin de tebligatta yer almadığını iddia etmiştir. Başvurucu, sınır dışı etme kararına ilişkin itirazlarının esası hakkında herhangi bir inceleme yapmadan davasının usulden reddedilmesi nedeniyle kötü muamele yasağı ile yaşam, etkili başvuru ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Başvurucu, bireysel başvuru formuna sınır dışı etme kararına ilişkin olduğunu belirttiği bir tebligat eklemiştir. Arapça ve Türkçe olan tebligatın 20/3/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmek istendiği, başvurucunun ise okur yazar olmadığını belirterek evraka imza atmadığı görülmüştür.

2. Değerlendirme

22. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:

 “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

...

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.”

23. Anayasa’nın "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" kenar başlıklı 40. maddesi şöyledir:

"Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.

Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.

Kişinin, resmî görevliler tarafından vâki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır."

24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun sınır dışı edilmesi hâlinde yaşamının tehlikeye düşeceğine ilişkin iddiaları Anayasa"nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında kötü muamele yasağı, İdare Mahkemesinin davanın usulden reddine karar vermesine dair şikâyetler ise Anayasa"nın 17. maddesiyle bağlantılı olarak 40. maddesi kapsamında etkili başvuru hakkıyla ilgili olduğu görülmüştür. Başvuru değerlendirilirken çıkacak sonuca göre belirtilen yasak ve hakla ilgili olarak ayrı ayrı inceleme yapılıp yapılamayacağına karar verilecektir.

25. Anayasa"da yabancıların ülkeye girişleri, ülkede ikamet edişleri ve ülkeden çıkarılmalarına ilişkin konularda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Uluslararası hukukta da kabul edildiği üzere bu husus, devletin egemenlik yetkisi kapsamında kalmaktadır. Dolayısıyla devletin yabancıları ülkeye kabul etmekte veya sınır dışı etmekte takdir yetkisinin bulunduğu kuşkusuzdur. Ancak anılan işlemlerin Anayasa"da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklere müdahale oluşturması hâlinde bireysel başvuruya konu edilebilmesi mümkündür (A.A. ve A.A. [GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, § 54).

26. Anayasa"nın 17. maddesinin birinci fıkrasında yaşam hakkının yanında maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkı da güvence altına alınmıştır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan cezaya veya muameleye tabi tutulamayacağı hükmüne yer verilmiştir. Maddenin sistematiğinden de anlaşılacağı üzere birinci fıkrada genel olarak güvence altına alınan bireyin maddi ve manevi varlığı, üçüncü fıkrada kötü muamelelere karşı özel olarak korunmuştur (A.A. ve A.A., § 55).

27. Anılan maddede, devlete getirilen kötü muamelede bulunmama (negatif) yükümlülüğünün herhangi bir istisnasına yer verilmemiştir. Temel hak ve özgürlüklerin savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerde kullanılmasının durdurulmasına imkân veren Anayasa"nın 15. maddesinde de maddi ve manevi varlığın bütünlüğüne dokunulamayacağı belirtilmiştir. Bu durum, kötü muamele yasağının mutlak nitelikte olduğunun açık göstergesidir (A.A. ve A.A., § 56).

28. Ancak bu yasakla korunan hakların gerçek anlamda güvence altına alındığından bahsedilebilmesi için devletin kötü muamelede bulunmaması yeterli değildir. Devletin aynı zamanda bireyleri kendi görevlilerinin ve üçüncü kişilerin kötü muamele oluşturabilecek eylemlerine karşı da koruması gerekir (A.A. ve A.A., § 57).

29. Bu çerçevede sınır dışı etme işlemi sonucunda yabancının gönderileceği ülkede kötü muamele yasağının ihlal edileceğinin iddia edilmesi hâlinde idari ve yargısal makamlar tarafından söz konusu ülkede gerçek bir ihlal riskinin bulunup bulunmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır (A.A. ve A.A., § 62).

30. Kötü muameleye karşı koruma yükümlülüğü, her sınır dışı işleminde yukarıda belirtilen şekilde bir araştırma yapılmasını gerektirmez. Bu yükümlülüğün ortaya çıkabilmesi için öncelikli olarak başvurucu tarafından savunulabilir (araştırılabilir/tartışılabilir/ araştırmaya değer/makul şüphe uyandıran) bir iddia ortaya konmalıdır. Bu doğrultuda başvurucu; geri gönderileceği ülkede var olduğunu iddia ettiği kötü muamele riskinin ne olduğunu makul şekilde açıklamalı, (varsa) bu iddiayı destekleyen bilgi ve belgeleri sunmalı, bu iddialar belirli bir ciddilik seviyesinde olmalıdır. Ancak savunulabilir iddianın ortaya konması somut olayın özelliğine göre farklılık gösterebileceğinden her olayda ayrıcadeğerlendirme yapılmalıdır (A.A. ve A.A., § 63).

31. Somut olayda başvurucu İdare Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde ülkesindeki riski DAEŞ terör örgütünün varlığına dayandırmış; bu örgütün açık hedefi hâline geleceğini ileri sürmüştür. Dolayısıyla başvurucuya göre kamu makamlarından kaynaklanan bir risk söz konusu değildir. Öte yandan bireysel başvuruformunda risk konusunda hiçbir açıklama yer almamaktadır.

32. Geri gönderilecek ülkedeki riskin kamu görevlisi olmayan kişi veya gruplardan kaynaklandığının ileri sürülmesi hâlinde hem riskin gerçekliğinin hem de söz konusu ülkenin kamu makamlarının bu riski ortadan kaldırmak konusunda yetersiz kalacaklarının başvurucu tarafından kanıtlanması gerekir (AA. ve A.A., § 69).

33. İdare Mahkemesine sunulan dava dilekçesinden terör örgütünün başvurucuyu kişiliğine özgü sebeplerle hedef gözetip gözetmediğinin anlaşılamaması bir yana başvurucunun ülkesindeki kamu makamlarının söz konusu riske karşı kendisini korumakta yetersiz kalacağını izah eden hiçbir beyanda bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda başvurucunun ülkesindeki riski açıklama konusunda üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği söylenemez.

34. Başvurucunun iddialarının bu hâliyle soyut olmaktan öteye geçemediği görülmüştür. Dolayısıyla sınır dışı etme kararının uygulanması hâlinde başvurucunun ülkesinde kötü muameleye maruz kalacağına dair savunulabilir bir iddiasının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu aşamadan sonra etkili başvuru hakkı kapsamında inceleme yapılıp yapılamayacağının da değerlendirilmesi gerekir.

35. Etkili başvuru hakkı;anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlanması olarak tanımlanabilir (Yusuf Ahmed Abdelazim Elsayad, § 60). Dolayısıyla anayasal bir hak veya yasak kapsamına girmeyen iddia sahibinin etkili başvuru hakkı özelinde bir güvenceye sahip olduğu söylenemeyecektir. Sonuç itibarıyla kötü muamele yasağı bağlamında etkili başvuru hakkından inceleme yapabilmek için de öncelikle başvurucunun iddialarının savunulabilir olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir (Yusuf Ahmed Abdelazim Elsayad, § 75).

36. Somut olayda başvurucunun kötü muamele yasağı kapsamında dile getirdiği iddialarının savunulabilir olmadığı anlaşıldığından anılan yasak bağlamında etkili başvuru hakkının incelenmesi mümkün görülmemiştir.

37. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

38. Başvurucu, idari gözetim altında tutulması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

39. Anayasa Mahkemesi B.T. ([GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017) başvurusunda idari gözetim altında tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan etkilenenlerin idari yargıda tam yargı davası açabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun -sırf bilgi eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde yorumlanamayacağını belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk mekanizmasının tam yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§ 45-58).

40. Anayasa Mahkemesi aynı başvuruda, idari gözetimi sona erdirilen başvurucuların hukuka aykırı olarak idari bir kararla özgürlüklerinden yoksun bırakılmaları nedeniyle uğradıklarını öne sürdükleri maddi ve manevi zararlarının karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen tam yargı davası yolu tüketilmeden yapılan başvuruların incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varmıştır (B.T., § 73; A.A., B. No: 2014/18827, 20/12/2017, § 37).

41. Başvurucunun geri gönderme merkezinden salıverildiği görülmüştür. Bu durumda kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası bakımından yukarıda açıklanan ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.

42. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

43. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle mevcut başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur.

44. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde açılacak davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların süresinde açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Öte yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T. kararındaki içtihat değişikliğinin Resmî Gazete"de yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden, doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmasını müteakip açılacak davalarda dava açma süresinin derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye erişim haklarının ihlaline neden olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine de işaret edilmelidir (B.T., § 59).

VI. HÜKÜM

A. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 7/10/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara