Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4131 Esas 2022/2325 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4131
Karar No: 2022/2325
Karar Tarihi: 21.04.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4131 Esas 2022/2325 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2021/4131 E.  ,  2022/2325 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
    İLK DRC. MHK. : Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı yüklenici vekili asıl davasında; Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, 2933 ada, 10 parseldeki taşınmaza ilişkin olarak mimari proje yapımı işi kapsamında davalı ile anlaştıklarını, yapılan işe ilişkin 17/11/2016 tarih ve 264893 nolu, KDV dahil 295.000,00 TL bedelli faturanın düzenlendiğini ve davalıya tebliğ edildiğini, ancak davalı iş sahibi tarafından fatura bedelinin ödenmediğini, iş bu nedenle davalı aleyhine faturadaki 45.000,00 TL KDV alacağı hariç 250.000,00 TL üzerinden Kayseri 2. İcra Müdürlüğünün 2016/15062 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, haksız şekilde davalının takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacı yüklenici vekili birleşen davasında ise; aynı faturaya dayalı olarak asıl davada talep etmediği 45.000,00 TL KDV alacağının tahsili istemiyle Kayseri 5. İcra Dairesinin 2017/1009 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takibe haksız şekilde yapılan itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı iş sahibi yetkilisi asıl davaya verdiği cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, faturanın tebliğ edilmediğini savunmuş, birleşen davaya ise cevap vermemiştir.
    İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; faturanın akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle sözleşme ilişkisinin kanıtlanması gerektiği, bu nedenle faturaya dayalı alacağın ispatının kural olarak davacıya ait olduğu, davacının takip dayanağı faturaya ilişkin taraflar arasındaki sözleşmeyi ispatlayamadığı, ancak mahkemenin 2017/754 Esas sayılı dosyasında da davalı olan iş sahibi şirket vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde, takiplere konu işin yapımı konusunda davacı ile anlaşma olduğunun kabul edildiği, ancak işin yapım bedelinin sözleşme ile ispatlanamadığı, davacının faturanın davalıya tebliğ edildiğine dair delil sunamadığı, davalı taraf ticari defterlerini ibraz etmediği için faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığının tespit edilemediği, bu nedenlerle davacının TTK'nın 21/2. maddesindeki karineden yararlanmasının mümkün olmadığı, fatura konusu işin yapıldığının anlaşılmasına rağmen bedeli konusunda uzlaşma olmadığından iş bedeline ilişkin rapor alındığı, alınan raporda mimari proje ücret toplamının KDV hariç 84.023,00 TL olduğu, bu nedenle asıl davada davalı itirazının 84.023,00 TL üzerinden kısmen iptaline, birleşen davaya konu takibin ise asıl davaya konu fatura bedelinin KDV'sine ilişkin olmakla bilirkişi heyeti tarafından tespit edilen 84.023,00 TL'nin %18 KDV oranı hesabının hakimin teknik bilgisi ile basit bir matematik işlemi ile yapılabileceğinden 84.023,00 TL x %18 = 15.124,14 TL olarak hesaplandığı ve birleşen dava bakımından davalının itirazının 15.124,14 TL üzerinden kısmen iptaline karar verildiği, icra inkar tazminatına hükmedilmediği anlaşılmıştır.
    Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, özellikle itirazın iptali davasına konu faturanın davalıya tebliği ya da teslim edildiğinin kanıtlanamamış olmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    6100 sayılı HMK hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
    Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
    Ticari defterler HMK’nun 199. maddesi kapsamında davanın ispatına yarayan belgelerdendir. Bu nedenle belgelerin ibrazına ilişkin HMK hükümleri uygulanmalıdır. İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
    Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş, davacı tarafından sunulan ticari defterler üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapılmış, bilirkişice davacı defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfında olduğu, takip konusu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı iş sahibinin defterlerini ibraz etmediği belirtilmiştir. Yargılama aşamasında mahkemece, davalı tarafa ticari defterlerini ibraz etmesi için meşruhatlı davetiye çıkartılmış, meşruhat olarak “2016, 2017 yılların ait tüm ticari defterlerinizi 29.12.2017 günü, saat 14:30’da hazır etmeniz, aksi takdirde ticari defterlerinize delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususu tebliğ ve ihtar olunur.” yazılmış ise de, söz konusu meşruhat az yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere uygun olmadığı gibi, davalı iş sahibinin defterlerini ibrazdan kaçınmasının davacı aleyhine sonuç doğuracak şekilde yorumlanması da doğru olmamıştır.
    Mahkemece, davalı iş sahibine HMK'nın 219, 220, 222’nci maddeler gereğince uyuşmazlık konusu dönem yıllar itibariyle tespit edilip, bu yıllara ait ticari defterleri ibraza ilişkin ara karar kurulması, ticari defterler ibraz edildiğinde daha önce rapor veren bilirkişi aracılığıyla davalı ticari defterlerinin davacı ticari defterleri ile karşılaştırılmalı olarak incelenmesi takip konusu faturanın davalı defterinde kayıtlı olup olmadığı, bedelinin ödenip ödenmediğinin tespiti, HMK’nın 220/3 maddesine göre ticari defterler ibraz edilmez, ibraz edilmeme hakkında delilleriyle birlikte kabul edilebilir bir mazeret gösterilmez ya da ticari defterlerin bulunmadığı bildirilirse davalı tarafa bu konuda yemin teklif edilerek yemin kabul veya yerine getirilmezse diğer belgelere göre bir karar verilmesi gerekirken, ibrazdan kaçınmaya ve kayıtlara ilişkin hükümler uygulanmadan karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 21.04.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara