Esas No: 2018/34323
Karar No: 2018/34323
Karar Tarihi: 19/10/2021
AYM 2018/34323 Başvuru Numaralı FATMA ÇAYLAN VE DİĞERLERİ Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
FATMA ÇAYLAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/34323) |
|
Karar Tarihi: 19/10/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Celal Mümtaz AKINCI |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
Tuğçe TAKCI |
Başvurucular |
: |
1. Fatma ÇAYLAN |
|
|
2. Hüseyin EZGİN |
|
|
3. Serhat ALTEN |
|
|
4. Sevgi DOĞAN |
|
|
5. Tahsin CAN |
Başvurucular Vekili |
: |
1. Av. Erşen SANSAL |
|
|
2. Av. Nezahat GÜNDOĞMUŞ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ölüm olayına ilişkin yargılama süreciyle ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi üzerine yapılan yeniden yargılama sonucunda beraat kararı verilmesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/11/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. 9/10/1978 tarihinde Ankara"nın Bahçelievler semtinde yaşanan ve kamuoyunda "Bahçelievler katliamı" olarak bilinen olayda yedi kişi öldürülmüştür. Başvurucular başvuru formunda, olayda yaşamını yitiren yedi kişi arasında bulunan beş kişinin kardeşleri olduğunu beyan etmiştir.
10. Olaya ilişkin olarak Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No.lu Askerî Mahkemesi ve Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) tarafından yargılamalar yapılmıştır. Yargılamalar sonucunda bir kısım sanık cezalandırılmış olup bir kısım sanık hakkında da beraat kararları verilmiştir.
11. Yargılananlardan biri olan Ü.O. hakkında Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen idam cezası kararı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından 19/6/2001 tarihinde onanmıştır.
12. Ü.O., Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurmuştur. AİHM Osmanağaoğlu/Türkiye (B. No: 12769/02, 21/7/2009) kararında, Ü.O.nun mahkûmiyetine esas alınan iki tanık delilinin Ü.O.nun yokluğunda alındığını ve tanıkların sonraki aşamalarda işkence altında ifade verdiklerini belirterek söz konusu ifadeleri inkâr ettiğine işaret ederek Ü.O.nun hakkaniyete uygun olarak yargılanmaması sebebiyle savunma haklarının sınırlandığına, bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) 6. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının (d) bendinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
13. Bu karar üzerine Ü.O. yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuş, şahsın cezasının infazı 10/7/2012 tarihinde durdurulmuştur.
14. Ağır Ceza Mahkemesi, AİHM’in ihlal kararı doğrultusunda yeniden yargılama yapılmasına karar vermiştir. Bu yargılamada başvurucuların hiçbiri yargılamanın tarafı olarak görünmemiştir.
15. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden yargılama sırasında D.D., H.K., E.G.nin tanık olarak beyanlarını tekrar almıştır. M.Y.nin ise ölmüş olması nedeniyle tanık olarak beyanı alınamamıştır. Bu yargılama sırasında Ü.O.nun 29/6/2014 tarihinde hayatını kaybetmesi sonrasında, Ü.O.nun mirasçılarının davaya devam etme iradesiyle yeni bir avukatın vekaletnamesini mahkemeye sunmaları üzerine Ağır Ceza Mahkemesi yargılamaya devam etmiştir.
16. Ağır Ceza Mahkemesi 12/1/2016 tarihinde, Ü.O.nun müsnet suçu işlediğine dair yeterli delil olmadığı gerekçesiyle beraatine karar vermiştir. Karar, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin (Yargıtay) 16/7/2018 tarihli kararıyla onanmıştır. Söz konusu Yargıtay kararında başvuruculardan yalnızca Serhat Alten"in katılan sıfatıyla yer aldığı, diğer başvurucuların yer almadığı anlaşılmıştır. Ayrıca söz konusu kararda, başvurucu Serhat Alten"in müteveffa ile akrabalık ilişkisinin ne olduğuna dair bir bilgi de bulunmamaktadır.
17. Söz konusu karar 30/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucular 26/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Anayasa Mahkemesinin 19/10/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
19. Başvurucular özetle yeniden yargılama sırasında dinlenmesini istedikleri tanıkların dinlenmediğini, yalnızca olayın faillerinden olan hükümlülerin tanık olarak dinlendiğini, AİHM"in ihlal kararının bir cezasızlık nedenine dönüştürüldüğünü ve temyiz incelemesi sonucunda verilen kararın temyiz itirazlarına dair gerekçe içermediğini belirterek yaşam hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ayrıca Türk Hükûmetinin AİHM"in ihlal kararını AİHM Büyük Dairesi önüne taşımaması nedeniyle Sözleşme"ye ek 7 No.lu Protokol"ün 2. maddesinin birinci fıkrasının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
20. Bakanlık görüşünde başvurucuların iddialarının yaşam hakkının usul yönü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtildikten sonra Ü.O.nun cezalandırılmasında beyanları esas alınan sanık D.D. ve tanık M.Y.nin soruşturma aşamasında, Ü.O.nun yokluğunda, aynı zamanda baskı ve işkence altında ifade verdikleri, sonrasında bu ifadelerini geri çektikleri düşünüldüğünde bu kişilerin ifadelerinin gerçekliği hususunda sağlam bir kanaate varmak amacıyla sanık D.D. ile birlikte diğer sanıklar H.K. ve A.E.G.nin de yeniden beyanlarının alındığına, bu beyanlarda Ü.O.nun olaya katıldığına dair bir bilgi verilmediğine, tanık M.Y.nin ise öldüğü için yeniden beyanına başvurulamadığına değinilmiştir.
21. Bakanlık görüşünün devamında H.K. ve M.K.nın ikrar içeren anlatımlarında Ü.O.dan bahsetmedikleri, tanık beyanlarında da Ü.O.nun isminin hiç geçmediği, adli tıp raporu ile desteklenen işkence iddiaları doğrultusunda D.D.nin ifadesinin hukuka uygun şekilde alındığına dair ciddi şüpheler oluştuğu, tanık M.Y.nin beyanının görgüye dayalı olmayıp Ü.O.dan duyduklarını aktarmaktan ibaret olduğu, tanığın ölümü nedeniyle ifadesindeki çelişkilerin aydınlatılamadığı, ceza tehdidi altında alınan bu ifadenin sonradan geri alındığını dikkate alan Ağır Ceza Mahkemesinin Ü.O. hakkında verdiği beraat kararının Yargıtay tarafından "Şüpheden sanık yararlanır." ilkesi uyarınca onandığı bildirilerek bu hususların yapılacak incelemede gözetilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
22. Başvurucular Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında özetle bireysel başvuruda bildirdikleri birtakım iddialarını tekrarlamakla birlikte AİHM tarafından verilen ihlal kararını otomatik bir uygulama nedeni sayarak ilk derece mahkemesi tarafından mahkûmiyet kararının kaldırılması sonrasında müdahillerin ve tarafsız birtakım tanıkların dinlenilmesi taleplerinin reddedilerek beraat kararı verilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ifade etmiştir.
B. Değerlendirme
23. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının bir bütün olarak yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
25. Başvurucuların AİHM"in ihlal kararının AİHM Büyük Dairesi önüne taşınmaması nedeniyle Sözleşme"ye ek 7 No.lu Protokol"ün 2. maddesinin birinci fıkrasının ihlal edildiği iddiaları ise bireysel başvuruya konu edilemeyeceğinden incelenmemiştir.
26. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Somut başvurunun öncelikle başvuru ehliyeti açısından kabuledilebilirliğinin incelenmesi gerekmektedir.
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un ""Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar"" kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir."
28. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” kenar başlıklı 59. maddesinin (2) ve (4)numaralı fıkralarının ilgili bölümleri şöyledir:
"(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:
...
d) Bireysel başvuru kapsamındaki güncel ve kişisel haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.
...
(4) Başvurucu, üçüncü fıkradaki belgeleri herhangi bir nedenle sunamaması halinde bunun gerekçelerini belirterek varsa buna ilişkin bilgi ve belgeleri başvuru formuna ekler. Mahkeme, mazereti kabul etmesi halinde ve gerekli gördüğü takdirde bu bilgi ve belgeleri resen toplar.
..."
29. 6216 sayılı Kanun"un 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar, başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun "güncel bir hakkının ihlal edilmesi", bu ihlalden dolayı "kişisel olarak" ve "doğrudan" etkilenmiş olması ve bunların sonucunda kendisinin "mağdur olduğunu" ileri sürmesidir (Fetih Ahmet Özer, B. No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24).
30. Öte yandan bireysel başvuru yolunu işletebilecekler esas itibarıyla doğrudan mağdur sıfatını taşıyan kişiler olmakla birlikte somut olayın koşullarına ve ihlal edilen hakkın niteliğine göre doğrudan mağdur ile arasında kişisel ve özel bir bağ bulunan ve dolayısıyla da Anayasa ve Sözleşme"nin ihlalinden olumsuz olarak etkilenmiş veya ihlalin sona ermesinden meşru ve kişisel bir menfaati bulunan kimseler de dolaylı mağdur sıfatıyla bireysel başvuruda bulunabileceklerdir (Engin Gök ve diğerleri, B. No: 2013/3955, 14/4/2016, § 47.)
31. Bir başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilebilmesi için başvurucunun mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp iddia edilen ihlalden doğrudan etkilendiğini, bir başka ifadeyle mağduriyetini kanıtlaması gerekir. Bu itibarla mağdur olduğu zannı veya şüphesi mağdurluk statüsünün kabulü için yeterli değildir (Ayşe Hülya Potur, B. No: 2013/8479, 6/2/2014, § 24).
32. Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda başvurucuların başvurularını takip etme yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülüğün bir gereği olarak başvuru formu titizlikle doldurulmalı, ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olaylar gösterilmeli, başvuruyu aydınlatacak ve hükmün esasını etkileyecek argümanları destekleyici tüm belgeler başvuru dilekçesine eklenmelidir. Şayet bir belge elde edilememişse bunun da nedenleri açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 26).
33. Bireysel başvuruda dolaylı mağduriyetin varlığı özel şartlarda kabul edilmektedir. Başvurucular başvuru formunda, olayda ölen beş kişinin kardeşleri olduğunu belirtmekle yetinmiş, müteveffalar ile akrabalık ilişkilerini gösteren hiçbir belgeyi başvuru sırasında sunmamıştır. Ayrıca, yalnızca Yargıtay kararında katılan sıfatıyla ismi bulunan başvurucu Serhat Alten dışında, hiçbir başvurucu yargılama aşamalarında taraf olarak yer almamakta, hiçbirinin yargılama aşamalarına dahil olduklarına dair hiçbir veri bulunmamaktadır.
34. Bu noktada, Anayasa Mahkemesinin başvurucuların yerine geçerek müteveffalar ile akrabalık ilişkilerini teyit edecek bilgi ve belgeleri temin etme görev ve yükümlülüğü bulunmadığını ifade etmek gerekir.
35. Somut olayda başvurucuların ölenler ile yakın kişisel ilişki durumlarına ve müteveffanın ölümünden ne şekilde etkilendiklerine ilişkin özel bir durum ortaya koymamalarının yanı sıra Anayasa Mahkemesince de başvurucuların dolaylı mağduriyetlerinin varlığının tespit edilememesi karşında başvurucuların yaşam hakkının ihlal edildiği iddiaları bakımından mağdur sıfatını taşıdıkları kanaatine ulaşılabilmesi eldeki bilgi ve belgelerle mümkün olmamış ve başvurucuların ihlalden etkilenen ya da ihlalin tespitinde menfaati olan kişiler olarak kabul edilmelerinde hukuki bir yarar görülmemiştir (Benzer yönde değerlendirme için bkz. Abdulkadir Şimşek ve diğerleri, B. No: 2014/11868, 12/6/2018, § 76).
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 19/10/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.