Esas No: 2018/25907
Karar No: 2018/25907
Karar Tarihi: 19/10/2021
AYM 2018/25907 Başvuru Numaralı MEHMET KURT Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MEHMET KURT BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/25907) |
|
Karar Tarihi: 19/10/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Celal Mümtaz AKINCI |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
Ferhat YILDIZ |
Başvurucu |
: |
Mehmet KURT |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun göndermek istediği mektuba idarece sakıncalı bulunarak el konulmasının haberleşme hürriyetini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/8/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
9. Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan Kayseri 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunan başvurucu, Bolu E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutulan arkadaşına mektup göndermek istemiştir.
10. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının (Disiplin Kurulu) 11/7/2018 tarihli sakıncalı mektup değerlendirme kararıyla mektubun sakıncalı bulunan kısımlarının Mektup Okuma Komisyonunda muhafazasına karar verilmiştir. Karar gerekçesinde; "D. Heval Merhaba" şeklinde başlayan sayfanın onüçüncü satırında "... C.nin deyimi ile hak devlet gibi ker, gerek tu le siwar we bi" şeklinde ibare bulunduğu, çevirisinde ise "Devlet eşektir, binilir." manasına geldiği, alenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti"ni kastederek hakarette bulunulduğu vurgulanmıştır. Ayrıca sayfa başında "Not: senin iki tane kitabını heval Serdar"a yolladığım..." şeklinde ibare bulunan sayfanın yirmi ve yirmi birinci satırından itibaren "Türk televizyonlarında R.H"nin Giresun tarafında olduğunu söylüyorlar. Muhtemelen doğru, çünkü Rojhat"ın başını kessen Samsun"un ötesini geçmez. Aynı yerde dolanıp durur. Heval Celal"in şehadeti biraz Rojhattan kaynaklanıyor" ve "her gün bir kaç arkadaş yaşamını yitiriyor. Konuyu sadece düşmanın teknik gücüne bağlamamak gerekiyor. Serhatın arazisi Dersimden yüz kat kötü ama ona rağmen en hareketli yerlerimizdendir. Bence bir tarz ve yaşamsal sorunların olduğunun kanısındayım." şeklinde sakıncalı ifadelerin yer aldığı belirtilmiş ve mektubun kısmen sakıncalığı bulunduğuna ve belirtilen sayfaların ilgilisine verilmeyerek alıkonulmasına karar verilmiştir.
11. Başvurucu tarafından Disiplin Kurulu kararına karşı Kayseri İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yapılan şikâyet 19/7/2018 tarihli kararla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, mevzuat hükümleri ile Anayasa Mahkemesi içtihatlarına değinilmiş ve Disiplin Kurulu kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu vurgulanmıştır.
12. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliği kararına karşı Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesine (Ağır Ceza Mahkemesi) yapılan itiraz 2/8/2018 tarihli kararla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, itirazın dayanağını oluşturan İnfaz Hâkimliği kararının isabetli olduğuna ilişkin değerlendirmeye yer verilmiştir.
13. Nihai karar 8/8/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu 17/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektupların denetlenmesine dayanak oluşturan mevzuata yer vermiştir (Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Anayasa Mahkemesinin 19/10/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
17. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
18. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
19. Başvurucu; mektupta farklı dilde yazılan ve sakıncalı görülen ifadenin çevirisinin yanlış yapıldığını, bu nedenle hakaret içermeyen bir cümlenin hakarete dönüştürüldüğünü, sakıncalı görülen diğer ifadelerin ise televizyonda dinlediği haberlerin paylaşımı niteliğinde olduğunu, haberleşme hürriyeti ve ifade özgürlüğü ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Bakanlık görüşünde; ilgili mevzuat hükümleri kapsamında ceza infaz kurumunun düzeni, disiplini, güvenliği ve yönetimi hususlarındaki takdir hakkının İnfaz Kurumuna ve mahkemelere somut olayın özelliklerine göre değerlendirmek üzere bırakıldığı vurgulanmıştır. Başvurucunun göndermek istediği mektubun sakıncalı bulunması nedeniyle söz konusu mektubun alıcısına gönderilmemesinin Anayasa"nın 22. maddesi anlamında kamu düzeninin korunması, ceza infaz kurumunun düzen ve disiplininin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla orantılı olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda Disiplin Kurulu Başkanlığı ve mahkeme kararlarının da ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği, kararlardaki tespit ve sonuçların yasanın uygulanması niteliğinde olduğunu belirterek müdahalenin Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükleri ihlal eder nitelikte olmadığı değerlendirmesine yer verilmiştir. Bakanlık görüşünde ayrıca ifade özgürlüğü bağlamında da değerlendirme yapılmış, mevzuat hükümlerine ve mahkeme içtihatlarına değinilmiş ve somut olayda mektubun sakıncalı görülen kısımlarında Türkiye Cumhuriyeti devleti hakkında hakaret içeren ve örgütsel ifadeler kullanıldığı, mektubun tamamının değil de bir kısmının sakıncalı bulunması nedeniyle de ifade özgürlüğü yönünden gerçekleştirilen müdahalenin orantısız olmadığı belirtilmiştir.
21. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel olarak başvuru formunda belirttiği iddialarını tekrarlamış, farklı bir dilde yazdığı cümlenin yanlış tercüme edildiğini, mektubunun sakıncalı bulunmayan kısımlarının fotokopisinin talebine rağmen kendisine verilmediğini, mektupta televizyonda gördüğü haberlere yönelik görüşlerini dile getirdiğini belirtmiştir.
2. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, kendisine gönderilen mektubun Disiplin Kurulunca sakıncalı görülerek alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, § 23; Özkan Kart (2), B. No: 2013/1201, 20/5/2015, § 22; Akif İpek, B. No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015, § 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır.
23. Anayasa"nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Haberleşme hürriyeti" kenar başlıklı 22. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. ...
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir."
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
25. Somut olayda Disiplin Kurulu, başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektubun kısmen sakıncalı olduğunu değerlendirerek sakıncalı kısımlarının alıkonulmasına karar vermiştir. Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu açıktır.
26. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz kararında, hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir (Ahmet Temiz, §§ 28-34). Buna göre haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahale öncelikle kanunla öngörülmelidir. Müdahalenin yasal dayanağını oluşturan mevzuatın ulaşılabilir, yeterince açık ve belirli bir eylemin gerektirdiği sonuçlar açısından öngörülebilir olması gerekir. İkinci olarak söz konusu müdahale meşru bir amaca dayanmalı, demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmalıdır.
27. Anılan müdahale Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).
28. Somut olayda 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 68. maddesinin hükümlülerin ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ahmet Temiz, §§ 37-46). Öte yandan haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa"nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir." denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda ceza infaz kurumları, Anayasa"nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).
29. Mektubun kısmen sakıncalı bulunarak alıkonulma sebebi, anılan mektubun sakıncalı görülen kısımlarında kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, örgütsel, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgiler, tehdit ve hakaret içeren ifadeler bulunulması olarak gösterilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun göndermek istediği mektubun Disiplin Kurulu Başkanlığınca denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi ile ceza infaz kurumlarında asayiş ve güvenliğin sağlanması amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa"nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır (Ahmet Temiz, §§ 47-55).
30. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).
31. Somut olaya konu mektubun sakıncalı olarak görülen kısımlarında öncelikle farklı dilde yazılan ifadelerle Ceza İnfaz Kurumunun çevirisi esas alındığında devlete hakaret sayılabilecek ifadelerin olduğunun görüldüğü, terör örgütünün gerçekleştirdiği eylemlerin meşru gösterilmeye çalışıldığı, örgüt mensuplarının yasa dışı terör faaliyetlerinin ayrıntılarına değinildiği ve bu konuda görüşler bildirildiği görülmüştür. Başvurucu; mektubun sakıncalı görülen kısımlarında örgüt üyesi olduğunu açıkça belirtmiş, öldürülen örgüt üyelerinden şehit olarak bahsetmiş ve örgüt hareketlerinin nasıl olması gerektiğine dair fikirlerini dile getirmiştir. Bu tespitlerden hareketle başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hükümlü olduğu hususu da dikkate alınarak mektubun sakıncalı görülen kısımlarında kullanılan üslup ve içerik değerlendirildiğinde mektubun yazılma amacının örgütsel ilişkileri canlı tutmak ve örgütsel haberleşmeyi sağlamak olduğu söylenebilir.
32. Buna göre sakıncalı görülerek mektubun bir kısmına el konulması şeklindeki müdahalenin Anayasa"nın 22. maddesi anlamında kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda Disiplin Kurulu ve İnfaz Hâkimliği kararlarının da ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği görülmektedir. Sonuç olarak somut olayda haberleşme hürriyetine yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmamaktadır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 19/10/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.