Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/617 Esas 2015/386 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/617
Karar No: 2015/386

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/617 Esas 2015/386 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/617 E.  ,  2015/386 K.
"İçtihat Metni"

Mahkemesi : ... Ağır Ceza
Sanık ..."in müstehcenlik suçundan 5237 sayılı TCK’nun 226/5, 43, 62, 52/2 ve 53. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ve 100 Lira adli para; çocukların cinsel istismarı suçundan aynı kanunun 103/2, 43, 103/6, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile; müstehcenlik suçu yönüyle onanmasına, çocukların cinsel istismarı suçu yönünden ise, TCK"nun 61. maddesine aykırı uygulama yapılarak belirlenen cezanın 14 yıl 2 ay olarak düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.02.2015 gün ve 45578 sayı ile;
“Adli Tıp 6. İhtisas Kurulunca tanzim olunan 29.03.2013 tarihli raporda mağdurun, 2011 yılı ve 29.12.2011 tarihinde mağduru bulunduğu olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu bildirilmiştir.
... Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Adli Kurulunca yine suç tarihinden itibaren 6 ay geçtikten sonra ... ve 05.02.2013 tarihli muayanelere istinaden tanzim olunan 05.02.2013 tarihli raporda ise mağdurun beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı konusunda kurulca inceleme yapılıp bu husus değerlendirilmiş ve raporun sonuç kısmında aynen "..."in Aralık 2011"de ... tarafından maruz kaldığı iddia edilen eylem nedeniyle ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığı hususunda rapor tanzimi için yapılan psikiyatrik değerlendirmesinde; klinik olarak hafif düzeyde mental retardasyonu bulunan olgunun, geriye yönelik kayıtları incelendiğinde olaydan önce dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ve davranım bozukluğu teşhisleri ile takip ve tedavide olduğu görülmüştür. Olaydan yaklaşık 2 ay sonra yapılmış ... tarihli görüşme ve 05.02.2013 tarihli Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Adli Kurul muayenesinde; olayla ilgili olarak ılımlı anksiyete bulgularının olduğu; ancak bu bulguların tanı alacak ve sosyal işlevselliğini bozacak düzeyde olmadığı kanaatine varılmıştır" denilmek suretiyle mağdurda olaya bağlı bir ruh sağlığı bozukluğu tespit olunamamıştır. Üniversite hastanesinin söz konusu raporu Adli Tıp 6. İhtitas Kurulu"nun incelemesine konu olamamıştır.
Alınan her iki rapor da son eylemin vuku bulduğu Aralık 2011 tarihinin üzerinden 6 aylık sürelerin sonrasında bir hayli uzun bir süre geçtikten sonra yapılan muayenelere istinaden tanzim olunmuştur. İhtisas Kurulunca ve Üniversite hastanesince mağdurun muayenelerinin yapıldığı tarihler arasında ise 8 gün gibi çok kısa bir zaman aralığı bulunmaktadır. Bahsedilen bu haliyle Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu raporunun, 2 adet adli tıp uzmanı ve 3 adet çocuk ve ergen psikiyatristi akademisyen tarafından tanzim olunan rapora üstün tutulmasını gerektirecek bir durum bulunmamaktadır. Bu itibarla raporlar arasındaki çelişkinin ve mağdurun ruh sağlığının mühhasıran çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan bozulup bozulmadığı konusunda ortaya çıkan kuşkunun giderilmesi, mağdurun dava dosyası ile birlikte Adli Tıp Genel Kuruluna sevkiyle, mağdurun olay öncesine ilişkin gördüğü psikiyatrik tedavisine ilişkin bütün tıbbi evraklar, birbiriyle çelişkili olan Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu ile ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Adli Kurulunca tanzim olunan raporlar da irdelenmek suretiyle, mağdurun ruh sağlığının cinsel istismar suçuna bağlı olarak bozulup bozulmadığının belirlenmesi gerektiği nazara alınmayıp, mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik incelemeyle sanık hakkında TCK"nun 103/6. maddesinin tatbik olunmasının ve bu haliyle ruh ve beden sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükme ilişkin olarak Yüksek 14. Ceza Dairesi"nin onamaya dair kararının yerinde olmadığı" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay ... Dairesince ... gün ve ... sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında çocukların cinsel istismarı suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Suçun sübutuna ilişkin bir tartışma ve bu kabulde de dosya muhtevası itibarıyla herhangi bir hukuka aykırılık bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; mağdurun maruz kaldığı nitelikli cinsel istismar eylemi nedeniyle ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan rapor ile ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Kurulunca düzenlenen rapor arasında çelişki olup olmadığı, buna bağlı olarak da Adlı Tıp Genel Kurulundan rapor alınmasına gerek olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Suç tarihinde 9 yaşında olan mağdur ..."in özel eğitim aldığı ve %50 zeka geriliğinin bulunduğu, halasının oğlu olan sanığın ise suç tarihinde 22 yaşında olduğu, yaklaşık 6 yıl önce eşinden ayrılan mağdurun annesi katılan ...’in mağdur ile birlikte yaşadığı, katılanın mağduru ara sıra sanıkla aynı apartmanda oturan eski kayınvalidesinin evine bıraktığı, mağdurun burada kaldığı zamanlarda aynı binada bulunan halasının evine de gidip geldiği, sanığın evlerine gelen mağdura pornografik görüntüler izlettirdiği, anal ve oral yönden organ sokmak suretiyle cinsel istismarda bulunduğu,
Mahkemece mağdurun olay nedeniyle ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumuna sevk edildiği, ayrıca randevu gününün uzun olması nedeniyle ... Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığından da mağdurun pisikiyatrik muayenesinin yapılmasının ve zeka testi uygulanmasının talep edildiği,
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 29.03.2013 tarihli raporunun 13.02.2013 tarihli muayene kaydı bölümünde; mağdurun, sanığın cinsel organını ağzına ve poposuna soktuğunu çizerek anlattığı, kendisine ayıp şeyler izlettiğini söylediği, 2+2=4 olduğunu, 4+5=9 olduğunu, 9+8= 17 olduğunu parmakla sayarak gösterdiği, ..."den çok korktuğunu, hep rüyalarına gerdiğini, ..."nin aklına geldiğini ifade ettiği, yapılan görüşmede annenin; mağdurun, ... çıkarsa tekrar bana yapar mı diye korktuğunu, yaşına uygun olmayan hareketler yaptığını, yaşadığı olayları anlattığını, sinirli olduğunu ifade ettiği, mağdurda olayı anımsatan ve sembolize eden konularla ilgili rahatsızlık, travmatik olâyı yeniden yaşıyormuş gibi olma, olayla ilgili tekrarlayıcı sıkıntılı rüyalar, travmaya eşlik etmiş düşünce ve duygulardan kaçınma, travmaya ilişkin etkinlik ve ortamdan kaçınma, uykuya dalma ve sürdürmede zorluk, irritabilite, klinik olarak hafif mental retardasyon, travma sonrası stres bozukluğu tespit edildiği bilgilerinin yer aldığı,
Sonuç bölümünde; mağdurun 13.02.20013 tarihinde yapılan muayenesinde ve dava dosyasının incelenmesinde mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan travma sonrası stres bozukluğu denilen psikiyatrik rahatsızlığın tespit edildiğinden mağduru bulunduğu olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu kanaatinin açıklandığı,
... Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Kurulunca 05.02.2013 tarihinde düzenlenen raporda ise; hafif düzeyde mental retardasyonu olan mağdurun geriye yönelik kayıtları incelendiğinde olaydan önce dikkat eksikliği ve hiperektivite bozukluğu ile davranım bozukluğu teşhisleriyle takip ve tedavi olduğu, olaydan yaklaşık iki ay sonra yapılmış olan ... tarihli görüşme ve 05.02.2013 tarihli Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Adli Kurul muayenesi sonucunda olayla ilişkili olarak ılımlı anksiyete bulgularının bulunduğu, ancak bu bulguların tanı alacak ve sosyal işlevselliğini bozacak düzeyde olmadığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca varılabilmesi için yargılama sürecinde alınan raporlar arasında çelişki bulunması halinde bu durumun nasıl giderileceğine ilişkin olarak adalet işlerinde resmi bilirkişi olarak görevlendirilen Adli Tıp Kurumunun kuruluş şekli ve işleyişiyle ilgili hükümleri kapsayan 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun ilgili düzenlemelerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Anılan kanunun “Adli Tıp Genel Kurulunun Görevleri” başlıklı 15. maddesi; "Adli Tıp Genel Kurulu;
a) Adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de mahkemeler, hakimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de belirtilmek suretiyle bildirilen
işleri,
b) Adli tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle karara bağlanamamış olan işleri,
c) Adli tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri,
d) Adli tıp ihtisas kurulları ile ihtisas dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri,
e) Adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp ihtisas dairelerinin ve adli tıp şube müdürlüklerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri,
f) Adli tıp ihtisas kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri,
Konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar" hükmünü içermekte olup maddede Adli Tıp Genel Kurulundan görüş alınması gereken hususlar sayılmış olup buna göre, Adli Tıp İhtisas Kurulları ya da İhtisas Daireleri tarafından verilip de mahkemelerce yeterince kanaat verici nitelikte bulunmayan, Adli Tıp İhtisas Kurullarında oybirliği ile karara bağlanmamış olan, Adli Tıp İhtisas Kurullarının rapor ve görüşleri arasında çelişki olan, Adli Tıp İhtisas Kurulları ve Daireleri ile Adli Tıp Şube Müdürlüklerinin rapor ve görüşleri arasında çelişki olan, Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulları raporları arasında çelişki olan durumlarda Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınması istenebilir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
... Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Kurulundan talep edilen raporun konusunun mağdurun pisikiyatrik muayenesinin yapılması ve zeka testi uygulanmasına ilişkin olup bu raporda mağdurun ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin kesin bir kanı belirtilmeden, sadece hafif düzeyde mental retardasyonu olan mağdurda ılımlı anksiyete bulgularının mevcut olduğunun belirtildiği, 2659 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca usulüne uygun şekilde teşekkül etmiş Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda ise açıkça ve herhangi bir şüpheye yer vermeyecek biçimde mağdurun maruz kaldığı olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunun oybirliğiyle tespit edildiği, iki raporun konularının farklı olup aralarında herhangi bir çelişki de bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre inceleme konusu olayda; Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınmasını gerekli kılacak oyçokluğu ile karar verilmiş olması, kurul raporlarının çelişkili olması ya da diğer sağlık kuruluşu raporları ile çelişkili bulunmaları şartlarının bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara