Esas No: 2021/3436
Karar No: 2022/2508
Karar Tarihi: 28.04.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3436 Esas 2022/2508 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/3436 E. , 2022/2508 K.Özet:
Davalı ve davacı arasındaki asıl ve birleşen davada itirazın iptali davası görülmüştür. Davacı, sözleşmeden kaynaklanan alacağının ödenmediğini ileri sürerek takibe itirazın iptalini ve icra inkar tazminatı talep etmiştir. Birleşen dosyada da benzer taleplerin olduğu ancak davacının sadece bir kısmını temlik aldığı belirtilmiştir.
Mahkeme, davayı kısmen kabul etmiş, birleşen davanın da kabulüne karar vermiştir. Ancak davalı vekili bu kararı temyiz etmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin bozma kararı üzerine yapılan incelemede, mahkemenin özellikle götürü bedelli işlerde uygulanması gereken yöntemin kullanılmadığı ve delillerin yeterli şekilde incelenmediği belirtilmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı bozulmuş ve yeniden inceleme yapılması kararlaştırılmıştır.
İlgili Kanun Maddeleri:
- 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 365. maddesi
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 281/3. maddesi
- 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 410-424. maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı birleşen 2012/80 esas sayılı davanın kabulüne, birleşen 2012/187 esas sayılı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı ...San. ve Tic. A.Ş. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında düzenlenen 30.03.2010 tarihli sözleşme ile dış cephe cam kompozit giydirme işinin yapımının kararlaştırıldığını, iş tamamlandığı halde bakiye 433.604,00 TL’nin ödenmediğini, bu bedelden 166.763,00 TL’nin işbu davada talep edildiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %40'ından az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili; müvekkilinin 30.03.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan alacağın 266.841,00 TL kısmını temlik aldığını ileri sürerek, takibe vaki itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %40'ından az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; işin eksik ve ayıplı olduğunu savunarak, dava ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 23.11.2017 tarih, 2016/4668 Esas ve 2017/4098 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı-birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davalı-birleşen davada davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 23.11.2017 tarih, 2016/4668 Esas ve 2017/4098 Karar sayılı ilâmında; “Sözleşmede, ayrıntıları ve yapılacak işler keşif özetinde belirtilen işler toplam olarak kararlaştırıldığından götürü bedelli bir sözleşmedir. Sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 365. maddesi hükmünce götürü bedelli işlerde yüklenici yapılacak şeyi kararlaştırılan fiyata yapmaya mecbur olup tahmin edilen miktardan fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici bedelin arttırılmasını isteyemeyeceğinden Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarında götürü bedelli işlerde; ödenmeyen imalât bedeli ya da fazla ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenebilmesi için gerçekleştirilen imalâtın eksik ve ayıplar dikkate alınmak ve düşülmek sureti ile işin tamamına göre fiziki gerçekleşme oranı tespit edilip ve bu oranın götürü bedele uygulanmak, varsa sözleşme dışı fazla imalât bedelinin 818 sayılı BK'nın 410 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekâletsiz iş görme hükümlerine göre yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenip bulunan sözleşme gereği hakedilen bedele eklenip kanıtlanan ödemeler mahsup edilerek belirlenmesi gerektiği kabul edilmektedir.” denmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyulmasına karar verildiği halde bozma ilâmının gerekleri yerine getirilmemiş, görüşüne başvurulan iki ayrı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporlar arasında çelişki bulunduğu halde, yeterli inceleme taşımayan ve çelişkili raporlara dayanılarak ve özellikle götürü bedelli işlerde yüklenici yapılacak şeyi kararlaştırılan fiyata yapmaya mecbur olup, tahmin edilen miktardan fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile bedelin arttırılmasını isteyemeyeceği hususu göz ardı edilerek, eksik ve ayıplar ile ilgili oranlama yapılmadan nefaset kesintisi yapılarak hüküm kurulmuştur. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun 09.05.1960 gün 21/9 sayılı kararı uyarınca, mahkemece Yargıtay bozma ilâmına uyulmakla lehine olan taraf için usulî kazanılmış hak oluşacağından mahkemece bozma ilâmı uyarınca inceleme yapılması ve karar verilmesi zorunlu hale gelir. Somut olayda usulî kazanılmış hakkın istisnaları söz konusu değildir.
O halde mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 281/3. maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için HMK’nun 266. maddesi hükmüne göre yeniden oluşturulacak uyuşmazlık konusunda uzman teknik bilirkişi kurulu marifeti ile gerekirse yerinde keşif de yapılarak, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 23.11.2017 tarih, 2016/4668 Esas ve 2017/4098 Karar sayılı bozma ilâmı dikkate alınarak, dosyada bulunan bilirkişi raporları değerlendirilerek ve aralarındaki çelişki de giderilerek hazırlanacak gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, işin eksik ve ayıplar gözetilerek fiziki tamamlanma oranının bulunup, bu oranı sözleşme bedeli olan KDV dahil 944.000,00 USD olan götürü bedele uygulamak suretiyle yüklenicinin sözleşme kapsamında hak ettiği iş bedelini bulmak ve yüklenicinin sözleşme dışı fazla imalât yapıp yapmadığı tespit edilerek yapmış ve davalı iş sahibi yararına ise bunların da yapıldığı yıl mahalli piyasa rayicine göre bedelini hesaplatmak, sözleşme kapsamı ve ilâve iş bedelinden kanıtlanan 821.928,00 USD ödemenin mahsubundan sonra taleple bağlı kalınarak hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen dosyada davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün davalı-birleşen dosyada davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 28.04.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.