Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2007/30 Esas 2007/85 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2007/30
Karar No: 2007/85

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2007/30 Esas 2007/85 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü 2007/30 E., 2007/85 K.

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • 4817 S. YABANCILARIN ÇALIŞMA İZİNLERİ HAKKINDA KANUN [ Madde 21 ]
  • 4857 S. İŞ KANUNU [ Madde 108 ]
  • 5326 S. KABAHATLER KANUNU [ Madde 1 ]
  • 5326 S. KABAHATLER KANUNU [ Madde 27 ]
  • 5326 S. KABAHATLER KANUNU [ Madde 2 ]
  • 5326 S. KABAHATLER KANUNU [ Madde 3 ]
  • 5326 S. KABAHATLER KANUNU [ Madde 16 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 15 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü"nün 2.1.2006 gün ve 06 sayılı işlemi ile, 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun"un 21. maddesi uyarınca davacı adına idari para cezası verilmiştir.

    Davacı vekili, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

    ANKARA 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 7.6.2006 gün ve E:2006/20 İtiraz, K:2006/20 İtiraz sayı ile, itiraz eden vekilinin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü"nce verilen idari para cezası kararının iptalini ister olduğunu belirttiği, celp olunan itiraz konusu karar ve eklerinin tetkikinden, bu kararın itiraz edene 20.01.2006 tarihinde tebliğ edildiği, itirazın 06.02.2006 tarihinde yapıldığı, itiraz konusu idari para cezası kararının 4857 sayılı İş Kanunu"nun 108. maddesi doğrultusunda verildiği, 108/2 maddede, bu kanuna göre verilen cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde yetkili idare mahkemesine itiraz edileceği, itirazın idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmayacağı, itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu yolunda emredici hüküm getirdiği, bu hükmün yürürlükte olduğu, Kabahatler Kanunu"nun 3. maddesinin Anayasa Mahkemesi"nce iptal edildiği, dolayısıyla görev yönünden yürürlükte olan ve sadece 4857 sayılı İş Kanunu"na göre verilen idari para cezaları ile ilgili olan 108. madde hükmünün uygulanması gerektiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacı vekili, bu kez, idari para cezası verilmesine ilişkin söz konusu işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

    ANKARA İKİNCİ İDARE MAHKEMESİ; 11.7.2006 gün ve E:2006/1703, K:2006/1577 sayı ile, davanın, 4857 sayılı Yabancıların Çalıştırılması Hakkındaki Kanun"un 21. maddesine aykırılıktan dolayı davacı adına idari para cezası verilmesine ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle açıldığı, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi"nin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 14. maddesi ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 1, 2, 3, 16, 27, geçici 2 ve geçici 3. maddelerinden ve anılan Kanuna 5348 sayılı Kanun"un 5. maddesiyle eklenen ek 1. maddesinden söz ederek, bu hüküm eklenmekle, Vergi Usul Kanunu"nda vergi mahkemelerinin görevine ilişkin hükümlerin dışındaki diğer kanunlarda öngörülen tüm idari para cezaları hakkında bu Kanunun genel hükümleri kısmında yer alan başvuru yolunun düzenlendiği 27. maddesinin uygulanacağının anlaşıldığı, öte yandan, her ne kadar 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun "Genel Kanun niteliği" başlıklı 3. maddesi Anayasa Mahkemesi"nin 01.03.2006 gün ve E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararıyla iptal edilmiş ise de, gerekçeli karar henüz Resmi Gazete"de yayımlanmadığından, 5326 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden sonra bu Kanun kapsamında açılan davaların görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğunun Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 06.03.2006 gün ve E:2006/13, K:2006/28 sayılı kararıyla hüküm altına alındığı, dava dosyasının incelenmesinden; davacının 4857 sayılı Kanun"un 21. maddesine aykırı olarak, işyeri açılışını yasal süresi içinde davalı idareye bildirmediğinden bahisle idari para cezasına muhatap olduğu, verilen idari para cezasına karşı Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi"nde dava açıldığı, 07.06.2006 tarih ve E:2006/20, K:2006/20 sayılı karar ile, davanın görev yönünden reddedildiği, sonrasında 6.07.2006 tarihinde davacının Mahkemelerinde iş bu davayı açtığının anlaşıldığı, bu durumda, davacının anılan fiilinin kabahat tanımı içinde yer aldığı, anılan Kanunun 3. maddesinde, bu Kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı, Kanunun genel hükümleri kısmında yer alan 27. maddesinde, idari para cezasına karşı sulh ceza mahkemesine başvurulacağının açıkça belirtildiği dikkate alındığında, dava konusu uyuşmazlığın çözümünün adli yargı mercilerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, karara itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Ahmet AKYALÇIN"ın Başkanlığında, Üyeler: Dr.Atalay ÖZDEMİR, M.Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Z.Nurhan YÜCEL, H.Ayfer ÖZDEMİR, Abdullah ARSLAN ve H.Hasan MUTLU"nun katılımlarıyla yapılan 04.06.2007 günlü toplantısında;

    I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

    Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu"nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, "ceza uyuşmazlıkları" ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının "hukuk uyuşmazlığı" sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar "ceza davası" olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği..." açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

    Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderildiği, Başkanlıkça adli yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

    II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ"un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU"nun, davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dava, 4817 sayılı Kanun"un 21. maddesine göre verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

    27.2.2003 tarih ve 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun"un "Amaç" başlıklı 1. maddesinde, "Bu Kanunun amacı, yabancıların Türkiye"deki çalışmalarını izne bağlamak ve bu yabancılara verilecek çalışma izinleri ile ilgili esasları belirlemektir" denilmiş; "Cezai hükümler" başlığını taşıyan 21. maddesinin 3. fıkrasında, çalışma izni bulunmayan yabancıyı çalıştıran işveren veya işveren vekillerine her bir yabancı için iki milyar beşyüz milyon lira idarî para cezası verileceği, 6. fıkrasında, bu Kanunda öngörülen idarî para cezalarının gerekçesi belirtilmek suretiyle Bakanlık bölge müdürlüğünce ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği, idarî para cezalarının tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde vergi daireleri veya mal müdürlüklerine ödeneceği, ilgililerin cezaya bu süre içinde yetkili sulh ceza mahkemesi nezdinde itiraz edebilecekleri, başvurunun, cezanın takip ve tahsilini durdurmayacağı belirtilmiştir.

    4817 sayılı Yasa"nın 21. maddesinde yer alan düzenleme karşısında, para cezalarına karşı yapılacak itirazların görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olacağının kabulü gerekir.

    1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nce, sözü edilen Kanunun diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu"nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması, 27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

    Daha sonra, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun "Genel kanun niteliği" başlıklı 3. maddesi, Anayasa Mahkemesi"nin 1.3.2006 gün ve E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve gerekçeli kararı 22.7.2006 gün ve 26236 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış ve iptal hükmünün, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş; yasama organı tarafından iptal hükmü doğrultusunda yasal düzenleme yapılmaması sürecinde, anılan madde hükmünün yürürlükte bulunduğu düşüncesiyle, aynı doğrultuda karar verilmeye devam edilmiş; yasama organı tarafından, Anayasa Mahkemesi"nce verilen altı aylık süre içinde iptal hükmü doğrultusunda yasal düzenleme yapılması halinde ise, işaret edilen yargı yerinin yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren görevli olacağı belirtilmiştir.

    Son olarak, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 3. maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa"nın 31. maddesinde"

    (1) Bu Kanunun;

    a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

    b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

    uygulanır" denilmiştir.

    19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, Kabahatler Kanunu"nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

    Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

    Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

    Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

    İncelenen uyuşmazlıkta, idari para cezasına ilişkin görevli mahkemeyi belirleyen yasa kuralı değiştirilmiş ve yeni düzenleme 19.12.2006 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olduğuna göre, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi karşısında, 4817 sayılı Yasa"nın 21. maddesine göre verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu kuşkusuzdur.

    Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

    SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi"nce verilen 7.6.2006 gün ve E:2006/20 İtiraz, K:2006/20 İtiraz sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 04.06.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

    Hemen Ara