Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/2332 Esas 2022/2626 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2332
Karar No: 2022/2626
Karar Tarihi: 11.05.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/2332 Esas 2022/2626 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2022/2332 E.  ,  2022/2626 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
    İLK DRC. MHK. : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi

    - K A R A R -

    Davacı şirket tarafından talep edilen konkordato istemi sonucunda ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulü ile konkordatonun tasdikine karar verilmesi sonucunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından bir kısım alacaklıların istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasa'nın geçici 4/1. maddesi uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu gereği görüşülüp, düşünüldü;
    Dairemizce verilen 23.11.2021 gün ve 2021/1471 Esas, 2021/1681 Karar sayılı bozma kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olup, mahkemece verilen direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun'un 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 373. maddesinin 5. fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na gönderilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 11.05.2022 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

    - MUHALEFET ŞERHİ -

    Eski konkordato kurumundan arzu edilen verim alınamadığı için Kanun koyucu gerekli verimin alınabilmesi ve konkordato yargılamasının sürüncemede kalmaması, kötüye kullanılmaması için İİK nun konkordato hükümlerinde 2018 yılında yapılan köklü değişikliklerle sıkı şekil şartları getirmiştir. Bunlardan biri de tasdik kararına karşı kimlerin hangi şartlarda istinaf ve temyiz yoluna gidebileceğinin düzenlendiği İİK nın 308/a maddesinde belirtilen “ konkordato talebine itiraz eden diğer alacaklılar” düzenlemesidir.
    Konkordatonun tasdiki kararına karşı; borçlu, konkordato talep eden alacaklı ve “konkordato talebine itiraz eden diğer alacaklılar” istinaf ve temyiz yoluna başvurabilirler. Konkordatoya itiraz etme usulü ise, İİK nın 304. Maddesinde “…ilan edilen duruşma gününden en az üç gün önce itirazlarını yazılı olarak mahkemeye bildirmek suretiyle alacaklıların duruşmada hazır bulunabilecekleri” emredici şekilde hükme bağlanmıştır. Alacaklı, raporun sunulmasından sonra Kanunda belirlenen sürede yazılı olarak itirazlarını mahkemeye bildirmemişse yapılan itiraz dikkate alınmayacağı gibi bu alacaklıların duruşmaya katılarak itirazlarını savunmaları da mümkün değildir. Madde gerekçesinde belirtildiği gibi, bu hükmün konuluş amacı, tasdik yargılamasının süresinde tamamlanabilmesidir.
    Somut olayda, İlk derece Mahkemesi, konkordatonun tasdikine karar vermiş, İş Bankası ve Yapı Kredi Bankasının istinafı üzerine İstinaf Mahkemesi her iki bankanın süresi içinde geçerli itirazları bulunmadığından istinaf dilekçelerinin reddine karar vermiştir. Her iki bankanın temyizi üzerine, Dairemiz, Yapı Kredi Bankasının temyiz itirazlarının reddine, İş Bankasının iltihak süresi içinde “red oyu” kullandığından bahisle istinaf itirazlarıyla ilgili esastan inceleme yapılması gerektiğini belirtilerek bozma kararı vermiştir. İstinaf Mahkemesinin bozmaya karşı direnme kararının temyiz edilmesi üzerini Dairemizin Sayın çoğunluğu “bozma kararının” yerinde olduğu görüşü ile dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar vermiştir.
    Yukarıda belirttiğimiz gibi, temyiz eden İş Bankasının iltihak süresinde projeye karşı olumsuz oy kullanması ve konkordato projesinin tasdikinin reddini talep etmesi, kendisini İİK nun 304 ve 308/a manasında itiraz eden alacaklı konumuna getirmeyecektir. Kanunun “duruşmada bulunma ve itirazlarını dile getirme hakkı vermediği” kişiye yorum yoluyla istinaf ve temyiz hakkı vermek anılan Kanun hükümlerine açıkça aykırılık olacaktır. Bu gerekçelerle direnme kararı veren İstinaf Mahkemesi kararın onanması gerekirken temyiz incelenmesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine yönelik Sayın çoğunluğun kararına muhalifim.












    - MUHALEFET ŞERHİ -

    1.YARGILAMA SÜRECİ
    Dava, İcra İflas Kanunu’nun 285 ve devamı maddeleri gereğince konkordato istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkili şirketin mali kriz içerisinde bulunduğunu ileri sürerek İİK’nın 286.maddesi kapsamında davanın kabulü ile konkordato projesinin tasdikini talep ve dava etmiştir.
    İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; talebin kabulü ile konkordatonun tasdikine karar verilmiş, verilen kararın alacaklı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince İİK 308/a maddesi gereğince itiraz etmeyen alacaklının istinaf yoluna başvuramayacağı gerekçesiyle alacaklılar Yapı Kredi Bankası ve İş Bankasının istinaf başvurusunun reddine, istinaf eden diğer alacaklıların istinaf istemlerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, talebin kabulü ile İİK’nın 306. Maddesi gereğince konkordatonun tasdikine karar verilmiş, verilen karar Yapı Kredi Bankası ve İş Bankası tarafından temyiz edilmiştir.
    2. UYUŞMAZLIK
    İstinaf Dairesince alacaklılar Yapı Kredi Bankası ve İş Bankasının istinaf isteminin, konkordato talebine itiraz etmemesi gerekçesiyle reddetmesi nedeniyle reddetmiş olup uyuşmazlık, konkordatoya süresinde itiraz etmeyen alacaklıların istinaf yoluna başvuru hakkının bulunup bulunmadığı, İİK’nın kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde yer alan “itiraz” ifadesinden ne anlaşılması gerektiği hususundadır.
    3. İLGİLİ YASAL MEVZUAT
    Madde 304- (Değişik: 28/2/2018-7101/32 md.) Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.
    Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.
    Madde 308/a- (Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.
    4. GEREKÇE
    Konkordato hakkında verilen kararlara karşı gidilecek kanun yolları İİK’nın 308/a maddesinde düzenlenmiş olup, kanun yoluna başvuru süresi ve başvuru yapacaklar yönünden farklılık getirilmiş, genel kanun yolu uygulamasından da ayrılmak suretiyle de bir sınırlama yoluna gidilmiştir. Bu madde hükmü yeni olup 7101 sayılı kanun ile getirilen hükmün eski düzenlemede bir karşılığının da bulunmaması nedeniyle yeni bir düzenleme olduğunu söylememiz de mümkündür.
    Bu maddeye göre, konkordato hakkında verilen kararlara karşı borçlu ve konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğ tarihinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilirler. Görüldüğü üzere hem başvuru yapanlar açısından hem de başvuru süresinin başlangıcı olarak farklılık söz konusundur. Maddede istinaf yoluna başvuru yapacaklar ve süresi yönünden farklılık ortaya konulduktan sonra istinaf ve temyiz incelemesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılacağı belirtilmiştir.
    Özellikle 7101 sayılı yasa ile getirilen düzenlemelerle birlikte konkordato hükümlerinin bütününe de bakıldığında açık bir şekilde şekli düzenlemeler olduğu göze çarpmaktadır. Burada kanun koyucunun konkordatonun niteliği gereği şekli bir incelemeyi öngördüğü anlaşılmaktadır. Bu hükümlerin yorumunda da kanuni düzenleme ve konkordatonun bu niteliği dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekmektedir.
    Kanun yoluna başvuru yapacaklardan “itiraz eden diğer alacaklılar” ibaresinde kimlerin kastedildiği maddede açıkça belirtilmemiştir. Madde gerekçesinde de bu konuda bir açıklık bulunmamaktadır. Bu durumun diğer hükümlerle birlikte değerlendirilmesi bize yol gösterebilecektir. Geçici mühletin ilanına ilişkin İİK’nın 288. maddesinde, ilanda alacaklıların ilandan itibaren yedi günlük kesin süre içerisinde dilekçeyle itiraz edebilecekleri belirtilmiştir. Konkordatonun mahkemece incelenmesi aşamasına geçildiğinde yine ilanların yapılması ve itiraz usulü düzenlenmiştir. Dikkat edilirse burada konkordatonun farklı bir aşamasına geçilmekte ve ilan ve itiraz usulü yenilen düzenlenmektedir. Buna göre, itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri belirtilmektedir. 304. Madde konkordatonun mahkemece incelenmesi başlığını taşımakta ve devam eden maddelerde de mahkemece konkordato yargılamasının devam eden süreci düzenlenmekte ve netice olarak verilen kararlara karşı kanun yollarının düzenlendiği 308/a maddesine yer verilmektedir.
    Görüldüğü üzere konkordatonun mahkemece incelenmesi aşamasında 304. Maddede bir ilan yapılması ve itiraz usulü düzenlenmekte ve bu aşama sonucunda bir karar verilmektedir. Bu aşama sonucunda verilen karara karşı da 308/a maddesinde kanun yolu düzenlenmekte ve “itiraz eden diğer alacaklılara” değinilmektedir. Bu husus dikkate alındığında 308/a maddesindeki “itiraz edenlerin” 304. Maddedeki “itiraz edenleri” kastettiği anlaşılmaktadır. Bu husus göz ardı dilerek konkordatonun mahkemece incelenmesi aşamasından da daha önceki aşamaya götürülmesi ve önceki aşamadaki itirazların dikkate alınması mümkün değildir.
    İİK’nın 304. maddesi gerekçesi de bu konuda bize ışık tutmaktadır. Maddenin gerekçesinde aynen, “itiraz edenlerin duruşmada bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir” ifadesi yer almaktadır. Madde gerekçesinde açıkça sınırlama getirildiği belirtildikten sonra bunun gerekçesi de yargılamanın aksatılmasının önüne geçmek olduğu ortaya konulmaktadır. Yine açıkça itiraz etmeyenlerin duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri süremeyecekleri açık ifadesi de yer almaktadır.
    İİK’nın 304. Maddesi ve bu maddenin gerekçesi ile 308/a maddesinin birlikte değerlendirilmesi halinde, kanun koyucunun iradesinin açık olduğu anlaşılmaktadır. Bu açık iradeye göre, ancak 304. Maddeye göre yapılan ilanda belirtilen sürede itiraz eden diğer alacaklılar istinaf yoluna başvurabileceklerdir.
    Diğer yönden savunma hakkının kısıtlanması, hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanması gibi gerekçelerle bu hükmün göz ardı edilmesi de mümkün değildir. Kanun koyucu açıkça yargılamanın aksatılmaması gerekçesiyle böyle bir sınırlamaya gittiğini belirtmiştir. Kanun koyucunun açıkça sınırlama getirdiği bir konuda yorum yoluyla kanun yolu hakkı verilmesi de mümkün değildir. Zira kanun yolları, yasanın tanıdığı bir hak olup yorum yoluyla genişletilmesi de mümkün değildir.
    5. SONUÇ
    İcra İflas Kanununun 304 ve 308/a maddelerinin açık hükümleri gereğince, itiraz eden diğer alacaklıların tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilecekleri açık olup, bu süre içerisinde itiraz edilmemesi nedeniyle alacaklılar Yapı Kredi Bankası ve İş Bankasının istinaf isteminin reddine ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin kararı usul ve yasaya uygun olduğundan onanması gerektiği düşüncemle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayım.






    Hemen Ara