Esas No: 2019/13480
Karar No: 2019/13480
Karar Tarihi: 23/11/2021
AYM 2019/13480 Başvuru Numaralı HANİFE ŞAHAN VE SİNAN ŞAHAN Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
HANİFE ŞAHAN VE SİNAN ŞAHAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/13480) |
|
Karar Tarihi: 23/11/2021 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Recai AKYEL |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
Raportör |
: |
Murat İlter DEVECİ |
Başvurucular |
: |
1. Hanife ŞAHAN |
|
|
2. Sinan ŞAHAN |
Başvurucular Vekili |
: |
Av. Zübeyir ÇETİNKAYA |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, trafik kazası sonucu meydana gelen ölüm olayı hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/4/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilemez olduğu hususunda oybirliği sağlanamaması nedeniyle kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla temin edilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucuların kızı İ.S.Ş. 4/3/2018 tarihinde saat 11.20 sıralarında Antalya"nın Kumluca ilçesi Beykonak Mahallesi"ndeki bir cadde üzerinde O.K.nın yönetimindeki aracın çarpması neticesinde yaralanmış ve bir sağlık merkezine sevk edilmiştir. Olay anında O.K.ya ait aracın arkasındaki çeki demirine 4,60 m uzunluğunda bir tekne bağlıdır. Olay tarihinde İ.S.Ş. 11 yaşındadır.
8. Kolluk görevlilerinin olay sonrasında düzenlediği Kaza Tespit Tutanağı"na göre;
- Kazanın meydana geldiği asfalt kaplı, eğimsiz ve düz olan yol iki yönlüdür ve 7,60 m genişliğindedir. Yolda görüşe engel bir cisim bulunmamaktadır.
- Kazanın meydana geldiği yerdeki azami hız limiti saatte 50 km"dir.
- Hava açık ve yolun yüzeyi kurudur.
- Kazanın meydana geldiği yerde kavşak, geçit ve trafik işareti levhası yoktur.
- Olay yerinde çarpma noktası sonrasına ait 9,1 m fren izi bulunmaktadır.
- Çarpma noktası, sürücünün seyir istikameti yönüne göre yolun sağ kenar çizgisine 2,2 m mesafededir.
- Çarpma sonrası araç 23,7 m mesafede durmuştur.
9. Olaydan haberdar edilen Kumluca Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) olay hakkında resen soruşturma başlatmış ve olayı haber veren kolluk görevlilerine gerekli talimatları vermiştir.
10. Kolluk görevlilerinin şüpheli sıfatıyla aldıkları ifadesinde araçta üç kişi oldukları söyleyen O.K., başvurucuların kızının yolun karşısına geçmek isterken birden yola çıktığını, çocuğa çarpmamak için şeridinin dışına çıkmaya ve kornaya basmaya başladığını ancak aracının sağ ön aynasının çocuğa çarptığını ve olay anında hızının saatte 30-40 km civarında olduğunu öne sürmüştür. O.K. ile aynı araçta bulunan ve kolluğun bilgi sahibi olarak ifadelerine başvurduğu S.A. ve İ.O., O.K.nın anlatımlarını doğrulamıştır. Bununla birlikte S.A., O.K.nın yönetimindeki aracın olay anındaki hızının saatte 40-50 km civarında olduğunu söylemiştir.
11. Kolluğun bilgi sahibi sıfatıyla ifadesine başvurduğu S.E.nin beyanından bu kişinin olay anını görmediği anlaşılmıştır.
12. Olay anını kaydeden bir işyerine ait güvenlik kamerasına ait görüntüler kolluk görevlilerince izlenmiş ve görüntü içeriği kayıt altına alınmıştır. Sözü edilen işlem nedeniyle düzenlenen tutanağa göre başvurucuların kızı elindeki bir poşetle yalnız bir şekilde önce yolun karşısına geçmek için yolun ortasına doğru yürümüş, sonra yol kenarına doğru yürüyüp kameranın görüş açısından çıkmış, bir süre sonra hızlı adımlarla yolun karşısına geçmeye çalışmıştır. O.K. şeridinden kaçmaya çalışmış ancak aracının sağ ön kısmı başvurucuların kızına çarpmıştır. Olaydan sonra O.K. aracını olay yerinin 10-15 m ilerisine, yolun sağına çekmiştir.
13. Başvurucuların kızı 9/3/2018 tarihinde Antalya"daki bir sağlık merkezinde tedavi gördüğü sırada vefat etmiştir.
14. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığında görevli bir Cumhuriyet savcısının huzurunda Antalya Adli Tıp Şube Müdürlüğünde görevli bir hekim tarafından yapılan ölü muayenesi işlemi, başvurucuların kızının trafik kazası sonucunda meydana gelen kafa travmasına bağlı kemik kırıkları ile kafa içi değişimler neticesinde vefat ettiğini ortaya koymuştur. Bu nedenle Cumhuriyet savcısı otopsi yapılmasına gerek görmemiştir.
15. Başvurucu Hanife Şahan Başsavcılıkta verdiği 15/3/2018 tarihli ifadesinde kısaca kızını ekmek alması için evlerinin karşısında bulunan markete gönderdiğini, olay anında güçlü bir fren sesi duyduğunu ancak olaydan sonra sesin olaya neden olan araçtan başka bir araca ait olduğunun söylendiğini, korna sesi veya başka bir ses duymadığını söylemiştir.
16. Başvurucu Hanife Şahan 19/3/2018 tarihinde Başsavcılığa soruşturmaya ilişkin taleplerini içerir bir dilekçe sunmuştur. Anılan dilekçede başvurucu, soruşturma dosyasının bilirkişiye tevdi edildiğini ancak olay yerini gören E.Ç. ve M.İ.nin işyerlerine ait kamera görüntülerinin istenmediğini, ayrıca olayı gören tanıklar Ç.G. ile S.B.nin ifadelerine başvurulmadığını belirterek sözü edilen eksikliklerin giderilmesinden sonra bilirkişiden rapor alınmasını istemiştir.
17. Başsavcılık Kumluca İlçe Jandarma Komutanlığına (Jandarma) yazdığı 20/3/2018 tarihli müzekkere ile E.Ç. ve M.İ.ye ait işyerinin kamera görüntülerinin incelenmesini, olay anını göstermesi hâlinde bir örneğinin alınarak çözümünün yapılmasını, ayrıca olayı gördüğü iddia edilen Ç.G. ile S.S.nin (S.B.nin isminin aslında S.S. olduğu anlaşılmaktadır.) bilgi sahibi sıfatıyla ifadelerinin alınmasını istemiştir.
18. Jandarma, Başsavcılığın talimatını yerine getirmiş ve sonucu 23/3/2018 tarihinde Başsavcılığa bildirmiştir. Buna göre;
i. Ç.G. evinin balkonunda çamaşır asmaktayken duyduğu fren sesi üzerine yola baktığını ve bir çocuğu yerde yatarken gördüğünü söylemiştir.
ii. S.S., evinde iken keskin bir fren sesi duyması üzerine yola baktığını, bir aracın karşı şeride doğru yönelmesine rağmen bir çocuğa çarptığını ve bu sırada ikinci bir fren sesi daha duyduğunu beyan etmiştir.
iii. M.İ.ye ait olduğunu söylenen işyerindeki kamera olay yerini görmemektedir.
iv. E.Ç.ye ait işyerinin kamera görüntüleri, daha önce incelenen (bkz. § 12) kamera görüntüleriyle uyumludur.
19. Başsavcılık tarafından bilirkişi olarak görevlendirilen bir trafik polisi tarafından düzenlenen 26/3/2018 havale tarihli raporda, olayın meydana gelmesinde O.K.nın kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir. Rapora göre olay, başvurucuların kızının dikkatsiz bir şekilde yola girmesi nedeniyle meydana gelmiştir.
20. Başsavcılık 28/3/2018 tarihinde S.A. ile İ.O.nun, 29/3/2018 tarihinde ise Ç.G. ile S.S.nin ifadelerini almıştır. S.A., İ.O., Ç.G. ve S.S. önceki ifadeleriyle uyumlu beyanda bulunmuştur ancak S.A., O.K.nın olaydan önce bir kez, İ.O. ise iki kez kornaya bastığını söylemiştir. S.S. ise duyduğu keskin fren sesinin karşı şeritte seyir hâlindeki bir başka araca ait olduğunu düşündüğünü ve O.K.ya ait aracın ne süratli ne de yavaş olduğunu beyan etmiştir.
21. Başvurucu Sinan Şahan 6/4/2018 tarihinde Başsavcılık tarafından alınan ifadesinde şüphelinin aracının olay anındaki hızının saatte en az 70-80 km olduğunu düşündüğünü ifade etmiştir.
22. Başsavcılığın talebi üzerine Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince hazırlanan 15/11/2018 tarihli raporda; O.K.nın aracıyla seyir hâlinde iken seyir istikametine göre sağ tarafından karşıdan karşıya geçmek için yakın mesafede yola koşarak giren yayaya karşı ikazla beraber fren ve direksiyon tedbirine başvurduğu ancak kazayı önlemeye yönelik başka alabileceği önlem de olmadığından kusuru bulunmadığı, başvurucuların kızının araçların hareket hâlinde olduğunu gözetip gerekli ve yeterli kontrollerin akabinde tedbirli bir şekilde geçişini gerçekleştirmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği ve sol tarafını kontrol etmeksizin koşarak geçiş yaparak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği açıklanmıştır.
23. Başsavcılık, olayın ölenin gerekli özeni ve dikkati göstermeden yola çıkması nedeniyle meydana geldiği ve şüphelinin olayın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
24. Başvurucuların anılan karara ayrı ayrı yaptıkları itirazlar, Elmalı Sulh Ceza Hâkimliğince 5/3/2019 tarihinde reddedilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
25. İlgili hukuk için bkz. İlknur Koca, B. No: 2015/3511, 15/11/2018, §§ 24-28.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Anayasa Mahkemesinin 23/11/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
27. Başvurucular, bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeyemeyecek durumda olduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuşlardır.
28. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun oldukları anlaşılan başvurucuların açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
29. Başvurucular;
i. Bilirkişi raporunda anlık hıza ilişkin bir değerlendirme yer almadığını oysa bir meskûn mahalde gündüz vaktinde öleni fark edip iki kez kornaya basan şüphelinin aracıyla hızlı bir şekilde seyrettiğini düşünmek gerektiğini,
ii. Şüphelinin aracının hızının soruşturma dosyasında mevcut, olay anına ilişkin kamera kayıtları üzerinden tespit edilebileceğini,
iii. Şüphelinin aracının arkasında bir tekne taşıdığı ve bu hususun aracın durma süresini artırdığı değerlendirilmeyip şüphelinin aracının hızı araştırılmadan sonuca varıldığını,
iv. Yargıtay uygulaması uyarınca çelişkili ifadelerin ve öleni çarpma anından çok daha önce fark eden şüphelinin iki kez kornaya bastıktan sonra frene bastığına ilişkin iddianın mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerektiğini belirterek yaşam ve mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuruculara göre Cumhuriyet savcısının cezai bir uyuşmazlığın esasını sonuçlandırması hak ihlaline neden olmaktadır.
2. Değerlendirme
30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının özünün kızlarının ölümü hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğine ilişkin olduğu gözetilerek başvurunun yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmesinin gerekli ve yeterli olduğu değerlendirilmiştir.
31. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, yaşama... hakkına sahiptir.”
32. Anayasa’nın “Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri ... kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
33. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin usule ilişkin yönü, şüpheli her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Yürütülecek bu soruşturmanın temel amacı yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını, kamu görevlilerinin müdahalesiyle veya onların sorumlulukları altında meydana gelen ya da diğer bireylerin fiilleriyle gerçekleşen ölümler nedeniyle ilgililerin hesap vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 54).
34. Yaşam hakkını korumak için oluşturulan yasal ve idari çerçevenin gereği gibi uygulanmasını ve bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak etkili bir yargısal sistem kurmakla yükümlü olan devlet, yaşam hakkının ihlaline kasten sebebiyet verilmediği durumlarda sözü edilen yükümlülüğünü mağdurlara hukuki, idari hatta disiplinle ilgili hukuk yollarını açık tutmak suretiyle de yerine getirebilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 52, 59).
35. Anılan değerlendirme trafik kazası sonucu meydana gelen ölümler yönünden de geçerlidir. Nitekim Anayasa Mahkemesi trafik kazası sonucu meydana gelen ölüm olayı hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yapılan birçok başvuruyu, ölümün kaza sonucu meydana geldiğini ve olası sorumlulukların tespitini sağlayabilecek seviyede bir ceza soruşturması yürütülmesi kaydıyla etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün başvurulara tazminat/tam yargı yolunun sağlanması ile yerine getirilmiş sayılabileceğine işaret ederek başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulmuştur (Fatma Kılıçarslan, B. No: 2015/4991, 4/4/2018, §§ 28-32; Bedriye Demir, B. No: 2015/8309, 13/9/2018, §§ 36-38; İlknur Koca, §§ 44-46; Alaattin Sadık, B. No: 2015/16748, 21/2/2019, §§ 39-41).
36. Somut olayda, olayın bir trafik kazası olduğunu ve başvurucuların kızının ölümüne neden olan araç sürücüsünün tespitine imkân veren bir ceza soruşturması yürütüldüğü görülmektedir. Ayrıca başvurucular, olayın kasten meydana getirildiğini iddia etmemiş ve etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün somut olayda ceza soruşturmasını gerektirdiğini ya da tazminat yolunun olayın gerçekleşme koşulları ile sorumluların tespitinde etkisiz olduğunu ileri sürmemiştir. Bu nedenle tazminat davası yolunu tükettiğine ilişkin herhangi bir bilgiyi Anayasa Mahkemesine vermeyen başvurucuların iddiaları yönünden kendilerine makul başarı şansı tanıyan tazminat yolunu tüketmeden bireysel başvuruda bulunduğu sonucuna varılmıştır.
37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden ayrıca incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
B. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetlerine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMALARINA 23/11/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.