AYM 2019/5918 Başvuru Numaralı AZİZ YEMEN Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2019/5918
Karar No: 2019/5918
Karar Tarihi: 23/11/2021

AYM 2019/5918 Başvuru Numaralı AZİZ YEMEN Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AZİZ YEMEN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/5918)

 

Karar Tarihi: 23/11/2021

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Hüseyin Özgür SEVİMLİ

Başvurucu

:

Aziz YEMEN

Vekili

:

Av. Nazan AKÇAY

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, delil sunma ve inceletme taleplerinin karşılanmaması nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin; gerekçede kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının; verilen mahkûmiyet kararı nedeniyle de kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/2/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Genel Bilgiler

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. 1979 doğumlu olan başvurucu, başvuru konusu olayların gerçekleştiği tarihlerde Hakkâri"nin Yüksekova ilçesinde ikamet etmektedir.

6. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (CMK 250. madde ile yetkili) (Başsavcılık) Yüksekova"da ikamet eden Ç.Y. tarafından suç işlemek amacıyla örgüt kurulduğu, aralarında Ç.Y.nin ağabeyi olan başvurucunun da bulunduğu diğer şüphelilerin bu örgüte üye oldukları ve bu kişilerin örgütün faaliyetleri kapsamında Yüksekova"da temin edilen uyuşturucu maddelerin satılmak için Van üzerinden İstanbul"a gönderilmek suretiyle uyuşturucu uyarıcı madde ticareti yaptıkları iddiasıyla soruşturma başlatmıştır.

7. Soruşturma kapsamında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 135. maddesinin (6) numaralı fıkrası uyarınca görevli mahkemelerden alınan iletişimin dinlenilmesi ve kayda alınması, fiziki ve teknik takip yapılması kararlarına dayalı olarak aralarında başvurucunun da bulunduğu birçok şüphelinin iletişimleri dinlenilmiş ve kayda alınmıştır.

8. Soruşturma kapsamında yapılan iletişimin dinlenilmesi ve takipler sonucunda 15/8/2011 ile 14/10/2011 tarihlerinde İstanbul"da farklı miktarlarda eroin, 15/10/2011 tarihinde de Van"da esrar ele geçirilmiştir. İlk iki tarihte ele geçirilen uyuşturucu maddelerin temini ve naklinde diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettiği değerlendirilen başvurucu 15/10/2011 tarihinde Yüksekova"da yakalanarak gözaltına alınmış, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. madde ile yetkili) 18/10/2011 tarihli kararıyla tutuklanmıştır.

B. 14/10/2011 Tarihinde Ele Geçirilen Uyuşturucu Maddeye İlişkin Soruşturma Süreci

9. Başvurucunun bireysel başvurusuna konu olay 14/10/2011 tarihinde ele geçirilen uyuşturucu madde nedeniyle verilip kesinleşen mahkûmiyet hükmü olduğundan bu olaya dair açıklamalar şu şekildedir:

10. Suç işlemek amacıyla Ç.Y. liderliğinde kurulup faaliyet gösterdiği değerlendirilen örgüte yönelik soruşturma sırasında üç farklı tarihte uyuşturucu madde ele geçirilmesine dair süreç 17/10/2011 tarihli Olay Tutanağı"nda anlatılmıştır. Anılan tutanakta aralarında başvurucunun da bulunduğu şüpheliler hakkındaki iletişimin dinlenilmesinden ve başvurucu dışındaki diğer şüphelilere yönelik İstanbul"da gerçekleştirilen teknik izleme tedbirlerinden elde edilen delillere dair değerlendirmelere de yer verilmiştir. Buna göre 14/10/2011 tarihinde İstanbul"da eroin ele geçirilmesine ilişkin süreç tutanakta şu şekilde ifade edilmiştir:

i. Şüphelilerden R.B.nin uyuşturucu madde temini için Ç.Y.yi arayarak yüz yüze görüşmek istemesi üzerine İstanbul"da görüştükleri, R.B.nin uyuşturucu madde karşılığı Ç.Y.ye dövizci aracılığıyla para gönderip 100 kg uyuşturucu madde istediği, Ç.Y.nin kimliği belirlenemeyen ve X3 olarak belirtilen kişiyi arayarak İran"daki uyuşturucu piyasasını sorup 40 kg uyuşturucu madde istediği ancak 15/8/2011 tarihinde uyuşturucu madde yakalanmış olması sebebiyle uyuşturucu madde teminini 15 gün sonraya ertelediği, bu sürede Ç.Y. ile X3"ün görüşmeyi sürdürdükleri belirtilmiştir.

ii. 15 gün sonra X3"ün uyuşturucu maddenin eski fiyatının geçerli olmadığından ve kg fiyatının 6.400 TL"ye çıktığından bahsedip Ç.Y. ile pazarlık yaptığı, X3"ün elindeki uyuşturucunun önceden yakalanan uyuşturucudan daha kaliteli olduğundan bahsettiği, bunun üzerine Ç.Y.nin uyuşturucu maddeyi görmek istediği ve anlaştıkları ifade edilmiştir.

iii. Birkaç gün sonra X3"ün Ç.Y.yi arayarak uyuşturucunun İran"dan Yüksekova"ya getirilmesiyle ilgili görüşme yaptığı, ardından Ç.Y.nin R.Y.yi arayarak uyuşturucu maddeyi teslim alıp almadıklarını şifreli olarak sorduğu, R.Y.nin de olası bir takipten dolayı tedbirli olmak adına Ç.Y.yi konuşmaları konusunda uyardığı, 2/10/2011 tarihinde Ç.Y.nin başvurucuyu aradığı ve uyuşturucu maddeyi alıp almadığını şifreli olarak sorduğu, bir süre sonra da uyuşturucu maddenin teslim alındığı değerlendirilmiştir.

iv. Temin edilen uyuşturucu maddenin İstanbul"a nakledileceği, S.Y. ve Ç.Y.nin uyuşturucu maddeyi karşılamak için 6/10/2011 tarihinde İstanbul"a geldikleri, Ç.Y.nin takip edilme ihtimaline karşı telefonunu yanında getirmediği, geldikten hemen sonra Ç.Y.nin uyuşturucu maddenin alıcısı olduğu değerlendirilen A.B.yi arayarak teslimle ilgili konuşmak üzere bir gün sonrası için görüşme ayarladığı tespit edilmiştir.

v. 7/10/2011 tarihinde Ç.Y.nin ankesörlü telefondan A.B.yi arayıp kararlaştırılan yerde onunla buluştuğu, A.B.nin babası R.B.ye Ç.Y.nin yanında olduğunu şifreli olarak söylediği, aynı gün yapılan fiziki takipte A.B.nin şifreli olarak çocuk diye bahsettiği kişinin Ç.Y. olduğu, kararlaştırıldığı üzere A.B., R.B. ve Ç.Y.nin görüşme yaptıkları tespit edilmiştir.

vi. R.B.nin oğlu A.B.yi arayarak Şeho lakaplı kişi için teknik takibe yakalanmamak için uyuşturucu madde teslimatı sırasında kullanılmak üzere iki adet yeni telefon alınması talimatı verdiği, başvurucunun S.Y.yi arayarak bir problem olup olmadığını ve Ç.Y.yi sorduğu, 10/10/2011 tarihinde başvurucunun ankesörlü telefondan S.Y.yi arayıp uyuşturucu maddenin Yüksekova"dan İstanbul"a naklini organize eden ve kimliği belirlenemeyip X2 olarak belirtilen kişinin kullandığı cep telefonu numarasını verdiği ve ertesi gün bu numarayı aramalarını söylediği ifade edilmiştir.

vii. Anılan görüşmeye dair 187 şeklinde numaralandırılan, içeriğinin Kürtçe olduğu belirtilen ve iki kolluk görevlisi tarafından imzalanan tape kaydında, ankesörlü telefondan şüpheli S.Y.nin 10/10/2011 tarihinde arandığı ve arayan kişinin başvurucu olduğu belirtilmiştir. Tapeye yansıyan görüşme kaydının ilgili kısmı şu şekildedir:

"...

Başvurucu (B) : Sana bir numara vereceğim yaz Elo senin yanında mı

S.Y. : Evet bir dakika

B. : (Cep telefonu numarasını söylüyor)

...

B. : Sana söyleyim yarın akşam ya da öğleden sonra kulağın bende mi

...

B. : Bunu arayacaksınız

...

B. : Sana söyleyim Elonun gittiği yere fazla gitmeyin

..."

viii. Uyuşturucu maddeyi nakledecek olan ve kimliği belirlenemeyip X1 olarak belirtilen kişinin 10/10/2011 tarihinde ankesörlü telefondan X2"yi aradığı ve İstanbul"a getirilen uyuşturucu maddenin 10 kilosunun eksik olduğunu, bu hâliyle alıcı tarafa verilip verilmeyeceğini sorduğu, X2"nin bunu kabul etmediği, Ç.Y.nin o tarihte teslimatın gerçekleşeceğini düşünerek R.B.yi arayıp buluşma ayarladığı, R.B.nin de A.B.yi arayıp teslimat sırasında kullanılacak özel telefonları hazırlamasını istediği ve sonrasında Ç.Y. ile buluştuğu, bu sırada R.B.nin uyuşturucu maddeyi bizzat teslim alacağı değerlendirilen Ağ.Y.yi arayıp Ç.Y. ile onu tanıştırıp telefon numaralarını birbirlerine vermeleri için yanlarına çağırdığı değerlendirilmiştir.

ix. Aynı gün R.B., Ç.Y. ve S.Y.nin otomobille bir iş hanına girdikleri, 15 dakika sonra da Ağ.Y.nin aynı yere geldiği, 14.35"te Ç.Y.nin X2"yi arayarak uyuşturucu maddenin teslimi için buluşma talep ettiği, X2"nin ise kendisinin Van"da olduğunu ve teslimatın bir gün sonra gerçekleşeceğini söylediği, bu nedenle Ağ.Y.nin Ç.Y. ve S.Y.den haber beklediği değerlendirilmiştir.

x. 12/10/2011 tarihinde X1 ile X2 arasında eksik miktardaki uyuşturucu hakkında telefon görüşmesi yapıldığı, X2"nin teslimatın gecikmesi nedeniyle X1"e kızdığı, X1"in de uyuşturucunun kalan kısmının 14/10/2011 tarihinde geleceğini söylediği tespit edilmiştir.

xi. 13/10/2011 tarihinde R.B.nin A.B.yi arayıp teslimatın neden geciktiğini sorduğu, A.B.nin de başvurucuyu arayarak Ç.Y.nin kendisini aramasını söylediği, ardından da Ç.Y.nin A.B.yi arayıp sorun olmadığını, endişe etmemesini ve teslimatın bir gün sonra olacağını söylediği, bunun üzerine A.B.nin R.B.yi arayıp teslimatın bir gün sonra olacağını söylediği belirtilmiştir. Bu durumda kolluk görevlilerince, şüphelilerin teknik takibe takılmamak için görüşmelerini aracılar kullanarak dolaylı yoldan yaptıkları değerlendirilmiştir.

xii. 14/10/2011 tarihinde M.Y.nin R.Y.nin telefonunu kullanarak S.Y.yi aradığı, S.Y.nin görüşme sırasında telefonu Ç.Y.ye verdiği, M.Y.nin Ç.Y.ye saat 14.30"da önceden kararlaştırdıkları dükkâna gelmesini söylediği, Ç.Y.nin M.Y.ye F.F.nin ne kadar uyuşturucu madde getirdiğini ve bunun ne kadarını naklettiğini sorduğu ancak M.Y.nin konuyu değiştirdiği, bu soruya cevap vermek istemediği ve F.F.nin İstanbul"da olduğunu söyleyip ona sormasını söylediği, Ç.Y.nin kararlaştırılan dükkâna gidip uyuşturucu madde nakliyesinin İstanbul"daki ayağıyla irtibat kurduğu ve dükkândaki yüz yüze görüşmeden sonra uyuşturucu madde teslimatına dair hareketlenme yaşandığı belirtilmiştir.

xiii. Aynı gün Ç.Y.nin A.B.yi arayıp şifreli olarak Ağ.Y.ye ulaşamadığını ve önceden kararlaştırılan dükkâna gelmesini söylediği, bunun üzerine A.B.nin R.B.yi arayıp Ç.Y.nin Ağ.Y.ye ulaşamadığını anlattığı, ardından da R.B.nin Ağ.Y.yi aradığı ve kendisini arayan olup olmadığını sorup kararlaştırılan dükkana Ç.Y. ile buluşmak üzere gitmesini söylediği tespit edilmiştir. Bu konuşma sonrasında, Ç.Y. ile Ağ.Y.nin 11/10/2011 tarihinde geldikleri yerde yeniden buluştukları tespit edilmiştir.

 xiv. Buluşma sonrasında Ağ.Y.nin R.B.yi arayarak şifreli şekilde uyuşturucu maddeyi teslim almaya gittiğini ve aldıktan sonra kendisini arayacağını söylediği, ilerleyen saatlerde R.B.nin teslimatın sonucunu merak edip Ağ.Y.yi aradığı, son görüşmede Ağ.Y.nin R.B.ye yarım saate kadar uyuşturucu maddeyi teslim alıp bilgi vereceğini söylediği değerlendirilmiştir.

xv. Yapılan fiziki takip sonucunda, 14/10/2011 tarihinde saat 19.55 sıralarında Ağ.Y.nın şüphelilerden M.T.D. ile buluştuğu, Ağ.Y.nin kendi kullandığı kiralık aracı M.T.D.ye verdiği, onun da şüpheli E.K.yi araca aldığı ve birlikte oto sanayi sitesindeki bir işyerine girdikleri, buradan çıkardıkları kolileri Ağ.Y.nin aracına koydukları, M.T.D.nin aracı Ağ.Y.ye teslim etmesi üzerine kolluk görevlilerince durdurulan aracın bagajında, 2 karton koli içerisinde toplam 96 paket hâlinde brüt 49,4 kg uyuşturucu madde ele geçirildiği, olayın ardından M.T.D, E.K. ile Ağ.Y.nin yakalandıkları ifade edilmiştir.

xvi. Olay sonrası R.B.nin Ağ.Y.ye ulaşamayıp durumdan şüphelenmesi üzerine A.B.yi aradığı ve teslimatta kullanılmak üzere alınan iki cep telefonunu atması yönünde talimat verdiği değerlendirilmiştir.

11. Adli Tıp raporuna göre 14/10/2011 tarihinde ele geçirilen 49,4 kilodan ibaret maddenin net 26,228 kilogramının uyuşturucu maddelerden eroin ve 6-MAM içerdiği tespit edilmiştir.

C. Başvurucu ve Diğer Sanıkların Yakalanmalarından Sonraki Süreç

12. Kolluk görevlilerince uyuşturucu maddelerin farklı tarihlerde ele geçirilmesi ve yapılan yakalama işlemleri sonrasında aralarında başvurucunun bulunduğu şüphelilerin müdafilerinin de hazır bulundurulmasıyla savunmaları alınmıştır. Yakalanan ve susma hakkını kullanmayan şüphelilerden başvurucuyu tanıyan ve onunla görüştüğü tespit edilenlerin 14/10/2011 tarihinde ele geçirilen uyuşturucu maddeyle ilgili savunmalarının ilgili kısmı şöyledir:

i. Ç.Y. ifadesinde; R.Y. ve S.Y.nin kendisinin amca oğulları, başvurucu ile M.Y.nin kendisinin ağabeyleri, R.B. ve A.B. ile de uzaktan akraba olduklarını, Ağ.Y.yi tanımadığını, S.Y.nin Yüksekova"da takı dükkânı olduğunu, onunla İstanbul"a takı ve parfüm almak için geldiklerini söyleyerek suçlamaları kabul etmemiştir. Kendisine teknik izleme sonucu elde edilen deliller sorulduğunda ise susma hakkını kullanması üzerine ifade alma işlemine son verilmiştir. Ç.Y. Başsavcılıkta ve sorguda da susma hakkını kullanarak savunma yapmamıştır.

ii. S.Y. ifadesinde; başvurucunun kendisinin amca oğlu olduğunu, İstanbul"a dükkânı için eşya almaya geldiğini söyleyerek suçlamaları kabul etmemiştir. S.Y.ye, tanımadığını söylediği Ağ.Y. ile 11/10/2011 tarihindeki buluşması sorulduğunda susma hakkını kullanmış, olaya ilişkin ve aralarında başvurucunun da bulunduğu şüphelilerle olan tape kayıtları okunup sorulduğunda bu görüşmeleri tutanaklarda belirtilen kişilerle ve kayıtlara geçen şekilde yaptığını ancak hiçbir görüşmenin uyuşturucu maddelerle ilgili olmadığını söylemiştir. 187 numaralı tape okunup içeriği sorulduğunda, bu görüşmeyi de başvurucu ile yaptığını, görüşmede adı Elo olarak geçen kişinin başvurucunun kardeşi Ç.Y. olduğunu, başvurucunun kendisine cep telefonu numarası verdiğini ancak numaranın kime ait olduğunu ve neden verildiğini bilmediğini, bu numarayı kendisinin aramadığını savunmuştur. S.Y. Başsavcılıkta ve sorguda da kollukta alınan beyanını tekrarladığını söylemiştir.

iii. A.B. ifadesinde; R.B.nin oğlu olduğunu, Ç.Y. ile başvurucuyu eniştesinin akrabaları olmaları nedeniyle tanıdığını, bir süre önce başvurucunun kendisini arayıp İstanbul"da loto bayii açmak istediğini anlatıp bu konuda Ç.Y.nin kendisiyle görüşeceğini söylediğini, Ç.Y. ile arasında loto bayii ve kafe açma konularında konuşmalar yaptıklarını, uyuşturucu konusunda bir görüşme yapmadığını savunmuştur. Kendisine başvurucu ve diğer kişilerle olan görüşmelerine dair tape kayıtları okunup sorulduğunda, bu görüşmelerin tutanaklarda belirtilen kişilerle yapıldığını ancak hiçbirinin konusunun uyuşturucu olmadığını söyleyerek suçlamaları kabul etmemiştir. A.B. Başsavcılık ve sorgudaki savunmalarında da kolluk ifadesini tekrarladığını, Ç.Y. İstanbul"a geldiğinde babası R.B. ile bir araya gelmesini başvurucunun aracı olmasıyla sağladığını, babasının kendisinden başvurucuyu arayarak onun aracılığıyla Ç.Y.ye ulaşmasını söylediğini beyan etmiştir.

13. Başvurucu, kollukta alınan ifadesinde; Ç.Y. ve M.Y.nin ağabeyi, S.Y.nin kendisinin amca oğlu, R.B. ve A.B. ile de uzaktan akraba olduğunu söylemiştir. İfade Tutanağı"nda başvurucuya kendisi hakkındaki tüm dinleme kayıtlarının içerikleri okunarak diyeceklerinin sorulduğu belirtilmiş, başvurucunun bu kayıtlara ilişkin olarak 187 numaralı tapeye konu konuşmayı kendisinin yapmadığını, kimseye telefon numarası vermediğini savunmuştur. Başvurucuya bu tapeye dair S.Y.nin ifadesi okunup sorulduğunda da S.Y.nin yanlış hatırlamış olabileceğini söyleyerek savunmasını tekrarlamıştır. Başvurucu diğer tapelerdeki görüşmeleri ise kendisinin yaptığını kabul etmekle birlikte hiçbir görüşmenin uyuşturucu madde ile ilgili olmadığını, günlük hayata dair konuşmalar olduğunu ifade ederek suçlamaları kabul etmemiştir. Başvurucu, Başsavcılıkta alınan ve müdafiinin hazır bulunduğu ifadesinde de kollukta kendisine okunan telefon görüşmelerini yaptığını kabul ettiğini, tape içeriklerine verdiği cevapları tekrarladığını, S.Y.ye herhangi bir telefon numarası vermediğini savunmuştur. Sorguda da benzer şekilde önceki ifadelerini tekrarladığını ve telefon görüşmelerinin aile içi rutin konuşmalar olduğunu söylemiştir.

14. Şüphelilerden Ağ.Y. ise soruşturma evresinde susma hakkını kullanarak savunma yapmamıştır.

15. Başsavcılığın 1/12/2011 tarihli iddianamesi ile suç işlemek amacıyla Ç.Y. tarafından suç örgütü kurulduğu, aralarında başvurucunun da bulunduğu şüphelilerin bu örgütün üyesi oldukları, örgütün faaliyetleri kapsamında temin edilen uyuşturucu maddelerin 15/8/2011, 14/10/2011 ve 15/10/2011 tarihlerinde ele geçirildiği iddiasıyla Ç.Y. hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, başvurucu da dâhil diğer on dokuz sanık hakkında bu örgüte üye olma ve tüm şüpheliler hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma suçlarından kamu davası açılmıştır. İddianamede başvurucunun örgüt üyesi olduğu ve farklı tarihlerde ele geçirilen uyuşturucu maddelerin üyesi olduğu örgütün faaliyetleri kapsamında temini ve nakliyesiyle ilgili olarak diğer şüphelilerle telefon görüşmeleri yaptığı, Ç.Y.nin talimatı doğrultusunda hareket ettiği ve uyuşturucu maddenin nakledilmesine aracı olduğu iddia edilmiştir.

16. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde (CMK 250. madde ile yetkili) görülen yargılama 6 celsede tamamlanmıştır. Yargılamanın 1/3/2012 tarihli ilk celsesinde sorguları yapılan bazı sanıkların başvurucu ve 14/10/2011 tarihli olayla ilgili beyanları şu şekildedir:

i. Ç.Y. sorgusunda; soruşturma evresinde rahatsızlığı nedeniyle ifade vermediğini, F.F. ile Yüksekova"da buluştuğunda onun kendisinde uyuşturucu olduğunu ve İstanbul"a götürüp depolamak istediğini söylediğini, kendisinin de uyuşturucu maddeyi bir süre depolamayı kabul ettiğini, sonra da R.B.ye bu durumdan bahsettiğini, onun da Ağ.Y.nin yardımcı olacağından bahsettiğini, R.B.nin bu işe karışmadığını, Ağ.Y. ile buluştuklarını, sonra F.F.nin verdiği telefon numarasını Ağ.Y.ye ilettiğini, Ağ.Y.nin de gidip uyuşturucu teslim aldıktan sonra yakalandığını, kendisinin sadece 14/10/2011 tarihinde yakalanan eroinle ilgisi olduğunu, diğer iki tarihteki uyuşturucu maddelerle ilgisinin bulunmadığını, suç işlemek amacıyla örgüt kurmadığını, S.Y. ile kozmetik ürünleri almak için İstanbul"a gittiklerini, kendi yaptığı görüşmelerden başvurucunun da haberinin olmadığını ifade etmiştir.

ii. Ağ.Y. sorgusunda; hasta olduğu için soruşturma evresinde susma hakkını kullandığını, Ç.Y., A.B. ve R.B. dışındaki sanıkları tanımadığını, olaydan yaklaşık 15 gün önce R.B.nin kendisini arayıp "Ç.Y. gelecek, uyuşturucu var, bunu bir süre muhafaza edebilir misin ?" diye sorunca kabul ettiğini, ardından Ç.Y. ile buluştuklarını, Ç.Y.ye telefon numarasını verdiğini, ancak numarayı yanlış alması nedeniyle Ç.Y.nin kendisine ulaşamadığını, sonra da kendisini R.B.nin arayıp Ç.Y. ile buluşmaları gereken yeri söylediğini, bunun üzerine Beyazıt Meydanı"na gidip Ç.Y. ile buluştuğunu, sonrasında Seyrantepe"ye gidip M.T.D. ile buluştuğunu, birlikte oto sanayisine gittiklerini, M.T.D.nin oradan ayrılıp geri geldiğini, arabaya bindiklerinde polislerce yakalandıklarını, olay yerine Ç.Y.nin yönlendirmesiyle gidip M.T.D. ile buluştuğunu, bu işi para karşılığı kabul ettiğini, Ç.Y. ile R.B. arasındaki anlaşmayı bilmediğini söylemiş, savunmasında başvurucu hakkında beyanda bulunmamıştır.

iii. M.T.D. sorgusunda; detaylı savunmayı yargılama sırasında yapmak üzere soruşturma evresinde susma hakkını kullandığını, olay tarihinden önce Yükseova"da buluştuğu F.F.nin para karşılığı kendisine uyuşturucu nakletmeyi teklif ettiğini, bunun üzerine arabasını ona F.F.ye verdiğini, onun da iki gün sonra zula yapmış şekilde getirip içine uyuşturucu koyduğunu söylediği aracı Van"da teslim ettiğini, bunun üzerine araçla İstanbul"a geldiğini, uyuşturucu maddeleri araçtan çıkarıp 96 parça hâlinde kolilere koyduğunu, bir süre sonra şüphe çekeceğini düşünerek sanıklardan E.K.nın dükkanına götürüp aracı bıraktığını, ardından Ağ.Y. ile buluşup onun arabasını aldığını, sanayinin girişinde Ağ.Y.yi bıraktığını, E.K.yı bulup araçta malzemeleri olduğunu söyleyip dükkanı açtırdığını, kolileri diğer araca koyup oradan ayrıldığını, aracı Ağ.Y.ye teslim edip uzaklaşırken yakalandığını, suçlamayı kabul ettiğini söylemiştir. M.T.D. savunmasında başvurucu hakkında beyanda bulunmamıştır.

iv. S.Y. sorgusunda soruşturma evresindeki savunmalarını tekrar ettiğini ve diğer sanıklarla olan görüşmelerinin uyuşturucu madde ile ilgili olmadığını söylemiştir. Ancak önceki ifadelerinden farklı olarak başvurucunun kendisini ankesörlü telefondan arayıp aramadığını ve bir cep telefonu numarası verip vermediğini hatırlamadığını savunmuştur. Dosya kapsamındaki delillerin kendisine okunduğu belirtilerek diyecekleri sorulduğunda da aleyhe hususları kabul etmediğini belirtmiştir.

v. A.B. sorgusunda atılı suçu işlemediğine dair önceki savunmalarını tekrar ederek babası R.B.nin telefon rehberini kullanamadığını, bu nedenle kendisini veya diğer çocuklarını telefon etmeleri için çağırdığını, Ç.Y.nin beyninden rahatsız olması sebebiyle ona ulaşmak amacıyla başvurucuyu da aradığını, tapelere yansıyan telefon görüşmelerinin Ç.Y.ye ulaşmak amacıyla yapıldığını ve bu konuşmaların uyuşturucu madde ile ilgili olmadığını savunmuştur.

17. Aynı celsede sorgusu yapılan başvurucu da önceki savunmalarını tekrar ederek tapelere yansıyan görüşmelerin hiçbirinin uyuşturucu madde ile ilgili olmadığını söylemiş, kendisinin Yüksekova"da oturması nedeniyle telefonunun çekmeme sorunu olmadığını, bu nedenle herkesin kendisini aradığını ifade etmiştir. Duruşma Tutanağı"na göre başvurucuya tape kayıtlarının, ifade tutanaklarının ve dosyadaki diğer delillerin okunduğu belirtilerek diyecekleri sorulduğunda aleyhe olan hususları kabul etmediğini söylemiştir. Başvurucu celse sırasında sunduğu dilekçesinde de atılı suçlamaları kabul etmediğini söylemiş, ankesörlü telefondan S.Y. ile görüşme yapan ve ona telefon numarası veren kişinin kendisi olmadığını ileri sürmüş, bu nedenle anılan görüşmeye dair 187 numaralı tape açısından ses analizi yapılmasını talep etmiştir. Başvurucu anılan dilekçede diğer tapelerdeki görüşmeleri ise kendisinin yaptığını kabul etmiş ve numarası ile içeriklerini belirttiği söz konusu tapelerde çözümlenen görüşmelerin hangi konularla ilgili olduğu hususunda açıklamalarda bulunmuştur.

18. Başvurucu 12/6/2012 tarihli 2. celsede ve 18/12/2012 tarihli 4. celsede de 187 numaralı tapedeki konuşmayı kendisinin yapmadığını, S.Y.yi cep telefonu ile arayabilecekken ankesörlü telefondan aramaya ihtiyaç duymayacağını söyleyip bu tapeyle ilgili ses analizi yapılması talebini tekrarlamış, diğer görüşme içeriklerinin günlük rutin faaliyetlere ilişkin olduğunu, kendisi hakkında fiziki takip yapılmadığını ve yalnızca iletişimin dinlenilmesine dair kayıtlara dayalı olarak dava açıldığını, tape kayıtlarının tek başına delil olarak değerlendirilemeyeceğini ileri sürmüştür.

19. Yargılamanın 26/2/2013 tarihli 5. celsesinde aralarında başvurucunun da bulunduğu sanıklar esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını sunmuşlardır. Sanıklardan Ç.Y. önceki savunmalarına ek olarak kendisinin köyde, ağabeyi olan başvurucunun ise Yüksekova"da oturduğunu, köyde telefonun çekmediğini, İstanbul"a gittiğinde telefonunu dinlenmemesi için yanına almadığını, kendisi Yüksekova"da iken ona ulaşmak isteyenlerin başvurucuyu aradıklarını, onun aracılığıyla yaptığı görüşmelerden başvurucunun haberinin olmadığını söylemiştir. Başvurucu savunmasında 187 numaralı tapeye konu konuşmayı kiminle yaptığının S.Y.den sorulmasını istemiş, bunun üzerine huzura alınan S.Y. anılan görüşmeyi başvurucu ile yapmadığını, ancak kiminle yaptığını hatırlamadığını söylemiştir.

20. Yargılamanın 26/3/2013 tarihli 6. celsesinde suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu örgüte üye olma suçlarından tüm sanıkların beraatlerine, başvurucunun 15/8/2011 tarihinde ele geçirilen uyuşturucu madde yönünden Ç.Y. ile diğer bazı sanıkların, 14/10/2011 tarihinde ele geçirilen uyuşturucu madde yönünden de sanıklar Ç.Y., S.Y., Ağ.Y., A.B., M.T.D. ve E.K.nın eylemlerine iştirak ettiği gerekçesiyle uyuşturucu veya madde ticareti yapma suçundan zincirleme suç hükümleri de uygulanarak 21 yıl 10 ay 15 gün hapis ve 437.500 TL adli para cezasına hükmedilmiştir.

21. Hükümlerin temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesi (Daire) 19/3/2015 tarihinde suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu örgüte üye olma suçlarından tüm sanıklar hakkında kurulan beraat hükümleri ile 14/10/2011 tarihli eyleme ilişkin uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma suçundan diğer sanıklar hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına, başvurucu hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün ise bozulmasına karar vermiştir. Bozma kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırılarak sanığın 14.10.201[1] tarihli suça iştirak ettiğinin saptandığı, bu eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilen dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Sanığın savunmasının aksine, 15.08.2011 tarihinde diğer sanıklar [İ. ve C.de] ele geçirilen uyuşturucu maddeyle ilgisi olduğuna ve suçları sabit olan diğer sanıkların suçlarına iştirak ettiğine ilişkin, somut olay ve olgularla örtüşmeyen telefon görüşmeleri dışında, kuşkuyu aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında 15.08.2011 tarihli suçtan beraat hükmü kurulması gerekirken, bu suçun zincirleme suça dahil edilmesi,

2- İşlediği sabit olan 14.10.2011 tarihli suçtan dolayı, zincirleme suçla ilgili TCK"nın 43. maddesi uyarınca sanığın cezasının artırılması,

Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları ile sanık müdafiinin duruşmadaki sözlü savunması bu nedenle yerinde[dir.]"

22. Bozma üzerine dosyanın devredildiği İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) yapılan yargılamanın 14/7/2015 tarihli ilk celsesinde başvurucu ve müdafii hazır bulundurulmuştur. Başvurucu müdafii bu celsede tapelere yansıyan telefon görüşmelerinin Kürtçe dilinde yapıldığını, ancak tutanaklara Türkçe dilinde aktarıldığını beyan edip diller arasındaki çevirinin bu konuda yetkili polisler tarafından yapılıp yapılmadığının belirlenmesini talep etmiştir. Bu hususta Yargıtay kararlarına da atıf yapılarak ses kayıtlarının tercümesine dair bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği, aksi hâlde tapelere dayalı olarak karar verilemeyeceği ifade edilmiştir. Başvurucu müdafii, tercümenin bu konuda yetkili polisler tarafından yapıldığının belirlenmesi durumunda dahi yeniden konuşmaların tercüme edilmesine dair bilirkişi incelemesi yaptırılarak bu konudaki raporun başvurucuya bildirilmesini, sonuç olarak hem 187 numaralı tape, hem de başvurucunun haberdar olacağı raporda kabul etmeyeceği diğer tapeler üzerinde ses analizi yaptırılmasını istemiştir. Mahkemece ise bu yöndeki taleplerin sonraki celsede değerlendirilmesi kararlaştırılmıştır.

23. Mahkeme 17/9/2015 tarihli 2. celsede başvurucu müdafiinin ses analizi ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair talepleri reddedilmiştir. Mahkemenin ret gerekçesi şu şekildedir:

"Sanık Aziz Yemen müdafi Av. [Ş.A.nın] sunmuş olduğu tevsi tahkikat taleplerini, dosya kapsamı, toplanan deliller ve uyulmasına karar verilen Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda oybirliği ile reddine karar veril[miştir.]"

24. Aynı celsede Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını sunmuştur. Mahkemece esas hakkındaki mütalaaya karşı savunması sorulan başvurucu müdafiinin beyanda bulunmak üzere süre talep etmesi üzerine kendisine bir sonraki celseye kadar süre verilmiştir.

25. Mahkemece 10/11/2016 ve 22/11/2016 tarihli 6. ve 7. celselerde hazır bulunan başvurucu müdafiine "tevsii tahkikat" talebi olup olmadığı sorulmuş, başvurucu müdafii talebi olmadığını beyan etmiştir.

26. Mahkeme 22/11/2016 tarihinde, başvurucunun 15/8/2011 tarihinde ele geçirilen uyuşturucu madde yönünden uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma suçundan beraatine, 14/10/2011 tarihinde ele geçirilen uyuşturucu madde yönünden ise atılı suçtan haklarında verilen mahkûmiyet hükümleri kesinleşen diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettiği sabit görülerek 15 yıl hapis ve 150.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve hükümle birlikte tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Gerekçeli kararda, bozma öncesi verilen hükmün gerekçesine de atıf yapılmış, anılan uyuşturucu maddenin 14/10/2011 tarihinde ele geçirilmesi sürecindeki fiziki takiplere, iletişimin dinlenilmesi tedbiri kapsamında kayıt altına alınan görüşmelere dair tapelere, olay ve yakalama tutanaklarındaki tespitlere ve ele geçirilen uyuşturucu maddenin başvurucu ile irtibatına dair değerlendirmelere yer verilerek başvurucunun anılan tarihte uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma suçunu işlediği kabul edilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Söz konusu ele geçirilen uyuşturucu maddelerle ilgili yapılan teknik takipler;

14.10.2011 tarihinde yakalanan 49,4 kilo eroin maddesi ile ilgili yapılan görüşmeler:

04.09.2011 - 13.09.2011 tarihleri arasında; [R.B.nin] uyuşturucu madde temini için [Ç.Y.yi] aradığı, yüz yüze görüşme talep ettiği (Tape 138, 139), İstanbul"da görüştükleri ardından uyuşturucu madde temin birçok kez telefonla görüşme yaptıkları, [R.B.nin Ç.Y.ye] uyuşturucu madde temini için dövizci aracılığı ile 250.000 miktarında cinsi bilinmeyen para gönderdiği ve 100 kilo uyuşturucu istediği, (Tape 140, 141, 142, 143, 144, 152, 153, 156, 157, 158, 159) 14.09.2011 tarihinde [R.B.nin] Şıho lakaplı [Ağ.B.yi] aradığı ve buluşmak istediği (Tape 161) 27.08.2011 - 27.09.2011 tarihleri arasında [Ç.Y.] ve X3 Şahıs arasında geçen görüşmelerde; [Ç.Y.nin ... numaralı] X3 şahsı arayarak İran"daki uyuşturucu piyasasını sorduğu ve 40 kilo uyuşturucu istediği, [Ç.Y.nin] bir önceki yakalamadan dolayı tekrar problem çıkmaması için 15 gün sonrasına ertelediği, [Ç.Y.] ile X3 şahsın sürekli görüşmeye başladıkları, 15 gün geçtikten sonra X3 şahsın, uyuşturucunun eski fiyatının geçerli olmadığından ve fiyatın arttığından kilosunun 6400"e çıktığından bahsettiği, [Ç.Y.] ile pazarlık yaptıkları, X3 şahsın, elindeki uyuşturucunun çok kaliteli olduğundan ve yakalanan 104 kilo uyuşturucuyu kastederek ondan daha kaliteli olduğundan bahsettiği bunun üzerine [Ç.Y.nin] uyuşturucuyu görmek istediği ve anlaştıkları, (Tape 133, 134, 137, 162, 164, 165, 166) tespit edilmiştir.. 24.09.2011 ve 01.10.2011 tarihlerinde [Ç.Y. ve A.B.] arasında geçen görüşmelerde; [Ç.Y.nin A.B.ye] şifreli olarak "çocuklar gelince o zaman gelirim oraya" diyerek uyuşturucu madde geldiği zaman kendisinin de İstanbul"a geleceğini söylediği,

(Tape 163, 169) 30.09.2011 ve 02.10.2011 tarihinde X3 şahsın [Ç.Y.yi] arayarak uyuşturucunun İran"dan Yüksekova"ya sokulması ve miktarıyla ilgili görüştükleri (Tape 168, 170) 30.09.2011 tarihinde [Ç.Y.nin R.Y.yi] arayarak uyuşturucuyu teslim alıp almadıklarını şifreli olarak sorduğu, [R.Y.nin] de olası bir teknik takipten dolayı [Ç.Y.yi] konuşmaları konusunda uyardığı (Tape 167), birkaç gün sonra 02.10.2011 tarihinde [Ç.Y.nin] Aziz YEMEN"i arayarak şifreli olarak uyuşturucuyu alıp almadıklarını sorduğu ve bir süre sonra uyuşturucu maddenin teslim alındığı anlaşılmıştır. (Tape 171) 04.10.2011 tarihinde [A.B.nin] Aziz YEMEN"i arayarak [Ç.Y.ye] ulaşmak istediği (Tape 172) Teslim edilen uyuşturucu maddenin İstanbul"a nakledileceği, [S.Y. ve Ç.Y.nin] 06.10.2011 tarihinde İstanbul"a uyuşturucu maddeyi karşılamak üzere geldikleri, [Ç.Y.nin] olası teknik takiplere karşı cep telefonunu İstanbul"a getirmediği, geldikten hemen sonra ankesörlü telefondan, uyuşturucu maddeyi İstanbul"da teslim alacak olanlardan biri olan [A.B.yi] arayarak ertesi gün için uyuşturucu madde teslimatını görüşmek için yüz yüze buluşma ayarladığı (Tape 173, 179) 07.10.2011 günü [Ç.Y.nin] ankesörden [A.B.yi] arayarak buluşma ayarladığı ve buluştukları, [A.B.nin R.B.ye Ç.Y.nin] yanında olduğunu şifreli olarak bildirdiği anlaşılmıştır. (Tape 179, 181)

(Not: aynı gün yapılan fiziki takipte [A.B.nin] bahsettiği kişinin [Ç.Y.] olduğu, [R.B., A.B. ve Ç.Y.nin] buluşup üçlü görüşme yaptığı tespit edilmiştir.) 07.10.2011 ve 10.10.2011 tarihleri arasında [R.B.] ve oğlu [A.B.] arasında geçen görüşmelerde; [R.B.nin] oğlu [A.B.yi] arayarak "Şıho" lakaplı şahıs için uyuşturucu madde teslimatında kullanılmak üzere teknik takiplere yakalanmamak için iki adet yeni telefon alması talimatını verdiği (Tape 174, 183, 184, 185, 189) 07.10.2011 tarihinde Aziz YEMEN"in [S.Y.yi] arayarak bir problem olup olmadığını ve [Ç.Y.yi] sorduğu (Tape 180) 10.10.2011 günü Aziz, [S.Y.yi] ankesörden arayarak uyuşturucu maddenin Yüksekova"dan İstanbul"a nakliyesini organize eden X2 şahsın kullandığı [...] nolu telefonu vererek ertesi gün bu numarayı aramalarını söylediği (Tape 187) 11.10.2011 günü uyuşturucu nakliyecisi XI ankesörden, X2"yı arayarak İstanbul"a getirilen uyuşturucu maddenin 10 kilosunun eksik olduğunu, eksik haliyle alıcı tarafa verilip verilemeyeceğini sorduğu. X2"nin bu durumu kabul etmediği anlaşılmıştır. (Tape 190) [Ç.Y.], 11.10.2011 günü uyuşturucu maddenin teslimatının gerçekleşeceğini düşünerek bahse konu gün [A.B.] vasıtasıyla [R.B. ile] buluşma ayarladığı (Tape 191, 192, 193), ardından [R.B.nin A.B.yi] arayarak teslimat için kullanılacak özel telefonları hazırlamasını söylediği (Tape 194). ardından [R.B.nin Ç.Y.] ile buluştuğu ve uyuşturucu maddeyi bizzat teslim alacak olan [Ağ.Y.yi] arayarak [Ç.Y. ile] tanıştırmak ve özel telefonları vermek için "teninin orası" diye adlandırdıkları yere çağırdığı değerlendirilmiştir. (Tape 195) (Not: Aynı gün yapılan fiziki takipte de; [R.B.nin Ç.Y. ve S.Y.yi] arabasına alarak bir işhanına girdikleri, 15 dakika sonra da [Ağ.Y.nin] aynı iş hanına girdiği tespit edilmiştir). Ardından 14:35"te [Ç.Y.nin] bahse konu X2 şahsı arayarak uyuşturucu madde teslimatı için buluşma talep ettiği. X2 kendisinin Van"da olduğunu ve teslimatın ertesi güne kaldığını söylediği anlaşılmış, (Tape 197), teslimatın aynı gün olacağını düşünen [Ağ.Y.nin Ç.Y. ve S.Y.den] haber beklediği tespit edilmiş, nitekim yapılan fiziki takipte de 15.15 sıralarında [Ç.Y. ve S.Y.nin Ağ.Y.] ile buluştuğu ve 5 dakika sonra ayrıldıkları tespit edilmiştir. Aynı gün Yüksekova"da bulunan Aziz YEMEN"in [S.Y.ye] "Alattin" lakabı kullanarak [Ç.Y.yi] sorduğu ve uyuşturucu madde teslimatının ertelendiğini söylediği, (Tape 198) Yine 12.10.2011 günü XI, X2"yi arayarak eksik olan uyuşturucu hakkında konuştukları, konuşma sırasında XI Şahsın "[Ç.yi] dün burada gördüm" cümlesiyle, [Ç.Y.] ile buluştuğunu ve uyuşturucu maddenin miktarının eksik olduğu ve teslimatının gecikeceği konusunda [Ç.Y.yi] bilgilendirdiği, X2"nin uyuşturucu madde teslimatının gecikmesinden dolayı [X1"e.] kızdığı. XI de uyuşturucunun geri kalan kısmının 14.10.2011 günü (operasyon günü) geleceğini söylediği, (Tape 199, 200) 13.10.2011 günü [R.B.nin A.B.yi] arayarak uyuşturucu madde teslimatının(Tape 202, 203, 204) sonrasında [R.B.nin A.B.yi] arayarak [Ç.Y.ye] ulaşamadığını söylediği (Tape 204), bunun üzerine [A.B.nin] Aziz YEMEN"i arayarak [Ç.Y.nin] kendisini aramasını söylediği (Tape 205), [A.B. ve R.B.] arasındaki görüşmede; [A.B.nin Ç.Y.nin] kardeşi Aziz"i aradığı[nı] ve [Ç.Y.nin] kendilerini araması için haber bıraktığını söylediği (Tape 205A), [Ç.Y.nin A.B.yi] arayarak bir problemin olmadığını, endişe etmemesini teslimatın ertesi gün (operasyon günü olan 14.10.2011) gerçekleşeceğini söylediği (Tape 206), [A.B.nin R.B.yi] arayarak teslimatın ertesi güne kaldığı bilgisini ilettiği (Tape 207), (Not: Bahse konu sanıkların, uyuşturucu madde ile ilgili görüşmelerini olası teknik takiplere yakalanmamak için bu şekilde aracılar kullanarak ve dolaylı yoldan yaptıkları değerlendirilmiştir.) 24.10.2011 günü saat 13.46"da [M.Y.nin R.Y.nin] telefonunu kullanarak [S.Y.yi] aradığı, [S.Y.nin] telefonu [Ç.Y.ye] verdiği, [M.Y.nin Ç.Y.ye] saat 14:30"da önceden kararlaştırdıkları bir dükkana gitmesini söylediği, [Ç.Y.nin M.Y.ye F.F.nin] ne kadar uyuşturucu madde getirip nakliyeye ne kadarını verdiğini sorduğu, [M.Y.nin] de cevap vermek istemediği, konuyu değiştirmeye çalıştığı (Tape 208, 209, 210, 211), [F.F.nin] zaten İstanbul"da [Ç.Y.ye] yakın olduğunu ve [F.F.ye] sormasını söylediği, [Ç.Y.nin] uyuşturucu nakliyesinin İstanbul ayağıyla bahse konu dükkana giderek irtibat kurduğu, bahse konu dükkandaki yüz yüze görüşmeden sonra da uyuşturucu teslimat hareketinin başladığı, Aynı gün içinde; saat I6.14"te [Ç.Y.nin A.B.yi] arayıp şifreli olarak [Ağ.Y.ye] ulaşamadığını, [Ağ.Y.nin] önceden kararlaştırılan yere gelmesini söylediği (Tape 212, 213), ardından saat 16:15"te [A.B.nin R.B.yi] arayarak şifreli olarak [Ç.Y.nin Ağ.Y.ye] ulaşamadığını söylediği (Tape 214), ardından saat 16:11"de [R.B.nin Ağ.Y.yi] arayarak kendisini arayan, olup olmadığını sorduğu ve önceden kararlaştırılan buluşma yerine [Ç.Y. ile] buluşmak üzere gitmesini söylediği (Tape 215), sonrasında saat 16:18 ile 17:42 arasında [Ç.Y. ve A.B.] isimli şahısların daha önceden 11.10.2011 günü de buluştukları yer olarak tespit edilen [...] Çay bahçesinde buluştukları (Tape 216, 217, 218, 219, 220), nitekim 14.10.2011 günü yapılan fiziki takipte 17:10 sıralarında [Ağ.Y.nin Ç.Y.] ile buluştuğu tespit edilmiştir.

Buluşmadan sonra saat 18:00"da [Ağ.Y.nin R.B.yi] arayarak şifreli olarak uyuşturucuyu teslim almaya gittiğini ve aldıktan sonra kendisini arayacağını söylediği (221), ilerleyen saatlerde [R.B.nin] teslimatı merak ederek [Ağ.Y.yi] sıkıştırdığı ve sürekli olarak nerede kaldığını sorduğu, aralarındaki en son görüşmede saat 20.58"de [Ağ.Y.nin R.B.ye] yarım saate kadar uyuşturucuyu teslim alıp bilgi vereceğini söylediği anlaşılmıştır. (Tape 222, 223, 229)

Nitekim yine yapılan fiziki takipte: 14.10.2011 günü 19:55 sıralarında, ismi sonradan öğrenilen ve yurtiçi nakliyesinin adamı olduğu değerlendirilen [M.T.D.] isimli şahısla [Ağ.Y.nin] buluştuğu, [Ağ.Y.nin] kendi kullandığı kiralık aracı [M.T.D.ye] verdiği, [M.T.D.nin] ismi sonradan öğrenilen [E.K.yı] de aynı araca aldığı ve birlikte Maslak Atatürk Oto Sanayi Sitesi içerisinde bir işyerine girdikleri, şahısların işyerinden çıkardıkları kolileri [Ağ.Y.nin] kiralık aracına koydukları, [M.T.D.nin] aracı alıp [Ağ.Y.ye] teslim ettiği tespit edilmesi üzerine operasyon kararı alınmış ve bahse konu kiralık araçta 49,4 kg eroin ulduğu değerlendirilen madde ele geçirilmiş, [Ağ.Y., E.K. Ve M.T.D.] yakalanmıştır.

[Ağ.Y.] isimli şahsın özel olan ve [R.B.] isimli şahsın bildiği telefonunu ankesörlü telefondan saat 21.46"da arayan şahsın uyuşturucu madde teslimatının akıbetini merak eden [R.B.] olduğu (Tape 231 A), [Ağ.Y.ye] ulaşamayan [R.B.nin] saat 21.53"te [A.B.yi] arayarak "o [...] cevap vermiyor ben dedim bırak gel şimdi telefonu cevap vermiyor" diyerek, [Ağ.Y.] isimli şahsı aramasına rağmen ulaşamadığını, "git onun kardeşini ara kulübede" diyerek de, [A.B.ye] Aziz YEMEN"i aramasını söylediği (Tape 231B) [R.B.]"den talimat alan [A.B.nin] saat 23.55"te Aziz YEMEN"i arayarak "Sen hayrına onu ara bizim bu saatte birbirimizi görmemiz gerekiyor telefonu kapalı" diyerek [Ağ.Y.ye] ulaşamadıklarını, "Hayrına söyle arasın" diyerek de [Ç.Y.nin] kendisini aramasını söylediği anlaşılmış (Tape 23I), Aynı gün içerisinde saat 21.56"da Aziz YEMEN"in [S.Y.ye] "Eloyu söyle Ferdinin dünürünü arasın" diyerek [Ç.Y.nin R.B.yi] araması gerektiğini söylediği (Tape 232), [Ç.Y.nin R.B.yi] saat 22.03"te arayarak uyuşturucu madde teslimatının olup olmadığı ile ilgili konuştukları (Tape 233) anlaşılmıştır. Operasyondan sonra [R.B.nin Ağ.Y.ye] ulaşamaması ve şüphelenmesi üzerine saat 22.07"de [A.B.yi] arayarak, evde bulunan uyuşturucu madde ticareti için kullanılan iki özel telefonu atması talimatını verdiği de tespit edilmiştir. (Tape 234)

...

Tüm dosya kapsamı ile sanık Aziz Yemen"in 14.10.2011 tarihinde elde edilen uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediği sabit olmuştur."

27. Başvurucu, mahkûmiyet hükmünün sadece tape kayıtlarına dayandığını, atılı suçu işlemediğini, tespiti yapılan telefon görüşmelerinin Kürtçe dilinde yapıldığını, ancak bu görüşmeyi kimlerin tercüme ettiğinin belli olmadığını, ayrıca Duruşma Tutanağı"nda tapelerin okunduğu belirtilmekle birlikte bu yöndeki ibarelerin tutanağa usulen yazıldığını, tutanakların içeriklerinin duruşmada okunmadığını, Yargıtay kararlarına atfen tapelerin duruşmada okunması ve içeriklerine karşı çıkılanlar yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği hâlde tercüme ve ses analizi hususundaki bilirkişi incelemesi taleplerinin dikkate alınmadığını beyan ederek hükmü temyiz etmiştir. Temyiz dilekçesinde ayrıca, içeriklerinin günlük rutin hayata dair olduğunu belirttiği tapelerin ele geçirilen uyuşturucu madde ile irtibatına dair değerlendirmelerin ön kabule dayandığını ve gerekçelendirilmediğini de ileri sürmüştür.

28. Daire 24/1/2019 tarihinde hükmü onamıştır.

29. Başvurucu duruşmalı olarak yapılan temyiz incelemesinde hazır bulunan müdafiine aynı tarihte tefhim edilen nihai karara karşı 14/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. İlgili Mevzuat

30. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun "Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti" kenar başlıklı 188. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarının suç tarihinde yürürlükte bulunan hâlleri şöyledir:

"(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır."

"(4) Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır."

B. Yargıtay Kararları

31. Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 20/5/2021 tarihli ve E.2020/22179, K.2021/5733 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Sanıkların telefon görüşmelerine ilişkin iletişim tespit çözüm tutanaklarının ve dosya içindeki tüm belgelerin sanıklara okunarak diyeceklerinin sorulması, iletişim tespit tutanaklarında geçen görüşmelerin kendilerine ait olmadığını söylemeleri durumunda, ses örnekleri alınarak telefon konuşmalarının sanıklara ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi veya uzman bir kurum ya da kuruluşa ses analizi yaptırılarak rapor alınması, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması [bozmayı gerektirmiştir.]"

32. Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 28/4/2021 tarihli ve E.2017/6149, K.2021/5235 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Sanıkların iletişim tespit tutanaklarındaki görüşmelerin kendilerine ait olmadığını savunmaları karşısında, ses kayıtlarının getirtilip dinletilerek sanıklardan seslerin kendilerine ait olup olmadığının sorulması, kendilerine ait olmadığını söyledikleri takdirde ses örneklerinin alınarak belirtilen konuşmalardaki seslerin sanıklara ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine veya uzman bir kurum ya da kuruluşa ses analizi yaptırılarak rapor alınması,

Tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması [bozmayı gerektirmiştir.]"

33. Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 27/1/2021 tarihli ve E.2020/18191, K.2021/1168 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Sanıklar ve müdafileri tarafından hükme esas alınan telefon görüşmelerinin bir çoğunun kürtçe olduğu ve çevirilerin hatalar içerdiğinin belirtilmesi karşısında hükme esas alınan ve kürtçe olduğu belirtilen telefon görüşmelerinin, Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından atanan bilirkişi marifetiyle çözüm ve tercümesinin yapılıp yapılmadığının araştırılması, yapılmış ise buna ilişkin bilirkişi yemin tutanağı ile bu bilirkişi tarafından düzenlenen tercüme tutanaklarının getirtilmesi, bilirkişi atanmamış ise atanacak bir bilirkişi aracılığıyla bu işlemlerin yaptırılması gerektiği gözetilmeden, kolluk görevlilerince Türkçe olarak düzenlenen iletişim tespit tutanaklarına dayanılarak karar verilmesi ... [bozmayı gerektirmiştir.]"

34. Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 18/10/2016 tarihli ve E.2016/1653, K.2016/3005 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, iletişimin tespitine dair Mahkeme kararları, diğer sanıkların beyanları ile sanık [F.nin] savunmalarındaki tape içeriklerini teyit eden beyanları dikkate alınarak yapılan incelemede, Mahkeme tarafından sanık [F.] ve müdafiinin ses analizi yaptırılması yönündeki taleplerinin reddedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş ve tebliğnamedeki bu yönde bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir."

35. Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 16/1/2013 tarihli ve E.2012/19276, K.2013/442 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Sanık [T.S.nin] 01.02.2010 tarihli duruşmada sanığın bu görüşmelerin inci ve çorap ticaretine ilişkin olduğunu beyan ederek iletişim tespit tutanaklarındaki görüşmelerin kendisine ait olduğunu kabul etmesi karşısında tebliğnamedeki bu husustaki görüş benimsenmemiştir."

36. Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 1/3/2012 tarihli ve E.2011/12626, K.2012/2384 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Hükme esas alınan ve Kürtçe olduğu belirtilen telefon görüşmelerinin, Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından atanan bilirkişi tarafından çözümü ve tercümesinin yapılıp yapılmadığı araştırılıp, yapılmış ise buna ilişkin bilirkişi yemin tutanağı ile bu bilirkişi tarafından düzenlenen tutanakların getirtilmesi, bu konuda bilirkişi atanmamış ise, atanacak bir bilirkişi aracılığıyla bu işlemlerin yaptırılması gerektiği gözetilmeden, kolluk görevlilerince Türkçe olarak düzenlenen iletişim tespit tutanaklarına dayanılarak karar verilmesi ... [bozmayı gerektirmiştir.]"

V. İNCELEME VE GEREKÇE

37. Anayasa Mahkemesinin 23/11/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

38. Başvurucu, atılı suçtan ceza infaz kurumunda hükümlü olarak tutulmasına dayanak olan mahkûmiyet kararı ile Dairece verilen onama kararının gerekçe içermemesi nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

39. Anayasa Mahkemesi; bir kimsenin yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm olması ve hükümle birlikte tutukluluğun devamına veya tutuklamaya karar verilmesi hâlinde hüküm sonrasındaki tutulma hâlinin suç isnadına bağlı olarak değil mahkûmiyete bağlı tutma olarak kabul edilmesi gerektiğini, bireysel başvuru incelemesi açısından tutuklamanın şartları ile mahkûmiyet kararı verilmesi arasındaki esaslı farkın bunu gerektirdiğini ifade etmiştir. Zira mahkûmiyete karar verilmekle isnat olunan suçun işlendiği, bundan failin sorumlu olduğunun sübuta erdiği kabul edilmekte ve bu nedenle sanık hakkında hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedilmektedir. Anayasa Mahkemesi bu durumdaki tutulmanın kuvvetli suç şüphesi ve bir tutuklama nedenine dayalı olan suç isnadına bağlı tutma niteliğinde olmadığının açık olduğunu, ayrıca hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamı veya tutuklama kararı sonrasındaki hürriyetten yoksun kalmanın mahkûmiyete bağlı tutma olarak kabulü için mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinin de zorunlu olmadığını belirtmiştir (Korcan Pulatsü, B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 33).

40. Buna göre başvurucunun suç isnadına bağlı tutulma hâli, hakkında ilk derece mahkemesince mahkûmiyet kararının verildiği 22/11/2016 tarihinde sona ermiştir. Başvurucunun bu tarihten sonraki döneme ilişkin olarak hürriyetinden yoksun kalması, Anayasa"nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında bir suç isnadına bağlı tutma niteliğinde değil aynı maddenin ikinci fıkrası kapsamında mahkûmiyete bağlı tutma, bir diğer ifadeyle "mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi" niteliğindedir (Ç.Ö. [GK], B. No: 2014/5927, 19/7/2018, § 37).

41. Anayasa"nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen "mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi" ile bağlantılı bir ihlal iddiası söz konusu ise Anayasa Mahkemesinin görevi kişinin hürriyetten yoksun bırakılmasının kısmen ya da tamamen bu koşullarda gerçekleşip gerçekleşmediğini tespit etmekle sınırlıdır (Ç.Ö., § 38). Bu kapsamda yapılan incelemede başvurucunun mahkûmiyet kararını ve mahkûmiyete bağlı tutma kararını veren mercinin bir mahkeme olmadığı, kararın hürriyeti kısıtlayıcı bir niteliğinin bulunmadığı veya hürriyetten yoksun bırakılmanın mahkemece verilen hürriyeti kısıtlayıcı ceza ya da tedbirinin kapsamını aştığı şeklinde bir iddiasının bulunmadığı görülmektedir. Anayasa Mahkemesince de bu yönde herhangi bir tespite varılmamıştır.

42. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun mahkûmiyet hükmüne dayalı olarak tutulması yönünden bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

43. Başvurucu, iletişimin dinlenilmesine dair kayıtlarda bir kısmının Kürtçe olduğu belirtilen görüşme kayıtlarının Türkçeye tercüme edilerek tape düzenlendiğini ancak tercüme işlemini gerçekleştiren görevlilerinin bu konudaki uzmanlıklarının belli olmadığını, Duruşma Tutanağı"nda usulen kendisine okunduğu belirtilen bu tapelerin aslında okunmadığını, tapelerin tercümesi açısından bilirkişi incelemesi yapılmadığını, ayrıca hükme esas alınan bir tapeye konu görüşmeyi kendisinin yapmadığını söylediği hâlde bu görüşme ile ilgili ses analizi yapılması taleplerinin reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

44. Bakanlık görüşünde, başvurucu hakkındaki yargılama süreci ile adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine dair yargısal içtihatlara dair bilgi verildikten sonra somut olaya dair şu değerlendirmelerde bulunulmuştur.

i. Yargılamanın 1/3/2012 tarihli ilk celsesinde tape kayıtlarının yanı sıra soruşturma sürecinde alınan tüm savunmaların, tanık beyanlarının, fiziki takip tutanakları ile olay tutanağı gibi diğer delillerin de başvurucu ile müdafiine okunduğu, başvurucu ve müdafiinin de aleyhe olan belge ve tutanakları kabul etmediğini söylediği aktarılmıştır. Dairenin bozma kararı sonrası yapılan 14/7/2015 tarihli celsede ise başvurucu ve müdafinin ilk kez yargılamanın genişletilmesine ilişkin olarak beyanlarını sundukları, bu bağlamda başvurucu müdafiinin Kürtçeden Türkçeye çevirinin kim tarafından nasıl yapıldığına ilişkin olarak araştırma yapılmasını, tercümenin kolluk tarafından yapılmışsa ses kayıtlarının başka bir bilirkişi tarafından yeniden incelenmesi gerektiğini ileri sürdükleri ifade edilmiştir. Ancak başvurucu müdafiinin 22/11/2016 tarihinde söz konusu talepleri ile ilgili olarak tevsi tahkikat talebinin olmadığını belirttiği vurgulanmıştır.

ii. Somut başvuruda başvurucunun temel iddiasının 14/10/2011 tarihli eylemine ilişkin olarak verilen mahkûmiyet kararında dayanak olarak gösterilen tape kayıtlarına ve bunların incelenmesine yönelik itirazlarının karşılanmaması hususu olduğunu dile getiren Bakanlık, 22/11/2016 tarihli duruşmada başvurucu müdafii tarafından söz konusu talepten vazgeçildiğini değerlendirmektedir.

iii. Bakanlık sonuç olarak somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması ve tape kayıtlarının yeniden incelenmesi yönündeki taleplerinin karara bağlanmaması hususunun, başvurucu müdafii tarafından tekrar edilmemesi ve bu taleplerinden vazgeçilmesi nedeniyle başvurucuyu yargı mekanizmaları önünde dezavantajlı bir duruma düşürüp düşürmediği yönünden değerlendirme yapılması gerektiği ifade edilmiştir.

45. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında; tercüme ve ses analizine dair bilirkişi incelemesi yaptırılması taleplerini bozma kararı sonrası 14/7/2015 tarihinde yapılan celsede dile getirdiğini, Mahkemece bir sonraki celsede bu talebin değerlendirileceği belirtildiği hâlde 19/9/2015 tarihli celsede de talebe ilişkin bir karar verilmediğini, 27/11/2016 tarihli celsede aynı taleplerin tekrarlanmamasının bu taleplerden vazgeçildiği anlamına gelmeyeceğini, maddi gerçeğe ulaşılabilmesi için bu yöndeki araştırmaların Mahkemece zaten yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte başvurucu, esasa ilişkin önceki savunmalarını ve o savunmalarında belirttiği hususlarda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğine dair iddialarını tekrarlamıştır.

b. Değerlendirme

46. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

47. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun, hükme esas alınan iletişimin dinlenmesine dair kayıtların duruşmada okunmadığına ve bu kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadığına dair ihlal iddialarının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

48. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ilkesi ışığında taraflara tanık delili de dâhil olmak üzere delillerini sunma, inceletme noktasında uygun imkânların tanınması ve yargılamaya etkin katılımlarının sağlanması gerekir. Bu anlamda delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsiz olma iddiaları da yargılamanın bütünü kapsamında değerlendirilecektir. Ceza davaları ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin davaların usul kuralları da dâhil olmak üzere yargılamanın tüm aşamalarında silahların eşitliği ilkesinin güvence altına alınarak adil yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir (Mustafa Kupal, B. No: 2013/7727, 4/2/2016, §§ 50, 51, 52).

49. Kural olarak Anayasa Mahkemesinin görevi, herhangi bir davada bilirkişi raporu veya uzman mütalaasının gerekli olup olmadığına karar vermek değildir. Bilirkişi raporu benzeri delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi hususları derece mahkemelerinin yetkisi dâhilindedir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 68).

50. Somut olayda başvurucu, muhakemenin tüm evrelerinde sanıklardan S.Y. ile ankesörlü telefondan 10/10/2011 tarihinde yapılan görüşmeye dair 187 numaralı tapeyi kabul etmediğini ve bu görüşmeyi kendisinin yapmadığını beyan etmiştir. Bozma kararı sonrası yapılan yargılamada, duruşma tutanağında aksi yazılmakla birlikte ses kayıtlarının aslında okunmadığını ileri sürerek kayıtların okunmasını, 187 numaralı tape üzerinde ses analizine ve tüm tapelerdeki konuşmaların tercüme edilmesine dair uzmanlık raporları alınmasını talep etmiştir. Mahkemece başvurucunun bu talebi bozma kararı sonrasındaki 17/9/2015 tarihli celsede reddedilmiş (bkz. § 23), aynı celsede esas hakkındaki mütalaanın da sunulması üzerine başvurucu müdafiinden davanın esası hakkındaki savunmasını bildirmesi istenilmiştir (bkz. § 24). Başvurucu müdafii araştırılması gereken hususlara dair diğer celselerde talepte bulunmamış ise de bu yöndeki taleplerin önceki celsede reddedilerek kendisinden esas hakkındaki savunmasının sorulması karşısında yeniden benzer taleplerde bulunmasının yargılamanın geldiği aşama itibarıyla etkili bir yol olmaması ve aynı hususların temyiz dilekçesinde de bozma nedeni olarak gösterilmesi birlikte değerlendirildiğinde anılan taleplerden vazgeçildiği sonucuna ulaşmak mümkün görünmemektedir.

51. Bununla birlikte başvurucu, Dairenin bozma kararı öncesindeki muhakeme sürecinde 187 numaralı tape dışındaki tüm tapelere yansıyan görüşmeleri kendisinin yaptığını belirtmiş, bu görüşmelerin içerik olarak tapelere eksik ya da hatalı şekilde aktarıldığına, Kürtçe dilinde yapılan görüşmelerin doğru tercüme edilmediğine ya da bu tapelerin içeriklerinin kendisine duruşmada okunmadığına dair herhangi bir iddia ve itirazda bulunmamıştır. Diğer yandan müdafiinin hazır bulunmasıyla alınan kolluk ifadesine dair tutanakta, tüm tapelerin yüzüne karşı okunduğu belirtilerek başvurucunun savunması alınmış ve başvurucu içeriklerini inkâr etmediği görüşmelerin uyuşturucu madde ticareti ile ilgisiz konularda yapıldığını ifade etmiş ve bu beyanlarını sonradan verdiği savcılık ve sorgu ifadeleri ile 1/3/2012 tarihli celsede de tekrarladığını söylemiştir. Ayrıca başvurucunun görüşme yaptığı diğer sanıklar tarafından da aşamalarda tape içeriklerine yönelik benzer itirazlarda bulunulmadığı gibi başvurucu 1/3/2012 tarihli dilekçesinde de numarasını ve tapelerde aktarıldığı şekliyle içeriklerini belirttiği görüşmelerin hangi konularda yapıldığına dair açıklamalarda bulunmuştur (bkz. §§ 12, 13, 16).

52. Öte yandan başvurucu, uyuşturucu maddeyi naklettiği değerlendirilen kişinin kullandığı belirtilen telefon numarasının sanıklardan S.Y.ye söylenmesine dair 187 numaralı tapede aktarılan konuşmayı kendisinin yapmadığını belirtip bu konuda ses analizi yapılmasını talep etmiştir. Ancak sanık S.Y. sonradan reddetmekle birlikte müdafiinin hazır bulunmasıyla alınan kolluk ifadesinde tapedeki tespiti destekler şekilde bu görüşmeyi başvurucu ile yaptığını belirterek hangi konuda konuşulduğuna dair beyanda bulunmuştur. Öte yandan Mahkeme, gerekçeli kararda başvurucunun bu tapeye yönelik iddiasına dair değerlendirme yapmamakla birlikte dosya kapsamındaki delilleri ve bozma kararında değinilen hususları dikkate alarak ses analizi yapılması talebini ara kararıyla reddetmiştir (bkz. §§ 22-23).

53. Bununla birlikte Mahkemece, içeriği kabul edilmeyen 187 numaralı tape tek başına ya da belirleyici delil olarak kabul edilmemiş; bu delille birlikte aşamalarda alınan savunmalar, diğer sanıklar hakkındaki fiziki takipler, bu sanıkların birbirleriyle veya başvurucuyla yaptıkları ve ele geçirilen uyuşturucu maddeyle ilgisi olmadığı iddia edilse de içeriğini başvurucunun da kabul ettiği diğer görüşmeler birlikte değerlendirilerek başvurucunun uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma suçundan haklarındaki mahkûmiyet hükümleri kesinleşen diğer sanıkların eylemlerine iştirak etmek suretiyle atılı suçu işlediği sonucuna ulaşılmıştır (bkz. § 26).

54. Bu bağlamda somut olayda başvurucunun talepleri, Mahkemenin bu talebi ret gerekçesi, maddi olayın niteliği, yargılamanın bütünü ve gerekçeli karar birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun usule ilişkin imkânlardan yararlandığı ve dezavantajlı konuma düşürülmediği anlaşıldığından silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine yönelik bir ihlal bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

55. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

56. Başvurucu, atılı suçu işlemediğine ve iletişimin dinlenilmesine dair görüşme kayıtlarının ele geçirilen uyuşturucu madde ile ilgili olmadığına dair aşamalarda dile getirdiği esasa etkili savunmalarının Mahkeme ve Daire kararında karşılanmadığını belirterek adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

57. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa"nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye"nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).

58. Anayasa"nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).

59. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması, bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).

60. Somut olayda Mahkemenin, başvurucunun bilirkişi incelemesi yapılmasına dair taleplerini yeterli gerekçe göstererek reddettiği (bkz. § 23), yapılan değerlendirme sonunda hükümde başvurucunun davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları tartışılarak verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmektedir (bkz. § 26). Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda, değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki derece mahkemesince gerekçeli kararda; iletişimin dinlenilmesi sonucunda tespit edilen görüşmelere dair tapeler, dosya kapsamında bulunan fiziki takip ve olay tutanaklarında ulaşılan sonuçlar, başvurucu ve diğer sanıkların olaya dair savunmaları ayrı ayrı özetlenerek ilgisi açısından tercih edilen görüşme kayıtları ve değerlendirmelere atıf yapılmak suretiyle uyuşmazlık konusunun çözümünde dikkate alınan deliller belirtilmiştir.

61. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Adil Yargılanma Hakkına İlişkin Diğer İhlal İddiaları

a. Başvurucunun İddiaları

62. Başvurucu; iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması tedbiri sonucu elde edilen ve mahkûmiyete esas alınan hiçbir görüşme kaydının suç konusu uyuşturucu madde ile ilgili olmadığını, bu görüşmelerin ve dosya kapsamındaki diğer delillerin eksik ve hatalı değerlendirildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

63. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

64. Somut olayda Mahkemece yapılan değerlendirmede başvurucunun iddiaları, dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verildiği anlaşılmıştır. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup Mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

65. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan nedenlerle;

A. 1. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 23/11/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara