Esas No: 2018/15732
Karar No: 2018/15732
Karar Tarihi: 24/11/2021
AYM 2018/15732 Başvuru Numaralı EMRAH ÖZDEN Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
EMRAH ÖZDEN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/15732) |
|
Karar Tarihi: 24/11/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
M. Emin KUZ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
Çağlar ÖNCEL |
Başvurucu |
: |
Emrah ÖZDEN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü bulunan başvurucunun göndermek istediği mektuba el konulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/6/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ile eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, Erzincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunmaktadır.
10. Başvurucu, milletvekili D.T.ye mektup göndermek istemiştir. Başvurucu, İnfaz Kurumundaki bazı uygulamalardan şikâyetçi olduğu mektubunda; kurumda askerî nizama göre sayım yapılmak istendiğini, sabah vakitlerinde odalarının basılarak zorla havalandırmaya çıkarıldıklarını, işkenceye varan kötü muameleye maruz kaldıklarını ifade etmiştir. Bu olaylar sırasında bir kulağında işitme kaybı meydana geldiğini belirten başvurucu, Cumhuriyet Başsavcılığının işkenceyi önlemediğini ifade etmiştir.
11. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı (Disiplin Kurulu) 14/3/2018 tarihinde, mektubun sakıncalı olduğu gerekçesiyle gönderilmemesine karar vermiştir. Anılan kararda, mevzuat hatırlatıldıktan sonra mektup içeriğinde kişi ve kurumları hedef gösteren bilgiler olduğu, ayrıca suç örgütü mensuplarının haberleşmelerine neden olacak bir mektup niteliği taşıdığı ve bu durumun mektubun tamamına nüfuz ettiği ifade edilmiştir.
12. Başvurucu, anılan karara karşı Erzincan İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yaptığı itirazında; İnfaz Kurumunda yaşamış olduğu sorunları, hukuka aykırı uygulamaları ve işkenceleri yazdığı mektubuna el konulmasının hukuki bir dayanağının olmadığını, İnfaz Kurumu kararının keyfî olduğunu ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini beyan etmiştir.
13. İnfaz Hâkimliği, başvurucunun itirazını 21/3/2018 tarihli kararla reddetmiştir. Anılan kararlarda mektup içeriğinde kişi ve kuruluşları paniğe sevk edecek, kişi ve kurumları hedef gösteren nitelikte bilgiler olduğu belirtilmiştir. Başvurucunun anılan karara itirazı ise Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 11/4/2018 tarihinde, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
14. Nihai karar 13/4/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucu 5/6/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Anayasa Mahkemesinin 24/11/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
17. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılayacak gelirinin olmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
18. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
19. Başvurucu; öncelikle ilk bireysel başvurusunun 23/5/2018 tarihli ve 2018/767 muhabere numaralı yazıyla usulüne uygun olmaması sebebiyle iade edildiğini ileri sürerek incelemeye konu olan başvurunun yasal süresi içerisinde yapıldığının kabulünü talep etmiştir. Başvurucu; mektubunu milletvekili D.T.ye göndermek istediğini, mektubunda özetle İnfaz Kurumunda bizzat yaşadığı hukuka aykırı uygulamaları ve bu uygulamalar sırasında bir kulağında işitme kaybı meydana geldiğini anlattığını, başvurularına rağmen hukuksuz uygulamalarla ilgili bir tedbir alınmadığı için sesini mektuplarla dışarıya duyurmaya çalıştığını belirtmiştir. Başvurucu, mağduriyetini kamuoyuna mektup yoluyla duyurmak istediğini ancak idarenin keyfî davranarak haberleşme hürriyetini engellendiğini iddia etmiştir. Disiplin Kurulunun mektuba el konulmasına ilişkin kararı sonrasında üzerindeki manevi baskının daha da arttığını vurgulayan başvurucu, haberleşme ve ifade hürriyeti ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Bakanlık görüşünde; başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektubun 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun"un 68. maddesi ve olay tarihinde yürürlükte olan 20/3/2006 tarihli ve 2006/10218 sayılı mülga Ceza İnfaz Kurumları Yönetimi ile Ceza Güvenlik Tedbirleri Hakkında Tüzük"ün 91. maddesi uyarınca yetkili makamlar tarafından sakıncalı bulunduğu belirtilmiştir. Görüşte, mektubun alıcısına gönderilmemesinin kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amaçlarını taşıyıp taşımadığı ve Anayasa"nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amacı olup olmadığı hususunda takdirin Anayasa Mahkemesine ait olduğu ifade edilmiştir. Görüşte ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 15. maddesi ile Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme"nin 4. maddesi gereğince olağanüstü dönemlerde devletlerin olağan dönemdeki hukuk rejiminin dışına çıkabileceği, durumun gereklerine uygun şekilde temel hak ve özgürlükleri olağan döneme nazaran daha fazla kısıtlayabileceği belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, göndermek istediği mektubun Disiplin Kurulunca sakıncalı görülerek alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, § 23; Özkan Kart (2), B. No: 2013/1201, 20/5/2015, § 22; Akif İpek, B. No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015, § 24; Tayfur Tunç, § 36; Rıdvan Türan, § 36). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır.
22. Bireysel başvurunun ön şartlarından biri de başvuru süresidir. Süre, başvurunun her aşamasında dikkate alınması gereken bir usul hükmüdür (Deniz Baykal, B. No: 2013/7521, 4/12/2013, § 32).
23. Bireysel başvurunun süre koşuluna bağlanmasıyla başvuruculara, bireysel başvuruda bulunmak için imkân yanında hukuki belirlilik de sağlanmaktadır. Dolayısıyla dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi -bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça- hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırı değildir (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27).
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.
25. Somut olayda başvurucu, ilk başvurusunun 23/5/2018 tarihli ve 2018/767 muhabere numaralı yazıyla usulüne uygun olmaması sebebiyle iade edildiğini beyan etmiştir. Buna karşın başvurucunun beyan ettiği bilgilerin Anayasa Mahkemesinin kayıtları ile örtüşmediği belirlenmekle birlikte, başvurucunun ilk başvurusunu bir mahkeme veya ceza infaz kurumunu aracı kılmaksızın doğrudan posta yolu ile gönderdiğini ifade ettiği dikkate alındığında bu başvurunun hukuken geçerli kabul edilmesine de olanak bulunmamaktadır.
26. Sonuç olarak başvurucunun nihai kararı 13/4/2018 tarihinde öğrenmesinden itibaren otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra 5/6/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 24/11/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.