Esas No: 2021/10317
Karar No: 2022/858
Karar Tarihi: 01.02.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/10317 Esas 2022/858 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2021/10317 E. , 2022/858 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar ve nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davacı, temyiz dilekçesinde adli yardım talebinde bulunmuştur. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334-340. maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 336. maddesinin üçüncü fıkrasına göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtay’a da yapılabilir ve 337. maddesinin birinci fıkrası uyarınca da duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebilir. Davacının adli yardım talebini içeren dilekçesi dosya kapsamındaki belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken kanun yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, tarafların dava veya cevap dilekçelerinde(HMK m. 119/l-e-f ,HMK m. 129/1-e-f) iddia ve savunmanın dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini açıkça göstermek zorunluluğu bulunmaktadır. Davalı erkek 04.05.2016 tarihli cevap dilekçesinde herhangi bir delil bildirmemiş, tanık deliline dayanmamıştır. Davalı, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında tanık deliline dayanmadığından, sonradan sunduğu 01.07.2016 havale tarihli dilekçe ile tanıklarını bildirmesi hüküm ve sonuç doğurmaz (HGK 20.04.2016 tarih 2014/2-695 Esas ve 2016/522 Karar sayılı kararı). Bu durumda, bölge adliye mahkemesince, davalı tarafça usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen tanık beyanları esas alınarak davacı kadına kusur yüklenilmesi doğru olmamıştır. O halde, bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen davalı erkeğin kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek tamamen kusurludur. Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları zarar gören, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen kusursuz kadın eş yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesi gereğince uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu taleplerinin reddi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan sebeple davacının adli yardım talebinin kabulüne; temyiz edilen hükmün (2.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, yukarıda (3.) bentte açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi hükmünün KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi hükmünün BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 01.02.2022(Salı)