Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/10657 Esas 2022/1328 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/10657
Karar No: 2022/1328
Karar Tarihi: 15.02.2022

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/10657 Esas 2022/1328 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2021/10657 E.  ,  2022/1328 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının miktarı; davalı-davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, reddedilen ve aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    1-Davalı-davacı erkek temyiz dilekçesinde adli yardım talebinde bulunmuştur. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334-340 ıncı maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtay’a da yapılabilir ve 337 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca da duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebilir. Davalı-davacının adli yardım talebini içeren dilekçesi dosya kapsamındaki belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken kanun yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    2-Davacı-davalı kadın tarafından ilk derece mahkemesi hükmüne karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığından ve bölge adliye mahkemesince kusur belirlemesi ve iştirak nafakasının miktarı yönünden kadın aleyhine yeni bir hüküm tesis edilmediğinden, kadının kusur belirlemesi ve iştirak nafakasının miktarına ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    3-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre; davacı-davalı kadının sair, davalı-davacı erkeğin de aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
    4-Taraflar arasında görülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ve fer'ilere hükmedilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve bölge adliye mahkemesi kadının nafakaların, tazminatların ve ziynet alacağı talebinin miktarına ilişkin istinaf taleplerini kabul ederek ilk derece mahkemesinin kararını bu yönlerden kaldırmış; her iki tarafın kusur belirlemesine yönelik başvurularının esastan reddine karar vermiştir.
    Bölge adliye mahkemesi, davalı-davacı erkeğe bağımsız konut temin etmediği, eşini rızası olmadığı halde başka şehre götürdüğü ve işyerinde huzursuzluk çıkarıp eşinin işten çıkarılmasına neden olduğu ve davacı-davalı kadına da başka bir kadın ile, normal arkadaşlığın ötesinde, sürekli görüşüp mesajlaşarak ve telefonunu gizleyerek güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu vakıalarını kusur olarak yükleyip boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğuna hükmetmiştir. Davacı-davalı kadına yüklenen “güven sarsıcı davranış” kusuru kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşmiştir. Dosyanın tetkikinden, erkeğe kusur olarak yüklenen “işyerinde huzursuzluk çıkarıp eşinin işten çıkarılmasına neden olma” vakıasına dair tanık beyanlarının soyut olduğu, bu hususun başka delillerle de ispatlanamadığı anlaşılmış olup, bu konuda erkeğe kusur yüklenmesi doğru olmamıştır. Bu itibarla, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kesinleşen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre; bağımsız konut temin etmeyen ve eşini rızası olmadığı halde başka şehre götüren erkek ile güven sarsıcı davranışları olan kadın eşit kusurludur. Bu itibarla, erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru bulunmamış ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    5-Yukarıda 3. bentte açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir (TMK m.174). Bölge adliye mahkemesince davalı-davacı erkeğin, davacı-davalı kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan sebeple davalı-davacının adli yardım talebinin KABULÜNE; (2.) bentte gösterilen sebeple kadının kusur belirlemesi ve iştirak nafakasının miktarına dair temyiz dilekçesinin REDDİNE; bölge adliye mahkemesi hükmünün (4.) ve (5.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA; tarafların sair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün (3.) bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi.15.02.2022(Salı)

    Hemen Ara