Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/3447 Esas 2020/5760 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/3447
Karar No: 2020/5760
Karar Tarihi: 09.12.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/3447 Esas 2020/5760 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen dava kapsamında, davacı bankanın kredi borcu nedeniyle kefil olduğu bir müşteri için davalı banka tarafından icra takipleri başlatıldığı ve bunların takip edilerek tahsilat yapıldığı, ancak yapılan tahsilatların birbirinden bağımsız alacaklarmış gibi devam ettirildiği iddia edildi. Davacı banka, davalı bankanın bu işlemlerinin gerçek olmadığını ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, borçlu olmadığının tespiti ve kötüniyet tazminatı talep etti. Dava kısmen kabul edildi ve davalıdan fazla tahsil edilen para ile ilgili olarak istirdat davası açılmasına karar verildi. Ancak, davalı banka temyiz başvurusunda bulundu ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, esas alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararı bozdu. Karara göre, esas alınması gereken tarih dava tarihi değil, bozma sonrası dosyanın yeniden mahkemeye kaydedildiği tarihti.
Kanun Maddeleri: Kanunların Genel Dispozisyonları Hakkında Kanun (MADDE 2) ve Türk Medeni Kanunu (MADDE 41)  gibi çeşitli kanun maddeleri referans alınmıştır.
11. Hukuk Dairesi         2020/3447 E.  ,  2020/5760 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)

    Taraflar arasında görülen davada Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce bozmaya uyularak verilen 22.01.2019 tarih ve 2015/208-2019/54 sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalı bankanın, dava dışı Genç Katırcıoğlu Ltd. Şti"nin kredi borcu nedeniyle kredi sözleşmesinin kefili olan davacı hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlattığını, ayrıca ilamsız takip ve taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takipleri de yaptığını, yapılan takipleri ve tahsilatları tahsilat yapılmayan dosyalara bildirmeyerek takipleri birbirinden bağımsız alacaklarmış gibi devam ettirdiğini ileri sürerek davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %40"tan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın temyiz edilmesi üzerine (Kapatılan) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 2014/8575 esas ve 2014/12224 karar sayılı ve 03.07.2014 tarihli kararı ile;
    "Mahkemece bilirkişi raporları alınmış ve 10.12.2013 tarihli ek rapor benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Oysaki alınan raporlar arasında miktar yönünden çelişki bulunduğu gibi hükme esas alınan rapora davalı vekilince gerekçeleri gösterilmek suretiyle itiraz edilmiştir.
    Bu durumda mahkemece banka kayıtları üzerinde konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulundan tüm raporları irdeleyen ve çelişkileri gideren, sözleşme hükümleri de gözetilmek suretiyle davanın menfi tespit istemine ilişkin olması nedeniyle davalı bankanın alacağının dava tarihi itibariyle tespiti için ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, hükmün bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda tüm dosya kapsamı ve benimsenen 10.04.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre, icra takip dosyalarında son tahsilat tarihi olan 19.07.2012 tarihi itibariyle 11.972,51 TL fazla tahsilat yapıldığı anlaşıldığından fazla tahsilat nedeniyle istirdat davasına dönüşen davanın kısmen kabulüne, 11.972,51 TL"nin 19.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya yönelik talebin ve kötüniyet tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, uyulan bozma ilamında açıkça varsa fazla ödemenin dava tarihi itibariyle hesaplanması gerektiği ifade edilmiş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava tarihi olarak davanın açıldığı 28.10.2008 tarihi değil, bozma sonrası dosyanın yeniden mahkemenin esasına kaydedildiği 16.04.2015 tarihinin esas alınması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 09.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara