Esas No: 2018/6923
Karar No: 2020/7995
Karar Tarihi: 08.12.2020
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/6923 Esas 2020/7995 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Asıl Dava: Elatmanın Önlenmesi, Yıkım Ve Ecrimisil
Birleşen Dava: Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl dava yönünden davanın kısmen kabulü ile davalıların davacının arazisine yapmış oldukları müdahalenin men"ine, taşınmaz üzerinde bulunan ve 21.03.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda A, B, C, D harfleri ile gösterilen yapıların kal"ine, ecrimisil talebinin koşulları oluşmadığından reddine, birleşen dosya yönünden koşulları oluşmayan temliken tescil isteminin reddine, 21.03.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtilen toplam 41.427,30 TL malzeme bedelinin davalıların A,B,C,D ile belirtilen taşınmaz değerlerinin oranlarına göre davalılara ödenmesine ve depo edilen bedelin talep halinde davalılara ödenmesine karar verilmiş olup, hükmün asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili ile asıl davada davalılar-birleşen davada davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Asıl davada davacı- birleşen davada davalı vekili, vekil edenine ait dava konusu 383 ada 72 parsel sayılı taşınmaza davalıların bina yapmak suretiyle müdahale ettiğini belirterek, elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
Asıl davada davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Birleşen davada davacılar- asıl davada davalılar vekili, öncesi maliye hazinesine ait dava konusu taşınmaz üzerine iyiniyetli şekilde bina yaptıklarını, bina değerlerinin tecavüz edilen kısımların değerinden yüksek olduğunu belirterek, inşaat kurulu kısmın mülkiyetinin vekil edenlerine verilmesini talep ve dava etmiş, (yargılama aşamasında) 15.06.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusu taşınmazın tamamının devri istenmiştir.
Mahkemece; asıl dava yönünden davanın kısmen kabulü ile davalıların davacının arazisine yapmış oldukları müdahalenin men"ine, taşınmaz üzerinde bulunan ve 21.03.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda A, B, C, D harfleri ile gösterilen yapıların kal"ine, davacı tarafın ecrimisil talebinin koşulları oluşmadığından reddine, birleşen dosya yönünden koşulları oluşmayan temliken tescil isteminin reddine, 21.03.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtilen toplam 41.427,30 TL malzeme bedelinin davalıların A, B, C, D ile belirtilen taşınmaz değerlerinin oranlarına göre “davalılara” ödenmesine ve depo edilen bedelin talep halinde “davalılara” ödenmesine, karar verilmiş, hüküm davacı-birleşen davada davalı vekili ve davalılar-birleşen davada davacılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemine ilişkin olup birleşen dava ise, (temliken tescil nedenine dayalı) tapu iptali ve tescil talebine dairdir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı-birleşen davada davalı vekili ve davalılar-birleşen davada davacılar vekilinin asıl ve birleşen davanın esasına yönelen temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı-birleşen davada davalı vekili ile davalılar-birleşen davada davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Hemen belirtilmelidir ki; dava değeri, harçlandırılan değer olup, vekalet ücretinin de harcı tamamlanan bu değer üzerinden hesaplanacağı kuşkusuzdur.
Davacı ve/veya davalı kendisini vekille temsil ettirmiş ise, vekalet ücretinin, nispi harca tabi davalarda, davaya konu değer üzerinden takdir edilmesi gereklidir. Bu değer yukarıda ifade edildiği üzere harçlandırılmış değerdir. Ancak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesi gereğince, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için tarifenin İkinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenmelidir.
Somut olayda, asıl dava açılırken 609.000,00 TL üzerinden harç yatırılmak suretiyle elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil talep edilmiş olup dava dilekçesinde elatmanın önlenmesi için 529.000 TL, kal yönünden 20.000 TL ve ecrimisil yönünden de 60.000 TL dava değeri bildirilmiştir. Bilahare elatmanın önlenmesi talebi açısından işgal edilen alanların zemin değeri 60.840,00 TL ve yapı değeri ise 69.045,00 TL olarak belirlenmiş ancak kal istemi yönünden tamamlama harcı ikmal edilmemiştir. Yine birleşen dava, 60.000,00 TL üzerinden harç yatırılmak suretiyle açılmış ve (yargılama aşamasında) 15.06.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değeri 180.606 TL’ye yükseltilmek suretiyle harcı da yatırılmıştır.
Mahkemece, asıl davada elatmanın önlenmesi ve kal yönünden davanın kabulüne ve birleşen davada ise temliken tescil isteminin reddine karar verilmiştir. Harçlandırılan dava değeri asıl davada ( bilirkişi raporundaki zemin değeri baz alınarak) 80.840,00 TL ve birleşen davada ise (ıslah ile) 180.606,00 TL olup, bu değerler üzerinden kararın verildiği tarih itibariyle geçerli AAÜT"ne göre davacı-birleşen davada davalı lehine nispi vekalet ücretlerine hükmedilmesi gerekirken, eksik nispi vekalet ücretlerine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Aynı şekilde asıl davada, ecrimisil talebinin reddine ve birleşen davada ise 41.427,30 TL malzeme bedeli yönünden hüküm tesis edilmiştir. Harçlandırılan dava değeri asıl davada (dava dilekçesi baz alınarak) 60.000,00 TL ve birleşen davada ise ( kabul edilen) 41.427,30 TL olup, bu değerler üzerinden kararın verildiği tarih itibariyle geçerli AAÜT"ne göre davalılar-birleşen davada davacılar lehine (asıl davada) nispi vekalet ücretlerine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi ve (birleşen dava da) lehe nispi vekalet ücretine hükmedilmemesi de bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, birleşen dava, B2 ve B3 nolu fıkralarda “davalılar-birleşen davada davacılara” ödenmesi şeklinde hüküm tesis edilmesi gerekirken maddi hata ile “davalılara” denilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Davacı-birleşen davada davalı vekili ile davalılar-birleşen davada davacılar vekilinin yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle esasa yönelen temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 08.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.