Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1344 Esas 2022/2759 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1344
Karar No: 2022/2759
Karar Tarihi: 23.05.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1344 Esas 2022/2759 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, Libya vatandaşı hastalarının tedavi bedellerini ödemek kaydıyla hizmet alımı talebinde bulunarak davalının müvekkili hastaneye yönlendirdiği hastaların müvekkili hastaneden sağlık hizmeti aldığını ancak bakiyeyi ödemede temerrüde düştüğünü ve başlatılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini ve icra inkar tazminatı talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davacı ile davalı arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklı davacının davalıdan alacaklı olduğunu ve itirazın iptaline karar verirken bakiyenin yanı sıra faiz de hesaplanmıştır. Bölge adliye mahkemesi ise bu kararın bozulmayacak nedenlere dayandığını ve yapılan hesaplama hatasının düzeltilerek kararın onanmasının gerektiğini belirterek, kararın  HMK'nun 41, 355 ve İİK'nin 67/II. maddelerine uygun olduğunu ifade etmiştir. İİK'nin 67/II. maddesi uyarınca takip konusu asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir.
6. Hukuk Dairesi         2021/1344 E.  ,  2022/2759 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hüküm davalı tarafından duruşmalı temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 23.05.2022 gününde duruşmalı temyiz talebinde bulunan davalı şirket yetkilisi ... ile davacı şirket vekili Avukat ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    K A R A R

    Davacı vekili, davalının müvekkili şirkete ait .... Hastanesi'ne yönlendireceği Libya vatandaşı hastalarının tedavi bedellerini ödemek kaydı ile hizmet alımı talebinde bulunduğunu, bu konuda taraflar arasında karşılıklı mutabakat sağlanarak gönderilen hastaların müvekkili hastaneden sağlık hizmeti aldığını, bedellerinin davalıya fatura edildiğini, davalının faturalar uyarınca bir kısım tedavi bedellerini ödediğini ancak, bakiyeyi ödemede temerrüde düştüğünü, gönderilen ihtarnameye rağmen ödemenin yapılmadığını, başlatılan İstanbul 27. İcra Müdürlüğünün 2016/10994 E. sayılı takibe de itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, hastaların tamamının Libya vatandaşı olduğunu, bu nedenle davacının muhatabının Libya Devleti vatandaşları veya Libya Devleti olduğunu, müvekkili şirketin davada taraf sıfatının bulunmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında alacak borç ilişkisi doğuracak herhangi bir ticari ilişki olmadığını, taraflar arasında herhangi bir sözleşme veya mutabakat bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı defterlerinde takip tarihi itibariyle 5.863.841,87 TL davalıdan alacak kaydının bulunduğu, davalı defterlerinde ise 5.824.431,67 TL davacıya borç kaydının bulunduğu, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklı davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 5.824.431,67 TL alacaklı olduğu, davacının, ihtarnamede verilen süre sonundan takip tarihine kadar 142.419,32 TL işlemiş faiz alacağının bulunduğu, bu itibarla davalının, davacı ile ticari ilişki bulunmadığı savunmasının yerinde olmadığı, alacağın likit olduğu, davacının kötüniyetinin ispat edilemediği, her ne kadar davalı tarafça mahkeme heyeti reddedilmiş ise de, reddin yapıldığı yargılama aşaması ile ileri sürülen ret sebeplerine göre, ret talebinin açıkça davayı uzatmaya yönelik olduğundan HMK'nun 41. madde gereğince geri çevrilmesine karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, İstanbul 27.İcra Müdürlüğünün 2016/10994 E. sayılı dosyasında 5.824.431,67 TL asıl alacak ve 142.419,32 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.996.850,99 TL'ye yönelik itirazının iptaline, 1.193.370,19 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiş, bu karara karşı davalının yaptığı istinaf başvurusunu inceleyen bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince, davalının kayıtlarında yer alan borç üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, temerrüt tarihi dikkate alındığında işleyen faizin doğru hesaplandığı, alacağın likit olduğu, davacının takipte kötüniyetinin ispatlanamadığı dolayısıyla reddedilen kısım için davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp bir isabetsizlik bulunmaksızın karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Dava cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı açılmış itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Somut olayda asıl alacak miktarı ve işlemiş faiz miktarının toplamı 5.966.850,99 TL iken mahkemece 5.996.850,99 TL’ye hükmedilmesi ve hükmedilen miktar yönünden hesaplama hatası yapılması nedeniyle davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinde de hesaplama hatası yapılması doğru olmamıştır.
    Öte yandan itirazın iptâli davasında İİK'nın 67/II. maddesi uyarınca takip konusu asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, toplam takip bedeli üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Kararın bu nedenlerle bozulması gerekir ise de; yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 370/2 maddesi uyarınca kararın aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı asıl'ın sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 01.04.2021 tarih, 2018/2332 Esas ve 2021/462 Karar sayılı kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1 no.lu bendinde yer alan “5.996.850,99” ibaresinin karar metninden çıkarılarak yerine “5.966.850,99” ibaresinin yazılması, 2 no’lu bendinde yer alan “1.193.370,19” ibaresinin karar metninden çıkarılarak yerine “1.164.886,33” ibaresinin yazılması, 7 no.lu bendinde yer alan “2.180” ibaresinin karar metninden çıkarılarak yerine “5.533,00” ibaresinin yazılması suretiyle kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmayan davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının talep halinde davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 23.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara