Esas No: 2021/5547
Karar No: 2022/1591
Karar Tarihi: 21.02.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/5547 Esas 2022/1591 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2021/5547 E. , 2022/1591 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de; davalı aleyhine hükmedilen alacak miktarı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/1. maddesindeki parasal sınır 40.350,00TL’nin altında olduğundan duruşma isteğinin miktar yönünden reddine karar verildikten sonra, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mahalli mahkemece bozma öncesi yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulüyle toplam 33.281,25TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar, davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir. 8. Hukuk Dairesi’nin 10.05.2017 tarihli ilamı ile bankanın fon alıp mevduat sahibine karşılığını mı verdiği yoksa mevduat sahibinin vadesiz hesapta bulunan miktar karşılığı fon mu aldığı tam olarak anlaşılamadığı belirtilerek, yapılan işlemin niteliğinin açıklığa kavuşturulması için ilgili bankadan sorulmasını ve gerekirse bankacı bilirkişiden durumu netleştirmesi için rapor alınması gerektiğini belirtilerek bozma kararı verilmiştir. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda verilen ikinci kararda ise, yazılı şekilde toplam 33.281,25TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye “usuli müktesep hak” veya “usule ilişkin kazanılmış hak” denir. “usuli müktesep hak”, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay İçtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlıdır.
Ne var ki; mahkemece, bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, bozma ilamında bankanın fon alıp mevduat sahibine karşılığını mı verdiği yoksa mevduat sahibinin vadesiz hesapta bulunan miktar karşılığı fon mu aldığının açıklığa kavuşturulması gerektiği belirtilmesine rağmen, bozma sonrası alınan 13.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda iki olasılığın olduğunun belirtildiği ve bankanın fon alıp mevduat sahibine karşılığını mı verdiği yoksa mevduat sahibinin vadesiz hesapta bulunan miktar karşılığı fon mu aldığına ilişkin olduğu hususunun açıklığa kavuşturulmadığı mahkemece iş bu rapor hükme esas alınarak karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece 8. Hukuk Dairesi’nin 10.05.2017 tarihli bozma ilamında belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21.02.2022 (Pzt.)