Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/10954 Esas 2022/1830 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/10954
Karar No: 2022/1830
Karar Tarihi: 28.02.2022

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/10954 Esas 2022/1830 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nde görülen boşanma davasında, davacı kadının maddi-manevi tazminat miktarları, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları ve şahsi ilişki tesisi yönünden yapılan temyiz itirazı değerlendirilmiştir. Mahkeme, davacı kadının istinaf itirazının esastan reddine karar verildiği halde, yatılı olarak şahsi ilişki kurulmasının doğru olduğunun belirtilen \"yatılı\" ibaresinin maddi hata olduğunu tespit etmiştir. Maddi-manevi tazminat miktarları, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları ve şahsi ilişki tesisi yönünden yapılan temyiz itirazlarının kısmen kabul edildiği kararda, yukarıda belirtilen yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmadığı ve Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri, daha uygun miktarda iştirak ve yoksulluk nafakası hükmedilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Detaylı kanun maddeleri şöyledir:
- Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesi: \"Kanunî sebeplere dayanılarak yapılacak her türlü hukukî işlemin hak ve yararları dengeli bir şekilde gözetilir. Hukukî işlemlerin yapılması, sadece kanunî yetkilerin bir gereği olarak veya hakların kötüye kullanımı yoluyla önlenemez.\"
- Türk Borçlar Kanunu'nun 50. maddesi: \"Zararın tazmini için zarar gören, kusur oranına göre birlikte sorumlu olanlardan her birine karşı, fazla bir zarar görülmemek şartıyla, birlikte veya ayrı ayrı dava açabilir.\"
- Türk Borçlar Kanunu'nun 51. maddesi: \"Zarar
2. Hukuk Dairesi         2021/10954 E.  ,  2022/1830 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Boşanma

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından maddi-manevi tazminat miktarları, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları ve şahsi ilişki tesisi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle ilk derece mahkemesi tarafından müşterek çocuk ile davalı erkek arasında yatısız şekilde tesis edilen şahsi ilişkiye yönelik olarak, davacı kadın tarafından yapılan istinaf itirazının bölge adliye mahkemesince esastan reddine karar verildiği halde, yatılı olarak şahsi ilişki kurulmasının doğru olduğu yönündeki gerekçesinde geçen “yatılı” ibaresinin maddi hata olduğunun anlaşılmış bulunmasına göre davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
    2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarları azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî(TMK m. 174/1) ve manevî (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre müşterek çocuk ... yararına takdir edilen iştirak nafakası miktarı azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    4-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası miktarı azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesinin esastan ret kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 28.02.2022 (Çar.)

    Hemen Ara