Esas No: 2018/17862
Karar No: 2018/17862
Karar Tarihi: 28/12/2021
AYM 2018/17862 Başvuru Numaralı HAYATİ ÖZCAN Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
HAYATİ ÖZCAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/17862) |
|
Karar Tarihi: 28/12/2021 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
Raportör |
: |
Ferhat YILDIZ |
Başvurucu |
: |
Hayati ÖZCAN |
Vekili |
: |
Av. Deniz YİĞİTCEOĞLU |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin uzun süre ve hukuka aykırı olarak dinlenildiği ileri sürülerek açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/6/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu hakkında, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 135. maddesi kapsamında iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbiri uygulanmıştır.
10. Başvurucu hakkındaki tedbirin de dâhil olduğu dinleme kararlarının verilmesini ve uygulanmasını sağlayan kamu görevlileri hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, resmî belgede sahtecilik suçlarını işledikleri iddiası ile kamu davası açılmış olup yargılama devam etmektedir.
11. Başvurucu vekili, 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde düzenlenen koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde, Başsavcılık tarafından yürütülen soruşturma kapsamında başvurucunun cep telefonu ve IMEI numarasını H.E. isimli şahsa yönelik olarak takibat yapmak amacıyla dinlenildiği ve bu şekilde başvurucu hakkında 7/9/2009 tarihinde İzmir Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla ilk defa dinleme kararı verildiği, üçer aylık sürelerle dinleme kararının iki defa uzatıldığı ifade edilmiştir. Dilekçede ayrıca başvurucunun toplamda 267 gün boyunca başka bir isim altında dinlenildiği, bu durumun Başsavcılık tarafından başvurucuya bildirilmesi üzerine başvurucunun olaydan haberdar olduğu, özel hayatının ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği vurgulanmıştır.
12. İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen davada Cumhuriyet savcısı tarafından Mahkemeye sunulan esas hakkındaki mütalaada; yargılama konusu yapılan eylemin iletişimin tespitine dayanması nedeniyle ceza mahkemelerinde tazminat konusu yapılamayacağı vurgulanarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
13. Mahkeme 7/9/2015 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, telekomünikasyon yolu ile iletişimin denetlenmesi ve teknik araçlarla izleme yolu ile yapılan koruma tedbirlerinin 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi ve devamında sayılan hürriyeti bağlayıcı, seyahat özgürlüğünü kısıtlayıcı hâllerden olmadığı belirtilmiştir.
14. Başvurucu, söz konusu kararın bozulması talebiyle Yargıtaya temyiz başvurusunda bulunmuştur. Temyiz dilekçesinde; mahkeme gerekçesinin haksız olduğunu, 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin (3) numaralı fıkrasındaki düzenlemeyle suç soruşturması ya da kovuşturması sırasında hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davası açılabileceğinin hüküm altına alındığını, dava konusu istemin de bir hâkimin verdiği haksız ve hukuka aykırı karar sonucu uğranılan manevi zararın giderilmesi niteliğinde olduğunu, bu anlamda mahkemenin davanın reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir. Bunların yanında başvurucu, farklı bir isim adı altında kendisinin uzun bir süre hukuka aykırı olarak dinlenildiğini, özel hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini, mahkemenin anılan tedbirin ölçüsüz olduğunu kabul ettiğini ancak tazminata hükmetmeyerek açıkça hukuka aykırı karar verdiğini ileri sürmüştür.
15. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 12/3/2018 tarihli kararıyla 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin (3) numaralı fıkrasının, başvurucunun cep telefonunun dinlendiği dönemden sonra 18/6/2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olması sebebi ile 5271 sayılı Kanun"un 144. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer verilen tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenlerin tazminat talebinde bulunamayacağına ilişkin hükme istinaden davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün onanmasına kesin olarak karar verilmiştir.
16. Nihai karar 4/6/2018 tarihinde öğrenilmiştir.
17. Başvurucu tarafından 5/6/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Anayasa Mahkemesinin 28/12/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
19. Başvurucu; telefonunun hukuka aykırı olarak ve farklı bir soyadı kullanılarak dinlenildiğini, bu durumun Başsavcılıkça tespit edilerek kendisine bilgi verildiğini, dinlemenin 7/9/2009 tarihinde başlayarak 267 gün boyunca sürdürüldüğünü ileri sürmüştür. Ayrıca oluşan zararlarının tazmin edilmesi amacıyla 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi uyarınca ağır ceza mahkemesinde tazminat davası açtığını, hukuka aykırı dinleme nedeniyle haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini, 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca tazminata hak kazandığını iddia etmiştir.
20. Bakanlık görüşünde; başvuruya konu edilen süreçte yargı organlarınca verilen kararlara ilişkin genel bilgiler aktarılmış ve Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmesinin zorunlu olduğu, başvurucunun bu kapsamda adli veya idari yargı mercilerine başvurabileceği, zararlarının bu şekilde tazmin edilebileceği, bu başvuru yollarının tüketilmesinin gerekli olup olmadığının incelenmesinin gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği şikâyetinin esası incelenecek olursa ilk derece mahkemesi ve Yargıtay kararının kanunun uygulanması niteliğinde olduğu, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermediği, 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi dışındaki başvuru yollarıyla da zararın tazmin edilebileceği, başvurucunun hukuka aykırı olarak dinlenilmesine neden olan kişiler hakkında özenli bir soruşturma ve yargılama yapıldığı, bu bakımdan şikâyete konu eylemin ceza hukuku ile yaptırıma bağlandığı, başvurucunun ihlal iddialarının bu bilgi ve değerlendirmeler esas alınarak incelenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
B. Değerlendirme
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (7) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuruların incelenmesinde, bu Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır."
22. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün (İçtüzük) 84. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuruların incelenmesinde, kararların infazında Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır."
23. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun "Dava sırasında taraflardan birinin ölümü" kenar başlıklı 55. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir."
24. Başvurunun incelemesi devam ederken başvurucunun 31/12/2020 tarihinde öldüğü nüfus kayıtlarından anlaşılmıştır.
25. Anayasa Mahkemesi Asya Oktay ve diğerleri (B. No: 2014/3549, 22/3/2017, §§ 18-21) kararında başvurucunun bireysel başvurunun yapıldığı tarihten sonra ölmesi durumunda başvurunun incelenmesine devam edilip edilemeyeceğine ilişkin ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararın ilgili kısmı şöyledir:
"18. Uygulamada hukuk yargılamalarında, taraflardan birinin ölümü halinde dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi nedeniyle davaya mirasçılar tarafından devam edilebileceğinin kabul edildiği hallerde, mahkemelerce mirasçılara usulüne uygun olarak tebligat yapılarak mirası reddetmeyen mirasçıların mecburi dava arkadaşı olarak davada yer almalarının sağlandığı görülmektedir (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi E. 2015/20127, K. 2015/21189, 26/11/2015).
19. Asli görevi Anayasa"yı yorumlamak, böylece Anayasa"da yer alan temel hak ve özgürlüklerin kapsam ve sınırlarını belirlemek olan Anayasa Mahkemesinin (Mahkeme) bireysel başvuru yolunda başvurucuların başvuru tarihinden sonra vefat etmeleri hâlinde yukarıda yer verilen usulü benimseyerek 4721 sayılı Kanun"un anılan hükümlerindeki tarihleri tespit etme ve buna göre mirası reddetmeyen mirasçıların başvuruya devam etmelerini sağlama yükümlülüğünü üstlenmesinin, Mahkemenin asli görevini yerine getirmesi önünde engel teşkil edecek ve böylelikle Mahkemeyi temel işlevinden uzaklaştırabilecek olması nedeniyle bireysel başvurunun niteliğine uygun düşmediği görülmektedir.
20. İçtüzük"ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendine göre başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varılması hâlinde başvurunun düşmesine karar verilebilir. Bununla birlikte İçtüzük"ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereği Anayasa"nın uygulanması, yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde başvurunun incelenmesine devam edilebileceği öngörülmüştür.
21. Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda Anayasa"nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâller gibi başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varıldığı durumlarda, başvurucuların vefat etmesi hâlinde başvuruya devam edilmesinin sağlanması yönünden öncelikli yükümlülüğün başvuruya devam etme hakları olan şahıslarda bulunduğu kabul edilmelidir."
26. Anayasa Mahkemesi Asya Oktay ve diğerleri içtihadından sonraki dönemde, bireysel başvuru devam ederken başvurucunun ölmesi durumunda ölüm tarihinden sonra makul bir süre içinde kendiliğinden Anayasa Mahkemesine başvurarak başvuruya devam etmek istediğini bildiren mirasçıların -menfaatlerinin bulunup bulunmadığını da gözeterek- başvurularını incelemiştir (diğerleri arasından bkz. Ayten Yeğenoğlu, B. No: 2015/1685, 23/5/2018 [ölümden yaklaşık üç ay sonra]; Fatma Ülker Akkaya, B. No: 2014/18979, 22/2/2018 [ölümden iki ay sonra]). Mirasçıların başvuruyu devam ettirme yönündeki iradelerini Anayasa Mahkemesine bildirmediği hâllerde ise düşme kararı verilmektedir (Ali Sedat Yücelik ve diğerleri, B. No: 2015/2574, 9/5/2018, §§ 22-25; Abbas Çelik ve diğerleri, B. No: 2014/749, 7/3/2018, §§ 26-29; Haşim Özpolat, B. No: 2014/3140, 21/9/2017, § 19; Şükran Çopuraslan, B. No: 2014/4695, 14/9/2017, § 22).
27. Anayasa Mahkemesi T.G. (B. No: 2017/21163, 9/1/2019, §§ 17-20) kararında bireysel başvuru yapıldıktan sonra ölen başvurucuların mirasçılarının başvuruyu devam ettirme yönündeki taleplerini Anayasa Mahkemesine iletebilecekleri makul süreyi -haklı mazeretler saklı kalmak kaydıyla- ölüm tarihinden itibaren dört ay olarak tespit etmiştir.
28. Somut olayda bireysel başvuru tarihinden sonra başvurunun incelemesi devam ederken 31/12/2020 tarihinde başvurucunun vefat ettiği anlaşılmıştır. Ancak başvurucunun mirasçıları ölüm tarihinden itibaren dört ay içinde başvuruya devam etmek istediklerine ilişkin taleplerini Anayasa Mahkemesine iletmemiştir. Öte yandan başvurunun incelenmesine devam etmeyi gerekli kılan ve İçtüzük"ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasında öngörülen nedenlerden birinin de bulunmadığı değerlendirilmiştir.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvurucunun ölümü nedeniyle DÜŞMESİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 28/12/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.