Esas No: 2022/957
Karar No: 2022/2089
Karar Tarihi: 07.03.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/957 Esas 2022/2089 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2022/957 E. , 2022/2089 K.Özet:
Hazine, kayyım atanması için açtığı dava sonucunda mahallin en büyük mal memurunun yönetim kayyımı atanmasını istemişti. Ancak dava açılırken başvurma harcıyla peşin maktu harcın yatırılmadığı ve mahkemece bu harçların daha sonra ikmal edilmesine ilişkin bir ara karar verilmediği gibi, tahsile ilişkin bir bilgi ve belge de olmadığı tespit edildi. Mahkeme, yargı harcı yatırılmadan davanın devam etmesine izin vermeyeceğinden, davayı reddetti. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kayyımlıkla ilgili mali yükümlülüklerden bahsedilmesine rağmen yargı harcının bu bağışıklık kapsamına girdiğinin belirtilmediğine dikkat çekti. Bu nedenle, başvurma harcı ve peşin maktu harç ödenmedikçe davanın devam etmesine izin verilmediği belirtildi. Kanunlar ise şu şekilde açıklandı: - 3561 Sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun - 492 Sayılı Harçlar Kanunu
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kayyım Atanması
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı hazine tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, 3561 Sayılı Kanun’a dayalı olarak açılan kayyım atanması isteğine ilişkindir.
3561 Sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun'un amacı, birinci maddesinde, bir kimsenin uzun süreden beridir bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle mal varlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere, mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak tarif edilmiş; 2/4 maddesinde ise, kayyımlıkla ilgili işlemlerin her türlü vergi, resim, harç, katkı payı gibi mali yükümlülüklerden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.
3561 Sayılı Kanun'un 24.07.2008 tarih ve 5793 Sayılı Kanunla değişiklikten önce bu hüküm "Kayyım tayin edilen mal memurunun 492 sayılı Harçlar Kanununun 1 ve 3 sayılı tarifelerine göre bütün işlemleri hakkında aynı kanunun 13.maddesinin (j) bendi hükmü uygulanır" şeklinde olduğundan 5793 sayılı Kanun'la gerçekleşen 24.07.2008 tarihli değişikliğe kadar 3561 Sayılı Kanun gereğince kayyım atanması için Hazine tarafından açılan davalarda dava harcı (yargı harcı) alınmıyordu. Oysa, 5793 Sayılı Kanun'la değişik 3561 sayılı Kanun'un 2. maddesinde yargı harcından muafiyetle ilgili hükme yer verilmemiş, yerine kayyımlıkla ilgili işlemlerin her türlü vergi, resim, harç, katkı payı gibi mali yükümlülüklerden müstesnadır düzenlemesiyle yetinilmiştir.
23.12.1976 tarih ve 1976/7-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere harç, adli ve idari hizmetlerde ve bu hizmetlerin gerektirdiği masrafları karşılamak mülahazasıyla gerçek ve tüzel kişilerden hazinece alınan bir paradır. Buna göre, bir hizmetin harç konusu olabilmesi için kişilerin bir kamu kurumundan yararlanmaları, kişilere kamu eliyle özel bir yarar sağlanması ve kamu idaresinin kişilerin özel bir işiyle uğraşması gerekmektedir.
Bir kamu hizmetinden dolayı harç alınabilmesi, bu hizmetin kanunla belirlenmesine ve bu hususla ilgili harç alınmasına ilişkin düzenlemelerin de kanunda yer almasına bağlıdır.
Nitekim T.C. Anayasası'nın 73. maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır" hükmü öngörülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2017 tarihli 2017/1-1201 Esas ve 2017/716 Karar sayılı içtihadında açıklandığı üzere; yargı harcı devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete ondan yararlananların katkısıdır. Kanunla açıkça yargı harçlarından muaf olduğu veya işleminin müstesna olduğuna ilişkin düzenleme yapılmamış olan herkes, bu harçları ödemekle yükümlüdür.
3561 Sayılı Kanun'un 2/4. maddesinde kayyımlıkla ilgili işlemler, her türlü vergi, resim, harç, katkı payı gibi mali yükümlülüklerden müstesnadır hükmüne yer verilmiş ise de, burada yargı harçlarından bağışıklığa ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Hal böyle olunca Kanunda kayyımlıkla ilgili işlemlerin parasal yükümlülüklerden bağışık olduğu belirtilmiş ise de açıkça yer verilmeyen yargı harcının bu bağışıklık içerisinde olduğunun kabulüne imkan yoktur.
Dosya kapsamından, eldeki dava açılırken başvurma harcı ile peşin maktu harcın yatırılmadığı, mahkemece bu harçların daha sonra ikmal edilmesine ilişkin bir ara kararı da verilmediği gibi, tahsile ilişkin bir bilgi ve belgenin olmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; 3561 Sayılı Kanun uyarınca hazine vekilinin mülkiyeti hazineye ait olmayan dava konusu taşınmazda, hazinenin hak ve menfaatlerinin korunması yanında nerede ve kim oldukları tespit edilemeyen gerçek kişi maliklerin hak ve menfaatlerinin de korunması sonucunu doğuracak şekilde mahallin en büyük mal memurunun yönetim kayyımı atanması için açtığı davada yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, başvurma harcıyla maktu peşin harç ödenmedikçe, eldeki davaya devam etme imkanı bulunmamaktadır. Mahkemece, bu husus gözetilmeksizin, dava açılırken usulünce yargı harcı yatırılmadan yargılamaya devamla davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK'un 440/III-3. bendi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna oy birliğiyle karar verildi. 07.03.2022 (Pzt.)