Esas No: 2022/701
Karar No: 2022/2420
Karar Tarihi: 14.03.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/701 Esas 2022/2420 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2022/701 E. , 2022/2420 K.Özet:
Bir çiftin karşılıklı boşanma davası sonucunda, ilk derece mahkemesi davalı-davacı kadının tam kusurlu olduğunu kabul ederek boşanmalarına karar vermiştir. Ancak dosya detayları incelendiğinde ceza davasına konu olan olayın ardından tarafların bir araya geldiği ve erkeğin kadını affettiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı-davacı kadına ceza davasına dayanarak kusur yüklenemez. Ayrıca, kusursuz eş aleyhine maddi ve manevi tazminata karar verilemez. Bu sebeplerle, mahkeme kararı bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2 maddesi: Boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Tedbir Nafakası
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından kusur belirlemesi ve hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak karşılıklı açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince davalı-davacı kadının “ silahla tehdit suçundan yargılanıp ceza aldığı böylece erkeğe bıçak çekip üzerine yürüdüğünün ispatlandığı”, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı davacı kadının tam kusurlu olduğu kabul edilerek karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile boşanmaya ve ferilere karar verilmiştir. Davalı-davacı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince, davalı-davacı kadının, erkeğe bıçak çekip üzerine yürüdüğü, bu nedenle yargılanıp ceza aldığı, dinlenen tanık beyanlarına göre de tarafların ceza davasına konu bu olaydan sonra bir araya gelmediği değerlendirilerek, davalı-davacı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; dosya kapsamından taraflar arasındaki ceza davasına konu olayın 12.09.2016 tarihinde yaşandığı, davalı-davacı kadın aleyhine kasten yaralamaya teşebbüs suçlaması ile ceza davası açıldığı, davacı-davalı erkeğin ceza yargılamasındaki beyanında “eşim eline bıçağı alarak bana gösterdi, üzerime doğru koşmadı, ben de kaçmadım, sanıktan şikayetçi değilim, eşim ile şuan mutluyuz” dediği, davalı-davacı kadın hakkında silahla tehdit suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 20.02.2017 tarihinde verildiği ve 23.03.2017 tarihinde keşinleştiği anlaşılmıştır. Davacı-davalı erkek, 01.11.2017 tarihli dava dilekçesi ile müşterek evden üç ay önce ayrıldığını belirtmiştir. Kadının tanığı Göknur ise ceza yargılamasına konu olaydan sonra taraflarla birlikte aynı apartta kaldıklarını, tarafların evinde kaldığını beyan etmiştir. Hal böyle olunca, davacı-davalı erkeğin ceza yargılamasındaki beyanı, dava dilekçesinde müşterek evden üç ay önce ayrıldığına dair kabulü ve tanık ...’un beyanı değerlendirildiğinde tarafların ceza davasına konu olaydan sonra birlikte yaşadıkları, erkeğin kadını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davalı-davacı kadına ceza davasına konu olaya dayanılarak kusur yüklenemez. Evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesine ilişkin ispatlanmış başka bir kusur da bulunmadığından davacı-davalı erkeğin actığı asıl davanın reddi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile davalı-davacı kadının tam kusurlu olduğu kabul edilip asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ne var ki, boşanma hükmü temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetirilmiştir.
2-Yukarıdaki bentte açıklandığı üzere taraflara kusur yüklenilemez. Boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz eş aleyhine maddî ve manevî tazminata karar verilemez. Davalı-davacı kadının kusuru bulunmadığından, davacı-davalı erkek yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2 maddesi koşulları oluşmamıştır. O halde davacı davalı erkeğin maddî ve manevî tazminat isteklerinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan sebeple bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 14.03.2022 (Pzt.)