Esas No: 2018/34176
Karar No: 2018/34176
Karar Tarihi: 29/12/2021
AYM 2018/34176 Başvuru Numaralı DURMUŞ GÜNSÜR Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
DURMUŞ GÜNSÜR BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/34176) |
|
Karar Tarihi: 29/12/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
Raportör |
: |
Ferhat YILDIZ |
Başvurucu |
: |
Durmuş GÜNSÜR |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin birbirleriyle yeterli şekilde iletişim kuramamaları nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/11/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçları kapsamında yürütülen soruşturma sürecinde Bilecik Sulh Ceza Hâkimliğinin 1/9/2016 tarihli kararıyla tutuklanmıştır.
10. Başvurucunun eşinin ise Bilecik Ağır Ceza Mahkemesinin 30/11/2017 tarihli kararıyla silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan mahkûmiyetine karar verilmiştir. Anılan karara yapılan itiraz Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 19/3/2018 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir. Bunun üzerine başvurucunun eşi, hükümlü olarak Kayseri Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna 6/8/2018 tarihinde yerleştirilmiştir.
11. Bu sırada başka bir ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucu, aile birleştirmesi talebi kabul edilerek Kayseri 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) 11/10/2018 tarihinde nakledilmiştir. Başvurucu 11/11/2020, eşi ise 24/4/2019 tarihinde tahliye olmuştur.
12. Başvurucu 15/10/2018 tarihinde İnfaz Kurumuna başvurmuş ve eşi A.G. ile kurum içi görüşme yapma talebinde bulunmuştur.
13. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulunun (Kurul) 15/10/2018 tarihli kararıyla başvurucunun talebi reddedilmiştir. Kararda; başvurucu ve eşinin Ceza İnfaz Kurumunda bulunmalarının her ikisi açısından açık ve kapalı ziyaret yapma durumunu olanaksız kıldığı, mevzuatta bu şekilde görüş yapılabileceğine dair herhangi bir düzenleme bulunmadığı belirtilmiştir.
14. Başvurucunun Kurul kararının kaldırılması talebiyle yaptığı şikâyet başvurusu Kayseri İnfaz Hâkimliğinin (İnfaz Hâkimliği) 24/10/2018 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, Kurul kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiştir.
15. Başvurucunun anılan karara karşı yaptığı itiraz Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 7/11/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Kararda İnfaz Hâkimliği kararının yerinde olduğu vurgulanmıştır.
16. Nihai karar 13/11/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucu 21/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
18. Anayasa Mahkemesi tarafından talep edilmesi üzerine İnfaz Kurumu tarafından başvurucu ile eşinin telefonla ve yüz yüze görüşmelerine ilişkin listeler gönderilmiştir. Buna göre başvuru tarihinden sonra başvurucu ile eşinin 25/1/2019, 22/2/2019, 8/3/2019 ve 12/4/2019 tarihlerinde görüştürüldükleri anlaşılmıştır. Başvurucu ise 8/4/2019 tarihli ek beyan dilekçesinde bireysel başvuru tarihinden sonra aylık olarak eşiyle kapalı görüş şeklinde görüşmesine imkân sağlandığını, sadece bir defa açık görüş yapabildiğini belirtmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. İlgili hukuk için bkz. Murat Aydın, B. No: 2016/58533, 3/7/2019, §§ 19-41.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Anayasa Mahkemesinin 29/12/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
21. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
22. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
23. Başvurucu, kendisi gibi aynı ceza infaz yerleşkesinde bulunan eşi ile kurum içi (açık ya da kapalı usulle) görüşme yapabilmesi için yaptığı başvurularının olumsuz sonuçlandığını, başka ceza infaz kurumlarında bu şekilde görüşlerin yapılmasına rağmen kendisinin eşi ile görüşmesine izin verilmemesi nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini, eş durumu mazereti haklı görülerek eşi ile aynı ceza infaz kurumuna nakledilmelerine rağmen görüşememelerinin hukuka aykırı olduğunu, aile bütünlüğünün zarar gördüğünü ileri sürmüştür. Başvurucu 8/4/2019 tarihli ek beyan dilekçesinde özetle bireysel başvuru tarihinden sonra aylık olarak eşiyle kapalı görüş şeklinde görüşmesine imkân sağlandığını, ancak açık görüşe izin verilmediğini, 33 aydır tutuklu olduğunu, eşiyle sadece bir defa açık görüş yapabildiğini iddia etmiştir.
24. Bakanlık görüşünde, ilgili mevzuata değinildikten sonra başvurucunun kendisi gibi ceza infaz kurumunda bulunan eşi ile görüştürülmemesinin başvuru tarihindeki mevzuata uygun olduğu ancak 17/6/2005 tarihli Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik"in 9’uncu maddesinin üçüncü fıkrasında 5/12/2018 tarihinde yapılan değişiklikle aynı yerleşke içerisinde farklı ceza infaz kurumlarında bulunan eşlerin görüşme yapabilmesine imkân sağlandıktan sonra başvurucunun talep tarihinden çok kısa bir süre sonra çeşitli tarihlerde eşiyle görüşebildiği, başvurucu ve eşinin telefonla veya mektupla da iletişim sağladıkları vurgulanmıştır. Görüşte son olarak İnfaz Hâkimliği kararı ile anılan karara itiraz üzerine verilen itirazın reddine ilişkin karardaki tespit ve sonuçların yasanın uygulanması niteliğinde olduğu, bu anlamda Anayasa"da yer alan hak ve özgürlükleri ihlal eder nitelikte olmadığı veya adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfîlik içermediği ifade edilmiştir.
2. Değerlendirme
25. Aile hayatına saygı hakkı Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınmıştır. Madde gerekçesi de dikkate alındığında kamusal makamların özel hayata ve aile hayatına müdahale edememesi ile kişinin ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi düzenleyip yaşayabilmesi gereğine işaret edildiği görülmekte olup söz konusu düzenleme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi çerçevesinde korunan aile hayatına saygı hakkının Anayasa’daki karşılığını oluşturmaktadır. Ayrıca Anayasa’nın 41. maddesinin -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- özellikle aile hayatına saygı hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerin değerlendirilmesi bağlamında dikkate alınması gerektiği açıktır (Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36).
26. Anayasa"nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatının sınırlanması hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Mehmet Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36). Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda tutulmanın doğal sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir.
27. Somut olayda başvurucunun eşi A.G. ilk defa 6/8/2018 tarihinde kesinleşen hapis cezasının infazı amacıyla Kayseri Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna yerleştirilmiştir. Bu tarihten sonra başvurucu, aile birleştirmesi talebi kabul edilerek eşinin bulunduğu İnfaz Kurumuna 11/10/2018 tarihinde nakledilmiştir. Başvurucunun 15/10/2018 tarihinde yaptığı eşiyle kapalı veya açık olmak üzere yüz yüze görüşme talebi reddedilmiş ve anılan karar başvuru yolları tüketildikten sonra 7/11/2018 tarihinde kesinleşmiştir ve başvurucu 21/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur (bkz. §§ 8-18).
28. Bireysel başvuru tarihinden sonra İnfaz Kurumunca mevzuat değişiklikleri gözetilerek başvurucunun durumu yeniden değerlendirilmiş ve başvurucu 25/1/2019, 22/2/2019, 8/3/2019 ve 12/4/2019 tarihlerinde eşiyle yüz yüze görüşme imkânından faydalanabilmiştir. Nihayet başvurucunun eşi 24/4/2019 tarihinde tahliye edilmiştir. Başvurucunun hükümlü olan eşiyle telefonla görüştüğü ve mektuplaşabildiği de İnfaz Kurumunca gönderilen belgelerden anlaşılmakta ve başvurucunun aksi yönde iddiası da bulunmamaktadır.
29. Başvurucu ek beyan dilekçesinde; gerçekleştirilen görüşmelerin açık görüş şeklinde olmadığından yakınsa da devletin tutuklu olan başvurucunun eşiyle temasını devam ettirecek önlemleri alması yönünde pozitif yükümlülüğü bulunmakla birlikte başvurucunun eşinin de ceza infaz kurumunda olduğu dikkate alındığında söz konusu yükümlülüğün kapsamının somut olayın koşulları özelinde değerlendirilmesi gerekecektir (Mahmut Mumcu, B. No: 2017/24655, 9/7/2020, § 71). Bu anlamda başvurucuya kapalı görüş, telefonla görüşme ve mektuplaşma hakkı tanıyan idarenin açık görüş hakkı tanıması noktasında pozitif yükümlülüğü bulunduğu söylenemez.
30. Dolayısıyla başvuruya konu aile hayatına saygı hakkının ihlali iddiası açısından İnfaz Kurumunca başvurucunun eşiyle aynı ceza infaz kurumuna naklinden ve görüşme talebinin reddi kararından itibaren çok uzun bir süre geçmeden yüz yüze görüşün ayda bir olmak üzere, başvurucunun eşinin tahliyesine kadar gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Başvurucunun eşiyle telefonla görüşme ve mektuplaşma haklarını da kullanabildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki devletin pozitif yükümlülüklerin gereğinin yerine getirilmediği söylenemez.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki ihlal iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 29/12/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.