Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/5610 Esas 2022/3007 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5610
Karar No: 2022/3007
Karar Tarihi: 29.03.2022

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/5610 Esas 2022/3007 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, bir mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan davada davalının bedelsiz olarak devraldığı taşınmazların bağış olduğu iddiasını reddetmiş ve davayı reddetmişti. Ancak Yargıtay'ın bozma kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılamada, mahkeme bozmaya uymuş ancak davacının bağış iradesinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle yeniden taşınmazların davalıya bırakıldığını kabul ederek davayı reddetmiştir. Bozma kararında ise iddia ve savunma kapsamında deliller değerlendirilerek mal rejimi tasfiyesine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı bozularak, yeniden yargılama yapılması kararlaştırılmıştır.
Kanun maddeleri:
- 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 33: Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir.
- Usule İlişkin Kazanılmış Hak: Yargıtay İçtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerinden biridir ve amaçları arasında kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek bulunur.
2. Hukuk Dairesi         2021/5610 E.  ,  2022/3007 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 29.03.2022 günü temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ile karşı taraf davalı ... ile vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir
    Mahalli mahkemece bozma öncesi yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine karar verilmiş, karar, davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir. 8. Hukuk Dairesi’nin 12.12.2017 tarihli ilamı ile İsviçre mahkeme kararında sadece İsviçre’deki taşınmazlarla ilgili anlaşma yapıldığı, anlaşma kapsamından Türkiye’deki malvarlığının tasfiye edildiğini sonucunun çıkarılamayacağı, dosya kapsamında davacının bağış iradesinin olduğuna yönelik bilgi ve belge de olamadığına göre, mahkemece iddia ve savunma kapsamında deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozma kararı verilmiştir. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda verilen ikinci kararda ise, Türkiye’deki malların davalıya bedelsiz olarak devredildiği, Türkiye’deki malların davalıya bırakıldığı, bu hususta hibe gerçekleştiği kabul edilerek, davacının yaptığı bağıştan dönülmesi gerekecek hukuki sebep de ispatlanamadığından, taşınmazların kişisel mal olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye “usuli müktesep hak” veya “usule ilişkin kazanılmış hak” denir. “Usuli müktesep hak”, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay İçtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlıdır.
    Ne var ki; mahkemece, bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, bozma ilamında açıkça davacının bağış iradesinin olduğuna yönelik dosya kapsamında bilgi ve belge olmadığı, yurtdışındaki tasfiyenin Türkiye’deki malvarlığını kapsamadığı belirtilmesine rağmen, mahkemece, taşınmazların bağış olduğu kabul edilerek karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde, mahkemece, 8. Hukuk Dairesi’nin 12.12.2017 tarihli bozma ilamında belirtildiği şekilde iddia ve savunma kapsamında deliller değerlendirilerek mal rejiminin tasfiyesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 3.815 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29.03.2022 (Salı)

    Hemen Ara