Esas No: 2017/31270
Karar No: 2017/31270
Karar Tarihi: 13/1/2022
AYM 2017/31270 Başvuru Numaralı MEHMET ŞERİF GÖK Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MEHMET ŞERİF GÖK BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2017/31270) |
|
Karar Tarihi: 13/1/2022 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
Raportör |
: |
Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI |
Başvurucu |
: |
Mehmet Şerif GÖK |
Vekili |
: |
Av. Mehmet Veysel ATALAY |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; Adli Tıp Kurumundan bilirkişi raporu alınmaması nedeniyle silahların eşitliği ilkesinin, delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/8/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler doğrultusunda tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. 1993 yılı doğumlu olan başvurucu, olay tarihinde Şırnak"ın İdil ilçesinde ailesiyle birlikte yaşamaktadır.
8. 31/8/2012 tarihinde başvurucunun ağabeyi M.İ.G. silahla vurularak öldürülmüştür. Olayla ilgili olarak İdil Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonunda başvurucunun kardeşe karşı kasten öldürme, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun"a muhalefet suçlarını işlediği iddiasıyla hakkında Midyat Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) gönderilmek üzere fezleke düzenlenmiş; Başsavcılıkça 18/1/2013 tarihinde ceza davası açılmıştır.
9. Midyat Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) tarafından yapılan yargılamada olay tanıkları dinlenilmiş, soruşturma aşamasında temin edilen ruhsatsız silah ve olay yerinde elde edilen diğer deliller ile ilgili düzenlenen Jandarma Kriminal Laboratuvarının 19/11/2012 tarihli uzmanlık raporu, Otopsi Tutanakları ile aile bireyleri arasındaki iletişimin tespiti kayıtları değerlendirilmiştir. Yargılama neticesinde Ağır Ceza Mahkemesince 23/5/2013 tarihinde verilen beraat kararının temyiz incelemesi sonucu bozulması üzerine başvurucunun üzerine atılı suçları işlediğine kanaat getirilmiş, 14/1/2016 tarihinde başvurucunun ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 1 yıl hapis ve 600 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Dosya kapsamında alınan beyanların birbiriyle çelişkili olduğu, şöyle ki; maktülün, sanığın kardeşi olduğu ve dosya kapsamında tanık olarak dinlenen kişilerin de sanığın babası, annesi ve kardeşleri ve akrabası [M.Ş.A.] olduğu, dosya kapsamında sanığı suçtan kurtarmaya yönelik birbiriyle çelişen ve ilk beyanlarıyla tamamen farklı olan beyanlarda bulundukları, zira sanığın babası olan [M.G.], ilk etapta maktülü PKK terör örgütünün evin dışından vurmuş olabileceğini söylediği, tanıklar [F.G.] ve [M.Ş.A.] ise olayı görmediklerini söyledikleri, daha sonra beyanlarında ise sanık lehine beyanlarda bulundukları ve tanıklar her ne kadar tek bir silah ile maktülün sırtından, [M.Ş.A.]"nın ise karın kısmından yaralandığını söylemişler ise de, dosya kapsamında maktülün uzağa yakın atıştan kendisine ateş edildiği, yaralanan [M.Ş.A.]"ın ise "bitişe yakın atış" sonucu yaralandığının anlaşıldığı, [M.Ş.A.]"ın karnından, maktülün ise sırtından yaralanmasının da belirtildiği gibi silahın patlaması sonucunda maktülün hayatını kaybedip, [M.Ş.A.]"ın yaralanmasının da hayatın olağan akışına uygun olmadığı, yine atış mesafesi itibariyle de çelişki oluşturduğundan, tanık beyanlarına mahkememizce itibar edilmemiş, zira maktülün sırtından çıkartılan mermi çekirdeğinin evin bahçesinde dedektörle yapılan arama sonucunda ele geçirilen 116224 seri nolu silah ile uyumlu olduğunun kriminal raporuna göre anlaşıldığı ve bu silahın düşme, çarpma gibi durumlarda tetiğe basılmaksızın kendiliğinden patlamadığının tespit edildiği ve olayda kullanılan diğer silahın ele geçirilemediği, böylece beyanlarda belirtildiğinin aksine olayda tek silah kullanılmadığının anlaşıldığı, ayrıca Batman Cumhuriyet Başsavcılığı"nın yürütmüş olduğu soruşturma kapsamında, Batman 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nce verilen iletişim tespiti sırasında iki kişinin yapmış olduğu görüşmede; "[M.]"un iki tane çocuğunun kendi aralarında tartışırlarken silah çektiklerini, silahın patladığını ve bir tanesinin öldüğünü, araya giren diğer akrabalarının ise yaralandığını" söyledikleri, yine sanık ile kardeşi [F.G.] arasında "o odaya bakın boş kovanları ve o şeyleri saklayın, o yerleri güzel arayın, dediğim gibi anneme söyle nereye atmışlarsa fenere alsın, orayı arasın tamam mı" şeklinde görüşme gerçekleştiği ve olayın gerçekleştiği yerde dedektörle yapılan aramada evin dış kısmında kayalıklar arasında 116224 seri nolu 75 Cal. bir silahın bulunduğu, [F.G.] ile sanık arasındaki telefon görüşmeleri ile ele geçirilen silahın da birbiriyle uyumlu olduğu ve sanığın kardeşi [F.]"ya söz konusu şeyleri, boş kovanı saklamasını söylemesinin de sanık tarafından olayın gerçekleştiğinin bir diğer kanıtı olduğu, zira olayın aynı aile fertleri arasında meydana geldiğinden dolayı ve maktülün hayatını kaybetmesi sonrası maktülün kardeşi olan sanığı koruma ve suçtan kurtarma amacıyla tanıkların beyanda bulundukları ve kendi beyanlarının da sürekli birbiriyle çelişki arzettiği, olayın seyrini sanki patlayan silah sonucu maktülün öldüğü, [M.Ş.A.]"ın ise yaralandığı şeklinde aksettirdikleri, ancak her ikisinin de yaralandıkları yerin vücuttaki konumun, atış mesafesinin birbiriyle çelişki arzetmesi, iletişim tespitinde elde edilen konuşmaların içerikleri, yapılan arama sonucu ele geçirilen silah, otopsi raporları, [M.Ş.A.]"a ait tibbi bulgular hep birlikte değerlendirildiğinde sanık Mehmet Şerif"in, kardeşi olan [İ.G.]"ü olay günü yanında bulundurduğu ruhsatsız olan silahı ile (arama sonucu ele geçirilen 116224 seri numaralı 75 Cal. 9 hara Çekoslovakya malı) kasten öldürdüğü, suçun bu şekilde sübuta erdiği ve sanığın eyleminin sabit olduğu..."
10. Başvurucunun anılan kararı temyizi, Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından incelenerek başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet hükümleri 20/6/2017 tarihinde onanmıştır.
11. Başvurucu, onama kararını 2/8/2017 tarihinde öğrendiğini beyan ederek 9/8/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Başvurucunun infazının durdurulmasına yönelik tedbir talebi, 26/9/2017 tarihinde başvurucunun yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesince reddedilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Anayasa Mahkemesinin 13/1/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
14. Başvurucu, hukuka uygun ele geçirilmiş delil olmaksızın mahkûmiyetine karar verildiğini, adil yargılanma hakkı ile suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş; hak ihlallerinin tespiti, gerekli tedbirlerin alınması ve tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Başvurucu ayrıca 5/9/2017 tarihinde sunduğu beyan dilekçesiyle başvuru formundaki sonuç talepleri kısmına ek olmak üzere Anayasa"nın 36. ve 141. maddelerinin ihlaliyle birlikte 17. maddesinin üçüncü fıkrası gereği umut hakkının dahi ihlal edildiğini belirterek yargılamasının yeniden yapılmasını talep etmiştir.
15. Bakanlık görüşünde; başvurucu hakkında yürütülen ceza yargılamasına ilişkin nihai karar niteliği taşıyan Yargıtay 1. Ceza Dairesinin onama kararının başvurucu vekiline 2/8/2017 tarihinde tebliğ edildiği, umut hakkına ilişkin şikâyetin otuz günlük yasal süresinden sonra 5/9/2017 tarihinde yapıldığı belirtilmiştir. Diğer taraftan Bakanlık, başvuru süresi içinde görülürse umut hakkına ilişkin olarak başvurucu vekilinin ileri sürdüğü şikâyetin benzer şikâyetler yönünden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) belirlediği kriterleri taşımadığı, mevzuatta başvurucunun istifade edebileceği koşullu salıverme kurumu mekanizmalarının mevcut olduğu, bu nedenle umut hakkı şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
2. Değerlendirme
16. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun başvuru formunda dile getirdiği iddialarının özünün maddi olay ve olguların kanıtlanması ve delillerin değerlendirilmesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle başvurucunun tüm iddiaları bir bütün olarak adil yargılanma hakkı kapsamındaki yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı şikâyeti çerçevesinde incelenmiştir.
17. Öte yandan başvurucu tarafından 5/9/2017 tarihli ek beyan dilekçesiyle başvuru formunun sonuç talepleri kısmının yeniden düzenlenerek yeniden yargılama talep edilmekle birlikte Anayasanın 141. maddesinin üçüncü fıkrası ile umut hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüş ise de başvurudan sonraki bir tarihte sadece talepler kısmı düzeltilerek bireysel başvuru konusunun genişletilemeyeceği, dolayısıyla bu iddialar bakımından usulüne uygun yapılmış bireysel başvurunun mevcut olmadığı değerlendirilmiştir. Bununla birlikte umut hakkı bakımından başvurucunun belirli bir süre kısıtlamasının olmadığı, hükmün infazının devam ettiği sürece her zaman bu hususa ilişkin şikâyetlerini bireysel başvuruya taşıyabileceği dikkate alındığında başvurunun umut hakkı yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
18. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
19. Somut olayda Ağır Ceza Mahkemesi, soruşturma aşamasında olay yerinde elde edilen delillerle birlikte tanık beyanlarını değerlendirmiş; beyanlar arasındaki çelişkileri ortaya koyarak olay örgüsü bakımından bir kanaate ulaşmış ve bu kanaatini gerekçelendirerek başvurucu hakkında mahkûmiyet hükmü kurmuştur. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir husus da bulunmadığı dikkate alındığında bu yöndeki ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Silahların Eşitliği İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, Adli Tıp Kurumundan rapor alınması talep edilmesine rağmen Ağır Ceza Mahkemesinin Jandarma Kriminal Laboratuvarından alınan raporla yetindiğini belirterek silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
22. Anayasa"nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa"nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37). Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa"nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ilkesine Anayasa"nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkenin adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Anılan ilkeye uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması mümkün değildir (Mehmet Fidan, § 38).
23. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32). Silahların eşitliği ilkesi kapsamında yapılacak inceleme, başvuru konusu yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığının değerlendirilmesidir (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 19).
24. Kural olarak Anayasa Mahkemesinin görevi herhangi bir davada bilirkişi raporu veya uzman mütalaasının gerekli olup olmadığına karar vermek değildir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 68). Kural olarak hâkim ya da mahkeme, bilirkişi incelemesi yaptırmak zorunda olmadığı gibi bilirkişilerce hazırlanan raporlarla da bağlı değildir. Derece mahkemesi, bilirkişi mütalaasına uymayan bir karar da verebilir (Yahya Murat Demirel ve Hüsnü Barbaros Olcay, B. No: 2013/7996, 17/2/2016, § 54).
25. Yargılama makamları, yargılamanın taraflarının ileri sürdüğü iddiaları ve gösterdikleri delilleri gereği gibi incelemek zorundadır. Bununla birlikte belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen derece mahkemelerine aittir. Mevcut yargılamada geçerli olan delil sunma ve inceleme yöntemlerinin adil yargılanma hakkına uygun olup olmadığını denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında olmayıp Anayasa Mahkemesinin görevi başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının değerlendirilmesidir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 27).
26. Jandarma Kriminal Laboratuvarından alınan rapor yeterli görülerek Adli Tıp Kurumundan rapor alınması talebi Mahkeme tarafından reddedilmiştir. Başvurucunun bilirkişi raporuna karşı itirazlarını sunma imkânı bulduğu görülmüştür. Ayrıca yargılama sürecine bir bütün olarak bakıldığında başvurucunun delillerini ve iddialarını sunma fırsatı bulamadığına dair bir olguya rastlanmadığı dikkate alındığında silahların eşitliği ilkesine yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 13/1/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.