Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/2092 Esas 2022/3807 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2092
Karar No: 2022/3807
Karar Tarihi: 19.04.2022

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/2092 Esas 2022/3807 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2022/2092 E.  ,  2022/3807 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, nafaka miktarı, tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
    2- Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır (HMK m.255). Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanı değerden düşürücü bir sebep sayılamaz; ancak görgüye dayanmayan, soyut, aktarıma dayalı, kabule elverişli olmayan sebep ve saiki açıklanmayan inandırıcı olmaktan uzak tanık ifadeleri hükme esas alınamayacaktır. Mahkemece dosya kapsamında tanık Çağrı'nın beyanına atıf yapılarak davacı-davalı kadına kusur olarak müşterek konuttan ayrılırken erkeğe ait paraları ve ev eşyalarını habersiz götürmek suretiyle, ekonomik güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu kusuru yüklenilmişse de tanığın görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığı,kanaatini mahkemeye aktardığı anlaşılmaktadır. Usulüne uygun ispatlanmayan vakıa nedeniyle kadına kusur yüklenemez. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren vakıalarda erkek tam kusurludur.
    3-Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan maddi ve manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50 ve 51) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    4-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu' nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 19.04.2022 (Salı)














    Hemen Ara