Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2473 Esas 2022/2944 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2473
Karar No: 2022/2944
Karar Tarihi: 31.05.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2473 Esas 2022/2944 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı ile davacı arasında saha araştırmaları için yapılan sözleşme kapsamında hizmet verilmesine rağmen faturaların diğer bir şirkete kesildiği iddia edilmiştir. Mahkeme, mail yazışmaları ve sözleşme örneklerine dayanarak, davacı ile davalı arasında akdi ilişkinin mevcut olduğunu kabul etmiştir. Ancak faturaların diğer davalı şirket adına kesildiği, borcun doğrudan davalı ile ilgili olmadığı ve müteselsil sorumluluk olduğu iddiaları doğrultusunda davacının talebi reddedilmiştir. İstinaf Mahkemesi de kararı onamıştır. Ancak Yargıtay, davalı şirketin mail yazışmaları ve noter vasıtasıyla gönderilen ihtarname nedeniyle sözleşme ilişkisi olduğunu kabul etmiş ve faturaların davalı şirket adına kesildiğini belirtmiştir. Bu nedenle, müteselsil sorumluluk nedeniyle borcun diğer davalı şirkete de yüklenebileceği sonucuna varmıştır. Türk Borçlar Kanunu’nun 201. maddesi gereği borca katılma sözleşmesinden doğan borçlar müteselsilen sorumlu tutulurken, Tacirler Kanunu’nun 18. maddesi gereği her tacir basiretli tacir gibi hareket etmekle yükümlüdür.
6. Hukuk Dairesi         2021/2473 E.  ,  2022/2944 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -
    Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı ... şirketi arasında saha araştırmaları hususunda hizmet sözleşmesi imzalandığını, davalı ... şirketine hizmetin verildiğini ancak hizmet kapsamında faturaların diğer davalı ... . Araştırma Danışmanlık şirketine kesilmesi gerektiği, aksi takdirde çeşitli karışıklıkların olabileceği konusunda müvekkili şirkete mail gönderildiğini, iyi niyetli müvekkilinin şirket yöneticilerinin talebe uygun işlem yaptığını, mailde söylendiği gibi faturaların ... Araştırma Danışmanlık şirketi adına kesildiğini, ilgili faturalardan kaynaklanan mevcut alacak toplamının 141.624,17 TL olduğunu, faturaların kesildiği tarihin 30 ve 31 Ocak 2013 olduğunu, davalılar arasında muvazaalı bir ilişkinin olduğu, tarafların bu durumu müvekkili şirket adına kullandıklarının mail çıktılarından açıkça anlaşıldığını, iş emirlerinden, bilgilendirme formlarına kadar bütün ilişkinin muhatabının ... Araştırma Hizmetleri şirketi olduğunu, fatura numaralarının mailler üzerine kodlandığını, bu sürecin başından beri davalı ....’nin müvekkili şirketi yanlış yönlendirdiğini, bu şekilde sorumluluktan kaçındığını, mailler, ticari kayıt ve belgeler incelendiğinde ... şirket çalışanlarının bir kısmının aynı zamanda ... şirket bünyesinde çalıştığını iddia ederek, ödenmeyen fatura bedellerinin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı ..... vekili, taraflar arasında sözleşme ilişkisi olmadığını,davacı tarafın sözleşme olarak takdim ettiği belgelerin, sadece davacı tarafın imzasını taşıyan fotokopiler olduğunu, verdiğini iddia ettiği hizmete dair faturaları diğer davalı ... şirketine kestiğini, fatura borçlusu diğer davalı şirket olduğunu ve davacıda bunu ikrar ettiğine göre müvekkili şirketten alacak talep edemeyeceğini, TTK 18. madde gereğince her tacirin basiretli tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, fatura tarihlerinde müvekkili şirketin anket ve saha araştırması konusunda dava dışı başka bir firmadan hizmet aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Davalı Tasfiye halinde ... Araştırma Danışmanlık şirketi vekili, işin asıl sahibinin diğer davalı olduğunu, kendi şirketlerinin sadece ... Türkiye’nin operasyonel faaliyetlerinin organizasyonunu üstlendiğini, davacı şirketin ise saha araştırmalarını yürüten bir şirket olduğunu, bu kapsamda ... ile sözleşme imzaladığını, bu sözleşmeye göre ... şirketinden gelen emir ve talimatlar doğrultusunda sahada anket vb çalışmalar yürüttüğünü, davalı ... şirketinin faturaların müvekkili adına tanzim edilmesini bizzat talep ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, elektronik posta yazışma örneklerine göre; ... tarafından davacı şirket çalışanına gönderilen e-maillerin bir kısmı diğer davalı ... Ltd adresinden gönderildiği, hizmet kalemleri döküm listesi de davacı şirket çalışanları tarafından hazırlanarak ... Araş.Ltd Şti çalışanlarına gönderildiği ve bu şirket çalışanları tarafından gerekli kontroller yapılarak bu kontroller ışığında davacı şirket tarafından dava konusu faturaların düzenlendiği, davacı tarafından ibraz edilen ve davalı ... ile bağıtlandığı belirtilen sözleşmenin aslının bulunamadığı ve sözleşmenin adı geçen davalıyı bağlayıcı nitelikte olup olmadığı tespit edilemediği, davalı ... şirketinin böyle bir sözleşme olduğunu kabul etmediğini, davalı ...'nin onayından geçmeyen anketler için adı geçen şirketten ücret talep edilmesinin mümkün olmadığını, fatura kalemlerine konu "hizmet kalemleri döküm listesi" davacı şirket çalışanları tarafından hazırlanarak davalı ... Şirket çalışanlarına gönderildiğini, onlar tarafından gerekli kontrollerin yapılması üzerine faturalar düzenlendiğini, davacının davalı ... şirketine fatura konusu hizmeti verdiği kanıtlanamadığından ve faturalar davalı ... adına düzenlenmediğinden borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın davalı ... açısından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... açısından kabulüne karar verilmiştir.
    Karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Bölge Asliye Mahkemesi davasının dava konusu hizmeti davalı .....A.Ş.’ye verdiğini ispatlayamadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Somut olayda, 18 Kasım 2013 tarihli davalı .... şirketi tarafından davacı şirkete noter vasıtası ile gönderilen ihtarnamede, saha araştırma hizmetleri sözleşmesine uygun davranılması, gereken özen ve gizlilik yükümlüklerine uygun davranılması aksi takdirde sözleşmenin fesih edileceğinin belirtildiği, içeriğinde 11.02.2013 tarihli sözleşmenin imzalandığının belirtildiği görülmüş bu nedenle davacı ile davalı ... arasında akdi ilişkinin mevcut olduğu kabul edilmiştir. Her ne kadar davalı ... vekili tarafından söz konusu ihtarnamenin sehven gönderildiği beyan edilip sözleşme ilişkisi kabul edilmese de, taraflar arasındaki mail yazışmaları incelendiğinde işin kapsamının ve ayrıntılarının davalı ... şirketi tarafından belirlendiği, buna ilişkin mail yazışmalarının ... araştırma şirketi yetkilileriyle davacı şirket arasında geçtiği, yine 04.01.2012 tarihli ... araştırma şirketi yetkilisi ... tarafından davacı şirkete gönderilen mailde “Faturalarınızı artık aşağıdaki bilgilere göre kesmeniz gerekiyor. Faturaları aşağıdaki adres olarak bize kargolayınız” yazdığı ve mailde ve fatura bilgileri olarak diğer davalı ... Anketörlük şirketinin adres ve bilgilerinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla mahkemece, davalı ... çalışanı ...’ın şirket mail adresinden yazdığı e-maillerin ve davalı ... şirketi tarafından noter vasıtasıyla davacıya gönderilen 18 Kasım 2013 tarihli ihtarnamenin davalıyı bağladığı, dava konusu faturaların davalı ... şirketinin önerisi ve diğer davalı ...ncu Anketörlük şirketinin kabulü ile davalı ... şirket adına kesildiği ve ... şirketin bu faturaları ticari defterlerine işleyerek borca katıldığı, böylece TBK’nın 201. maddesi anlamında ... Şirketi, borçlunun yanında yer almak suretiyle alacaklı ile arasında borca katılma sözleşmesi yapılmıştır. Bu nedenle borca katılan ... şirketi ile diğer davalı ve asıl borçlu .... A.Ş.’nin davacı alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi ve İstinaf Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddetmesi isabetsiz olmuştur. Bu nedenlerle, söz konusu faturalardan dolayı borçlu ve borca katılan davalı şirket yönünden davanın müştereken ve müteselsilen kabulü gerekirken sadece ... Şirket yönünden kabulü doğru olmamış, ilk derece mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 05.11.2020 tarih ve 2018/402 esas 2020/1953 karar sayılı kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, HMK 373/1. maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine karardan bir örneğin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 31.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Hemen Ara