AYM 2018/21201 Başvuru Numaralı SEYFETTİN BAĞLAN Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2018/21201
Karar No: 2018/21201
Karar Tarihi: 18/1/2022

AYM 2018/21201 Başvuru Numaralı SEYFETTİN BAĞLAN Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SEYFETTİN BAĞLAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/21201)

 

Karar Tarihi: 18/1/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Seyfettin BAĞLAN

Vekili

:

Av. Münir TOPUK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, haksız ve uzun tutukluluk nedeniyle hükmedilen tazminatın yetersiz olması dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 3/7/2018 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve ilgili kurumlardan temin edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan 30/1/2013 tarihinde tutuklanmış; 13/2/2014 tarihinde tahliye edilmiştir. Yapılan yargılama sonunda Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi 24/4/2014 tarihinde uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçu yönünden başvurucunun beraatine karar vermiştir. Bu karar 29/4/2014 tarihinde kesinleşmiştir.

6. Beraat kararının kesinleşmesi üzerine başvurucu 16/6/2014 havale tarihli dilekçesiyle 13 ay haksız yere tutuklu kaldığından bahisle 26.000 TL maddi ve 150.000 TL manevi tazminatın haksız tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi talebiyle dava açmıştır. Dilekçesinde başvurucu; tutuklanması nedeniyle iş ve aile hayatının önemli ölçüde etkilendiğini, haksız yere tutuklu kaldığı süre boyunca çalışamadığını ve gelir kayıpları yaşadığını, uyuşturucu satıcısı damgası yediğini, uzun süren tutukluluk nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu, topluma uyum sağlamakta zorlandığını ileri sürmüştür.

7. Tazminat talebini inceleyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucuya 10.130,40 TL maddi, 13.000 TL manevi tazminatın tutuklama tarihi olan 30/1/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmetmiştir.

8. Başvurucu 13.000 TL manevi tazminatın aşırı derecede düşük olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.

9. Temyiz talebini inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesi 26/3/2018 tarihli ilamıyla ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınarak, hak ve nesafet ilkelerine uygun miktarda manevi tazminata hükmolunmasında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin tazminat miktarına, davalı vekilinin tazminat miktarına ve sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün, isteme aykırı olarak onanmasına... [karar verildi.]"

10. Nihai karar başvurucuya 13/6/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 3/7/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

11. Anayasa Mahkemesinin 18/1/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

12. Başvurucu 380 gün haksız şekilde tutuklu kalmasına karşılık hükmedilen tazminatın yetersiz olmasının kanunlara ve adalete aykırı olduğunu, Yargıtayın yetersiz tazminat ile ilgili olarak bozma kararlarının bulunduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

13. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucu, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmemiştir. Başvurucu yargılandığı ceza davasındaki tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasıyla 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi uyarınca ya da tutukluluğunun hukuka aykırı olduğu iddiasıyla 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca tazminat davası açmamıştır. Başvurucu dava dilekçesinde tutukluluk süresinin neden makul olmadığına ve tutukluluğunun neden hukuka aykırı olduğuna ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır. Derece mahkemesi de tutuklamanın hukukiliğine veya tutukluluk süresinin makullüğüne ilişkin bir değerlendirme yapmadan 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca sadece tutuklu kaldığı süre üzerinden başvurucuya tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Temyiz dilekçesinde başvurucu, sadece tutuklu kaldığı süre açısından verilen tazminatın yetersiz olduğunu belirtmiş; tutuklamanın hukukiliğine veya tutukluluk süresinin makullüğüne ilişkin bir değerlendirmede bulunmamıştır. Esasında başvurucunun tutuklamanın haksız ve uzun olduğu yönündeki iddialarını yargılama sonucunda verilen beraat hükmüne dayandırdığı, 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında bir tazminat davası açtığı görülmektedir.

14. Bu durumda yalnızca soruşturma veya kovuşturma sonunda verilen kovuşturmaya yer olmadığı ya da beraat kararına dayanılarak 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarıncatazminat davası açılması, Anayasa"nın 19. maddesi bakımından olağan başvuru yollarının tüketildiği anlamına gelmeyecek ve dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ilgilendiren bir mesele ortaya çıkmayacaktır (5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendinde düzenlenen tazminat yoluna ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler için bkz. A.A. [GK], B. No: 2017/34502, 21/10/2021, §§ 82-87). Zira salt soruşturma veya kovuşturma sonunda verilen kovuşturmaya yer olmadığı ya da beraat kararına dayanılarak anılan bent uyarınca tazminat isteminde bulunulabilmesi kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında anayasal bir güvence değil kanundan kaynaklanan bir imkândır. Bunun sonucu olarak da sadece (e) bendi uyarınca açılacak davalarda tazminat taleplerinin kabul edilmemesi veya tazminatın yetersiz olması şeklindeki iddialar -ayrıca ve açıkça ileri sürülmüş olması koşuluyla- yalnızca adil yargılanma hakkı kapsamında incelenebilir (A.A., § 87). Bu gerekçelerle başvurucunun şikâyetlerinin adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

15. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

16. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmamasına ilişkin olup derece mahkemesi kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

17. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/1/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara