AYM 2018/21543 Başvuru Numaralı HASAN UMUT ÖZER (3) Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2018/21543
Karar No: 2018/21543
Karar Tarihi: 18/1/2022

AYM 2018/21543 Başvuru Numaralı HASAN UMUT ÖZER (3) Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HASAN UMUT ÖZER BAŞVURUSU (3)

(Başvuru Numarası: 2018/21543)

 

Karar Tarihi: 18/1/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Ali KOZAN

Başvurucu

:

Hasan Umut ÖZER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olan başvurucunun göndermek istediği mektuba idarece sakıncalı bulunarak el konulmasının haberleşme hürriyetini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 6/7/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan tutuklu olarak Karabük T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

7. Başvurucu, farklı bir ceza infaz kurumunda kalan arkadaşına gönderilmek üzere bir mektup yazmıştır. Farklı kişilere hitaben yazılan toplam dokuz sayfadan oluşan mektupta genel olarak güncel konulardan bahsedildiği, farklı ceza infaz kurumunda kalan kişilerin durumlarına ilişkin bilgi paylaşıldığı, bazı bölümlerinde ise savaş ve direniş olarak nitelendirilen örgüt eylem ve politikalarına ilişkin görüş beyan edildiği görülmüştür.

8. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı (Kurul) 22/3/2018 tarihinde, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereği mektubun sakıncalı görülen kısımlarının çizilerek gönderilmesine karar vermiştir.

9. Başvurucunun anılan karara itirazı üzerine Karabük İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) 11/4/2018 tarihli kararıyla Kurulun kararını kaldırmıştır. Kararın gerekçesinde; mektubun tamamının sakıncalı olduğu, bu nedenle gönderilmemesine karar verilmesi gerektiği vurgulanarak mektubun yeniden incelenerek değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucunun bu karara itirazı, Karabük Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) tarafından 5/6/2018 tarihinde süre yönünden reddedilmiştir.

10. Anılan karar üzerine Kurul 26/4/2018 tarihinde, mektubun tamamının sakıncalı olması nedeniyle 5275 sayılı Kanun"un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereği gönderilmemesine karar vermiştir. Başvurucunun bu karara itirazı İnfaz Hâkimliği tarafından, anılan Kanun"a atıfla Kurul kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.

11. Başvurucunun anılan karara itirazı ise Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 5/6/2018 tarihinde anılan Kanun maddesinde kişi ve kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgiler ile tehdit ve hakaret içeren mektupların gönderilemeyeceği hususunun düzenlendiği vurgulanarak reddedilmiştir.

12. Nihai karar 22/6/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

13. Başvurucu 6/7/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. 5275 sayılı Kanun"un "Hükümlünün mektup, faks ve telgrafları alma ve gönderme hakkı" kenar başlıklı 68. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Hükümlü, bu maddede belirlenen kısıtlamalar dışında, kendisine gönderilen mektup, faks ve telgrafları alma ve ücretleri kendisince karşılanmak koşuluyla, gönderme hakkına sahiptir.

(2) Hükümlü tarafından gönderilen ve kendisine gelen mektup, faks ve telgraflar; mektup okuma komisyonu bulunan kurumlarda bu komisyon, olmayanlarda kurumun en üst amirince denetlenir.

(3) Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 18/1/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

16. Başvurucu, uzun süredir tutuklu olması nedeniyle bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılayacak gelirinin olmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin geçici olarak kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu; mektubunda 5275 sayılı Kanun"un 68. maddesi kapsamında kalan bir ifadenin mevcut olmadığını, sakıncalı görülen kısımların resmî devlet ideolojinden farklı olan dünya görüşünü yansıtan düşünceler olduğunu vurgulamıştır. Kurum ve mahkeme kararlarında sadece kanun maddelerine atıf yapıldığını, mektubun içeriğini yansıtan bir değerlendirmenin mevcut olmadığını belirtmiştir. Aynı mektubun daha önce kısmen sakıncalı kabul eden Kurum kararına karşı itiraz ettiğini ancak daha sonra mektubun tamamının sakıncalı olduğuna karar verildiğini, ilk karardan daha ağır bir sonuca gidilmesinin hukuken mümkün olmadığını, yargılama sürecinde savunması alınmadığını ifade eden başvurucu, ifade hürriyeti, adil yargılanma ve haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un, “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir."

20. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” kenar başlıklı 59. maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkralarının bireysel başvurunun yapıldığı tarihteki ilgili kısmı şöyledir:

"(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:

...

ç) Kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların ... özeti.

d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.

e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.

...

h) Başvurucunun talepleri.

 (3) Başvuru formuna aşağıdaki belgeler ya da onaylı örnekleri eklenir:

...

e) Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri.

...

 (4) Başvurucu ihlal iddiasına dayanak gösterdiği üçüncü fıkradaki belgelere herhangi bir nedenle erişememesi hâlinde bunun gerekçelerini belirtir. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde bu bilgi ve belgeleri resen toplar."

21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, göndermek istediği mektubun sakıncalı görülerek alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir (Özkan Kart (2), B. No: 2013/1201, 20/5/2015, § 22; Akif İpek, B. No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015, § 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamakta olup başvurucunun ihlal iddialarının haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.

22. 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda karmaşık veya zorlama şikâyetler, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki şikâyetler, başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği şikâyetler ile temel haklara yönelik bir ihlalin olmadığı açık olan şikâyetler açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 21).

23. Anayasa Mahkemesi ancak temellendirilebilmiş bir bireysel başvuruyu inceler. Başvurucuların şikâyetlerini hem maddi hem hukuki olarak temellendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Maddi dayanaklar yönünden başvurucuların yükümlülüğü şikâyetlerine konu temel olay ve olguları açıklamak ve bunlara ilişkin delilleri mahkemeye sunmak, hukuki dayanak yönünden yükümlülüğü ise bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini özü itibarıyla açıklamaktır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19; Cemal Günsel, § 22).

24. Nitekim 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına ilave olarak İçtüzük’ün 59. maddesinde de başvurucuların yükümlülükleri kapsamında şikâyetin maddi ve hukuki temellerine başvuru formu ve eklerinde yer verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş böylece başvuru koşullarının öngörülebilirliği kuvvetlendirilmiştir (Cemal Günsel, § 23).

25. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa"ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurucunun başvurusunun esasını ve bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını Anayasa Mahkemesine inceletebilmesi için öncelikle kendisinin ihlal iddialarını gerekçelendirmesi, buna ilişkin olay ve olguları açıklaması ve delillerini sunması zorunludur. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma ve delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir (Cemal Günsel, §§ 24, 25).

26. Başvurucuların anılan yükümlülüklere uymamaları hâlinde şikâyetlerini temellendiremedikleri için başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulunabilir. Anayasa Mahkemesi temellendirmeye ilişkin incelemesini her başvurunun somut koşullarında yapar. Kuşkusuz bu yükümlülüklere ellerinde olmayan nedenlerle uymamalarının ikna edici gerekçelerini Mahkemeye sunmaları ya da mahkemenin bu durumu işin niteliğinden anlaması hâli müstesnadır (Cemal Günsel, § 26).

27. Somut başvuruda silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ceza infaz kurumunda mahpus bulunan başvurucu, arkadaşına yazdığı bir mektubu posta yoluyla göndermek istemiştir. İnfaz Kurumu 5275 sayılı Kanun"un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasına atıf yaparak mektubun tamamının sakıncalı olduğuna karar vermiştir.

28. Öncelikle bir uyuşmazlıkla ilgili somut olaya uygulanacak kanun maddesine atıf yapılarak karar verilmesi durumunda muhatabının savunma ileri sürebileceği bir iddianın varlığından söz edebilmek için kanun maddesinin içeriğinin yeterince belirgin olması gerekir. Bu bağlamda mevzuat incelendiğinde 5275 sayılı Kanun"un 68. maddesinin (1) numaralı fıkrasında mektup alma ve mektup gönderme bir hak olarak tanımlanmış olup bu hakkın asıl amacının mektuplaşma yoluyla mahpusların dış dünya ile iletişimlerinin devam ettirilmesinin sağlanmasına yönelik olduğu vurgulanmalıdır. Öte yandan anılan Kanun"un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasında mektup alma ve gönderme hakkına ilişkin kısıtlama nedenleri tahdidi olarak düzenlenmiştir. Bu durumda Kanun"da tahdidi olarak sayılan nedenlerden en az birinin varlığı hâlinde mahpusun göndermek istediği ve mahpusa gelen mektubun sakıncalı olduğuna karar verebilmek mümkündür. Aynı zamanda Kanun"da hakkın sınırlanma nedenleri tek tek sayılmak suretiyle sınırlı olarak belirlendiği için bu nedenler dışında bir sebebe dayanılarak mektupla haberleşme hakkının kısıtlanabileceğinden söz edilemez. Bu bağlamda idarenin de tahdidi sayılan bu nedenleri genişletme yönünde bir takdir yetkisinin olmadığı da açıktır. Bu açıklamalar çerçevesinde Kanun"un anılan maddesinin içeriğinin somut olaya uygulanacak şekilde yeterince belirgin olduğu söylenebilir (Hasan Umut Özer (2), B. No: 2017/40147, 8/6/2021, § 32).

29. Bununla birlikte anılan Kanun"un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasında sayılan nedenlerin mahpusa tanınan hakkın yukarıda belirtilen amacına aykırı kullanılması hâllerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda idarenin incelediği mektubun sakıncalı olduğuna karar vermesi, mektubun anılan Kanun"un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasında sayılan nedenlerden en az birini içerdiğinin ve hakkın amacına uygun kullanılmadığının tespiti anlamına gelir. Dolayısıyla mektubun ilgili mevzuata atıf yapılarak sakıncalı olduğunun tespiti hâlinde başvurucu ile kamu makamları arasında oluşan ihtilafın konusu, esasen mektup gönderme ve alma hakkının dış dünya ile iletişim sağlama amacına uygun kullanılmadığı iddiasından ibarettir. Bu durumda Anayasa Mahkemesinin başvurunun esasını inceleyebilmesi için öncelikle başvurucunun, mektup alma ve gönderme hakkını amacına uygun kullandığını, mektubun anılan Kanun"un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrası kapsamında kalmadığını ortaya koyması zorunludur (Hasan Umut Özer (2), § 33).

30. Somut olayda başvurucunun mektubunu inceleyen idarenin mektubun içerik ve nitelik olarak 5275 sayılı Kanun"un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrası kapsamında kaldığını, dolayısıyla mektup gönderme hakkının amacına uygun kullanılmadığını tespit ettiği anlaşılmaktadır. Ancak başvurucunun farklı bir ceza infaz kurumunda kalan mahpuslara yazdığı mektupların içeriğine ve mektup gönderme/alma hakkının amacına uygun kullanıldığına ilişkin ayrıntılı açıklama yapmadığı görülmüştür. Başvurucu, şikâyete konu mektuba ilişkin sadece sakıncalı olmadığını vurgulayan genel bir açıklama yapmış; idarenin ve hakimliğin tespit ve değerlendirmelerine karşın mektubun neden 5275 sayılı Kanun"un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrası kapsamında kalmadığını, dolayısıyla kendisine tanınan imtiyazlı bir hakkı amacına uygun kullandığını ortaya koyamamıştır.

31. Sonuç olarak başvurucu, şikâyetlerine konu temel olay ve olguları açıklamak yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş; bu bağlamda ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendirememiştir.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Geçici olarak muaf tutulan 294,70 TL harçtan ibaret yargılama giderinin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvurucudan TAHSİLİNE 18/1/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara