AYM 2020/14085 Başvuru Numaralı MUHAMMET ENES SEZGİN Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2020/14085
Karar No: 2020/14085
Karar Tarihi: 19/1/2022

AYM 2020/14085 Başvuru Numaralı MUHAMMET ENES SEZGİN Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUHAMMET ENES SEZGİN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/14085)

 

Karar Tarihi: 19/1/2022

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Muhammet Enes SEZGİN

Vekili

:

Av. İlhan ÖNGÖR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 6/5/2020 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyon tarafından bu kararda incelenen şikâyet haricindeki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna karar verilmiş, bu şikâyet yönünden ise başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve adli yardım talebinin kabul edilmesine karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve ilgili kurumlardan temin edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:

8. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) 1/2/2019 tarihinde Adana"da PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması Devrimci Gençlik Hareketi (DGH) içinde faaliyet yürüten şahısların yakalanması için bir soruşturma başlatmıştır. Soruşturma sürecinde elde edilen deliller doğrultusunda 32 şüpheliye ulaşılmış, bu şüphelilerden bir kısmının on sekiz yaşından küçük olması sebebiyle soruşturma dosyaları ayrılmıştır. Başsavcılık, başvurucunun da aralarında bulunduğu suça sürüklenen yedi çocuk hakkında başka bir soruşturma dosyası üzerinden soruşturmaya devam etmiştir.

9. Bu kapsamda başvurucu 17/6/2019 tarihinde gözaltına alınmıştır. Başsavcılık 24/6/2019 tarihinde müdafiinin katılımıyla ifadesini aldıktan sonra terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle başvurucuyu Adana 5. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir. Başsavcılığın başvurucu hakkındaki talep yazısının ilgili kısmı şu şekildedir:

"Yürütülen soruşturma kapsamında; iletişim tespitine ilişkin tutanaklar, etkin pişmanlık hükümleri kapsamında beyanda bulunan yaşı büyük şüpheliler ve s.s.çocuk [M.H.nin] beyanları, elde edilen dökümanlar, parmak izlerine ilişkin raporlar, istihbari bilgiler birlikte değerlendirildiğinde s.s.çocuklardan Muhammet Enes Sezgin"in PKK/KCK terör örgütünün Adana İlindeki gençlik faaliyetleri kapsamında yaşı büyük şüpheli [A.D.]nin (Şakir Kod adlı) yönlendirmesi ile [A.Ö"ye]" uygulanan sözde tecrit"i protesto etmek ve L.G.ye açlık grevinde destek olmak bahanesiyle il genelinde teröre müzahir bölgelerde örgütsel eylemler organize ettiği, Gençlik Meclisine eleman kazandırmaya çalıştığı, broşür ve afiş bastırmak için diğer Gençlik Meclis üyeleri ile irtibat da bulunduğu, Mahalle Gençlik Yapılanmaları ile terör örgütüne müzahir ailelerine bayram ziyaretleri organize ettiği, suça sürüklenen çocuk M.K.nin beyanına göre Kiremithane Mahallesi ve Yüreğir sorumlusu olduğu, ... beyanlar ve iletişim tespiti kayıtlarından teröre müzahir ailelere yapılan bayram ziyaretlerine katıldığı, ayrıca HDP il binasında ele geçen mahalle çalışması notlu kağıt da isminin bulunduğu, bu kağıda ilişkin savunmasının s.s.çocuk Enes savunması ile tutarlı olmadığı, ele geçen dijital materyallerde PYD/YPG silahlı terör örgütü mensuplarına ait görüntülerin bulunduğu, suça sürüklenen çocuklardan A.C.B. ve s.s.çocuk S.D. hakkında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan yaşı büyük şüpheli R.O.nun anlatımlarında; örgüt kararı doğrultusunda sokak eylemi için el yapımı patlayıcı, fişek hazırladıkları, s.s.çocuk A.C.B.nin bunun için köprü korkuluklarından sökerek malzeme temin ettiği ve Mithatpaşa Mahallesinde polis aracına doğru havai fişek attığı, s.s.çocuk S.D.nin de yaşı büyük şüpheli beyanlarından Denizli sorumlusu olduğu anlaşılan şüpheli S.Ş.ye göndermek üzere bu eylemin videosunu kayıt ettiği, bu eylemlerde kullanılan EYP için toplanan paraya suça sürüklenen çocuk O.A.nın da iştirak ettiği ve eylemlere katıldığı, bu suretle örgütün karar ve hiyerarşisi doğrultusunda sokak eylemleri yaptıkları, tüm beyanlar ve dosya kapsamından s.s.çocukların PKK/KCK terör örgütüne DGH"ın alt birimi olan Adana Gençlik Meclis yapılanması içerisinde faaliyet göstermek suretiyle örgütün hiyerarşik ve organik yapısı içerisinde oldukları atılı suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama nedeninin bulunduğu anlaşılmakla; suça sürüklenen çocukların üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suça dair yasada yazılı cezanın üst haddi dikkate alınarak 5271 sayılı CMK’nın 100. vd. maddeleri uyarınca tutuklanmalarına karar verilmesi kamu adına talep olunur."

10. Başvurucunun sorgusu Adana 5. Sulh Ceza Hâkimliğinde aynı gün yapılmıştır. Sorgu sırasında başvurucunun müdafii de hazır bulunmuştur. Adana 5. Sulh Ceza Hâkimliği başvurucu hakkındaki tutuklama talebinin reddine ve başvurucu hakkında konutu terk etmeme adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Her ne kadar suça sürüklenen çocuklar ... Muhammet Enes Sezgin ... üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan tutuklanmalarına karar verilmesi talep edilmiş ise de; SSÇ"lerin tutuklanmasının bu aşamada ölçüsüz olacağı, her ne kadar SSÇler Muhammet Enes ile A.C. hakkında beyanlar var ise de tutuklamadan elde edilecek faydanın konutunu terk etmemek suretiyle adli kontrol altına alınması yoluyla faydanın sağlanacağı, suça sürüklenen çocukların sabit ikametgah sahibi oluşu, kaçacağı şüphesini uyandıran olguların bulunmaması, delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, delillerin saklanması, gizlenmesi şüphesinin bulunmaması, tutuklamanın tedbir niteliğinde oluşu, tutuklamadan beklenen amaca adli kontrol tedbirleri ile ulaşılabilecek olduğunun anlaşılması dikkate alınarak tutuklama talebinin reddine,

...

SSÇ"ler ... Muhammet Enes Sezgin ... yönünden CMK"nun 109/3-j maddesi gereğince hakkında takipsizlik kararı verilmesi durumunda bu kararın kesinleşmesine, dava açılması halinde ise mahkemesince tensip zaptında yeni bir karar verilinceye kadar konutunu terk etmemek suretiyle adli kontrol altına alınmasına ... [karar verildi]."

11. Başsavcılıkça bu karara itiraz edilmiştir. Adana 6. Sulh Ceza Hâkimliği; kararının usul ve yasaya uygun olduğu, karardaki gerekçelerin yerinde olduğu, kararda düzeltilecek bir husus bulunmadığı gerekçesiyle itirazı reddetmiştir.

12. Başvurucu 19/7/2019 tarihli dilekçesiyle adli kontrol tedbirinin kaldırılması talebinde bulunmuştur. Adana 6. Sulh Ceza Hâkimliği 23/7/2019 tarihinde adli kontrol kararının usul ve yasaya uygun olduğu, kararda düzeltilecek herhangi bir husus bulunmadığı, verilen adli kontrol kararının gerekçelerinde herhangi bir değişiklik olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir.

13. Başsavcılığın 13/11/2019 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır. Başsavcılık, iddianamede şu hususlara yer vermiştir:

- PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması DGH"nin ülke genelinde legal görünümlü organizasyon (konferans, seçim çalışmaları, piknik organizasyonları, sportif faaliyetler, konser vb. etkinlikler) adı altında örgütlenme faaliyetleri içinde olduğu ve söz konusu örgütsel faaliyetlere yönelik gerçekleştirilmesi muhtemel operasyonların önüne geçmek amacıyla bahse konu organizasyonlarda Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclislerinin paravan olarak kullanıldığı ileri sürülmüştür.

- PKK/KCK terör örgütünün üst düzey yöneticileri tarafından DGH ve HDP Gençlik Meclisleri içinde faaliyet gösteren kişilere talimatlar verildiği, bu bağlamda Diyarbakır ve Adana başta olmak üzere ülke genelinde DGH ve HDP Gençlik Meclisleri içinde faaliyet gösteren şahısların pankart asma, gösteri/yürüyüş eylemlerinden ziyade molotofkokteyli atma ve araç kundaklama eylemleri yapabilecekleri yönünde bilgilerin elde edildiği belirtilmiştir.

- PKK/KCK terör örgütünün güdümündeki internet sitelerinde A.Ö. üzerinde uygulandığı iddia edilen tecride karşı açlık grevinin 87"nci gününde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş başkanı ve HDP Hakkâri Milletvekili L.G."ye destek için Van, Adana ve İstanbul"da Gençlik Meclisi üyelerinin birçok eylem gerçekleştirdiğinden bahsedildiği ileri sürülmüştür.

- PKK/KCK terör örgütü gençlik yapılanması olan DGH içinde eylem ve faaliyetlerde bulunduğu, HDP Adana Gençlik Meclisinin ilanına ilişkin yazıyı okuduğu ileri sürülen M.K. isimli kişinin müdafi huzurunda 18/6/2019 tarihinde ifadesi alınmıştır. M.K. İfadesinde "Gençlik Meclisinin ilanına ilişkin yazıyı A.D.nin (hakkında yaşı büyük olması nedeniyle ayrı soruşturma yürütülmüştür)talimatı ile okudum... Ben Meclisin PKK bağlantısı Gençlik yapılanması olan DGH"ın alt yapı sızması olarak biliyorum. Bunun dışında başka bir şey bilmiyorum. Ben 2018 yılı Kasım ayında yine Gençlik Meclisine gidip geliyordum. Gençlik Meclisi HDP il binasının içinde bir odada toplanırdı. Oradayken bir gün Merkez"den yani Diyarbakır ilinden Adana iline parti tarafından Gençlik Meclisi geliştirmesi amacıyla gönderildiğini söyleyen A.D. isimli şahısla tanıştım. Kod adı Şakir"dir. 28-29 yaşlarındadır. Şakir bize Sur Gençlik Meclisini ilan ettiğini söyledi. Artık Adana"nın da Gençlik Meclisini ilan etmesinin zamanı geldi dedi. Örgütlenmemiz lazım. Kamuoyuna, basına açıklamamız lazım dedi. Şu an birlikte gözaltına alındığım M.Y. Muhammet Enes Sezgin, S.Ç., B.D. B.E., S.Ş de vardı. 8/1/2019 tarihinde Gençlik Meclisini açıklama kararı aldık, bu tarihin seçilmesinin özel bir nedeni yok. Hepimizin toplanabileceği boş tarih buydu. A.D. sürekli tecrit süresine sessiz kalmayın, Amed böyle sessiz mi siz sessizsiniz, dedi. Sonra toplantımız sona erdi. A.D.yi o günden sonra da hep meclis de gördüm. Çukurova Bölgesinde görevliydi. Çukurova Bölgesi HDP"nin Hatay, Mersin, Tarsus, Ceyhan ve Adana bölgelerine bakar. Çukurova üniversitesine B.D. B.E., C.O. sorumluydu, Dikili bölgesinden H.Ş. alt vapı olarak da S.Ç., kod ismi Lorika sorumluydu ... Yüreğir ilçesinden Muhammet Enes Sezgin sorumluydu... İlk girdiğim andan sonra A.D.nin geldiği kasım ayına kadar bir görevim yoktu, kasım ayında A.D. bana Gençlik Meclisinde saymanlık görevi verdi. Yılbaşı için HDP"nin takvimleri vardı, bu takvimlerin satışından elde ettiğimiz paralar, yardımlar, bağışlar, Adana İl Binasına gelen paradan yüzde on üç oranında bir para Gençlik Meclisinin geliri olarak toplanıyordu. Ben bunları toplayıp, sayıyordum. Parayı üstümüzde tutardık. Sonra bu paralarla da afiş asıyoruz, ihtiyaçlar olursa kullanıyorduk. Yapılan eylemler için havai fişek, meşale, sprey boyalar alıyorduk. Ben görevde olduğum süre boyunca hiç EYP yapımı için para vermedim. Ama bu paralardan EYP için malzeme alındığı oluyordu... Saymanlık görevini ben bırakınca Lorika lakaplı S.Ç. ve B.Ç. devraldı. Ben saymanken hep kendi not defterime hem de Gençlik Meclisinin defterine not alıyordum, sanıyorum bu defterlere de polis el koydu. Paralarla ilgili sıkıntı yaşandı. A.D. ile bu konuda da tartıştık. Sonra ben ayrılınca Muhammet Enes Sezgin ile üzerimdeki paraları ve elimdeki listeyi onlara gönderdim. Benden sonra kalem satışı da yapıp, gelir elde etmeye çalışmışlar. Ben Gençlik Meclisince toplantı yapılıp, karar alınması üzerine düzenlenen bir yürüyüşe katıldım. Bu yürüyüş Şakirpaşa Mahallesinde 7/1/2019 da yaptığımız yürüyüştür. Bu yürüyüşünde yine amacı L.G"nin açlık grevine destek olmaktı. Ayrıca [A.Ö.] diye de slogan atıldı. Molotofkokteyli, havai fişekli bir şey atılmadı, sadece yürüyüş yapıldı. Şakirpaşa civarında yüründü. O gün polisler bizi yakalayamadı. Ara sokaklara dağıldık, galiba 2-3 küçük çocuk almışlar kim olduklarını bilmiyorum." şeklinde beyanda bulunmuştur.

- M.K. 18/6/2019 tarihinde Başsavcılığa sunmuş olduğu dilekçesinde ifadesinde bazı şeyleri eklemeyi unuttuğunu belirtmiş ve bu kapsamda Gençlik Meclisi ilk kurulduğunda ve sonraki toplantılarda önderlerinin A.Ö. olduğunu, PKK"nın DGH"sine bağlı olduklarını beyan ettiklerini, Muhammet Enes Sezgin"in Kiremithane Mahallesi ve Yüreğir sorumlusu olduğunu, saymanlık yaptığı dönemde Muhammet Enes Sezgin"e sprey boya, ses bombası, meşale ve havai fişek alması için 80 TL verdiğini, Gençlik Meclisinin faaliyetlerinden birinin de tutukluların ve terör suçlarından emniyette gözaltına alınanların ailelerini ziyaret etmek olduğunu ileri sürmüştür.

- M.K. 1/8/2019 tarihli dilekçesinde ise Başsavcılıkta verdiği ifadenin doğru olmadığını, kolluk görevlilerinin psikolojik baskısına maruz kaldığını, bu nedenle arkadaşları hakkında ifade verdiğini, anlattıklarının doğru olmadığını belirtmiştir.

- Başsavcılık sonuç olarak Muhammet Enes Sezgin"in PKK/KCK terör örgütünün Adana"daki gençlik faaliyetleri kapsamında yaşı büyük şüpheli A.D.nin (Şakir kod adlı) yönlendirmesi ile A.Ö."ye uygulandığı iddia edilen tecridi protesto etmek ve L.G."ye açlık grevinde destek olmak bahanesiyle il genelinde teröre müzahir bölgelerde örgütsel eylemler organize ettiğini, Gençlik Meclisine eleman kazandırmaya çalıştığını, broşür ve afiş bastırmak için diğer Gençlik Meclisi üyeleri ile irtibatta bulunduğunu, mahalle gençlik yapılanmaları ile terör örgütüne müzahir ailelere bayram ziyaretleri organize ettiğini, M.K.nın beyanına göre Kiremithane Mahallesi ve Yüreğir sorumlusu olduğunu ileri sürmüştür.

14. Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi 29/11/2019 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş, aynı tarihte tensip duruşması yapmıştır. Tensip zaptında başvurucu hakkında uygulanan adli kontrol hükmünün başvurucunun savunmasının alınmamış ve delillerin henüz toplanmamış olması sebebiyle devam etmesine karar vermiştir. Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi tensip zaptında duruşmanın 19/3/2020 tarihinde yapılmasına da karar vermiştir.

15. Başvurucu 25/11/2019 tarihinde tekrar adli kontrol tedbirinin kaldırılması talebinde bulunmuştur. Adana 1. Sulh Ceza Hâkimliği 29/11/2019 tarihinde Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmış olduğundan, itirazın değerlendirilmek üzere Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine karar vermiştir.

16. Başvurucunun müdafii tensiple devamına hükmedilen adli kontrol kararının kaldırılması için 20/2/2020 tarihinde Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine talepte bulunmuştur. Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi 5/3/2020 tarihinde yaptığı değerlendirmede adli kontrol kararı hakkında bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığına karar vererek dosyayı itiraz mercii olan Gaziantep Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine göndermiştir.

17. Gaziantep Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun yüklenen suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesini gösteren delillerin mevcut olduğuna ve uygulanan adli kontrol kararının ölçülü olduğuna karar vererek başvurucunun müdafiinin yaptığı itirazı reddetmiştir. Bu karar 6/4/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucu 6/5/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

19. Başvurucunun müdafii 18/3/2020 tarihinde Adana Çocuk Mahkemesine verdiği dilekçeyle Hâkimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) COVID-19 salgını sebebiyle acil işler dışında duruşmaların ertelenmesi kararına istinaden mazeretli sayılmasını ve adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını talep etmiştir.

20. Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi COVID-19 salgının ortaya çıkmasının ardından Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu ve HSK"nın kararları doğrultusunda 29/11/2019 tarihli Tensip Duruşma Tutanağı"nın ara kararında belirlediği 19/3/2020 tarihinde yapacağı duruşmayı 30/6/2020 tarihine ertelemiştir. Bu kapsamda Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun müdafiinin mazeret talebini de kabul etmiştir. Ancak başvurucunun adli kontrol tedbirinin kaldırılması talebiyle ilgili bir değerlendirmede bulunmamıştır.

21. Başvurucu 23/3/2020 tarihli dilekçesinde, adli kontrol tedbirinin makul süreyi aştığını ve ev hapsinin psikolojisinde olumsuz etki yarattığını belirterek adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını talep etmiştir.

22. Başvurucu hakkındaki ilk duruşma 30/6/2020 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Duruşma sonucunda Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi yargılama dosyası ile Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2019/352 sayılı dosyası (çocuk olmayan şüpheliler ile ilgili dava) arasında fiilî ve hukuki bağlantı olduğu gerekçesiyle birleştirme kararı vermiştir. Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin birleştirmeye muvafakat vermemesi sebebiyle Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi birleştirme hususunda oluşan uyuşmazlığın çözümü için dosyayı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesine göndermiştir.

23. Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi 30/6/2020 tarihli duruşmaya katılan başvurucunun savunmasının alınmasını birleştirme hususunda oluşan uyuşmazlığın çözümünden sonraya bırakmış, adli kontrol tedbirinin kaldırılması talebiyle ilgili de bir değerlendirmede bulunmamıştır.

24. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi 10/9/2020 tarihinde verdiği kararla usulen iki mahkeme arasında birleştirme uyuşmazlığı oluşmadığı için dosyayı Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine iade etmiştir.

25. Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi 24/9/2020 tarihinde, bölge adliye mahkemesince her iki mahkeme arasında henüz giderilmesi gereken olumsuz birleştirme uyuşmazlığı çıkmış sayılamayacağı bildirildiğinden E.2019/303 sayılı dosyanın E.2019/352 sayılı dava dosyası ile birleştirmek üzere Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

26. Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi 6/10/2020 tarihinde gönderme üst yazısının Adana Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi kararının içeriğine uygun bir şekilde gönderilmediğini ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinde yapılan incelemede Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince yapılan birleştirme kararının görülmediğini belirterek dosyanın iadesine karar vermiştir.

27. Başvurucunun müdafii, Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine 24/10/2020 tarihinde başvurarak başvurucunun sosyal hayatını gerçekleştirmesi için konutu terk etmeme yükümlülüğünün kaldırılmasını veya başka bir adli kontrol tedbirine çevrilmesini talep etmiştir. Dilekçesinde başvurucu, 16 aydır devam eden konutu terk etmeme tedbirinin uluslararası sözleşmelerde belirtilen çocuğun yüksek yararı ilkesiyle bağdaşmadığını ve ölçüsüz olduğunu, delillerin toplanmamış olması ve savunmanın alınmamış olması gerekçesinin somut olayın koşullarında makul bir gerekçe olmadığını ileri sürmüştür.

28. Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun talebini kabul ederek 27/10/2020 tarihinde başvurucu hakkında uygulanan konutu terk etmeme suretiyle adli kontrol tedbirini kaldırmıştır.

29. Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince dosyanın usulüne uygun bir şekilde gönderilmesi üzerine Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi 26/1/2021 tarihli duruşmada birleştirme talebi hakkında yaptığı inceleme neticesinde başvurucunun da aralarında bulunduğu çocukların çocuk mahkemesinde yargılanmalarının çocukların lehinde olması gerekçesiyle birleştirme uyuşmazlığı çıkarılmasına, uyuşmazlığın çözümü için dosyanın Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmesine karar vermiştir. Başvurucu ilk defa bu duruşmada savunmasını yapmıştır.

30. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi 19/2/2021 tarihinde Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin E.2019/303 sayılı dava dosyası ile Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2019/352 sayılı dava dosyalarının birleştirilmesine, davanın Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyası üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.

31. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesinde derdesttir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

32. İlgili ulusal hukuk için bkz. Esra Özkan Özakça [GK], B. No: 2017/32052, 8/10/2020, §§ 36-42; M.S., B. No: 2018/25505, 25/2/2021, §§ 39-45.

B. Uluslararası Hukuk

33. AİHM; Türkiye’ye karşı açılan çok sayıda davada, çocukların tutukluluğu karşısındaki endişesini ifade etmiş ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 5. maddesinin (3) numaralı fıkrasının ihlal edildiği yönünde kararlar vermiştir (Selçuk/Türkiye, B. No: 21768/02, 10/1/2006, §§ 26-37; Güveç/Türkiye, B. No: 70337/01, 29/1/2009, §§ 106-110; Nart/Türkiye, B. No: 20817/04, 6/5/2008, §§ 28-35; Taşçı ve Demir/Türkiye, B. No: 3623/10, 3/5/2012, §§ 30-37, Fikri Yakar/Türkiye, B. No: 23639/10, 22/5/2012, §§ 41-48; Bilal Doğan/Türkiye, B. No: 28053/10, 27/12/2012, §§ 41, 42; Dinç ve Çakır/Türkiye, B. No: 66066/09, 9/7/2013, 63-66).

34. Nart/Türkiye davasında çocukların korunmasına ilişkin uluslararası metinlerin fazlalılığını dikkate alan AİHM, çocukların tutuklanması tedbirinin son çare olarak düşünülmesi ve tutukluluk süresinin mümkün olduğunca kısa tutulması gerektiğini bildirmiştir (Nart/Türkiye, § 31).

35. Nart/Türkiye kararına konu olayda silahlı soygun suçunu işlediği şüphesiyle tutuklanan ve olay tarihinde 17 yaşında olan başvurucunun tutukluluk hâline itirazı dosya kapsamı ve delil durumu gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. AİHM genel olarak delil durumu kavramının suçluluğun varlığına ve sürekliliğine dair ciddi bir belirteç olsa da başvurucunun yakınmasına konu olan tutukluluk süresini tek başına meşrulaştırmayacağını, başvurucunun avukatı tarafından dikkat çekilmiş olmasına rağmen tutukluluk kararı verilirken başvurucunun yaşının yetkili makamlarca dikkate alınmadığını, ilave olarak başvurucunun tutukluluğu süresince yetişkinlerle birlikte kaldığını tespit etmiştir. AİHM özellikle olay sırasında çocuk olmasını dikkate alarak başvurucunun 48 günlük tutukluluğunun Sözleşme’nin 5. maddesinin (3) numaralı fıkrasını ihlal ettiği sonucuna varmıştır (Nart/Türkiye, §§ 28-35).

36. AİHM"in Bilal Doğan/Türkiye kararına konu olayda 17 yaşındaki başvurucu; PKK lehine üç gösteriye katılmak, bu gösteriler sırasında slogan atmak ve adı geçen örgütün bayrağını ve örgüt liderinin posterlerini taşımak, bu gösterilerin birinde emniyet güçlerine taş ve molotofkokteyli ile saldırmakla suçlanmış ve terör örgütünün propagandasını yapma, kamu malına zarar verme, 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu"na muhalefet etme gibi birçok suçu işlediği yönünde kuvvetli şüphe bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmıştır. Başvurucu 9 ay 20 gün tutuklu kalmıştır. Bu süre zarfında başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına ilişkin itirazları müteaddit defa incelenmiştir. Hâkimler; atılı suçların türü, mevcut delil durumu, ilgilinin suç işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığına dayanarak tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. AİHM; hâkimlerin başvurucunun tutuklanmasına ya da tutukluluk hâlinin devamına ilişkin karar verirken -Türk hukuku ve birçok uluslararası sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklere uygun biçimde- tutukluluğu son çare olarak düşünmedikleri sonucunun ortaya çıktığını, avukatı ileri sürmesine rağmen tutukluluk hâli veya bu tutukluluğun devamına ilişkin verilen kararların incelemeleri sırasında başvurucunun yaşını gerektiği gibi dikkate aldıklarını düşündürecek hiçbir olgunun dosyada bulunmadığını belirterek Sözleşme’nin5. maddesinin (3) numaralı fıkrasının ihlal edildiği sonucuna varmıştır (Bilal Doğan/Türkiye, §§ 41, 42).

37. AİHM"in Dinç ve Çakır/Türkiye kararına konu olayda ise yaklaşık 17 yaşında olan başvurucular bir dükkâna ve bir araca yönelik Molotof kokteylli iki saldırıda bulundukları iddiasıyla tutuklanmışlardır. Başvurucular yaklaşık 1 yıl 2 ay tutuklu kalmıştır. AİHM yukarıda yer verilen kararlara benzer gerekçeyle Sözleşme’nin 5. maddesinin (3) numaralı fıkrasının ihlal edildiği sonucuna varmıştır (Dinç ve Çakır/Türkiye, §§ 63-66).

38. İlgili uluslararası hukuk için ayrıca bkz. Furkan Omurtag, B. No: 2014/18179, 25/10/2017, §§ 29-40; Esra Özkan Özakça, §§ 43-52.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

39. Anayasa Mahkemesinin 19/1/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

40. Başvurucu, gerekçesiz olarak verilen kararlarla uzunca bir süredir devam eden adli kontrol tedbirinin ölçüsüz olması ve kararın verildiği tarihte çocuk olmasına rağmen uluslararası sözleşmelerde öngörülen çocuğun üstün yararı ilkesinin dikkate alınmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; uzun süre devam eden konutu terk etmeme tedbirinden kaynaklı olarak yaşadığı elem ve sosyal iletişimsizlik nedeniyle kötü muamele ve eziyet yasağının, adli kontrol tedbirinin kaldırılması için yaptığı taleplere cevap verilmemesi, adli kontrolün devamına ilişkin kararların gerekçesiz olması, yargılamanın özensiz yapılması ve uzun sürmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

41. Bakanlık görüşünde; başvurucunun sınırlı bir alanda yaşamaya mahkûm olmadığı, evde beraber yaşadığı veya eve ziyarete gelen kişilerle ilişki kurabildiği ve böylece sosyal hayatını devam ettirdiği, dışarıyla ilişki geliştirebildiği, ayrıca kimi durumlarda izinli sayılarak konutunu terk etmesine izin verildiği hususları gözetildiğinde başvurucunun durumunun Anayasa"nın 19. maddesinin uygulanmasını gündeme getirecek düzeyde özgürlükten mahrum bırakılma hâli veya özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına yönelik bir müdahale oluşturmayacağı belirtilmiştir.

42. Bakanlık; adli kontrol tedbirine ilişkin tazminat davası açma imkânının 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 141. maddesinde açıkça belirtilmediğini ancak Yargıtay 12. Ceza Dairesinin (E.2014/13444, K.2015/2705) 3 yıl 6 ay 28 gün süreyle karakola başvurarak imza atmak suretiyle hakkında adli kontrol kararı verilen davacının açmış olduğu tazminat davasının adli kontrol kararlarının 141. maddede sayılan tazminat nedenlerinden olmadığından bahisle reddine dair ilk derece mahkemesi kararını 141. maddede 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun"un 70. maddesiyle yapılan değişikliği dikkate alarak davacı hakkında makul oranda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle bozduğunu, dolayısıyla 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olarak nitelendirilebileceğini ileri sürmüştür.

43. Bakanlık; Adana 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin tutuklamanın çocuklar hakkında uygulanacak en son koruma tedbiri olma ilkesini gözönünde bulundurarak tutuklama ile amaçlanan hedeflere adli kontrol tedbiriyle de ulaşılabileceğine karar verdiğini, başvurucu hakkında verilen adli kontrol kararının çocuklar hakkında uygulanacak koruma tedbirlerine ilişkin ulusal ve uluslararası mevzuata uygun olduğunu belirtmiştir. Bakanlık; başvurucu hakkında verilen adli kontrol kararı ve iddianamede açıklanan gerekçeler ile bu eylemlere ilişkin olarak dayanılan delillerin içeriği dikkate alındığında, atılı suçun işlendiğine yönelik kuvvetli belirti olduğu şeklindeki tespitlerin temelsiz olmadığını, başvurucunun adli kontrol altına alınmasına neden olan suçun Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen, dolayısıyla evleviyetle adli kontrole hükmedilebilecek suçlar arasında yer alması nedeniyle adli kontrol tedbirinin meşru bir amacının olduğunu ifade etmiştir. Ölçülülük bakımından ise Sulh Ceza Hâkimliğinin başvurucunun özgürlüğünü tutuklamadan çok daha az sınırlayıcı adli kontrol tedbirine karar vermesinin keyfî ve temelsiz olduğunun söylenemeyeceğini ileri sürmüştür.

44. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde adli kontrole ilişkin böyle bir tazminat yolunun düzenlenmediğini, böyle bir yol olsa bile bu yolun adli kontrol tedbirinin sonlandırılmasını sağlamayacağını ve dolayısıyla tüketilmesinin gerekmediğini belirtmiştir. Başvurucu, konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin tutuklamaya ikame niteliğinde olması ve özellikleri nedeniyle seyahat özgürlüğü kapsamında değil kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca 16 ay devam eden bu tedbirin çocuğun üstün yararı ilkesiyle bağdaşmadığını, bu durumun Bakanlıkça gözardı edildiğini belirtmiştir.

B. Değerlendirme

45. Anayasa"nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

46. Anayasa"nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

...

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."

47. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Anayasa Mahkemesi; konutu terk etmeme tedbirinin niteliği, uygulanış şekli ve özellikleri itibarıyla hareket serbestisi üzerindeki sınırlayıcı etkisinin derece ve yoğunluk olarak seyahat özgürlüğüne göre oldukça ileri bir boyutta olduğu ve dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale teşkil ettiği sonucuna varmıştır (Esra Özkan Özakça, §§ 68-76). Bu kapsamda başvurucunun iddialarının özünün ilgili ve yeterli olmayan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale oluşturan adli kontrol tedbirinin devam ettirilmesine ve bu tedbirin makul süreyi aşmasına ilişkin olduğu değerlendirilmiş ve bu şikâyet Anayasa"nın 19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında incelenmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

48. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

49. Genel ilkeler için bkz. Esra Özkan Özakça, §§ 78-84; Halas Aslan, B. No: 2014/4994, 16/2/2017, §§ 51-83)

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

50. Başvurucu 24/6/2019 tarihinde konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirine tabi tutulmuş, 27/10/2020 tarihinde bu adli kontrol tedbirine son verilmiştir. Buna göre başvurucu 24/6/2019-27/10/2020 tarihleri arasında 16 ay 3 gün süreyle bir suç isnadına bağlı olarak hürriyetinden yoksun bırakılmıştır.

51. Soruşturma mercilerince iletişimin tespitine ilişkin tutanaklar, etkin pişmanlık hükümleri kapsamında beyanda bulunan yaşı büyük şüpheliler ve suça sürüklenen çocuk M.K.nın beyanları, elde edilen dokümanlar, parmak izlerine ilişkin raporlar, istihbari bilgiler birlikte değerlendirilerek başvurucunun PKK/KCK terör örgütünün Adana"daki gençlik faaliyetleri kapsamında yaşı büyük şüpheli A.D.nin yönlendirmesi ile A.Ö."ye uygulandığı iddia edilen tecridi protesto etmek ve bir milletvekiline açlık grevinde destek olmak bahanesiyle il genelinde teröre müzahir bölgelerde örgütsel eylemler organize ettiği, Gençlik Meclisine eleman kazandırmaya çalıştığı, broşür ve afiş bastırmak için diğer Gençlik Meclisi üyeleri ile irtibatta bulunduğu, mahalle gençlik yapılanmaları ile terör örgütüne müzahir ailelere bayram ziyaretleri organize ettiği, Kiremithane Mahallesi ve Yüreğir sorumlusu olduğu ileri sürülmüştür. Başvurucu hakkındaki adli kontrol tedbiri ve bu tedbirin devamı kararlarında atıf yapılan ve/veya soruşturma dosyasında bulunduğu ifade edilen delillerin içeriği dikkate alındığında adli kontrol tedbirinin ön şartı olan suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin bulunduğuna ilişkin olarak anılan kararların ilgili ve yeterli olduğu değerlendirilmiştir.

52. Anayasa"nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında, tutuklama kararının kaçma ya da delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek amacıyla verilebileceği belirtilmiştir. Konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin tutuklamaya alternatif olma niteliği gereği bu tedbir yalnızca Anayasa"da öngörülen bu amaçlarla verilebilir. Anılan tedbirin niteliği ve özellikleri dikkate alındığında bunun bilhassa şüpheli veya sanıkların kaçmalarını engellemeye yönelik adli bir önlem olarak değerlendirilmesi mümkündür (Esra Özkan Özakça, § 80). 5271 sayılı Kanun"un 109. maddesinin (1) numaralı fıkrasında da tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde, kişinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla adli kontrol tedbirinin devam ettirilmesinde de bu nedenlere dayanılması ve bu nedenlerin devam ettiğinin gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekir. Bu gerekçeler ilgili ve yeterli görüldüğü takdirde yargılama sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediği de incelenmelidir.

53. Başvurucu hakkında 24/6/2019 tarihinde konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol kararı verilirken Adana 5. Sulh Ceza Hâkimliğince tutuklamadan elde edilecek faydanın konutunu terk etmemek suretiyle adli kontrol altına alma yoluyla sağlanacağına, başvurucunun sabit ikametgâh sahibi olmasına, kaçacağı şüphesini uyandıran olguların bulunmamasına, delillerin büyük ölçüde toplanmış olmasına, delillerin saklanması ve gizlenmesi şüphesinin bulunmamasına dayanılmıştır. Daha sonra yargılamayı yapan Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi 29/11/2019 tarihinde yaptığı tensip incelemesinde soruşturma aşamasında konulan adli kontrol tedbirinin başvurucunun savunmasının tespit edilmemesi ve delillerin toplanmamış olması gerekçesiyle devamına karar vermiştir. Ancak Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi; Adana 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin delillerin büyük ölçüde toplanmış olduğu, delillerin saklanması, gizlenmesi şüphesinin bulunmadığı şeklindeki tespitlerini geçersiz kılacak bir değerlendirme yapmamıştır. Öte yandan başvurucunun savunmasının alınamamasının birleştirme uyuşmazlığının çözümünün uzun sürmesinden kaynaklandığı, bu konuda başvurucuya yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı görülmektedir. Dolayısıyla savunmanın alınamamış olmasının da adli kontrolün devam ettirilmesinin makul olduğuna yönelik yeterli bir gerekçe olamayacağı sonucuna varılmıştır.

54. Diğer taraftan başvurucunun 18/3/2020 tarihli dilekçesiyle talepte bulunmasına rağmen 19/3/2020 tarihli duruşmada da 30/6/2020 tarihli ikinci duruşmada da adli kontrol tedbiriyle ilgili bir ara kararı verilmemiştir. Birleştirme uyuşmazlığı sürecinde de adli kontrol tedbiriyle ilgili bir karar verilmemiştir. Bu durum başvurucu hakkındaki konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin sona erdirildiği 27/10/2020 tarihine kadar devam etmiştir. Son olarak başvurucunun avukatı, başvurucunun çocuk olduğuna dikkati çekerek konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin sona erdirilmesi hususunda taleplerde bulunmasına rağmen hâkimlerin adli kontrol tedbirinin devamına ilişkin incelemeleri sırasında başvurucunun yaşını gerektiği gibi dikkate aldıkları söylenemeyecektir. Hâkimler, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmayacak başka bir adli kontrol tedbirinin çocuk olan başvurucunun duruşmalara katılmasını sağlamak bakımından neden yetersiz olabileceğine ilişkin herhangi bir açıklama da yapmamıştır. Bu itibarla adli kontrol tedbirinin 16 ay boyunca ilgili ve yeterli olmayan gerekçelerle devam ettirildiği sonucuna varılmıştır. Bu bulgular ışığında yargılama sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediğinin ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.

55. Açıklanan gerekçelerle Anayasa"nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden

56. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

57. Başvurucu 70.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

58. Başvuruda, konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin makul süreyi aşması nedeniyle Anayasa"nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Başvurucu hakkındaki davada konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbiri 27/10/2020 tarihinde sona ermiştir. Dolayısıyla bu yönüyle ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için tazminat ödenmesi dışında yapılması gereken bir hususun bulunmadığı anlaşılmaktadır.

59. Başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik müdahale nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

60. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin makul süreyi aşması nedeniyle Anayasa"nın 19. maddesinin yedinci fıkrasında güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/352) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/1/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara