AYM 2019/41024 Başvuru Numaralı ERKAY DOĞAN Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2019/41024
Karar No: 2019/41024
Karar Tarihi: 19/1/2022

AYM 2019/41024 Başvuru Numaralı ERKAY DOĞAN Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERKAY DOĞAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/41024)

 

Karar Tarihi: 19/1/2022

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Erkay DOĞAN

Vekili

:

Av. Durdu Mehmet YALÇIN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; kişi hürriyeti ve güvenliği, adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 12/12/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. 29/4/2018 tarihinde 22.20 sıralarında H.H.H. adlı kişi Melikgazi İlçe Emniyet Müdürlüğüne gelmiş saat 11.00 sıralarında yaşanan bir olay ile ilgili başvurucudan şikâyetçi olmuştur. Bu kişi ifadesinde; bağ evinin duvarı üzerine kat çıkartarak duvar yükseltme işlemi yaptırdığını, bağ komşusu olan başvurucunun bağ evinde oturan kişiler tarafından göz ile taciz edildiğini, başvurucunun gönderdiği beş kişi tarafından duvarı ördürmemek için tehdit edildiğini, kendisine "O taşı oraya koyamazsın, koyarsan seni oraya gömerim." denildiğini ve bahçenin fotoğrafının çekildiğini, bu kişilerin kendisine veya ailesine zarar vermesinden endişe ettiğini belirtmiştir. İfade alma işlemi saat 22.32"de sona ermiştir.

9. Olay ile ilgili İ.Ş. adlı kişiden de aynı gün bilgi alınmıştır. Bu kişi; saat 23.08"de alınan ifadesinde duvar ördüğü sırada yan taraftaki bağ evinden beş kişinin "O duvarı örmeyin sizin için iyi olmaz." şeklinde tehditlerde bulunduğunu, bunun üzerine bir duvar ustasının korkup kaçtığını, sonra zabıtaların geldiğini ve herkesin kendi tarafına geçtiğini belirtmiştir.

10. Şüpheli T.G. 30/4/2018 tarihinde alınan ifadesinde; başvurucuya ait bağ evinde fayans ustası olarak çalıştığını, müşteki H.H.H.nin bağ evinin duvarını yükseltmek için hafriyat döktüğü sırada hafriyatın bahçeye döküldüğünü görerek uyardığını, devam etmeleri üzerine zabıtaya haber verdiğini ve olaya sinirlenen müştekinin tehdit ettiğini, atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir.

11. Müşteki şüpheli olarak 30/4/2018 tarihinde ifadesi alınan B.Ü. beyanında; başvurucunun yanında bahçıvan olarak çalıştığını, müştekinin duvarı yükselttiği sırada bahçenin fotoğraflarını çekerek bunu zabıtaya bildirdiğini, müşteki şüpheli A.H.nin kendisine hitaben "Biz Kayseri"nin yerlisiyiz, akşam emniyetten sizleri aldırayım da görün, hepinizi emniyetten tek tek toplatacağım." diyerek tehdit ettiğini, bu nedenle A.H.den şikâyetçi olduğunu ifade etmiştir.

12. Müşteki şüpheli A.H. alınan ifadesinde; müşteki şüpheli B.Ü.nün inşaat işlerini yaparken sürekli fotoğraflarını çektiğini, kendisine hitaben "Burayı yapamazsınız, sizi asarız, keseriz, biz çevresi geniş kişileriz." dediğini belirterek şikâyetçi olmuştur.

13. Bu kapsamda tehdit ve hakaret iddialarıyla ilgili başvurucu ve diğer şüpheliler hakkında soruşturma başlatılmıştır. Savcı ile Adli Kolluk Görüşme Tutanağı"na göre kolluk yetkilileri firari şüphelilerin kimlik tespiti ve yakalanması için çalışmalara başlandığı konusunda savcıya bilgi vermiştir. 23.05"te imzalanan tutanağa göre Savcı; müştekinin beyanının alınması, tanık beyanının alınması, kamera araştırması yapılması, şüphelilerin kimlik tespiti ve yakalanması için çalışmalara başlanılması, yakalandıklarında şüpheli olarak ifadeleri alınarak salıverilmeleri talimatı vermiştir.

14. Başvurucunun temini için ilçe emniyet müdürlüğü suç soruşturma ve araştırma büro amirinden ekip talep edilmiş, dört polisten oluşan bir ekip 29/4/2018 tarihinde saat 23.02"de başvurucunun evine gitmiş ve 23.09"da başvurucu ile birlikte binadan çıkmıştır. Başvurucu, yanında bulunan bir polisin refakatiyle kendi aracı ile polis merkezine ifadesi alınmak üzere gittiği sırada aracın içinde telefonda avukatı ile görüşmüş; telefon görüşmesinin ardından çocuğunun evde tek kaldığını, ertesi gün avukatı ile polis merkezine gidip ifade vereceğini belirtmiştir. Bunun üzerine hakkında yakalama müzekkeresi bulunmayan sadece evrak firarisi olduğu belirtilen başvurucunun çocuğunun evde kendisine zarar verebileceği, bu suretle daha vahim bir olayın olabileceği gerekçesiyle başvurucunun talebi kabul edilmiş ve başvurucu, evine geri bırakılmıştır.

15. Başvurucu ertesi gün 30/4/2018 tarihinde olayla ilgili ifade vermiştir. Başvurucu ifadesinde; müşteki H.H.H. ile bağ komşusu olduğunu, bağ evleri ile aralarında duvar olduğunu ve duvarın imara aykırı bir şekilde yükseltildiğini, duvarın yıkılma riski olduğunu ve duvar yıkıldığında kendi bahçesine doğru yıkılacağından dolayı daha önce uyarıda bulunduğunu, gerekli yerlere şikâyet ettiğini ve belediyenin çalışmayı durdurduğunu, tekrar çalışmaya devam ettiklerinde bağ çalışanının kendisine haber verdiğini ve çalışandan müdahale etmeden fotoğraf çekmesini istediğini, tehdit etmediğini belirtmiştir.

16. Savcılık; tanık beyanlarına göre başvurucunun olay yerinde olmadığı, sadece telefon ile olayın fotoğraflanmasını istediği, başvurucu ile yanında çalışan B.Ü.nün olay anında aralarında geçen mesajlaşmaların da tanık beyanlarını doğrular nitelikte olduğu ve mesajlaşma içerisinde herhangi bir tehdit unsurunun bulunmadığı, tehdit suçunun işlendiğine dair müştekinin soyut iddiasından başka kamu davası açılmasını gerektirecek nitelikte yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle 21/6/2018 tarihinde başvurucu hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Bu karara yapılan itiraz da 28/11/2018 tarihinde reddedilmiştir.

17. Başvurucunun çalışanları olan müşteki şüpheliler B.Ü. ve T.G. hakkında uzlaştırmanın sağlanamaması nedeniyle 10/9/2019 tarihinde dava açılmıştır. Bu iddianamede; H.H.H.nin "Hepinizi evinden toplatırım, biz Kayseri"nin yerlisiyiz, bana başkanı çağırtmayın.", A.H.nin "Benim kim olduğumu biliyormusunuz, tüm polisleri buraya yığarım." diyerek müşteki-şüpheliler B.Ü ve T.G.yi tehdit ettikleri belirtilmiştir.

18. Başvurucu 12/7/2018 tarihinde emniyet görevlilerinin yanı sıra H.H.H. ile A.H.den şikâyetçi olmuştur. Başvurucu şikâyet dilekçesinde; A.H. ve oğullarının bağda çalışan işçilerin yanına gelerek tehditkâr bir tutumla "Biz Kayseri"nin yerlisiyiz, sizler kim oluyorsunuz da bizi şikayet ediyorsunuz, biz istersek belediye başkanını da buraya getirtiriz, emniyeti de başınıza yığarız, akşam Erkay Doğan"ı da evinden aldırırız." şeklinde söz söylediklerini, buna B.Ü. ve T.G.nin tanık olduğunu, aynı gün içerisinde saat 22.55 sıralarında polislerin kapısına geldiğini, Melikgazi Emniyet Müdürlüğünden geldiğini söyleyen sivil kıyafetli üç polis memurunun kendisine "Hakkınızda yakalama kararı var ifadeniz için karakola götüreceğiz." dediklerini, evde çocuğunun yalnız olduğunu, yarın sabah gelip ifade verebileceğini söylemesi üzerine polis memurlarının bunu kabul etmeyerek "Hayır şimdi gideceğiz, çocuğunuzu da getirin." dediklerini, çocuğunun olumsuz etkilenmemesi için çocuğu evde bırakıp polislerle birlikte evden çıktığını, bir müddet araçla gittikten sonra "Siz yarın gelin." diyerek serbest bırakıldığını, hakkında şikâyette bulunulmasından sonra 23 dakika içerisinde müştekinin ifadesinin alınmasının, firari konumda olduğunun tespit edilmesinin ve akabinde evine gelinmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, hangi bilgiye dayalı olarak firari olduğuna karar verildiğinin belirsiz olduğunu, firari olmasını gerektirecek bir olgunun bulunmadığını, A.H.nin söylediği sözlerin polislerin sivil talimatla hareket ettiğini gösterdiğini, sırf gözdağı vermek amacıyla gözaltına alındığını, evine gelindiğinde yakalama kararının bulunmadığını, yakalama kararının daha sonra düzenlendiğini, yakalama kararı olduğu iddia edilmesine rağmen neden ertesi gün ifade vermek üzere serbest bırakıldığının açıklanamadığını, huzur ve sükûnuna kastedildiğini, hürriyetinin tahdit edildiğini, hakkında yapılan soruşturma sonucunda da kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, daha sonraki bir olayda (5/6/2018 tarihinde) da yine Melikgazi Emniyet Müdürlüğünde görevli karakol amiri ile polislerin duvar yapımını engellemek için bağ evine geldiklerini, korkuluğun yapılmaması için telkinde bulunduklarını, zabıtanın görevi olan bir hususta polisin bu işi üstlendiğini, bağ evi çevresinde polislerin siren çalarak araçla hareket edip yanında çocuğunun da bulunduğu bir esnada kendisini taciz ettiklerini, bu olayın da polislerin sivil iradenin emriyle hareket ettiğini gösterdiğini ileri sürmüştür.

19. Başvurucu 27/7/2018 tarihinde alınan ifadesinde, şikâyet dilekçesine benzer şekilde beyanlarda bulunmuş; kendisine ilişkin tehdit içeren sözlerin ilk gün değil de emniyette ifadesinin alındığı gün çalışanları tarafından polis merkezinde kendisine söylendiğini belirtmiştir.

20. Başvurucunun şikâyeti üzerine soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma kapsamında şüpheli olarak beyanları alınan A.H. ve H.H.H.nin özetle hiçbir emniyet görevlisiyle yakınlıklarının bulunmadığını, kimseye herhangi bir talimat vermediklerini, başvurucuyla aralarında bağ evi nedeniyle sorun olduğunu, atılı suçlamaları kabul etmediklerini ileri sürmüştür.

21. Şüpheli G.A. (karakol amiri) savunmasında; üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek mevzuat çerçevesinde işlemlerin yapıldığını, 29/4/2018 tarihinde kendisinin nöbetçi olmadığını, grup amirinin kendisini araması üzerine Cumhuriyet savcısından alınacak talimata göre işlem yapılmasını söylediğini, grup amirinin personel eksikliğinin olduğunu söylemesi üzerine Suç Araştırma ve Soruşturma Amirliğinden yardım istemesini söylediğini, sonradan öğrendiği kadarıyla üç polis memurunun ifadesinin alınması için başvurucunun ikametine gittiklerini, evden çıktıktan sonra başvurucunun "Evde çocuğum var, yarın avukatlarla gelirim." demesi üzerine polislerin tamam deyip ayrıldıklarını, bir gün sonra polis merkezine gelen başvurucunun "Siz kimsiniz de beni almaya geliyorsunuz?" diye konuştuğunu, kendisini sakinleştirdiklerini ve rutin işlemleri yaptıklarını, bu olayla ilgili herhangi bir sivilin kendisini aramadığını, 5/6/2018 tarihinde taraflar arasında meydana gelen olayda rutin işlemleri yaptıklarını, kimseye "İfadeyi işleme koymam, yırtarım." şeklinde beyanda bulunmadığını belirtmiştir.

22. Diğer polisler savunmalarında özetle, Melikgazi İlçe Emniyet Müdürlüğü Suç Önleme ve Soruşturma Amirliğinde görev yaptıklarını, olay tarihinde başvurucunun ikametine gittiklerini ve şikâyetle ilgili olarak ifadesine başvurulacağını söyleyip polis merkezine davet ettiklerini, başvurucunun kendi aracıyla gelip gelemeyeceğini sorduğunu, başvurucunun aracıyla birlikte yola çıktıklarını, birkaç dakika sonra başvurucunun avukatıyla görüşerek çocuğunun evde yalnız kalacağı ve panik yapabileceği gerekçesiyle ifade vermek için yarın gelmek istediğini söylemesi üzerine kendilerinin tamam dediklerini, başvurucunun evine döndüğünü, mevzuata göre işlem yaptıklarını beyan etmiştir.

23. Savcılık yaptığı soruşturma sonucunda 14/10/2019 tarihinde başvurucunun şikâyetçi olduğu kişiler hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararını vermiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

"Şüpheliler A.H. ve H.H.H.nin müşteki Erkay Doğan"a yönelik tehdit içeren sözler söylediklerine dair çelişkili beyanlar dışında başkaca bir beyan bulunmadığı, 29/4/2018 tarihinde meydana gelen olayla ilgili soruşturmanın da yapılmış olduğu, şüpheliler A.H. ve H.H.H. hakkında tehdit suçundan kamu davasının açılmasını gerektirir yeterli delil bulunmadığı, şüpheliler A.H. ve H.H.H"nın görevi kötüye kullanma suçuna azmettirme, emniyet görevlisi olan diğer şüphelilerin görevi kötüye kullanma suçlamasına ilişkin ise, müşteki Erkay Doğan hakkında yapılan şikayet üzerine kolluk görevlilerince mevzuat dışına çıkılarak ve kasıtlı olarak işlem yapıldığına dair yapılan soruşturma sonucunda herhangi bir delil bulunmadığı, müşteki Erkay Doğan hakkında çıkarılmış bir yakalama kararı bulunmadığı, yalnızca ifadesinin alınması için adresine gidildiği, kendi beyanına ve dosya kapsamındaki delilere göre kendisine ait araçla polis merkezine giderken avukatıyla da görüşmesinden sonra ifadenin yarın verilmesi hususunun da polis memurlarıyla kararlaştırıldığı, yine sivil olan şüphelilerin azmettirme iddialarına ilişkin delil bulunmadığı, yine şüpheli G.A.nın işleme koymam, yırtarım şeklindeki beyanları bulunduğu belirtilmekle birlikte söz konusu 5/6/2018 tarihinde meydana gelen olaya ilişkin olarak adli işlemlerin yapılmış olduğu, şayet adli işlem yapılmamış olsa idi, bu eylemin suç teşkil edeceği, şikayet dilekçesinde başkaca suçlar da belirtilmiş ise de, şikayet dilekçesi ve müştekinin beyanlarında bu hususlara ilişkin bir anlatımın bulunmadığı, bu anlatımların genel olarak görevi kötüye kullanma suçu kapsamında kaldığı, şüpheli olan polis memurlarının üzerine atılı eylemler her ne kadar atılı suçu oluşturmasa da, eylemlerin disiplin soruşturmasını gerektirebileceği, bu hususta da disiplin makamları tarafından gerekli incelemenin yapıldığı ve soruşturma açılmasına gerek olmadığına dair karar verildiği, Evrak kapsamından anlaşılmakla, yukarıda açıklanan gerekçelerle şüpheliler hakkında atılı suçlardan kovuşturmaya yer olmadığına ... [karar verildi]."

24. Başvurucu bu karara itiraz etmiştir. Kayseri 3. Sulh Ceza Hâkimliği 12/11/2019 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir.

25. Başvurucu 12/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

26. Başvurucunun şikâyetçi olduğu polislerle ilgili Kayseri Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünce disiplin soruşturması başlatılmıştır. Disiplin soruşturması sonucunda başvurucunun iddialarıyla ilgili olarak polislerin kanunlar kapsamında görevlerini yaptıkları, başvurucuya karşı kasıtlı herhangi bir işlem veya muamelede bulunulmadığı, görevli memurların ve polis merkezi amirinin olaylara taraf olduklarına yönelik herhangi bir somut delil elde edilemediği gerekçesiyle 15/10/2018 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

27. Anayasa Mahkemesinin 19/1/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

28. Başvurucu, hakkında şikâyette bulunulmasından 23 dakika sonra firar olduğuna karar verilip, evine gelinmesinin ve hiçbir delil yokken yakalanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu durumun polis memurlarının ortada resmi bir şikâyet dahi yokken harekete geçtiğini gösterdiğini, firari olduğuna ilişkin hiçbir somut olgu olmamasına rağmen yakalama kararı çıkartabilmek için yalan beyanla firari olduğuna karar verildiğini, kaldı ki yakalama kararının evine gelindikten sonra düzenlendiğini, hakkında yakalama kararı olan ve firari olduğu değerlendirilen bir kişinin ertesi gün gelmek üzere serbest bırakılamayacağını, gözdağı vermek amacıyla yakalanıp bırakıldığını, huzur ve sükûnuna kastedilip hürriyetinin tahdit edildiğini ileri sürmüştür.

29. Bakanlık, soruşturma kapsamında alınan ifadelerden şikâyete konu işlemin dakikalarla ifade edilebilecek kadar kısa sürdüğünü ve başvurucunun kolluk görevlileri tarafından zorla alıkonulmayıp ifadesi alınmak üzere Polis Merkezine davet edildiğini, bu süreçte başvurucunun kendi aracında olduğunu ve avukatıyla görüşebildiğini, bu anlamda kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında kısıtlı bir alanda ihmal edilemeyecek bir süre için tutulma ve bu tutmaya rıza göstermeme kriterlerinin oluşmadığını ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

30. Anayasa Mahkemesi ancak temellendirilebilmiş bir bireysel başvuruyu inceler. Başvurucuların şikâyetlerini hem maddi hem hukuki olarak temellendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Maddi dayanaklar yönünden başvurucuların yükümlülüğü şikâyetlerine konu temel olay ve olguları açıklamak ve bunlara ilişkin delilleri Mahkemeye sunmak, hukuki dayanak yönünden yükümlülüğü ise bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini özü itibarıyla açıklamaktır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19).

31. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa"ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurucunun başvurusunun esasını ve bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını Anayasa Mahkemesine inceletebilmesi için öncelikle kendisinin ihlal iddialarını gerekçelendirmesi, buna ilişkin olay ve olguları açıklaması ve delillerini sunması zorunludur (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021 § 24).

32. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma ve delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir. Başvurucuların anılan yükümlülüklere uymamaları hâlinde şikâyetlerini temellendiremedikleri için başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulunabilir. Anayasa Mahkemesi temellendirmeye ilişkin incelemesini her başvurunun somut koşullarında yapar. Kuşkusuz bu yükümlülüklere ellerinde olmayan nedenlerle uymamalarının ikna edici gerekçelerini Mahkemeye sunmaları ya da Mahkemenin bu durumu işin niteliğinden anlaması hâli müstesnadır (Cemal Günsel, § 25, 26).

33. Somut başvuruda başvurucu, başvuru dilekçesinde hürriyetinden ne şekilde mahrum bırakıldığından bahsetmemiş; şikâyetlerini temel olarak kolluk görevlilerinin görevini kötüye kullandığı iddiası üzerine kurmuştur. Somut olayda soruşturma belgelerinden anlaşıldığı kadarıyla başvurucu ifade vermek üzere polislerin refakatinde kendi arabasıyla hareket ettiği esnada avukatıyla görüşmüş, ertesi gün gelme yönündeki teklifi kabul edilmiş ve evine geri dönmüştür. Bu tespitlere rağmen başvurucu rızası olmaksızın en azından rahatsızlık verecek uzunlukta bir süre boyunca belirli bir yerde fiziki olarak tutulup tutulmadığını ortaya koyamamıştır. Başvurucu, hürriyetine getirildiğini iddia ettiği sınırlandırmanın Anayasa"nın 19. maddesindeki koşullara aykırı biçimde ve kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ihlal edecek tarzda uygulandığını, bu hakkın hangi nedenle ihlal edildiğini de açıklamamıştır.

34. Başvurucu, ihlal iddiasına ilişkin delillerini sunma ve bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş; dolayısıyla ileri sürdüğü iddiaları temellendirememiştir.

35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkı ile Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

36. Başvurucu; görevli polis memurlarının husumetli olduğu kişilerin yönlendirmesi ve azmettirmesiyle açıkça suç işlediklerini, emniyet görevlilerinin sivil iradeden (kendisinden şikâyetçi olan kişilerden) emir ve talimat aldığını, hakkında şikâyette bulunulmasından 23 dakika sonra firar olduğuna karar verilip evine gelinmesinin ve hiçbir delil yokken yakalanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu durumun polis memurlarının ortada resmî bir şikâyet dahi yokken harekete geçtiğini gösterdiğini, firari olduğuna ilişkin hiçbir somut olgu olmamasına rağmen yakalama kararı çıkartabilmek için yalan beyanla firari olduğuna karar verildiğini, kaldı ki yakalama kararının evine gelindikten sonra düzenlendiğini, hakkında yakalama kararı olan ve firari olduğu değerlendirilen bir kişinin ertesi gün gelmek üzere serbest bırakılamayacağını, gözdağı vermek amacıyla yakalanıp bırakıldığını, karşı tarafla anlaşması hâlinde şikâyetin işleme konulmayacağının teklif edildiğini, tüm bu hususların polislerin görevini kötüye kullandığını gösterdiğini, buna rağmen kamu görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu; şüphelilerden biri ifadesinde grup amirinin talimatı üzerine bu işlemleri yaptığını beyan etmesine rağmen bu grup amirinin kim olduğunun tespit edilemediğini, bu şahsın beyanının alınmadığını, bu hususun araştırılması hâlinde şikâyetinin haklılığının ortaya çıkacağını, eksik inceleme ile kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini belirterek adil yargılanma hakkı ile etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

37. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Sözleşme ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme"ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).

38. Sözleşme’nin 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla bahsedilen hâller dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular, Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz. Bir ceza davasında üçüncü kişilerin cezalandırılmasını talep eden mağdur, suçtan zarar gören, şikâyetçi veya katılan sıfatını haiz kişiler Sözleşme’nin 6. maddesinin koruma alanı dışında kalmaktadır (Onurhan Solmaz, §§ 23, 24).

39. Somut olayda başvurunun üçüncü kişilerin cezalandırılmasına yönelik olduğu, dolayısıyla adil yargılanma hakkı kapsamına girmediği anlaşılmaktadır.

40. Başvurucunun Anayasa’nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine yönelik iddiasının, bahsi geçen maddelerdeki ifadeler dikkate alındığında soyut olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp mutlaka Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak ve özgürlüklerle bağlantılı olarak ele alınması gerekir. Bir başka ifadeyle etkili başvuru hakkının ihlal edilip edilmediğinin tartışılabilmesi için ihlal iddiasının kişinin hangi temel hak ve özgürlüğü konusunda etkili başvuru hakkının kısıtlandığı sorusuna cevap verebilmesi gerekmektedir ((Onurhan Solmaz, § 33).

41. Başvurucunun etkili başvuru hakkının sağlanmadığı iddialarının, başvurunun temelini oluşturan adil yargılanma hakkı çerçevesinde ve bu hakla bağlantılı olarak ele alınması zorunluluğu vardır. Dolayısıyla etkili başvuru hakkı, bağımsız nitelikte koruma işlevine sahip olmayıp temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını, korunmasını ve başvuru yollarını güvence altına alan tamamlayıcı nitelikte bir haktır. Bu çerçevede, başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamına giren bir hakkına yönelik müdahale bulunmaması nedeniyle etkili başvuru hakkının somut başvuru açısından uygulanabilmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz, § 34).

42. Sonuç itibarıyla başvurucunun Anayasa"nın 40. maddesine dayanan ihlal iddialarının konusu da Anayasa"da güvence altına alınmış ve Sözleşme kapsamında olan temel hak ve özgürlüklerin koruma alanı dışında kalmaktadır.

43. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkı ile etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZOLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 19/1/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara