Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/8435 Esas 2022/4487 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/8435
Karar No: 2022/4487
Karar Tarihi: 16.05.2022

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/8435 Esas 2022/4487 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı erkeğin mal rejiminin tasfiyesi istemiyle açılmış olan davada, davacı kadın lehine 72,500 TL katılma alacağına hükmedildi. Ancak davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, davacının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davası olmadığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildi. Davacı kadın, boşanma davası açarken mal rejiminin tasfiyesi isteminin tefriki ile ayrı esasa kaydedildi ve tefrik sonrası davaya konu olan 369 ada 4 parselde kayıtlı 31 numaralı bağımsız bölüm için 105,000 TL alacağın karar tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsilini talep etti. Davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebinin açık olmadığı, fakat kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının hatırlatılmaması sebebiyle usulüne uygun olmadığı belirtildi. Mahkeme kararı bozularak davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği belirtildi.
Kanun Maddeleri: Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 216, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 119 ve madde 438.
2. Hukuk Dairesi         2021/8435 E.  ,  2022/4487 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    İlk Derece Mahkemesince, dava konusu 369 ada 4 parselde kayıtlı 31 numaralı bağımsız bölüm için davacı kadın lehine 72.500 TL katılma alacağına hükmedildiği, davacı kadının ve davalı erkeğin istinaf başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince davacının istinaf başvurusunun reddine , davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, davacı kadının usulüne uygun açılmış mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davası olmadığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, davacının boşanma ve fer’ilerine ilişkin açmış olduğu davada, davacı kadının evlilik içinde edinilen mallara edinilmiş mallara katılma rejimine göre ortak olduğunu, ancak davalının bu malları elden çıkarması telafisi imkansız zararlar doğuracağından tedbir talep etme zorunluluğu olduğunu beyan ettiği, bu nedenle ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği, alacak talebine ilişkin beyanda bulunmadığı, mahkemece boşanma kararı verilirken davacının mal rejiminin tasfiyesi isteminin tefriki ile ayrı esasa kaydına karar verildiği, davacı vekili tarafından tefrik sonrası bilirkişi raporları dosyaya alındıktan sonra sunulan 29.01.2019 tarihli dilekçede, davaya konu 305 ada 14 parsel ile araca ilişkin taleplerini ilerde dava ve talep etme hakkı saklı kalmak kaydıyla ... bıraktıklarını, 369 ada 4 parselde kayıtlı 31 numaralı bağımsız bölüm için 105.000 TL alacağın karar tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsilini talep ettiklerini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Davacı kadının dava dilekçesindeki anlatımına göre talebinin açık olmadığı, mahkemece tefrik öncesi, dava dilekçesi içeriğinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebi olmasına rağmen talep sonucu bölümünde bu husustan bahsedilmemesi nedeniyle açıklama için 2 hafta kesin süre verildiği, davacı vekili tarafından herhangi bir dilekçe sunulmadığı, fakat verilen kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının hatırlatılmaması sebebiyle usulüne uygun olmadığı, mahkemece talep tefrik edilerek yargılamaya devam edildiği ve yargılama sonucunda davacının yukarıda bahsedilen 29.01.2019 tarihli dilekçeyi sunduğu anlaşılmaktadır. Bu dilekçenin usul ekonomisi ilkesi gereğince HMK’nin 119. maddesindeki unsurları taşıyan dava dilekçesi niteliğinde olduğunun kabulü gerektiğinin anlaşılmasına göre, davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebi olduğu kabul edilerek bu talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin ... bırakılan taleplere ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 16.05.2022 (Pzt.)






    Hemen Ara