Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3925 Esas 2022/2982 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3925
Karar No: 2022/2982
Karar Tarihi: 01.06.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3925 Esas 2022/2982 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2021/3925 E.  ,  2022/2982 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Asıl dava ve birleşen dava , eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan alacak istemine dair olup mahkemece bozma ilamına uyulmak sureti ile yapılan yargılama sonucunda verilen asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karar davalı işsahibi vekilince temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasında Çardak-Lapseki Devlet Yolu'nun 73. km'si ile 85,5 km'si arası toprak işleri, sanat yapıları ve üst yapı Alt Temel, Plentmiks Temel Yapılması ve Asfalt Mıcırı Temini işine ilişkin 05.11.2008 tarihli sözleşme bulunmaktadır. Davacı asıl davasında bu sözleşme gereği davalıdan ortalama 200.000,00 TL ile 250.000,00 TL civarında alacağı bulunduğunu, davalı idare ile arasında imzalanan sözleşmenin 06.07.2010 tarihinde kendilerinin kusuru olmamasına rağmen süre uzadığından bahisle haksız feshedildiğinin tespiti ile şimdilik 50.000,00 TL'nin avans faizi ile birlikte davalıdan alınara müvekkiline verilmesine, müvekkili tarafından davalıya verilen teminat mektuplarına ilişkin olarak davalıya borçlu bulunmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 21.11.2013 tarihli ıslah ile dava değerini 108.878 hakediş alacağı ve 220.00,00 TL teminat mektup bedeli olmak üzere 328.878,00 TL'ye yükseltmiştir. Birleşen dava ise, ek dava mahiyetinde olup bilirkişi tarafından hesaplanan kesin hesap alacağından asıl davada talep edilmeyen 131.952,00TLbakımından açılmıştır. Davalı ise davacının yaptığı kısımlarda yolu bitiremeyerek kamu hizmetlerinin aksamasına ve trafik güvenliğine zarar verdiğini, 2010 yılı içerisinde hiçbir imalat yapmadığını, bu yüzden talep edilen alacağın haksız ve yersiz olduğunu, yolun toplam 312.500 m2'lik alanı kapsadığını konu edilen kavşak projesinde 120 m2'lik kısımda kamulaştırma ile ilgili problem bulunduğunu, bu konunun da işin yapılmamasında öne sürülen makul bir sebep olmadığını davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece bozmaya ilamına uyulmak sureti ile yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
    1-Asıl dava bakımından Hükmüne uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eki Yapım İşleri Genel Şartnamesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 193. maddesi uyarınca delil sözleşmesi niteliğinde olup, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece re'sen gözetilmelidir. Mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK'nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun seçilecek uzman bilirkişi heyetinden mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli rapor alınarak, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin birim fiyatlarına göre iş bedeli belirlenmeli ve çekişmesiz ödemeler düşülerek davacı yüklenici alacağı hesaplanmalı, işin kesin hesabı çıkartılmalı, alınacak raporun önceki raporlarla çelişkili ve yeterli olmaması durumunda gerektiğinde yeni bir heyetten rapor alınarak gerçeğin ortaya çıkarılması suretiyle hüküm kurulmasından ibarettir. Mahkemece bozmaya uyulmuş, inşaat mühendisi, ve mali müşavirden oluşan bilirkişi kurulundan alınan rapora dayanılarak her iki dava ayrı ayrı kabulüne karar verilmiştir. Denetime elverişli kesin hesap çıkarılması gereği bozma ilamında belirtildiği halde hükme esas alınan rapor yetersiz ve Yargıtay denetimine elverişsiz bulunmaktadır. Davalı idare vekilince rapora teknik ve hukuki yönlerden itiraz edildiği halde itirazlar alına raporda dayanakları gösterilmek suretiyle açıklanmamıştır.
    2-Birleşen davada verilen karar ile ilgili temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    Davaya konu 05.11.2008 tarihli sözleşmenin davalı tarafça gönderilen 06/07/2010 tarihinde faks yolu ile gönderilen yazı ile feshedildiği, her iki tarafın kabulündedir. İlk davanın 22/07/2010 tarihinde, birleşen davanın da 24/01/2020 tarihinde açıldığı, davalı işsahibinin ek davaya karşı verdiği 25/02/2020 tarihli cevap dilekçesiyle süresi içinde, zamanaşımı def’inde bulunduğu görülmektedir.
    Sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 126/4. maddesine göre; eser sözleşmelerinde zamanaşımının başladığı tarih; eserin sözleşmesine uygun teslim edildiği veya tarafların fesih iradelerinin birleştiği tarihten itibaren 5 yıldır. Somut olayda eserin teslimi söz konusu olmayıp, davalı sözleşmeyi feshetmiştir. Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr edilen hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının, bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelmektedir. Kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, saklı tutulan kısım için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan kısmı için kesilir.
    Somut olayda davacı yüklenicinin alacağı bakımından fesih tarihi olan 06/07/2010 tarihinde işlemeye başlayan zamanaşımı süresi 06/07/2015 de dolmuştur. Fesih iradesinin davacıya ulaştığı tarihten, dava tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği ve süresinde zamanaşımı def’inde bulunulduğu anlaşıldığından, birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
    O halde mahkemece yapılacak iş; HMK'nın 281/3. maddesi uyarınca inşaat, mühendisleri ve kamu ihaleleri konusunda bilgili, 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak taraf vekilinin rapora vaki teknik ve hukuki itirazları ve dayanakları gösterilmek suretiyle karşılamak, varılacak sonuçlara göre uygun hüküm kurmak, teminat mektupları bakımından sözleşmede kararlaştırılan şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirerek sonucuna göre hüküm kurmak ve birleşen dava bakımından zamanaşımı süresinin dolduğu değerlendirilerek hüküm tesisinden ibarettir. Mahkemece yetersiz ve denetime elverişsiz bilirkişi kurulu raporuna dayanılarak yazılı şekilde davaların kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 01.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara