Esas No: 2021/3132
Karar No: 2022/2992
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3132 Esas 2022/2992 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/3132 E. , 2022/2992 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki taraf vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 01.06.2022 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında imzalanmış sözleşmeler kapsamında ticari ilişkinin yürütüldüğünü, davacının ticari kayıtlarının incelenmesi neticesinde, tüm ticari ilişkiler kapsamında davalının davacıya 28.108,87 USD tutarında borçlu olduğunu, iş bu borcun ödenmesinin talep edildiğini, ancak herhangi bir ödemenin yapılmamış olması sebebiyle icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile haksız itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın alacak talebi hususunda haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, bütün dosya kapsamı, mahkemece alınan hüküm kurmaya, mahkeme ve kanun denetimine elverişli bilirkişi raporları da dikkate alınarak davacının davalıdan bakiye 14.765,90 USD alacağı kaldığı sonucuna varılarak davanın kısmen kabulüne, davacı yararına İİK’ nın 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi, davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK' nın 353/1 – b - 1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermiştir.
Kararı her iki taraf vekili temyiz etmiştir.
Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunca anılan karar oyçokluğuyla onanmıştır.
Aşağıda açıklanan nedenlerle, Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunun İlk Derece Mahkemesi kararının onanması yönündeki kararına, icra inkar tazminatı yönünden katılmıyoruz.
Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık, somut olayda icra inkâr tazminatına hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. maddesine göre,
‘’Madde 67 - (Değişik madde: 18.02.1965 - 538/37 md.)
(Değişik fıkra: 17.07.2003 - 4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik fıkra: 09.11.1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, ret veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare: 02.07.2012 - 6352 S.K./11. md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga fıkra: 17.07.2003 - 4949 S.K./103. md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra:02.07.2012 - 6352 S.K./11. md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkâr tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır’’.
Bu maddeye göre, alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, mahkemenin, itirazın iptali davası hakkında yaptığı inceleme sonucunda, borçlunun ödeme emrine karşı yapmış olduğu itirazın haksız olduğuna karar vermesi gerekmektedir.
Borçlunun itirazının haksız olup olmadığını tespit edebilmek için, takip konusu yapılan ve borçlunun itiraz ettiği alacağın likit (muayyen, belirli) olup olmadığına bakmak gerekir. Alacak likit ise borçlu itirazında haksızdır. Alacak likit değilse, borçlu itirazında haklıdır.
Likit alacaklarda, alacağın miktarı bellidir; yani borçlu tarafından alacağın gerçek miktarını belirlemek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinebilecek durumdadır. Buna karşılık likit olmayan alacaklarda, alacağın miktarı muayyen (belirli) değildir. Borçlu tarafından alacağın gerçek miktarını tespit edebilmek için bütün unsurlar bilinmemekte veya bilinememektedir. Alacağın gerçek miktarının tespiti için ya alacaklı ve borçlu anlaşmaya varacaklar veya (böyle bir anlaşma olmazsa) alacağın gerçek miktarı bir mahkeme kararı ile tespit olunacaktır. Borçlu yalnız başına gerçekten ne kadar borçlu olduğunu tespit edememektedir. Böyle likit olmayan bir alacak için yapılan takip talebi ve gönderilen ödeme emri üzerine, borçlu ödeme emrine itiraz ederse, itirazında haklıdır ve bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilemez (Baki Kuru – İcra ve İflas Hukuku El Kitabı – Ankara 2013 – İkinci Baskı – Sayfa 248 vd., İlhan E. Postacıoğlu – İcra Hukuku Esasları – İstanbul 1982 – Sayfa 183 vd.).
Somut olayda, davacı, cari hesap ilişkisi nedeniyle davalının 28.108,87 - USD tutarında borçlu olduğunu iddia ederek icra takibinde bulunmuştur. Mahkemece yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, taraf defterlerinin incelettirildiği ve sonuçta davacının 14.765,90 - USD alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu durumda davacı alacağının likit (muayyen, belirli) olmadığı, yargılamaya muhtaç olduğu, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmetme olanağının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan tüm bu nedenlerden ötürü, mahkemece alacaklı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi gerektiğinden, Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunun aksi kanaatle kararın onanması yönündeki kararına bu kısım yönünden katılmıyoruz. 01.06.2022