Esas No: 2019/12451
Karar No: 2019/12451
Karar Tarihi: 2/2/2022
AYM 2019/12451 Başvuru Numaralı NEBİ TAHTA Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
NEBİ TAHTA BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/12451) |
|
Karar Tarihi: 2/2/2022 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
Yüksel GÜNARSLAN |
Başvurucu |
: |
Nebi TAHTA |
Vekili |
: |
Av. Serpil YABANOĞLU |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, delillerin hatalı değerlendirilmesi suretiyle mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/4/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca 23/3/2021 tarihinde hukuka aykırı ve yetersiz delil ile mahkûmiyet kararı verildiği şikâyeti dışındaki iddialar yönünden kabul edilemezlik kararı verilmiş, adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye"de Fetullah Gülen tarafından kurulan, 1960"lı yıllardan itibaren faaliyette bulunan ve uzun yıllar boyunca dinî bir grup olarak nitelenen bir yapılanma mevcuttur. Bu yapılanma süreç içinde cemaat, Gülen cemaati, Fetullah Gülen cemaati, hizmet hareketi, gönüllüler hareketi ve camia gibi isimlerle anılmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, § 22).
9. Anılan yapılanma, süreç içinde özellikle kamu kurum ve kuruluşlarında örgütlenmiş; bunun yanı sıra başta eğitim ve din olmak üzere farklı sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda yasal faaliyetlerde bulunmuş; bu faaliyetler dolayısıyla sahip olduğu dershaneler, okullar, üniversiteler, dernekler, vakıflar, sendikalar, meslek odaları, iktisadi kuruluşlar, finans kuruluşları, gazeteler, dergiler, televizyon ve radyo kanalları, internet siteleri, hastaneler aracılığıyla sivil alanda önemli bir etkinliğe ulaşmıştır. Bu faaliyetlerin yanında bazen bu yasal kuruluşların içinde gizlenmiş olan, bazen de yasal yapıdan tamamen farklı şekilde konumlanan ve hareket eden, özellikle de kamusal alana yönelik faaliyetlerde bulunan illegal bir yapılanma söz konusudur (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 26; Mustafa Baldır, B. No: 2016/29354, 4/4/2018, § 75).
10. Buna karşılık hareket tarzı ve icraatları öteden beri toplumda tartışma konusu olan bu yapılanmanın örgütlenmesine ve faaliyetlerine ilişkin olarak özellikle 2013 yılı sonrasında pek çok soruşturma ve kovuşturma yürütülmüştür. Bu kapsamda bu yapılanmaya mensup kişilerin -yapılanmanın amaçları doğrultusunda- suç delillerini yok etme, devlet kurumlarının ve üst düzey devlet görevlilerinin telefonlarını dinleme, devletin istihbarat faaliyetlerini deşifre etme, kamu görevine giriş veya görevde yükselme sınavlarına ilişkin soruları önceden elde edip mensuplarına verme gibi eylemlerde bulundukları belirlenmiştir. Soruşturma ve kovuşturma belgelerinde, yapılanma Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 22, 27).
11. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde -yeniden uzatılmayarak- son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında FETÖ/PDY olduğunu değerlendirmiştir (darbe teşebbüsü ve arkasındaki yapılanmaya ilişkin ayrıntılı bilgi için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 12-25). Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY"nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).
12. Başvurucu, komiser yardımcısı olarak görev yapmaktayken 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsü sonrasında kamu görevinden çıkarılmıştır.
13. Başvurucunun da aralarında yer aldığı bir kısım şüpheli hakkında FETÖ/PDY üyesi oldukları şüphesiyle soruşturma başlatılmıştır.
14. Soruşturma sonucunda Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) 2/5/2017 tarihli iddianamesiyle başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır. İddianamede başvurucunun FETÖ/PDY tarafından kullanılan, örgüt üyelerinin aralarındaki haberleşmeyi sağlayan ve örgüt üyeleri haricindeki insanların temin edip kullanma imkânının olmadığı ByLock isimli programı kullanmak ve örgüt tarafından düzenlenen sohbet toplantılarına katılmak suretiyle terör örgütüne üye olduğu iddiasına yer verilmiştir.
15. Başvurucunun örgüt tarafından düzenlenen sohbetlere katıldığına ilişkin tanık beyanlarının ilgili kısmı şöyledir:
- Tanık A.H.Y.nin kolluk ifadesi: "... 2010 yılından sonra 2013 Eylül-Ekim ayına kadar geçen zaman içerisinde ise Ağrı iline tayin olan ve memurluktan geçerek rütbeli olan [k]omiser ve [k]omiser [y]ardımcılarından benim grubumda sohbete katılanlar ise; ... Nebi Tahta [başvurucu] çok sık olmasa da düzenli katılırdı, organizasyonlarda yer alırdı, düzenli olmasa da para yardımında-himmet bulunurdu."
-Tanık O.K.nın Başsavcılık ifadesi: "2014 yılı Eylül ayında Kahramanmaraş"a tayin oldum asayiş resmi ekiplerde göreve başladım, 1 ay kadar sonra komiser yardımcısı [A.O.] görüşmeyi teklif etti, ... [A.O.] beni [C.] hoca adındaki bir şahısla tanıştırdı ve üçümüz sohbetlere katılmaya başladık, bir süre sonra Nebi Tahta"da [başvurucu] bizim gruba dahil oldu. Biz 1 - 1,5 aylık aralıklarla sohbete devam ediyorduk, 2016 yılı başlarında özellikle 17 Aralık sürecinden sonraki durumlar yaşanınca sohbetlere katılmaktan ve bu yapıyla beraber olmaktan rahatsız olduğumdan bir daha katılmadım, diğer arkadaşların devam edip etmediğini bilmiyorum."
16. Kahramanmaraş 3. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 7/12/2017 tarihli kararıyla başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmedilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...sanığın [başvurucu] ByLock programını, 35338700291739 IMEI numaralı telefon makinesi ile [0505 ...] numaralı telefon hattından 05/01/2015 tespit tarihinde kullandığının tespit edildiği,
...
Dosya içinde bulunan HTS kayıtlarına göre sanığın [başvurucu] kullanımında bulunan [0505 ...] numaralı telefon hattının 35338700291739 IMEI numaralı telefon makinesi ile Bylock tespit tarihinden 3 gün önce ve 3 gün sonra da sanık [başvurucu] tarafından kullanıldığının tespit edildiği,
Ayrıca Bylock isimli programın kullanıldığı 9 farklı hedef IP adresinden olan 46.166.164.181 nolu adresinde yukarıda belirtilen telefon hattının 05/01/2015 - 07/07/2015 tarihleri arasında 4691 defa giriş yapılmak suretiyle kullanıldığının görüldüğü,
Sanığın [başvurucu] Bylock isimli programı kullanıp kullanmadığı yönünde alınan savunmasında, [0505 ...] numaralı telefon hattının kendisine ait olduğunu ve 2003 yılından beri bu hattı kullandığını kabul ettiği,
Tüm bu hususların sanığın Bylock kullanıcısı olduğu konusunda tereddüte mahal bırakmadığı,
...müdafii huzurunda b[e]yanda bulunan tanık [A.H.Y.] ifadesinde, sanığın da kendisi ile beraber, çok sık olmasa da, örgüt toplantılarına katıldığını ve para yardımında bulunduğunu belirttiği, aynı şekilde tanık [O.K.nın] da soruşturma aşamasında alınan beyanlarında, sanığın 17/25 Aralık 2013 tarihinden sonraki süreçte kendi sohbet grubunda örgüt toplantılarına katıldığını beyan ettiği,
Tanık [O.K.nın] talimatla alınan beyanında, sanığın tayin ile geldiğini 3 kişilik sohbet gruplarına dahil olduğunu belirttiği,
Tüm bu tanık beyanlarına bakıldığında sanığın örgütün toplantılarına katıldığı, örgüte yardım kastı ile para verdiğinin anlaşıldığı,
Her ne kadar tanık [A.H.Y.] mahkememizde alınan beyanında, soruşturma aşamasındaki beyanlarını kabul etmemiş ise de, adı geçen tanığın başka dosyada sanık olarak yargılandığı, yapılan soruşturma ve kovuşturmalardan anlaşıldığı üzere, etkin pişmanlıkta bulunan kişilere örgüt üyelerinin bir şekilde ulaşarak bu beyanlarından vazgeçilmesi konusunda talimatlar verildiği, bu talimatı alan örgüt üyelerinin de önceki ifadelerinden döndükleri, adı geçen tanığın da bu doğrultuda bayanda bulunarak soruşturma aşamasındaki beyanlarını kabul etmediğinin değerlendirildiği, kaldı ki, yukarıda belirtilen tanığın müdafii huzurunda bu beyanlarını vermiş olduğu, müdafii huzurunda verilen beyanların hükme esas alınabileceği, tanığın soruşturma aşamasındaki beyanlarının, ayrıntılı, tutarlı ve dosyadaki diğer delillerle de uyumlu olduğu, bu sebeplerle yukarıda belirtilen tanık [A.H.Y.nin] soruşturma aşamasındaki beyanlarına itibar edildiği, Mahkememizde gerçeğe aykırı beyanda bulunması nedeniyle hakkında yalan tanıklık suçundan suç duyurusunda bulunulduğu,
Tüm bu hususların sanığın eylemlerinin yoğunluk, çeşitlilik ve süreklilik içerdiği kanaatine varılarak FETÖ/PYD silahlı terör örgütü ile organik bağlarının bulunduğu, bu nedenle FETÖ silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği anlaşılarak sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
17. Başvurucunun bu karara karşı yaptığı istinaf kanun yolu başvurusu Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 16/3/2018 tarihli kararıyla esastan reddedilmiştir.
18. Başvurucu, istinaf başvurusunun esastan reddi kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Yargıtay 16. Ceza Dairesi 23/1/2019 tarihinde temyiz isteminin reddi ile hükmün onanmasına karar vermiştir. Yargıtay kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Tanık [O.K.nın] aşamalarda değişmeyen ve ayrıntı içeren istikrarlı beyanları ile tüm dosya kapsamı gözetilerek diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, sanığın bylock kullanıcısı olduğunu bildiren ayrıntılı bylock tespit ve değerlendirme tutanağının dosyaya gelmesi beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili bulunmamıştır."
19. Başvurucu 5/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
20 Anayasa Mahkemesinin 2/2/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
21. Başvurucu; ByLock verilerinin hukuka aykırı yollarla temin edildiğini, bu verilerin belirsiz, tutarsız ve muğlak mahiyette olması nedeniyle tek başına delil kabul edilemeyeceğini, isnat edilen ByLock kullanımına ilişkin olarak herhangi bir yazışma içeriği tespit edilemediğini, tanık A.H.Y.nin hukuka aykırı yollarla alınan ifadesine itibar edildiğini, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
22. Bakanlık görüşünde;
i. FETÖ/PDY üyelerinin aralarında haberleşmede ve örgütsel iletişimde kullandıkları kriptolu (şifreli) haberleşme programı olan ByLock iletişim sisteminin delil niteliğinin Türk yargı organları tarafından yakın dönemde verilen birçok kararda geniş çerçevede tartışıldığı ifade edilmiş ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile Anayasa Mahkemesinin ByLock uygulamasının delil niteliğine ilişkin kararlarından örnekler verilmiştir.
ii. Atılı suçlamanın niteliği, iddianameye konu eylemler ve dosyada bulunan deliller hakkında başvurucunun yeterince bilgilendirildiği, yargılama aşamasının tamamında lehine olan hususları ileri sürebildiği, aleyhe olan delillere karşı çıkabildiği ve olaya ilişkin kendi anlatımını mahkemeye sunabildiği ifade edilmiştir. Yargılamanın silahların eşitliği ilkesine uygun olarak yürütüldüğü ve mahkeme tarafından savunmanın menfaatlerinin korunması için sağlanan güvencelerin yeterli olduğu belirtilmiştir.
iii. Başvurucunun şikâyetlerinin esas itibarıyla yargılamanın sonucuna, delillerin değerlendirilmesine, hukuk kurallarının yorumuna ve uygulanmasına ilişkin olduğu, Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasına göre kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin delilleri takdirinde bariz bir takdir hatası veya açık keyfîlik bulunmadıkça bu takdire müdahalesinin söz konusu olamayacağını birçok kararında dile getirdiği, somut olayda dosyadaki bilgi ve belgeler dikkate alınarak yapılan yargılama ve kurulan hükümde herhangi bir bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik olmadığı belirtilmiştir.
B. Değerlendirme
23. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
24. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa"daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa"da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).
25. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai durumlarda, aslında yargılamanın sonucuna ilişkin olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149).
26. Somut olayda mahkemece yapılan yargılamada soruşturma evrakı ve ekleri, ByLock kullanıma ilişkin sorgu sonucu, internet bağlantı (CGNAT) iletişim sorgu sonuçları, HTS kayıtları, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmiştir. Mahkeme, mahkûmiyet hükmünü salt ByLock sorgu tutanağı ile CGNAT kayıtlarına istinaden değil başvurucunun 17/25 Aralık sürecinden sonraki dönemde örgüt hiyerarşisi içinde küçük gruplar hâlinde düzenlenen sohbet toplantılarına katıldığı ve örgüte maddi yardımda bulunduğu yönündeki tanık beyanlarını da dikkate alarak kurmuştur. Yine temyiz kanun yolu incelemesinde Yargıtay, tanık O.K.nın aşamalarda değişmeyen ve ayrıntı içeren istikrarlı beyanlarını vurgulayarak diğer deliller ile birlikte değerlendirildiğinde ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının dosyaya gelmesi beklenmeden karar verilmesinin sonuca etkili olmadığına hükmetmiştir. Başvurucu tarafından ileri sürülen ve mahkûmiyetin hukuka aykırı olduğuna dair iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkindir. Mahkeme karar gerekçesinde bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
27. Başvurucu; soyut, belirsiz ve delil niteliği taşımayan emarelere istinaden mahkûm edildiğini iddia etmiştir. Bu tür iddialarla ilgili olarak başvurucunun delillerin gerçekliğine itiraz etme ve kullanılmalarına karşı çıkma fırsatı verilip verilmediği, bu konuda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin gözetilip gözetilmediği önem taşımaktadır. Mahkûmiyet hükmü açısından başvurucunun örgüt tarafından düzenlenen sohbet toplantılarına katıldığı yönündeki tanık anlatımları ve ByLock kullanıcısı olduğuna ilişkin ByLock sorgu sonucu ve CGNAT kayıtlarının belirleyici olduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme, başvurucuya hükme esas aldığı delillerin gerçekliğine itiraz etme ve kullanılmalarına karşı çıkma fırsatı tanımıştır. Başvurucu da beyanları hükme esas alınan tanıkları sorgulayamadığı veya ByLock"a ilişkin delillere itiraz etme imkânı bulamadığı yönünde bir iddia ileri sürmemiştir. Dolayısıyla yapılan yargılamada, adil yargılanma hakkı kapsamındaki usul güvencelerini tamamen etkisiz hâle getiren açıkça keyfî bir uygulama bulunmamaktadır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 2/2/2022tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.