Esas No: 2022/2806
Karar No: 2022/5046
Karar Tarihi: 26.05.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/2806 Esas 2022/5046 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2022/2806 E. , 2022/5046 K.Özet:
Karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasıyla ilgili olarak yapılan muhakeme sonucunda, davalı-davacı erkeğin ziynet alacağı davasının reddedilmesi kesinleşmiş ve temyiz edilemez hale gelmiştir. Ancak, velâyetin düzenlenmesi sırasında çocuğun üstün yararının gözetilmesi gerektiği ve davacı-davalı anneye verilen velâyetin babaya verilmesi gerektiği, bu nedenle bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerektiği belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesinin (b) bendine göre, 40.000TL'yi geçmeyen davalara ilişkin kararlar temyiz edilemeyecektir. Karar tarihine göre bu miktar 78.630,00 TL olarak belirlenmiştir. Kanun maddesi temyiz parasal sınırlarının her yıl Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298. maddesine göre tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma - Ziynet Alacağı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, reddedilen iştirak nafakası, velâyet ve reddedilen ziynet alacağı davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davalı-davacı erkeğin reddedilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca “Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını(bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 44. maddesi ile 6100 sayılı Kanuna eklenen Ek madde 1 uyarınca temyiz parasal sınırlarının(HMK m. 341, 362) Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesine göre her yıl tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmüştür. Karar tarihi itibariyle bu miktar “78.630,00 TL” olarak belirlenmiştir.
Somut olayda davalı-davacı erkeğin 40.000TL tutarındaki ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiş olup, bölge adliye mahkemesince ziynet alacağı davası yönünden verilen karar kesindir. Bu nedenle, davalı-davacı erkeğin reddedilen ziynet alacağı davasına dair temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
3-Velâyet düzenlemesi yapılırken göz önünde tutulması gereken temel ilke “çocuğun üstün yararı" (BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m.1; Türk Medeni Kanunu m.339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b)'dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Anne ve babanın yararları boşanmadaki kusurları, ahlâki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. İlk derece mahkemesince tarafların ortak çocuklarının velâyeti davacı-davalı anneye verilmiş ve bölge adliye mahkemesi babanın velâyete ilişkin istinaf istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Davacı-davalı baba, temyiz dilekçesinde ortak çocukların baba ile yaşadığını iddia etmiş; davacı-davalı kadın da duruşmada çocukların çoğunlukla baba yanında olduklarını beyan etmiştir.
Bölge adliye mahkemesince davacı-davalı kadına kusur olarak yüklenen ve gerçekleşen “sık sık komşulara ve annesine giderek çocuklarını ihmal ettiği, tehlikelere maruz bıraktığı, onlarla ilgilenmediği, sorumlu bir anne gibi davranmadığı” kusurlu davranışları ve tarafların çocukların baba ile birlikte yaşadığı yönündeki beyanları dikkate alındığında; ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ile anneye verilmesi doğru bulunmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davalı-davacı erkeğin reddedilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE, yukarıda (3.) bentte gösterilen sebeple, bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre iştirak nafakasına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına; davalı-davacının sair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün (2.) bentte gösterilen sebeplerle ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 26.05.2022 (Prş.)