Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/2876 Esas 2022/4928 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2876
Karar No: 2022/4928
Karar Tarihi: 26.05.2022

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/2876 Esas 2022/4928 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2022/2876 E.  ,  2022/4928 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen manevi tazminat ile reddedilen kendi manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, yararına hükmedilen manevi tazminatın miktarı ile kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
    2-Dava, taraflarca karşılıklı olarak açılan Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, yurt dışında başka bir kadınla beraber yaşamak ve o kadından çocuk sahibi olmak suretiyle sadakat yükümlülüğünü ihlâl eden ve Türkiye'de yaşayan eşinin ve engelli çocuğunun maddî ve manevî ihtiyaçları ile ilgilenmeyen, eşini bu konuda yalnız bırakan davalı -karşı davacı erkeğin, güven sarsıcı davranışlarda bulunan davacı -karşı davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu belirtilerek her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiş, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesince davalı -karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenen "Sadakat yükümlülüğünü ihlâl" vakıası "Kadının daha önce Trabzon 1.Aile Mahkemesinin 2013/338 Esas sayılı dosyasında açtığı davadan feragat etmiş olması nedeniyle, o davanın açılma tarihinden (26/04/2013) sonra gerçekleşen olayların dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiği, dolayısıyla kadının o davada ileri sürdüğü kocasının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği ve o birlikteliğinden çocuk sahibi olduğu iddiasına iş bu davada dayanamayacağı, bu vakıanın kadın tarafından affedildiği, en azından hosgörü ile karşılandığı" gerekçesiyle erkekten çıkarılmış, bu durumda tarafların kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışları uyarınca boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı -karşı davalı kadının ağır, davalı -karşı davacı erkeğin ise az kusurlu olduğu belirtilerek ferilere hükmedilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
    Davacı -karşı davalı kadının, daha önce erkek aleyhine Trabzon 1.Aile Mahkemesinin 2013/338 Esas sayılı dosyasında 26.04.2013 tarihinde açmış olduğu boşanma davasında eşinin yurt dışında başka bir kadınla birliktelik yaşadığı ve bu kadından üç tane çocuğunun bulunduğu vakıasına dayandığı, sonrasında açmış olduğu davadan 14.08.2013 tarihinde feragat ettiği, iş bu eldeki davayı ise 16.06.2017 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır.
    Bölge adliye mahkemesince her ne kadar "Sadakat yükümlülüğünü ihlâl" vakıası "Kadının daha önce ....Aile Mahkemesinin 2013/338 Esas sayılı dosyasında açtığı davadan feragat etmiş olması nedeniyle, o davanın açılma tarihinden (26/04/2013) sonra gerçekleşen olayların dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiği, dolayısıyla kadının o davada ileri sürdüğü kocasının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği ve o birlikteliğinden çocuk sahibi olduğu iddiasına iş bu davada dayanamayacağı, bu vakıanın kadın tarafından affedildiği, en azından hosgörü ile karşılandığı" gerekçesiyle davalı -karşı davacı erkeğin kusurlarından çıkarılmış ise de; davalı -karşı davacı erkeğin hâlen yurt dışında yaşadığı, iş bu eldeki boşanma davasının dava tarihi itibariyle erkeğe yüklenen bu vakıanın devam ettiği, bu nedenle davalı -karşı davacı erkeğin temâdi eden sadakatsizlik eyleminin kadın tarafından affedildiğinin en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulüne olanak bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, yurt dışında başka bir kadınla birlikte yaşayan, o kadından çocuk sahibi olmak suretiyle sadakat yükümlülüğünü ihlâl eden ve Türkiye'de yaşayan eşinin ve engelli çocuğunun maddî ve manevî ihtiyaçları ile ilgilenmeyen, eşini bu konuda yalnız bırakan davalı -karşı davacı erkeğin, güven sarsıcı davranışlarda bulunan davacı -karşı davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu dosya kapsamından sabit iken, bölge adliye mahkemesince yanılgılı gerekçe ile, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı -karşı davalı kadının ağır, davalı -karşı davacı erkeğin ise az kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    3- Davacı- karşı davalı kadın dava dilekçesinde, kendisi yararına Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi uyarınca aylık 600,00 TL tedbir nafakası talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 08.01.2021 tarihinde kurulan ilk hükümde kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, bu hüküm sadece davalı -karşı davacı erkek tarafından istinaf edilmiş, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama ve hükümdeki bir takım usûli eksiklikler nedeniyle hükmün kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince kaldırma kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda kadının tedbir nafakası talebi reddedilmiş, hükmün taraflarca istinafı üzerine bu sefer bölge adliye mahkemesince davacı -karşı davalı kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 750,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Taleple bağlılık ilkesi uyarınca hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26). Davacı -karşı davalı kadın dava dilekçesinde aylık 600,00 TL tedbir nafakası talep etmiş, ilk derece mahkemesince kurulan ilk hükümde yararına hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasına da itiraz etmeyerek de bu miktar yönünden erkek yararına usûli kazanılmış hak oluşmasına sebebiyet vermiştir. Buna rağmen bölge adliye mahkemesince kadın yararına, hem talep aşılarak hem de erkeğin usûli kazanılmış hakkına aykırı olarak yazılı şekilde aylık 750,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesi usûl ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    4-Yukarıda (2.) bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda davalı -karşı davacı erkek ağır, davacı -karşı davalı kadın ise az kusurludur. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK.m.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı -karşı davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davacı -karşı davalı kadın yararına geçimi için, ilk derece mahkemesince verilen 08.01.2021 tarihli ilk hükmün kadın tarafından istinaf edilmemesi nedeniyle erkek yararına, yoksulluk nafaka miktarı yönünden oluşan usûli kazanılmış hakkın varlığı da gözetilmek suretiyle uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu isteğin reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

    5-Yukarıda (2.) bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda davalı -karşı davacı erkek, davacı -karşı davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olup, ağır kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemez. Somut olayda davalı -karşı davacı erkek yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi koşulları oluşmamıştır. O halde davalı -karşı davacı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    6-Yukarıda (2.) bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olan olaylarda davalı -karşı davacı erkek ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi koşulları somut olayda kadın yararına oluşmuştur. Bu durumda tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları ve ilk derece mahkemesince verilen 08.01.2021 tarihli ilk hükmün kadın tarafından istinaf edilmemesi nedeniyle erkek yararına, manevî tazminat miktarı yönünden oluşan usûli kazanılmış hakkın varlığı da gözetilmek suretiyle davacı -karşı davalı kadın yararına uygun miktarda manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak isteğin reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.), (3.), (4.), (5.) ve (6.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün, bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi.26.05.2022(Per.)



    Hemen Ara