Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2604 Esas 2022/3059 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2604
Karar No: 2022/3059
Karar Tarihi: 02.06.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2604 Esas 2022/3059 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Aslı Hukuk Mahkemesinde görülen bir tapu iptali ve tescil davasında, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca teslim edilen bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarında iptali ve davacı adına tescili ile haciz şerhinin terkini istemiyle dava açılmıştır. Mahkeme, davada birleşen davalı bankaların kötü niyetli davranmadığı sonucuna vardığı için, birleşen davalılar lehine vekalet ücretine hükmetmiştir. Ancak, davacının haklı çıkması nedeniyle, birleşen davacı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle kararın bu kısımları bozulmuştur. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326. ve 331. maddeleri.
6. Hukuk Dairesi         2021/2604 E.  ,  2022/3059 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın karar verilmesine yer olmadığına yönelik verilen hüküm süresi içinde birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Asıl ve birleşen dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, asıl dava tapu iptali ve tescil ; birleşen dava ise haciz şerhinin terkini istemine ilişkindir. Asıl ve birleşen davacı yüklenici, asıl davalılar arsa sahipleri, birleşen davalılar ise haciz alacaklılarıdır.
    Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca teslim ettiği inşaat sebebiyle hak edilen bağımsız bölümlerden 10 ve 12 no.lu bağımsız bölümler haricindeki diğer bağımsız bölümleri teslim aldığını, halen devredilmeyen 10 ve 12 no.lu 2 adet bağımsız bölümün davalı arsa sahipleri adına oluşan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiş; birleşen davada, 10 ve 12 no.lu bağımsız bölümlerde arsa sahiplerinden ...’nin hisseleri üzerinde birleşen davalı takip alacaklıları tarafından haciz konulduğu belirterek, bağımsız bölümlerdeki hacizlerin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Bir kısım davalı arsa sahipleri vekili, dava konusu taşınmazların davacıya ait olduğunu, kardeşleri ... hakkındaki icra takibinin bankalara olan borcu nedeniyle başlatıldığını ve şerh işlendiğini, bağımsız bölümlerdeki kendi hisselerini devretmeye hazır olduklarını beyan etmiştir.
    Birleşen davalılar vekilleri, bankanın davacı yüklenici ile asıl davalılar arasındaki ilişkiyi bilmesinin mümkün olmadığını, haciz tarihinde tapuda inşaat sözleşmesiyle ilgili şerh bulunmadığını, tapuya güvenerek haciz konulduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak taşınmazda hissesi bulunan diğer arsa hissedarlarının davaya katılımı sağlanmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde, tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne dair ilk kararın temyiz edilmediğinden kesinleştirildiği ve arsa sahiplerinin hisselerinin davacı adına hükmen tescil edildiği, taşınmazlara malik olan davacının bağımsız bölümlerdeki hisselerini ve arsa sahiplerinden devraldığı hisseleri dava dışı kişilere devrettiği, taşınmazların mevcut durum itibariyle dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu, davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden konusuz kaldığı, birleşen davalılar lehine olan haciz şerhlerinin de kaldırıldığı, asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı konusuz kaldığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davalar yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davalı bankaların kötü niyetli olarak taşınmaz kaydına haciz koyduğunun iddia ve ispat olunamadığı gerekçesiyle birleşen davalı bankalar lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.
    Karar, birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre birleşen davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde bulunmayan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326. maddesinde; "(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
    (2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır" düzenlemesi yer almaktadır.
    Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekalet ücretine de mahkum edilir. (HMK 323/1-ğ)
    Hukuk Muhakemeleri Kanununun 331. maddesinde; “(1) Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder."Kural olarak, haksız dava açan veya haksız olarak aleyhine dava açılmasına sebebiyet veren kişi, bütün yargılama giderlerinden sorumlu olacaktır. Ancak, kusuru olmaksızın hakkında dava açılan ve aleyhine hüküm verilen tarafın yahut davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğu anlaşılan tarafın aleyhine vekâlet ücreti hükmedilmesi ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması doğru değildir.
    Somut olayda birleşen davalı haciz alacaklısı bankalar lehine hükmedilen vekalet ücreti yargılama gideri olup, birleşen davacı yüklenici dava tarihi itibariyle asıl davada olduğu gibi birleşen davada da dava açmakta haklı olduğundan ve neticeten yargılama sırasında haciz şerhleri kaldırılması sebebiyle birleşen davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verildiğinden, mahkemece birleşen davada birleşen davacı aleyhine vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerine hükmedilmesi doğru değilse de, birleşen davacının temyiz itirazındaki talebi ile bağlı kalınarak, birleşen davalılar lehine vekalet ücreti hükmedilmesi doğru olmadığından kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile hüküm fıkrasının “B) Birleşen 2015/495 Esas Sayılı Dosya Yönünden” bölümünün vekalet ücretine yönelik 2 no.lu bendinin hüküm fıkrasından tamamen çıkarılarak, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin harcın talep halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara