Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2570 Esas 2022/3039 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2570
Karar No: 2022/3039
Karar Tarihi: 02.06.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2570 Esas 2022/3039 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde devam eden sıra cetveline itiraz davasında, davacılar takibe konu alacakların muvazaalı olduğunu ve gerçek bir hukuki ilişkiye dayanmadığını iddia etti. Ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi, asıl davada davalının ilama dayalı alacağının muvazaalı olmadığını, gerçek bir alacak olduğunu gösterdi. Bunun üzerine davalı vekilinin istinaf başvurusu sonucunda davacıların ve davalıların istinaf başvurularının reddi karar verilmiştir. Kararın temyizen tetkiki ise kesinlik sınırının altında kalması gerekçesiyle reddedilmiştir. İlgili kanun maddeleri ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 364/1. maddesi, 5311 sayılı Kanun'un 25. maddesi, 6763 sayılı Kanun'un 4. maddesi ve 7165 sayılı Kanun'un 1. ve 2. maddesidir.
6. Hukuk Dairesi         2021/2570 E.  ,  2022/3039 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki asıl ve birleşen davada davacılar vekilince istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Asıl ve birleşen davada davacılar vekili, asıl ve birleşen davada davalıların feri müdahil borçlu ...’dan alacağının bulunmadığını, takibe konu alacakların muvazaalı olduğunu, alacakların gerçek bir hukuki ilişkiye dayanmadığını ileri sürerek, asıl ve birleşen davada sıra cetvelinde davalının takip dosyasına ayrılan payın müvekkillerinin takip dosyasına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
    Asıl davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    Birleşen davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karar, asıl ve birleşen davada davacılar vekilince ve katılma yoluyla birleşen davada davalı ... vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 26.11.2020 tarih ve 2020/2185 E., 2020/2083 K. sayılı ilamıyla, asıl davada davalı alacaklı Necla’nın daha önceki yıllarda da boşanma davası açtığı, davacılardan daha önce haciz işlemlerini gerçekleştirdiği, bu hususların ise asıl davada davalının ilama dayalı alacağının muvazaalı olmadığını gerçek bir alacak olduğunu gösterdiği, Yargıtay HGK nun 2013/23-1208 esas, 2015/9 karar ve 14.01.2015 ilamında da, muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarihin önem taşıdığının vurgulandığı, birleştirilen davada davalı alacaklı Mustafa’nın takip konusu yapmış olduğu bonoların keşide tarihleri ve en önemlisi takip tarihinin, davacıların takibe konu ilam ve hatta dava tarihinden daha önceki tarihli olduğu, davacıların muvazaa iddialarının sübuta ermediği gerekçesiyle usul ekonomisi ilkesi de göz önünde bulundurarak davacıların ve davalı ... vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir.
    Asıl ve birleşen dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır.
    02.03.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanun’un 25. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 364/1. maddesine göre; bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen ve miktar veya değeri on bin lirayı geçen nihaî kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Bu hükümde öngörülen kesinlik sınırı, 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile 02.12.2016 tarihinden itibaren 40.000,00 TL’ye, 20.02.2019 tarihli ve 7165 sayılı Kanun’un 1. ve 2. maddesi ile 28.02.2019 tarihinden itibaren 58.800,00 TL’ye, 01.01.2020 tarihinden itibaren 72.070,00 TL’ye çıkarılmıştır.
    Somut olayda, davacıların sıra cetveline konu alacağı 68.972,29-TL olup, davacıların en fazla tatmin edileceği tutar budur. Bu itibarla, uyuşmazlık konusu olan miktar, bölge adliye mahkemesinin karar tarihi olan 26.11.2020 tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırının altında kalmaktadır. İlgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi tarafından bu konuda temyiz dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, verilmemiş olması halinde Yargıtay'ca temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Bu nedenle temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle REDDİNE, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
    dosyanın ilk derece mahkemesine kararın bir örneğinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara