Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/4671 Esas 2022/5461 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4671
Karar No: 2022/5461
Karar Tarihi: 07.06.2022

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/4671 Esas 2022/5461 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nde görülen bir tedbir nafakası ve boşanma davası sonucunda, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olmadığının kabul edilmesi gerektiği ve davacı-karşı davalı kadının maddi tazminat talebinin reddedilmesinin doğru olmadığı belirtilmiştir. Karara göre, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilirken, davacı-karşı davalı kadının uygun miktarda maddi tazminat talebi de kabul edilmesi gerekmektedir. Kanun maddeleri ise TMK m. 197 (tedbir nafakası), TMK m. 166/1 (evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma), TMK m. 174/1 (boşanma sonucu maddi tazminat) olarak belirtilmiştir.
2. Hukuk Dairesi         2022/4671 E.  ,  2022/5461 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Tedbir Nafakası - Boşanma

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından erkeğin karşı boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-karşı davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
    2-Dava, kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı tedbir nafakası davası, karşı dava ise erkek tarafından açılan Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukûki nedenine dayalı boşanma davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davacı-karşı davalı kadının tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne, davalı -karşı davacı erkeğin karşı boşanma davasının ise boşanmaya sebebiyet veren olaylarda hukuk fakültesinde okuyan müşterek çocuğun eğitim giderleri ve diğer maddi konularda tartışma çıkmasına sebebiyet veren davalı-karşı davacı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından her iki dava yönünden istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı-karşı davacı erkeğin kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışının yanında, davacı-karşı davalı kadının da erkeği evden kovduğu ve erkeği boşanmakla tehdit ettiği, bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda her iki tarafın da eşit kusurlu olduğu belirtilerek erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile karşı davada tarafların Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiş, hüküm davacı -karşı davalı kadın tarafından yukarıda sınırlandırıldığı şekilde temyiz edilmiştir.
    Her ne kadar bölge adliye mahkemesince, davacı-karşı davalı kadına "Erkeği evden kovduğu ve erkeği boşanmakla, ayrılmakla tehdit ettiği" vakıaları kusur olarak yüklenip boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilmiş ise de, davacı-karşı davalı kadına kusur olarak yüklenen vakıalardan “Erkeği boşanmakla, ayrılmakla tehdit etme” vakıasına yönelik olarak dinlenen tanık beyanlarının soyut ve genel nitelikte, zamanı belli olmayan olaylara illişkin olup, tarafların daha önce boşanıp yeniden evlendikleri de dikkate alındığında evlilik birliğinin bu olaydan sonra devam edip etmediği de anlaşılamamaktadır. Bu vakıa dosyadaki diğer delillerle de ispatlanamadığından kadına kusur olarak yüklenilemez. Bu itibarla, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, hukuk fakültesinde okuyan müşterek çocuğun eğitim giderleri ve diğer maddi konularda tartışma çıkmasına sebebiyet veren davalı-karşı davacı erkeğin, erkeği evden kovan davacı -karşı davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

    3-Yukarıda (2.) bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitireceği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50. 51) dikkate alınarak davacı -karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddî (TMK 174/1) tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde kadının maddî tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün, bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi.07.06.2022 (Salı)
















    Hemen Ara