Esas No: 2020/2869
Karar No: 2020/5758
Karar Tarihi: 09.12.2020
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2869 Esas 2020/5758 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce verilen 28.11.2016 tarih ve 2015/172 E- 2016/373 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kısmen kabulüne-kısmen reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce verilen 13/03/2019 tarih ve 2017/937 E- 2019/544 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, alacağı temlik aldıkları Türkiye İş Bankası ile dava dışı Pays-Teks Tekstil İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin davalılar tarafından kefil olarak imzalandığını, kullanılan kredi borcu ödenmediği için başlattığı icra takibinin davalıların itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davalı ..."ın tamamı boş olan Limit Artırım başlıklı sözleşmeyi imzaladığını, ancak bankanın bu kefaleti yeterli görmediğini ve ipotek talep ettiğini, davalının taşınmazını ipotek etmekten imtina ettiği için bankanın da kredi kullandırmadığını, sözleşmenin ve davalının imzası olan limit artırım sayfasında da sözleşme limitinin 1.000.000,00 TL olduğunu, yani kredi limitinin de artırılmadığını, bankanın kötü niyetli olarak ilk verdiği kredi için yeni kefiller bulmak amacıyla bu şekilde hareket ettiğini, limit artırım sözleşmesinden sonra gerçek bir limit artırımı yapılmaması, yeni bir kredi kullandırılmaması ve bu sayfada asıl borçulunun imzasının olmaması bankanın bu sözleşme ile kendisini bağlı saymadığını gösterdiğini, istenilen faizin fahiş olduğunu, bankanın yeni bir kredi vermek için aldığı imzayı ilk krediden dolayı almış gibi ilk kredinin ödenmemesi üzerine davalı hakkında takibe koyması nedeniyle kötü niyetli olduğundan davacı aleyhine %20"den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, talep edilen faizin fahiş olduğunu, davacıya bu kadar borçlarının bulunmadığını savunarak davanın reddi ile %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı alacağının davalı ..."ın imzası olmayan bankacılık hizmet sözleşmesine dayalı kredili mevduat hesabından kaynaklandığı, bu nedenle davalı ..."ın borçtan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalı ... yönünden ise icra takibine konu alacağın bilirkişi tarafından 698.999,17 TL olarak hesaplandığı, bu miktardan takip sırasında yapılan 368.595,90 TL ödemenin mahsup edilmesi gerektiği, mahsup sonrasında geriye kalan 319.409,92 TL"den davalı ..."nın müşterek borçlu ve mütesesil kefil olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı ..."nın itirazının kısmen iptali ile takibin 319.409,92 TL üzerinden devamı ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili ile davalılardan ... vekili istinafa başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; tüm dosya kapsamına göre, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan davanın kabul edilen kısmı yönünden davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesinin ve yapılan ödemelerin takipten sonra olması nedeniyle davalı ... lehine kötü niyet tazminatına karar verilmemesinin doğru olduğu gerekçesiyle davalı ..."nın istinaf isteklerinin esastan reddine, davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, davalı ..."ın sözleşmenin kefillerin yer aldığı 53. sayfasını imzalamadığı, sözleşmenin limit artırılması bölümünün yer aldığı 54. sayfasındaki kefil kısmına imza attığı, bilirkişi raporunda kefillerin imzasının yer aldığı bölümde yer kalmadığı için davalı ... imzasının arkaya yazıldığından kefaletinin geçerli olduğu yönünde görüş bildirilmiş olmasına rağmen bu görüşün yerinde olmadığı, zira sözleşmenin kefillerin isim ve imzalarının olduğu matbu kısımda yer kalmamış ise de sayfanın alt kısmında boşluk bulunduğu buna göre bu boş kısma davalı ..."ın imzasının alınmasının mümkün olduğu, yine illa matbu kısma imza alınması şart ise de 54. sayfanın baş kısmında yer alan sözleşme limitinin artırılması bölümlerinin karalanması ve 53. sayfaya bir sonraki kefilin arka sayfada olduğunun belirtilmesi gerektiği, limit artırım tarihinden sonra dava dışı asıl borçluya yeni bir kredi kullandırılıp kullandırılmadığı hususunda bankaya yazılan müzekkereye limit artırımına ilişkin sayfada tarih bulunmadığından dava dışı borçlu şirkete herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilemediğinin bildirildiği buna göre davalı ... yönünden yapılan istinaf isteğinin yerinde bulunmadığından reddine, mahkemece takipten sonra yapılan ödemelerin doğrudan mahsup edilerek karar verilmesinin doğru olmadığı bu yöne ilişkin davacı vekilinin istinaf isteğinin yerinde olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, bilirkişi raporunda davadan önce yapılan ödemelerin öncelikle faiz alacağından düşülerek yapılan hesaplamanın usulüne uygun bulunduğu buna göre son ödemenin yapıldığı 07/10/2010 tarihi itibariyle asıl alacağın 547.254,17 TL olduğu gerekçesiyle davalılardan ... yönünden davanın kısmen kabulüne, %20 icra inkar tazminatının davalılardan ..."dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden; 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun yürürlükte olduğu dönemde yapıldığı anlaşılan sözleşmede davalı ..."ın isim, imza ve kefalet limitinin bulunduğu görülmektedir. Bu durumda bu davalının da limit dahilinde kefalet sözleşmesinden dolayı sorumlu olduğu kabul edilerek uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ret hükmü kurulması doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
2- Davalı ... vekilinin temyizine gelince, itirazın iptali davalarında takipten önce yapılan ödemeler alacak tutarından düşülerek takip başlatılır. Takipten sonra ve davadan önce yapılan ödemeler varsa davacının bu ödemeleri asıl alacak tutarından düşerek itirazın iptali davasını açması gerekir. İstinaf mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise takipten sonra yapılan ödemeler borcun ferilerinden düşülmesine işaret edilmiş, mahkemece de bu değerlendirme benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de Dairemizce öteden beri benimsenen uygulamaya aykırı olduğundan yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda hesaplama yapılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacı ... ile alacağı temlik aldığı Türkiye İş Bankası harçtan muaf değildir. 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 28/a maddesi uyarınca karar ve ilam harcının 1/4"ü peşin alınır. Aynı Kanun"un 32. maddesi gereğince yatırılması gereken harç alınmadan ya da eksik yatırılan harç tamamlatılmadan yargılamaya devam edilemez. Mahkemece anılan yasa hükümleri gözetilmeden maktu peşin harç alınarak yargılama yapılması da usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı ile davalı ..."nın öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"ne gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 09.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.