Esas No: 2022/3599
Karar No: 2022/5719
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/3599 Esas 2022/5719 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2022/3599 E. , 2022/5719 K.Özet:
Bir çift arasındaki karşılıklı boşanma-tedbir nafakası davası sonucunda davacı kadın, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile nafakaların miktarı yönünden temyiz etti. Mahkeme, boşanma sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğuna karar verse de, erkeğin söz konusu kusura yönelik hoşgörü gösterdiği düşünülerek kadına kusur yüklenemeyeceği sonucuna vardı ve asıl boşanma davasının reddine karar verdi. Ayrıca, kadının maddi tazminat talebinin reddi de hata olarak görüldü ve yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Kanun maddeleri olarak Türk Medeni Kanunu'nun 166/1, 174/1 ve Tazminat Kanunu'nun 50, 51'incil maddeleri kararda geçmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma - Tedbir Nafakası
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı -davacı kadın tarafından; erkeğin davasın kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı -davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
2-Dava, taraflarca karşılıklı olarak açılan Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda; ailesinin eşine karşı olan duygusal şiddetine sessiz kalan davacı -davalı erkek ile eşine fiziksel şiddet uygulayan davalı -davacı kadının eşit derecede kusurlu oldukları gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Hüküm davalı -davacı kadın tarafından "Erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile nafakaların miktarı" yönünden istinaf edilmiştir. Davalı -davacı kadının karşı davasında verilen boşanma hükmü ise taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı -davacı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının aylık 750,00 TL'ye, velâyeti anneye verilen ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının da aylık 750,00 TL'ye yükseltilmesine, davalı -davacı kadının sair istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiş, hüküm yine davalı -davacı kadın tarafından yukarıda sınırlandırıldığı şekilde temyiz edilmiştir.
Mahkemece her ne kadar, davalı -davacı kadına "Eşine fiziksel şiddet uygulama" vakıası kusur olarak yüklenip boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilerek erkeğin davasının da kabulüne karar verilmiş ise de, davalı -davacı kadına kusur olarak yüklenen bu vakıaya yönelik dinlenen tanıklardan erkeğin annesi olan ...'in davacı -davalı oğlunun evlendikten iki gün sonra yanına geldiğine ve geldiğinde oğlunun yüzünün tırnaklanmış bir şekilde olduğunu gördüğüne yönelik beyanında geçen olayda, erkeğin tanığa bu tırnak izlerinin eşi tarafından yapıldığı yönünde bir beyanı bulunmadığı gibi tarafların 2016 yılında evlendikleri dikkate alındığında, bu olaydan sonra yaklaşık üç yıl kadar bir süre evliliklerine devam ettikleri, hatta 2018 yılında müşterek çocukları Aras'ın dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, kadına kusur olarak yüklenen bu vakıanın erkek tarafından affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerekmekte olup, bu vakıa kadına kusur olarak yüklenemez. Davacı -davalı erkeğin karara karşı yasa yoluna başvurmaması nedeniyle davalı -davacı kadına başka bir vakıanın kusur olarak yüklenmesi de mümkün bulunmamaktadır.
Bu itibarla, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda istinaf edilmeyerek kesinleşen kusur durumuna göre tam kusurlu olan davacı -davalı erkeğin açmış olduğu asıl boşanma davasının reddi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde erkeğin asıl davası yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Yukarıda (2.) bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda tazminat isteyen davalı -davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitireceği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50. 51) dikkate alınarak davalı -davacı kadın yararına uygun miktarda maddî (TMK 174/1) tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde kadının maddî tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün, bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi.14.06.2022(Salı)